Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Deri yaşlanması ve güncel tedavi yaklaşımları Yıllar akıp gittikçe vücudumuzun en büyük ve tek görünür organı olan derimizde yaşlanma belirtileri ortaya çıkar. Elbette yaşlandıkça derinin fonksiyonlarında, diğer tüm organlarda da olan bozulma kaçınılmazdır; ancak bizi en çok üzen kozmetik olarak ortaya çıkan yaşlanma belirtileridir. Dr. Ayfer Aydın, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Dermatoloji Kliniği Dr. Ayfer Aydın D eri yaşlanması, yaşa bağlı gelişen, gerçek yaşlanma ve çevresel faktörlere bağlı gelişen (kronik güneş hasarı, sigara, alkol, sağlıksız beslenme) önlenebilen bir durumdur. Deride kırışıklıklar, gevşeme, kuruluk, iyi huylu deri lezyonların oluşması gerçek yaşlanmanın bulgularıdır. Güneş hasarına bağlı yaşlanmada ise; deride yüzey düzensizliği, istenmeyen koyu renkli lekeler, daha derin kırışıklıklar, deride kalınlaşma, kılcal damar çatlakları görülür. Ayrıca güneşin deri kanserini tetikleyici en önemli faktör olduğunuda unutmamak gerekir. Hızla ilerleyen kozmetik dermatolojik uygulamalarla derinin yaşlanma etkilerini azaltmak, daha canlı, genç ve diri görünmesini sağlamak mümkün!.. Bu yöntemlerden en etkili olanların başında tüm yüz ve boyuna da uygulama yapabildiğimiz kimyasal peeling yöntemi gelir. den olduğu kırışıklıklar Sivilce ve izleri Güneş lekeleri, yaşlılık lekeleri, çiller, doğum kontrol ilaçlarının ve gebeliğin neden olduğu lekelerin tedavisinde de oldukça etkili bir yöntemdir. İşlem sonrasında cilt çok daha sağlıklı, canlı ve parlak homojen bir görünüm alır. LAZERLE CİLT GENÇLEŞTİRME NonAblatif Cilt Yenileme: IPL ve NdYAG lazer ile verilen ışık enerjisi deri altında ısı enerjisine dönüşerek o bölgede hasar–yara oluşturma esasına dayanır. Oluşan bu hasar– yara; deri altında bir iyileşme ve yeniden yapılanma sürecini başlatır. Bu yolla kollajen sentezi uyarılarak cildin gençleşmesi sağlanır. Uygulama esnasında lazer ışığı sadece deri yüzeyinde gezdirilir ve derinin dış yüzeyinde hiçbir hasar, kızarıklık oluşmaz. Dolayısıyla özellikle aktif iş hayatı olan insanlar için ideal ve tercih edilen bir yöntemdir. Aylık uygulamalarla yapılan işlemle uyarılan kollajen lifler derinin daha genç, diri ve sağlıklı kalmasını sağlayacaktır. Ablatif Cilt Yenileme: CO2 lazer ile derinin alt tabakaları ile birlikte dış yüzeyinde de hasar oluşturularak yapılan bir çok etkili bir cilt gençleştirme yöntemidir. Ancak oluşan dış yüzey hasarı sebebi ile yaz mevsiminde uygulama yapılmaz. Kış mevsiminde ve özellikle güneş hasarı sebebi ile oluşmuş derin kırışıklıklar ve lekelerin tedavisinde ilk seçenektir. lı gelişen derin çizgilerin tedavisinde etkilidir. En sık tüm memelilerde bulunan bir bağ dokusu ürünü olan hyalüronik asit kullanılmaktadır. Burun kenarından çeneye doğru inen derin çizgiler Dudak üstü çizgileri Göz çevresi derin kırışıklıkları ve Özellikle kaş arasında yüze sert ve kızgın bir ifade veren derin çizgilerin Dolgu enjeksiyonları ile doldurulması oldukça iyi sonuçlar vermektedir. CİLT GENÇLEŞTİRMEDE KOZMESÖTİKLER İlaç ile kozmetikler arsında biz dermatologların tercih ettiği ürünlerdir. Cilt gençleştirmede en sık kullanılan ajan retinoik asittir. A, B, C, E vitaminleri AHA’lar Bitkiler bitkisel kaynaklı maddeler: Aloe vera, yeşil çay, meyan kökü ekstresi, glukanlar Biyofaktörler: Plasenta ekstreleri, kollajen, elastin, glikozaminoglikanlar, hyaluronik asit Antioksidanlar GÜNEŞ KORUYUCULAR: Güneş deri yaşlanmasında en önemli tetikleyici olduğu için güneşten korunma yaşlanmayı geciktirmede esastır! İyi bir güneş koruyucu; hem UVA hem UVB ışınlarına karşı korunma sağlamalı, kokusuz, parfümsüz, nonallerjik, suya dayanıklı ve en az SPF 30 + olmalıdır. BESLENME VE CİLT GÜZELLİĞİ: Sağlıklı beslenmek; çiğ meyve ve sebze tüketmek bol su içmek, yaşam biçimimiz, sigara ve alkol kullanmamak, spor yapmak tüm beden sağlığımızı olumlu yönde etkilediği gibi cildimizinde genç ve diri kalmasını destekleyecektir. KİMYASAL PEELİNG Bilindiğinin aksine, yaz mevsiminde de meyve asitleri ile (yaz peelingi) uygulama yapmaya devam ettiğimiz peeling yöntemi, deriyi canlandırmak, gençleştirmek, görünüşünü iyileştirmek için deriye bazı solüsyonların uygulanmasıdır. Cildin yıpranmış, tazeliğini ve parlaklığını kaybetmiş üst tabakasının soyulmasını ve dökülmesini sağlayarak ve derinin daha alt tabakalarında yeniden bir yapılanma sürecini başlatıp kollajen sentezlenmesini uyararak daha genç ve sağlıklı bir derinin ortaya çıkmasını sağlar. Bu tedavide deriye, yüzeysel tabakaların ayrılmasına ve soyulmasına neden olan bir solüsyon uygulanır. Çok sayıda kimyasal peeling ajanı olmakla birlikte en sık kullanılanlar glikolik asit, alfa hidroksi asitler (AHA), triklosetik asit (TCA), salisilik asit, jesner solüsyonu ve kombinasyonlarıdır. Gözaltı ve ağız çevresindeki ince kırışıklıklar Güneş ışınlarının neden olduğu ve kalıtsal faktörlerin ne BOTOKS UYGULAMALARI Botoks, Clostridyum Botilinum denilen bir bakterinin toksinidir. Yanlış bilinenin aksine yılan zehiri değildir. Özellikle göz çevresi, kaş arası, alın kırışıklıkların tedavisinde oldukça etkilidir. Günümüzde artık boyun, ense ve mimiklere bağlı kırışıklık tedavisinde de kullanılmaktadır. DOLGU ENJEKSİYONLARI Deri yaşlanmasına bağlı özellikle yağ dokusu kaybına bağ Tıbbiye Matbaasında 84 yılda 256 kitap basıldı Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com T Yararlanılan kaynak: Gülten Dinç, “Tıbbiye Matbaası’nın Gelişimi ve Burada Basılan Osmanlıca Yayınlar Üzerine Genel Bir Değerlendirme (18441928)”, IX. Türk Tıp Tarihi Kongresi Bildirileri içinde (s.210221), Editörler; Esin Kahya, Sevgi Şar, Adnan Ataç, Mümtaz Mazıcıoğlu, Nobel Yayın Dağıtım, 2006, Kayseri. CBT 1208/17 14 Mayıs 2010 ıbbiye Matbaası’nda ilk kitap 1844 yılında basıldı. Bu kitap, Hayrullah Efendi’nin Risalei Dürurül Muhat adlı belsoğukluğu hakkındaki kitaptır. Matbaa, harf devrimine kadar çeviri ve telif tıp ders kitapları ile halka yönelik sağlık kitapları, dil bilgisi, edebiyat, matematik, din, ahlak, coğrafya, tarih vb. gibi çok çeşitli konularda kitaplar yayınladı. Ayrıca Tıbbiye Matbaası’nda 9 tıbbi dergi yayınlandı. Tıbbiye Matbaası’nda basılan kitapların büyük bölümü çeviri eserlerdir. Örneğin 18711880 döneminde basılan 47 kitaptan 34’ü, 18811890 arasında basılan 31 kitaptan 19’u ve 18911900 arasında basılan 27 kitaptan 15’i çeviridir. 18441928 tarihleri arasında basılan toplam 256 kitabın 104’ü çeviri eserdir. Çeviri kitapların sayısı 1870 yılından başlayarak artış göstermiştir. Bunun nedeni, bu tarihten itibaren Tıbbiye Mektebi’nde eğitimin Türkçe verilmeye başlanmış olmasıdır. 1870 yılına kadar Tıbbiye’deki eğitim Fransızcaydı ve bu yüzden Fransızcadan çeviriye gerek duyulmuyordu. Fakat eğitimin Fransızca olması, hem Tıbbiye’de eğitim gören öğrenci sayısının sınırlı sayıda kalmasına, hem de bu öğrencilerin ço ğunluğunun yabancılardan ve azınlık mensuplarından olmasına yol açıyordu. Bu durumu ülkenin hekim ihtiyacı açısından olumsuz bir etken olarak gören Tıbbiye Nazırı Cemalettin Efendi, 1857 yılından itibaren, Batı dillerinde yayınlanmış kitapların Türkçeye çevrilmesini sağlayacak bir kadronun yetiştirilmesi girişiminde bulundu. Gerek çevirmen kadrolarını yetiştirme çabaları, gerekse Tıbbiye’deki eğitimin Türkçe yapılması taleplerinin güçlenmesi, Cemiyeti Tıbbiyei Osmaniye derneğinin 1865’te resmen kurulmasıyla sonuçlandı. Özellikle matbaa müdürü Hacı Arif Efendi ve Dr. Kırımlı Aziz Bey’in öncülüğündeki bu derneğin çabalarıyla Tıbbiye’de 1870 yılında Türkçe eğitime başlandı. 1900’lü yıllardan başlayarak çeviri kitapların sayısındaki artışın durduğu ve telif ve derleme eserlerin sayısının yükselmeye başladığı görülmektedir. Ancak Tıbbiye Matbaası’nda basılan kitap sayısı artmamıştır. Bunun nedeni de artık özel matbaaların da tıbbi ve başka konularda kitap basmaya başlamış olmasıdır. (18701880 arasında Mektebi Tıbbiye Matbaası’nda 38, diğer resmi ve özel matbaalarda 7 kitap basılmışken, 1881 1892 yılları arasında Tıbbiye Matbaası’nda basılan kitap sayısı 17, diğer resmi ve özel matbaalarda basılan kitap sayısı ise 55 olmuştur.) Tıbbiye’nın 1903’te Haydarpaşa’ya nakledilmesinden sonra matbaanın çalışma temposu düşmüş ve harf devrimine kadar çok az sayıda kitap yayınlanmıştır. Arap harfli ilk Türkçe dergi olan Vakayii Tıbbiye, 1849 yılında Tıbbiye Matbaası’nda yayınlanmaya başlamıştı. Bu dergi aynı zamanda ülkemizdeki ilk bilimsel dergidir. Matbaada ayrıca Gazette Medicale de Constantinople adlı Fransızca bir tıp dergisi de yayınlanıyordu. Tıbbiye Matbaası’nın 18441928 tarihleri arasındaki 84 yıllık basım serüveni, bir imparatorluktaki dilin (Türkçenin) yaygınlaşmasının ve evriminin, tıp eğitimindeki ilerlemelerin ve matbaacılığın gelişiminin neredeyse bir aynadaki yansıması gibidir.