Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Eğer, Başbakan’ın söylediği gibi bir gelişme varsa, o zaman Türkiye’nin de çağının ölçütlerine göre mutlaka bir yerlere gelmiş olması gerekmez miydi? Gen bulmada üniversitelerimizden yeni başarılar Üniversitelerimizde son yıllarda genetik alanında çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Yalnızca geçen ay iki ayrı hastalığın geni keşfedildi. Bunlardan ilki Hacettepe Üniversitesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Pervin Dinçer ve ekibinin bir kas hastalığı olan LimbGirdle tipi kas distrofisine yol açan yeni bir gen (PLEC geni ekson 1f; plektin 1f altgubu, ) bulması; diğeri ise Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ersan Kalay ve ekibinin Seckel sendromuna yol açan CEP152 genini tanımlaması. Çalışmalar American Journal of Human Genetics” ve “Nature Genetics” gibi genetik alanının iki saygın dergisinde yayımlandı. Bu iki genin tespit edilmesi ileride hastalıkların tedavisini mümkün kılacak. Reyhan Oksay gerekli. Yeni genin tanımlanmasında iyi bir klinik, niversitelerimiz son yıllarda birbiri ardına ye genetik ve istatistik bilgi birikimine ihtiyaç vardır. ni hastalık genleri keşfediyor. Geçen mayıs Aynı zamanda işlev çalışmaları yüksek düzeyde moayında Hacettepe Üniversitesi Tıbbi Genetik leküler ve hücre biyolojisi bilmeyi zorunlu kılar. Anabilim Dalı’ndan bilim insanları, dudak, damak Dolayısı ile doğası gereği bu tip araştırmalar farklı dive yüzde ciddi yarıklara ve gelişme bozukluklarına ne siplinlerin bir arada çalışmasını gerektirir. den olan Aristalesslike homebox1 (ALX1) adı veGenetik hastalıklarda tedavi bu ise bu aşamarilen geni bularak, embriyo döneminde yüzün nasıl lardan sonra gelen ve kendine özgü zorlukları olan bir geliştiğine ilişkin çok önemli bilgilere ulaşmışlardı. alandır. Genetik hastalıklarda tedavi alanında bizde Bu çalışmanın yürütücülerinden Gen Haritalama de dünyada da henüz yapılacakların çok başında olLaboratuvarı sorumlusu Prof. Dr. Nurten Akarsu’ya, duğumuzu düşünüyorum. üniversitelerimizdeki genetik araştırmaların hız kazanmasının nedenlerini sorduk: BİRİNCİ KEŞİF: Hastalıklara neden olan yeni genlerin bulunÜniversite: Hacettepe Üniversitesi masında son yıllarda ülkemizde belirgin bir ilerleme Araştırma lideri: Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı görülmesinin nedeni nedir? Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pervin Dinçer Hastalıklara neden olan genlerin ve genetik yatHastalık: Limbgirdle kas distrofisi (LGMD2) kınlıkların saptanmasında son yıllarda bir ilerleme yaGen ve hatalı ürün: Plektin (PLEC) geninin şandığı doğru. Bu durum sadece ülkemize özgü değil; ürünlerinden biri olan plektin1f’deki işlev bozukluuluslararası alanda da böyle bir hızlanma mevcut. ğu Bunun en önemli nedeni İnsan Genom Projesi’nin Katkı: Çalışmanın büyük bir kısmı, yayında ilk büyük oranda tamamlanması ve genom bilgilerinin isim olarak yer alan doktora öğrencisi Uzm. Bio. Hülya veri bankalarına eklenmesi. Genetik haritalama, polimorfik DNA belirteçlerini (marker) kullanarak bir hastalığın hangi kromozomda olduğunu tahmin etme işlemidir. Yaklaşık 10 yıl önce genomu taramak için 400 dolayında polimor Proje ekibi. Soldan sağa: Prof. Dr. Petek Korkusuz, Yrd. Doç. Dr. Beril Talim, Uzm. Bio. fik DNA belirteci kulla Hülya Gündeşli, Prof. Dr. Pervin Dinçer, Prof. Dr. Nurten Akarsu, Prof. Dr. Haluk Topaloğlu, Dr. Burcu BalcıHayta. nılıyor iken bugün 2.5 milyon dolayında belirteç kullanılıyor. İnsan genom Gündeşli’nin doktora tez çalışmasının ürünü. projesinin sağladığı avantajlar bununla da sınırlı kal Hacettepe Üniversitesi’nin farklı birimlerindeki mıyor; çok hızlı olarak geniş genom parçalarının di araştırmacılar da katkıda bulunmuş. zilenmesine olanak sağlayan yöntemleri de hayatımıza Prof. Dinçer çalışmalarıyla ilgili sorularımızı kazandırmış durumda. şöyle yanıtladı: Dünyada bu gelişmeler yaşanırken ülkemizde pek Çalışmanın bulguları ve önemini açıklar mısıçok üniversite ve araştırma merkezi mükemmel bir nız? zamanlama ile bu teknolojiyi kullanmaya başladı. Çalışmamızda plektin (PLEC) geninin ürünBuna ek olarak, araştırmalara sağlanan kaynaklarda lerinden biri olan plektin1f’deki işlev bozukluğunun da belirgin bir artış oldu. Bu durum araştırma ekip akraba evliliklerine bağlı olarak ortaya çıkan bir kas lerinin güçlenmesi ile birleştiğinde, ülkemiz ulus hastalığına (Limbgirdle kas distrofisi, LGMD2) yol lararası gruplara liderlik edebilecek konuma gelme açtığını gösterdik. Plektin 1f, kas hücresinin dış orye başladı. tamı ile ilişki kurmasında bir bağlaç görevi görerek Bir hastalığa yol açan genetik nedeni belirlemek kas dokusunun yapısal bütünlüğünün korunmasını o hastalığı tedavi etmeye yarar mı? sağlayan bir proteindir. Hastalıklara neden olan genlerin belirlenmesi Dünyada ilk kez bir genin alternatif bir alt grutedaviye giden yolda ilk aşama. Bu aşamadan sonra bunun özgül olarak kalıtsal bir hastalık ile ilişkilengenlerin işlevlerinin ve hücre içindeki davranışları dirilebileceği bu çalışma ile gösterildi ve hastalık olunın belirlenmesi gibi bir dizi farklı analiz yapılması şumunun altında yatan etkenlerin aydınlatılmasın Çağın Neresindeyiz? Başbakan’a bakarsanız, Türkiye hızla gelişiyor. Bir de şu sağa sola yumurta atan, polise karşı aşırı şiddet uygulayan çocukların, kendilerine sağlanan nimetlerin farkında olmayan işçinin, emeklinin, çevrecinin sokaklarda yarattığı kargaşayla uğraşmak zorunda kalınmasa, ülkede imar edilmedik yer kalmayacak! İstatistikler de, ekonomik büyüme açısından, Başbakan’ı doğruluyor. Gelin bugün, ‘ekonomik büyüme var da istihdam niçin artmıyor, gelir dağılımı niçin düzelmiyor, kamu varlıkları nasıl buharlaşıyor, dış ticaretteki cari açık niçin sürekli artıyor’, gibi bozguncu soruları bir tarafa bırakıp düz bir mantıkla düşünelim. Eğer, söylendiği gibi bir gelişme varsa, o zaman Türkiye’nin de çağının ölçütlerine göre mutlaka bir yerlere gelmiş olması gerekmez miydi? Hani şu, dilimizden hiç düşmeyen bilgi çağının ölçütlerine göre... Dünya gerçekten ‘bilgi çağına girdi mi, yoksa enformasyon çağında takılı mı kaldı’ tartışmalarını bir yana bırakalım. Yaşadığımız çağ hangi adla anılırsa anılsın, önemli olan, neye göre önceki çağdan ayırt edildiğidir. Bu ayrımda çağımızın öne çıkan özelliği, enformasyon ve telekomünikasyon (uzaktan iletişim) teknolojilerinin bütün ekonomik faaliyet alanlarında çok geniş bir kullanım yaygınlığına ulaşmış ve üretkenliği (prodüktiviteyi) yükseltmede, hangi üretici sektörde olursa olsun, belirleyici bir rol kazanmış olmalarıdır. Bu özellik, çağımızın temel ölçütünü de ortaya koymaktadır: Anılan teknolojilere egemen olabilme düzeyi... Yeni yayımlanan OECD Information Technology Outlook 2010 tam da bu ölçüte göre bir değerlendirme yapabilmek için gerekli olan göstergeleri gözler önüne sermektedir. ‘Enformasyon teknolojisi’ ve onun tamamlayıcısı olan ‘telekomünikasyon teknolojisi’ açısından dünyadaki genel manzara nedir; bu manzaraya giren ülkeler arasında Türkiye’nin yeri neresidir; bu göstergelerden açıkça görmek mümkün. OECD Information Technology Outlook’un 2010 baskısı, öncekilerden farklı olarak (iki yılda bir yayımlanıyor), gezegenimizi tehdit eden çevre sorunlarının üstesinden gelme ve yaşadığımız son krizi aşma uğraşında, söz konusu teknolojilere atfedilen büyük öneme de dikkat çekerek, konuya yeni bir boyut kazandırıyor. Bugün konunun bu boyutunu da dikkatlerinize sunarsam Türkiye’nin konumunu daha iyi değerlendiririz, diye düşündüğüm için, sözünü ettiğim göstergelere gelecek hafta yer vereceğim. Şimdi şunu birlikte okuyalım: “Enformasyon teknolojisi ve Internet araştırmacılığın, yenilikçiliğin, ekonomik büyüme ve toplumsal değişimin başlıca sürükleyicilerindendir. 2010 baskımız hazırlanırken, yaşadığımız kriz ve yeniden toparlanma süreçleri de incelenmiş ve görülmüştür ki, enformasyon ve telekomünikasyon mal ve hizmetlerini üreten sanayiler, kriz döneminde bunca ekonomik çalkantıya maruz kalmalarına rağmen, 2000’lerin başında yaşanan kriz dönemindekine göre, daha iyi durumdadırlar. Bu sanayiler, enformasyon ve telekomünikasyon teknolojileri ile ilgili başlıca mal ve hizmet tedarikçilerini, OECD üyesi olmayan ekonomilerle, özellikle de Çin ve Hindistan’la birlikte, yeniden yapılandırmaktadırlar. Anılan teknolojilerin çevresel problemler ve iklim değişikliğiyle baş etmedeki rolleri de [pek çok ülkede] yoğun bir şekilde incelenmekte; bu teknolojilerin, özellikle, çevre sorunlarının üstesinden gelinmesinde daha iyi sonuçlar alınmasına imkân sağlama ve çevreyle ilgili davranışlarda görülen sistemik değişiklileri destekleme konusundaki rolleri üzerinde önemle durulmaktadır. “[Ayrıca] OECD ülkelerinin enformasyon ve telekomünikasyon teknolojileriyle ilgili politikalarında görülen son eğilimlerin, toparlanma sürecinde etkili olacak yeni çözümler getirip getirmediği de irdelenmektedir. Özetle, şu anda dikkatler bu teknolojilerin ekonomiyi hareketlendirmedeki rolleri; anılan teknoloji alanlarında kazanılan beceriler ve sağlanan istihdam imkânları; ARGE harcamalarının ve girişim (risk) sermayesi yatırımlarının büyüklüğü; geniş bant iletişiminin yaygınlaştırılması; yine bu teknolojilerin çevresel problemler ve iklim değişikliğiyle baş etmede kullanılmalarının önemi üzerinde odaklanmaktadır.” Gelecek hafta kaldığımız yerden devam etmek üzere... Ü CBT 1240/ 6 24 Aralık 2010