Katalog

GÜNDEM Açık Toplum! ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1208 14 Mayıs 2010 İMTİYAZ SAHİBİCumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Herşeyi anında ve ışık hızında yaşıyoruz. Celal Şengör “Yahu Hava Harp Okulu’nda ders vermiştim, uzun sürdü, dışarı çıktım ki Türkiye birbirine girmiş, nedir bu istifa konusu!” diye soruyor... Neredeyse, bir saat kopmaya görün gündemden, arkanızda binalar yıkılıyor, insanlar ölüyor, hiç bir şey olmazsa mutlaka iktidarbaşı bir demeç veriyor ve ortalık karışıyor, en azından önemli beklentiler içine giriyorsunuz... Veya, tabii ki kaset, gizli görüntüler, konuşmalar, her türlü alçaklık piyasaya sürülmüş, millet birbirine girmiş... Türkiye, bu iktidar döneminde olduğundan belki de daha fazla şüphesiz ki kanunuzluklar yaşadı, ama, bugüne kadar hiç bir iktidar bugünkü kadar herşeyi kontrol edebilecek kadar güçlü olmamıştı! Yani AKP neredeyse mutlak iktidar! Eğer yasadışılık, hukuksuzluk böyle bir iktidar altında alıp başını yürüdüyse ve devlet içinde veya dışında bu siyasi düzenbazlardan hiç biri yakalanmıyorsa, demek ki önemli bir gözyumma, karartma, destekleme, işbirliği ve dahası belki de önemli destekler söz konusu! İlginç olan, bu iktidar altında bütün hedeflerin, Cumhuriyet’in kurucu kurumlarının, temel taşlarının birbir hedef alınması, yıkılması veya yıkılmaya çalışılmasıdır! Ama bu işi yapanlardan hesap soran yok! Eve giriliyor ve görüntüler çekilip montajlanıyor, sonra da piyasaya sürülüyor! Doğan Kuban bile dayanamadı, yazımı değiştiriyorum, diye telefon etti! toplumu içten içe saran, yiyip bitiren ikiyüzlülüğümüzün fotoğrafını çeken yeni bir yazı gönderdi! *** “Açık Toplum” dedikleri bu olsa gerek! Bağırsakların, kusmukların, iç kirliliklerin, keyfi yönetimlerin alabildiğine dur durak bilmeden gözler önüne serildiği bir toplumsal yapı! Kimse yakınmasın, bu toplum modeli en iyi ülkemizde çalıştırılıyor! Tıkır Tıkır! Işık hızı iletişimi herşeyi çökertecek kadar “iyi” çalışıyor! Öte yandan, İnternet’e düşen herşeyin bu kadar büyük bir inandırıcılığa sahip olduğunu görmek, üzüntü verici! Geçen aylarda, AB’nin Türkiye raporunda, Türkiye’nin nasıl çökertileceğine ilişkin bir paragraf kalın puntolarla ve üstelik kırmızı ile işaretlenmiş olarak herkese gönderilmişti! Bana da geldi! Bu kadar saçmalık olamaz! Açık bir raporu bütün Türkiye atlamış, üstelik aylarca! Gönderene bir not yazdım: Kardeşim bunu araştırdın mı, bu yalanı bana gönderip zamanımı çalıyorsun! Ertesi gün özür diledi, belgenin aslına bakmış ve orada böyle bir ek olmadığını görmüş! Şimdi bile posta kutuma, Hulusium adlı bir elementin ülkemizde ne kadar bol ve bu elementin bütün Türkiye’nin kurtuluşu demek olduğunu anlatan mesajlar geliyor! Gönderen, bir kez bile böyle bir element var mı, diye bakmıyor! Beyinlerimiz, her türlü inançla bağlanmış durumda! *** Scientific American (SA) dergisinde, medyadaki yanıltıcı haberlerle nasıl mücadele edileceğine ilişkin bir yazı vardı! Yazar, teslim bayrağını çekmiş! “Bilim, medya dezenformasyonu ile mücadele edebilir mi?” diye soruyor! Yazının bir bölümünü paylaşıyorum: “İnternette, Stephen Hawking, eğer İngiltere’de yaşamış olsaydı, Ulusal Sağlık Sigortası’na bağlı olduğu için şimdiye kadar çoktan ölmüş olurdu, doğrultusunda mesajlar dolaşıyor. Oysa Hawking, hep İngiltere’de yaşadı... küstahça dile getirilen saçmalıklar korkutucu boyutlarda. Demokratik toplumumuz diğer bütün tehditler kadar tehlike altındadır. Bu saçmalığın kaynağının dini fanatizm, cehalet veya kişisel çıkar olması fark etmez.” “Gerçeklerin saptırılmasına en iyi örnek George Orwell’in 1984 isimli başyapıtıdır. Burada nesnel gerçeklerin en saldırgan şekilde nasıl ters yüz edildiği anlatılır. Romanda tüm medyayı kontrolü altında tutan militarist hükümetin, tekrarlayan propagandalar yardımıyla halkın beynini nasıl yıkadığı anlatılır...” Ama en ilginci ve ışık hızı ile haberleşmenin ardında yatan belki de en önemli itiraf şuydu: “ABD’de bir Beyaz Saray yetkilisi New York Times muhabirine şu beyanda bulundu: Bizler artık bir imparatorluğuz. Biz eyleme geçtiğimiz zaman kendi gerçeğimizi yaratırız...” İnternet, bir yönüyle, bu tür güçlerin, kendi gerçeklerini her saat yeniden kurdukları ve bunu da topluma ve dünyaya dayattıkları ve bundan çıkar sağladıkları en ucuz ama güçlü bir araç! SA dergisi yazarı diyor ki: “Yaygın bir kullanım alanı bulan internetin ve 24 saat açık haber kanallarının, bilgiye özgür ve açık erişim olanakları sağladığı için toplu yarar sağladığı düşünülür. Oysa tam ters bir etki yaratmış bulunuyor. Özgür ve açık erişim, geleneksel medya filtreleri ve dezenformasyon barajları olmadan, yarar yerine zarar veriyor...” Bu yargıyı ister paylaşın ister paylaşmayın.. Ama şu saptamasını paylaşmamak mümkün mü: “İnsanların kendilerine söylenen her türlü saçmalığa inanmasının nedeni nedir? Okullarda verilen eğitimin zavallılığı mı? Demokrasinin geleceği açısından kaygı büyük: Özgür basının ve demokratik yollardan seçilmiş liderlerin ampirik gerçekliği, ideoloji ve fanatizme karşı sağlam bir şekilde savunacağından kuşkuluyum...” Yaşadığımız olayın nesnel bir tarifi değil mi bu? Gelecek Cuma’ya kadar, hoşçakalın! Bilim ve Gelecek Mayıs sayısı kapak konusu Matematikte ve Fizikte çözülmemiş büyük problemler: Millennium Problemleri ve Perelman’ın isyanı, Evrenbilim ve parçacık fiziğinde yanıt bekleyen büyük sorular, Sayılar teorisinin çözülmemiş ünlü problemleri. David A. Warton: Olağandışı, habitatlar ve yaşam, Kutuplardan volkanlara… Dağ zirvelerinden okyanus diplerine… Doç. Dr. Ülker Öktem: Darwin öncesi evrim kuramları, Darwin’in farkı neydi? Afşar Timuçin: JeanPaul Sartre haklı mıdır, varoluş öz’den önce mi gelir? Sartre bilgiye ulaşmanın özne ve nesne açısından olanaklarını.. Bilim ve Ütopya Bilim ve Ütopya’nın Mayıs 2010 sayısının kapak konusu Anadolu’da ilk halk hareketi olan Babaîler isyanı. Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak isyanın nedenlerine, gelişimine, önemine ve isyanın önderlerinin dini yaklaşımlarına açıklık getiriyor. Babaîler, insanoğlunun verdiği eşitlik mücadelesinin önemli bir dönemecini oluşturuyor. Yaşandığı dönemde ve sonrasında siyasal, toplumsal ve kültürel yapı üzerinde bıraktığı etki nedeni ile o dönem yaşanan diğer isyanlardan önem bakımından ayrı bir konuma sahip. Dergide ayrıca Aleviliğin tarihsel altyapısına da değiniliyor. Bu alanda önemli çalışmalara imza atmış olan değerli bilim insanı Prof. Dr. Iréne Mélikoff da anılıyor. NTV Tarih CBT 1208 / 3 14 Mayıs 2010 Derginin Mayıs sayısının kapak konusu 50. Yılında 27 Mayıs... Demokrat Parti'nin yükselişi ve düşüşü, askeri müdahale ve cunta yönetimi.. Yassıada douruşmaları ve idamlar... Bunun yanısıra, blucin; 1699 Karlofça: Sonun Başlangıcı; Cahillerin Tarihi, asıl Topkapı Sarayı 1863'de yandı gibi konular da dergide yer alıyor..