17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan CHP BİLGİ TOPLUMU POLİTİKALARINA DOĞRU [email protected] AKP Bilgi Toplumu'nda ülkeyi yerinde saydırdı! Bilgi toplumunu ve teknolojilerini yakından ilgilendiren kriterlere göre, Türkiye’nin diğer ülkelere göreceli olarak durumu son 8 yılda ya kötü bir düzeyde kaldı ya da giderek daha kötüleşti. Osman Coşkunoğlu, CHP Uşak Milletvekili, [email protected] u yazının başlığında kullanılan kavramlar iki kısa açıklama gerektiriyor. Birincisi, “CHP Politikaları” kavramı ile ilgili. CHP’nin resmi politikaları ya Genel Başkan, ya Parti Meclisi ya da Kurultay tarafından belirlenir. Dolayısıyla, bu yazı 2223 Mayıs’ta toplanacak olan CHP Kurultayı öncesi, konuya ilgisi olanların katkı ve değerlendirmeleri için bir öneri olarak görülmelidir. İkincisi, “bilgi toplumu” kavramıyla ilgili. Bu kavram, ilk olarak bilişim ve iletişim teknolojilerini akla getiriyor. Bu doğal, çünkü bilgi çağı, bilgi toplumu gibi kavramlar, bilişim ve iletişim teknolojilerinde son 20 yılda gerçekleşen ve süregiden önemli gelişmeler sonucu ortaya çıktı. Fakat, bilgi toplumuna sadece bu teknolojilerle sınırlı yaklaşım eksik kalır. Bilgi toplumu, çiftçiden öğretmene kadar, ev hanımından engellilere ve çacuklara kadar toplumun her kesimini; devlet veya belediye hizmetlerinden sanayinin rekabet gücüne kadar; kentleşmeden inovasyona kadar toplumun her konusuBilgi toplumu ve nu, aktivitesini ve her sektörü kapsayan bir kavramdır. bilgi teknolojileri Dolayısıyla, temel politika konuları, 8 yıldır ilkemizi baştan belirtelim: Bilgi TBMM’de büyük bir teknolojilerine ilişkin politikaçoğunluğa dayanan lar, sadece ilgili teknolojiler bağlamında değil, toplumu tüm keAKP iktidarı için, bu sim, boyut ve aktiviteleri ile konularda ana bilgi toplumuna taşıma anlayımuhalefetin verdiği şıyla ve perspektifiyle belirlentüm desteğe melidir. B rağmen, daima çok arka planda kalmıştır. DURUM SAPTAMASI VE ANALİZİ CBT 1208/10 14 Mayıs 2010 1Global Innovation Index, Confederation of Indian Industry & Canon & INSEAD (http://networkedreadiness.com/gii) 2European Innovation Scoreboard, European Comission (http://www.proinnoeurope.eu/page/europeaninnovationscoreboard2009) 3EReadiness Index, IBM & Economist Intelligence Unit (https://www935.ibm.com/services/us/index.wss/ibvstudy/gbs/a1031418?cntxt=a1000452) 4EGovernment Survey, United Nations (http://www.unpan.org) 5Global Information Technology Report, World Economic Forum & INSEAD (http://networkedreadiness.com/gitr) 6ICT Development Index, International Telecommunications Union (http://www.itu.int/ITUD/ict/publications/idi/2010/index.html) CBT 1208/11 14 Mayıs 2010 Ekteki tablo, zaman üzerinde ülkemizin diğer ülkelere göreceli olarak bilgi toplumunu yakından ilgilendiren kriterlere göre nasıl bir gelişme içerisinde olduğunu gösteriyor. Tablonun tamamını tek bir cümle ile özetlemek gerekirse: Bilgi toplumunu ve teknolojilerini yakından ilgilendiren kriterlere göre, Türkiye’nin diğer ülkelere göreceli olarak durumu son 8 yılda ya kötü bir düzeyde kalmıştır, ya da giderek daha kötüleşmiştir. Bu genel durumun nedenini tek bir cümle ile özetleyecek olursak: Bilgi toplumu ve bilgi teknolojileri konuları, 8 yıldır TBMM’de büyük bir çoğunluğa dayanan AKP iktidarı için, bu konularda ana muhalefetin verdiği tüm desteğe rağmen, daima çok arka planda kalmıştır. Bu genel iddianın önde gelen somut destekleri: Politikadan, plandan ve stratejiden yoksun bir dönem geçmiştir. Örneğin, ihale sonucu çalışmalarına 2003’de başlanan ve Temmuz 2006’da Resmi Gazete’de yayımlanan Bilgi Toplumu Stratejisi uygulanmamıştır; 2010’da tamamlanması öngörülen stratejinin Eylem Planı’nda yer alan 111 eylemin ya rısından fazlası hala tamamlanmamış, önemli bir kısmına hala başlanmamıştır. Gerekli politikaları geliştirmek ve uygulamak için kurumsal yapılanma yerine tam bir kurumsal kargaşa yaşanmıştır. Örneğin, Ulaştırma Bakanlığı, DPT ve başbakanlık arasında anlamlı ve etkin bir eşgüdüm sağlanamamış, konular sahipsiz kalmıştır; Türksat gibi uydu teknolojileri ile ilgilenme amacıyla kurulmuş kuruma, edevlet kapısından kablo TV’ye kadar ilgisiz konularda görevler verilmiştir. Çok sayıda ve ivedi gerekliliği olan yasalar daima arka plana atılmıştır. Örneğin, eticaretin önünü açacak yeni Türk Ticaret Kanunu tasarısı TBMM’de görüşülmeye başladıktan sonra kenara bırakıldı ve TBMM gündeminde aylardır bekliyor, Edevlet ve Bilgi Toplumu Kanun taslağı daha bakanlar kuruluna bile gelmedi, bilgi toplumuna ve edevlete ilişkin uygulamalara kurumsal düzenleme getirecek olan bir torba yasa taslağı da hala bakanlar kurulunda bile görüşülmedi… Bilgi teknolojileriyle ilgili piyasalarda rekabet düzeni sağlanmadığı için, ilgili sektörlerde arzu edilen büyüme sağlanamamıştır. Örneğin, her sene AB tarafından hazırlanan Türkiye İlerleme Raporlarında bile belirtildiği gibi, 5 yıl önce serbestleşmesi gereken telekomünikasyon sektöründe, yasaya rağmen, rekabet ortamı sağlanmamıştır. Elektronik Haberleşme Yasası ile Türksat’a birçok alanda tekel gücü verilmiştir. Genel olarak, her konuda, yasalar hazırlanırken, bilgi toplumu olma yönünde ivme sağlama, bilgi teknolojilerinin üretim ve kullanılmasını teşvik gibi unsurlar dikkate alınmamıştır. Örneğin, 5084 sayılı Yatırımları ve İstihdamı Teşvik yasasında veya 5746 sayılı ARGE Teşvik yasası önceliklerden ve stratejiden tamamen yoksundur. Ekteki tabloda, sıralamaların her biri bir endekse göre yapılmıştır. Her bir endeksin ise alt endeksleri vardır. Türkiye’nin sıralamadaki yerini olumsuz etkileyen alt endeksleri inceleyince, özellikle zayıf olduğumuz dört alan kendini gösteriyor: 1 Enformasyon ve iletişim teknolojilerinde vizyonsuzluk 2 Bu alanlardaki regülasyon ve politika eksikleri. 3 Risk (girişim) sermayesinin yetersiz olması 4 Kalifiye insangücü yetersizliği Bilgi Toplumu Stratejisi yukarıdaki konuları içeriyordu; ama, stratejiyi hazırlatan ve kabul edip Resmi Gazete’de yayımlayan AKP hükümeti, stratejinin eylem planını uygulamadı. egemen olmalıdır. Yandaş odaklı kişisel ilişkiler yerine ilgili ve paydaş STÖ’ler dikkate alınarak, demokrasinin temelinde yeri olan STÖ’lerin de güçlenmesi, sorumluluk yüklenmesi ve katkı yapması sağlanabilir. Ekonomik ve Sosyal Konsey benzeri bir yapılanma ile, şimdiki işlevsiz EDönüşüm İcra Kurulu yerine, geniş katılımlı, düzenli toplanan ve hem izleme hem de hedef ve strateji belirleme konularında işlevsel bir Bilgi Toplumu Konseyi kurmak. TBMM İçtüzüğünde değişiklik yaparak, yasa tasarı ve teklifleri komisyonlarda görüşülürken STÖ’lerin katkısını sağlamak. İlgili STÖ’lerin güçlenmesine ve etkin çalışmalarına yardımcı önlemler almak, destekler sağlamak. rı ve ön planda olmalı. Ekonomik girdi olarak fiziksel sermaye odaklı olmakla yetinmeden, beşeri sermaye ve bilgi girdilerine de önemle odaklanmalı. Bilgi teknolojilerinin günlük yaşamın her boyutuna katkı koyabilmesini sağlayacak anlamlı, yararlı, eğlendirici ve kültürel içerikler sunmasını desteklemek. Yaygın kullanımını teşvik edecek içerikler yanında, erişimin hızını artırırken vergileri dolayısıyla maliyetleri düşürmek. STÖ’lerle ortak ve ülke çapında yaygın programlarla, her toplumsal kesimde bilgi toplumu konusunda bilinci ve farkındalığı geliştirmek. İnsangücü planlamasını, beşeri sermayenin gelişmesini, her düzeyde eğitimin bilgi toplumu gereklerine göre yeni en düzenlenmesini sağlamak. len araştırmacıları ülkemize çekmek. Geçenlerde Dr. Celal Odağ ile başlıktaki konuyu konuşma fırsatı bulduk. Ülkemiz, bir narsistik incinmeler yatağıdır. Bana selam vermedin, beni kaale almadın, beni umursamadın, beni hiçe saydın, beni aramadın, beni rezil ettin, beni görmezden geldin türünden onlarca cümle her gün insanlarımızın arasında ne çok kullanılır. 7 Girişimciliğin ve yatırımın önünü açmak: Şimdiki gibi, girişimciliğin ve yatırımın önüne baştan zorluklar çıkarıp, sonra da denetimsiz bırakmak yerine, tam tersine baştan önünü açıp destek olmak fakat sağlanan desteğin kullanılmasını bürokratik engeller çıkarmadan izleyip denetlemek gerekir. Girişimciliğin ve yatırımın önündeki en büyük engellerden birisi olan rekabet ortamının, siyasi kayırmacılıktan uzak bir şekilde işlemesi sağlanmalıdır. Risk sermayesini, inovasyonu ve kuluçka ortamlarını devlet eliyle desteklemek. Rekabet ortamını düzenleyen kurumların (BTK; RK) güçlü ve bağımsız olmasını sağlamak. Narsistik İncinme Türk insanının yaşam kalitesini, yaratıcılığını, huzurunu, hatta barışını bozan bir zehirdir bu. İncinmenin peşinden gelen kin ve öcalma duygularının ardından gitmenin günah olduğuna aldıran yazık ki yeterli sayıda insanımız yoktur. Halbuki bir arada yaşayanlar için, alçakgönüllü ve affedici olmak insani bir zorunluluk olarak yaşanamıyorsa eğer, sosyal bir mutabakat olarak başarılmalıdır. İncinmede bir sevgi yeteneksizliği vardır. Her koşul yerindeyken bile onlar gerçek bir aşk duyamazlar. Öncelikli olan çünkü narsistik ihtiyaçların giderilmesidir. Bunlar giderilmediği zaman belli belirsiz bir küskünlük, uzaklaşma ve giderek derin bir incinme ortaya çıkar. Bu kişiler, ergin dönemde karşılaştıkları narsistik incinmeye karşı tepkilerini, bebeklik döneminde istekleri yerine gelmediğinde annelerine verdikleri tepkinin şiddetiyle oranlı biçimde büyütürler. O zaman tepkilerine bekledikleri sonucu almışlarsa, ergin dönemde de tepkilerini sonuç alana kadar büyütürler. Büyüklerin dünyası farklıdır ama, tepkiler istekleri elde etmeye her zaman yetmez. İşte o zaman narsistik incinme bir yıkım göstermek zorunda kalır: kitlesel ya da kişisel bir kıyım. Bu bir telafi çabasıdır, dünyanın merkezinin kendisi olmadığını ima edenleri yok eden bir öcalma. Pahalıya mal olsa da eylem kişinin özgüvenini yeniden sağlar. Böylece, otuz sene önce bir annenin yaptığı yanlışı toplum ödemiş oluyor. Gençlerimiz, kız arkadaşı terk edince, narsistik incinmesini, çok sevdiği insanı ortadan kaldırarak tamir ediyor; trafikteki çatışmalarda hiçbiri, içleri korku dolu olduğu halde tek bir adım geri atmıyor ve her gün tekrarlanan on binlerce narsistik zedelenmenin tamiri peşinde toplum bir oraya bir buraya savruluyor. Toplum olarak bizler telafi çabalarına prim tanıyan bir yapı gösteriyoruz ama. Hem ortaya çıktığında bu çabaları kınamıyor, hem de telafi çabalarına alternatifi davranış kalıplarının yaşamasına müsaade etmiyoruz. Farklı kompanzasyon mekanizmalarının kurulamaması, tek tip kişilik ve çeşitlenemeyen ilişki örüntüleri bizi bu sıkışıklığın içine itiyor. Sevgi yitimi çoğunlukla, sevilen kişiyle özdeşim kurarak, ona benzeyip kendine onun benzerini sunarak onsuz kalmamak yoluyla aşılır. Bu, toplumu ve kişiyi koruyucu bir yoldur. Ama sevgi yitiminin yarattığı travma her zaman bu kadar kolay aşılamaz. Özdeşleşme yapılamazsa telafi çabaları benlik sevgisini abartmaya yönelir. Sevdiği kişiye benzer hale gelmenin yerini, sevdiği kişiden daha güzel olmak hülyası alır. Sevgiliye karşı oluşmuş aşırı değer verme, bu sefer kendine aşırı değer vermeye döner ve kişi tutkulu bir benlik sevgisine yakalanır (Fenichel). Burası en tehlikeli noktadır, insanda kendine karşı bir tutku başladığında bu kolayca herkesten öcalma hırsına dönüşebilir. Kitle katliamına dönüşen ailesel olayların altında çoğunlukla öcalma ve bu yolla yaralı benliği onarma tutkusu yatar. Bu tür eylemlerin içinde çocuksu bir yön bulunur. Çocuklar oyunlarında canlı ve cansızı ayırmadan düzenek kurarlar biliyorsunuz. En derinde bir yerde narsist birisi için de canlı/cansız ayrımının sınırları belirgin değildir. Anneler çocuklarınızı sınırsız bir elde edici olarak yetiştirmeyin. Yetersizlik duygunuzun yerini onu yiyeceğe/oyuncağa7köleye boğarak doldurmayın. Sınırları olduğunu ve yoksun kalabileceğini bilmek bilgeliktir. Ama bunlara aldırmayarak annelerimiz ne yazık ki taşıdıkları korkuyu önceki dönemlere ait alışkanlıklarla çocukları sınırsızlığa boğarak (böylece onları alabildiğince yaşattığını sanarak) aşmaya çalışıyor. Narsistik incinme bazen kişisel bir kıyıma da yönelebilir. Bu durumda mazohistik bir sürünme tutulan en uzun yol olur. Kendine zarar vererek sevgiliyi cezalandırma, çocuklukta yemek yemeyerek anneyi cezalandırmanın yerini alır. Evet kendini değersizleştirmeyi kendinin gücü olarak sunan insanlar vardır. Örneğin tanıdığım bir ailede annesiyle yaşayan zeki bir erkek çocuğu okula gidiyor ama imtihanlara girmiyordu. Böylece kendini not ve benlik olarak “sıfır” konumuna indiriyor ve incinme yaşadığı an ebeveynine karşı hatırı sayılır bir güç elde ediyordu. Sonunda anneden ayrılıp Almanya’ya gitti de, kendini imha eden güçler kullanmayı bıraktı. Ne diyelim, seveni oldukça herkesin bir gücü vardır. Fenichel O. Nevrozların Psikoanalitik Teorisi.(Çev. S. Tuncer) Ege Üniv Yay. 1974 2 İzlemek, ölçmek ve hesap verilebilirlik: Şimdiki gibi el yordamıyla gelişmeleri izlemek yerine, kullanılan kaynakların ve uygulanan politikaların etki analizinin yapılması için standart ölçütler belirlenmeli ve veri toplayarak gelişmeler ölçülmeli. Bu hem hesap verilebilirlik için, hem de politikaların uygulama sürecinde revize edilmesi için gerekli. Otomobil sektöründe iki STÖ’nün (Otomobil Sanayicileri Derneği ve Oto Distribütörleri Derneği) yaptığı gibi ilgili STÖ’lerin düzenli ve ayrıntılı istatistiksel verilerin toplanması için TÜİK ve BTK ile ortak çalışmasını sağlamak. Uygulamaların ve politikaların etkilerinin düzenli olarak analizinin yapılmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmak. 8 Konuları bilgi toplumu ile ilişkilen5Teknoloji üretimi odaklı olmak: Şimdiki dirmek: Şimdiki gibi, sadece genel söylem ve bazı gibi sadece iyi kullanıcı olmaya odaklanmak yerine, teknoloji geliştirme ve üretmeye yönelik olmalı. Kritik teknolojileri ve dünya konjonktürünün açtığı fırsat pencerelerini iyi izleyerek, geriden gelmenin “yakalama” avantajını iyi değerlendiren atılımları kamuözel ortaklığında konsorsiyumlar ile gerçekleştirmek. Üretime ve ArGe’ye yönelik yabancı yatırımı çekmek için gerekli fiziksel, kurumsal ve beşeri sermayeyi geliştirmek. teknolojiler söz konusu olunca değil, her konuda bilgi toplumu kriterlerini dikkate alıp gereğini yapmak gerekiyor. TBMM’de yasaların AB müktesebatına uygunluğuna bakıldığı gibi, bilgi toplumu gereklerine uygunluğuna da bakmak. Sektörlerimizin her birinde bilgi teknolojilerinin rekabet gücü için kaldıraç görevi görme potansiyelini belirlemek. Eğitim müfredat ve ortamında bilgi toplumu konusunda bilgi ve bilinç sahibi olunmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmak. Bilgi toplumu politikaları için 9 ilke ve ayrıntıları 9 Mevzuat ve kurumsal yapıyı oluştur6 Beşeri sermaye odaklı olmak: Şimdiki gi mak: Şimdiki gibi, “bilgi toplumu” konusunu her orbi, okullara bilgisayar koyarak bilgi toplumuna doğru ilerlendiğini sanmak yerine, her yaşta insanımızı bir sermaye gibi görüp en iyi gelişmesi sağlanmalı. İnsangücü planlamasını, beşeri sermayenin gelişmesini, her düzeyde ve yaşta eğitimin bilgi toplumu gereklerine göre yeniden düzenlenmesini ve zenginleşmesini sağlamak. Stratejik ve öncelikli alanlarda mükemmeliyet merkezleri kurarak, uluslar arası düzeyde iddia sahibi araştırmacılar yetiştirmek ve bu alanlarda önde getamda klişe haline getirerek dillendirmekle yetinip ülke gündemini gereksiz yerlere çekmek yerine, bilgi toplumu yolunda ivme kazanmamız için gerekli yasalara, düzenlemelere ve kurumsal yapılanmaya öncelik vermek. Yukarıdaki politikalar bu yazı için ayrılan yer sınırları içerisine sığdırılırken, kaçınılmaz olarak eksikler içermektedir. Ayrıca, yukarıdakilerin her biri için ayrıntılı eylem planları gereklidir. Bu eksiklikleri, birinci ilkemizin gereği olarak, katılımcı bir süreç ile tamamlamayı dilerim. 3 Somut öncelik, hedef ve stratejiler belirlemek: Şimdiki gibi, genel temenniler veya “serbest” adı altında “başıboş” piyasanın görünmez eli yerine, katılımcı bir şekilde somut ve iddialı hedefler belirlenmeli ve o hedeflere ulaşma stratejileri geliştirilmelidir. Belirlenen hedeflere doğru ilerlemenin izlenmesi ve sapmalar karşısında hızla stratejileri ve uygulamaları revize etmeli, gerekirse sapmaları önlemek için yaptırım uygulanmalı. Şu üç temel belgeyi hızla güncelleyip, somut öncelikleri, hedef ve stratejileri belirleyen tek bir belgeye indirgemek: Türkiye Ulusal Enformasyon Altyapısı (TUENA), Bilgi Toplumu Stratejisi ve Vizyon 2023. Uygulamaları sürekli izleyecek ve varsa hedeflerden sapmaları önceden belirleyecek kurumsal altyapıyı kurmak. Ülkemizi yazılım sektöründe iddialı bir vizyona kavuşturmak ve bu vizyonun gereğini yapmak. Bilgi Toplumu ile İlgili Kıyaslamalarda Türkiye'nin Durumu Endeks Tanımı Yıllar 2002 İnovasyon (Küresel) İnovasyon (Avrupa)2 EHazırlıklılık3 EDevlet4 Ağ Hazırlıklılığı5 Bilişim ve İletişim6 Teknolojileri 1 ("Türkiye'nin Sıralaması"/"Ülke Sayısı") 2003 2004 2005 2006 2007 31/32 45/64 57/178 56/102 31/32 43/65 60/179 52/104 58/180 31/32 45/68 48/115 52/181 2008 2009 51/130 32/33 43/70 61/134 59/154 2010 67/132 69/183 69/133 57/159 40/60 39/60 49/173 50/82 63/154 69/178 32/32 32/32 42/69 43/70 76/182 52/122 55/127 67/183 İLKELER VE YAKLAŞIMLAR Aşağıdaki 9 ilke ve her birinin altındaki yaklaşımlar, beraberce önerdiğimiz bilgi toplumu politikalarını oluşturuyor. 1 Katılımcılık ve saydamlık: Şimdiki gibi, kapalı kapılar ardından yürütülen ilişkiler, yaranmalar yerine, toplumsal ve sektörel bağlamda farklı çıkar odakları arasında bir kazankazan ilişkisi oluşturulmasını sağlayacak, saydam ve katılımcı bir yöntem 4 İnsan ve talep odaklı olmak: Şimdiki gibi sadece arz odaklı olmak yerine, ağırlıklı olarak talep ve insan odaklı olmak gerekir. Örneğin, edevlet politikalarında sadece uygulamaları geliştirip sunduktan sonra yurttaşın talep etmesini beklemek yerine, yurttaşların talep etmesi teşvik edilmeli. Tüketici hakları, yurttaşın farkındalığı ve ihtiyaçları, bireyin kendini geliştirme ve girişimcilik olanakla
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle