Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Dijital dünyaya, internete sansür deyince aklımıza hemen ülkemizdeki talihsiz ya da haksız uygulamalar geliyor. Bu veri, verimsiz bir tartışma döngüsünü başlatıyor. Oysa benzer durum her yerde var. Tek fark, yasaklarla mücadele metodunda olsa gerek. İnsanlar gözün üçboyutlu olduğunu ne zaman fark ettiler? Sanatçılar milattan önce 4. yüzyıla kadar gözün üçboyutlu olduğunun farkında değillerdi. Gözü her durumda önden göründüğü gibi çiziyorlardı. Milattan önce 4. yüzyıldan önce resimlerin çoğu profilden çizildiği için bu yanlışlık kendine özgü bir estetik yarattı. Şekil 1’de görünen Nefertiti resminin orijinali ile düzeltilmiş halini karşılaştırdıgınızda düzeltilmiş halının Mısır resmi gibi durmadığnı fark ediyorsunuzdur. Prof. Dr. Ergun Akleman Visualization Department Texas A&M University Sanal Sansürün Boyutları Finans medyası bir kaç yıldır rating kuruluşlarının Türkiye’ye yönelik değerlendirmelerinin gerçekleri yansıtmadığını dile getirmekte. Türkiye’nin ülke notu, (makro) ekonomisi birkaç yıldır Türkiye’den çok daha kötü durumda olan ülkelerden (hâlâ) daha düşük düzeyde tutuluyor. Bu önemli, çünkü pek çok global yatırımcı, yatırım kararı verirken bu notları dikkate alıyor. Birkaç yıldır yayınlanan uluslararası değerlendirmelerde Türkiye’yi sanal dünyaya, internete yoğun sansür uygulayan ülkeler listesinde görüyoruz. Youtube’a erişimi yıllarca talihsiz bir süreç ve değerlendirme sonucunda engel olmuş, halen de youtube olmasa da binlerce siteye ihtiyaten erişim engeli getirmiş Türkiye’yi başka türlü değerlendirmek mümkün olabilir mi? Doğrusu bu sorunun cevabını verirken başka ülkelerdeki durumun ne olduğu konusunda ne kadar detay bilgiye sahibiz, onu da değerlendirmek gerekiyor. Örneğin Wikileaks bir turnusol kâğıdı gibi haftalardır tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Paulo Coelho’nun geçtiğimiz günlerde Twitter’da yayınladığı bir mesaj konuyu net olarak özetliyordu: “Kötü bir haber geldiğinde, önce onu getiren haberci öldürülür!”. Dünya haberciyi öldürmeye çalışsın, perde arkasındaki durum ne; bir kaç örnekle inceleyelim. Örneğin Wikileaks’in batıdaki ülkelere erişmek üzere telekomünikasyon hizmeti aldığı Amazon.com firması, acilen hizmeti kesti; Wikileaks başka ülkeler üzerinden hizmet vermek zorunda kaldı. Internet üzerinden mikro ödeme hizmeti veren PayPal firması, ABD’den gelen baskılar sonucunda Wikileaks’in bilinen tek gelir kaynağı olan bağış sürecindeki aktif hizmetini durdurdu. O yetmezmiş gibi kredi kartı firmaları da Wikileaks ile ilgili işlemleri otomatik olarak iptal etmeye başladı. Yani kredi kartı kullanarak da Wikileaks’e bağışta bulunmanın önüne geçilmiş oldu. (Wikiperverlerin bunun üzerine kredi kartı şirketlerinin web sitelerine sanal korsan saldırılarda bulunduğu ve birinin sitesinin birkaç saatliğine kapanmak zorunda kaldığı biliniyor). Kanada’da yaşayan bir arkadaşım, medyanın Wikileaks’i yok saydığını belirtirken, Columbia Üniversitesi’nde görevli bir Amerikalı, kendisine gelen bir epostanın spam sayılarak silindiğini ve epostanın Wikileaks ile ilgili olduğunu yazdı ortak bir yazışma listesinde. ABD’de pek çok devlet kurumunun, Wikileaks erişimlerine sınırlama getirdiği, Wikileaks’e erişimin suç sayıldığını duyurduğu haberleri her yerde. Konu sadece Wikileaks ile sınırlı da değil. Yine üyesi olduğum bir başka yazışma listesine gelen bir eposta, başka konularda da ABD’de ilginç sansür uygulamalarının olduğunu gösteriyor. Epostayı gönderen yazar, bir gün Amazon.com’dan bazı kitaplarının ekitap olarak satışıyla ilgili kendisiyle yapılmış olan anlaşmanın iptal edildiğini bildiren bir mesaj aldığını belirtiyor. Sebep olarak anlaşmanın bir maddesine işaret ediliyor. O maddede Amazon.com’un dilediği zaman uygun görmediği taktirde kitabı yayından kaldırabileceği şeklinde bir açıklama var. Dahası araştırınca benzer durumda olan başka yazarların da olduğu ortaya çıkıyor. Ortak nokta; kitaplarda erotik içerik olması; ama bu kesinlikle belirtilmiyor. İşin ilginci bu kitapları almış olanlar, Amazon.com’un ekitap okuma cihazı olan Kindle’larından dijital kütüphanelerini incelediklerinde bu kitapların oradan da silinmiş olduğunu görüyorlar. Hem de herhangi bir para iadesi olmadan. Ülkemizde de kitap yasaklamaları her devirde oldu; ama sıkıyönetim zamanları dahil hiçbirinde yasaklanan bir kitabın satılmış nüshaları, evlerden tek tek toplanarak imha edilmedi. Madem çuvaldızı kendimize batırmada bu kadar kararlıyız, başkalarının da “iğnelik” olduğunu unutmayalım bari. İ nsan gözüne profilden bakıldığında gözbebeği artık dairesel gözükmez ve elips şeklini alır. Aynı zamanda gözbebeği gözün ortasında değil en solunda (bakış açısına göre ya da sağında) yer alır. Bu çok basit bilgiyi bir insana önden ve yandan bakarak hemen edinebilirsiniz. Bu bilgiyi edinmek çok kolay olmasına karşın sadece Mısırlılar değil o dönemlerde bütün sanatçılar profil yüzde gözü sanki önden görünüyormuş gibi çiziyorlardı. Milattan önce 5. yüzyıla kadar Yunan vazo resimlerinde de gözün aynı yöntemle çizildiğini görüyoruz. Şekil 2 ve 3, milattan önce 15. yüzyılda Girit’ten bu şekilde çizilmiş iki duvar resmi örneği içeriyor. Yani profilden gözün önden görülüyormuş gibi çizilmesi değişik uygarlıklarda sanatçılar tarafından milattan önce 4. yüzyıla kadar yaygın olarak yapılan bir yanlışlık. Bu yanlışın çok eskiden bütün sanatçılarca yapılmasını anlamak için insanlar çok karmaşık açıklamalar üretebilir. Fakat ben her zaman için en basit açıklamayı karmaşık açıklamalara tercih ederim. Bence eskiden sanatçılar insan gözünün üçboyutta nasıl bir şekil olduğunu tam olarak anlamamışlardı. Bu yüzden insan gözü üçboyutlu uzayda döndürüldüğü zaman nasıl görüntüler Orijinal Düzeltilmiş hali Şekil 3. Milattan önce 15. yüzyıldan kalma Gritteki Konossos Sarayı’ndaki Mavi Kızlar duvar resminden bir detay. Resmin asli Girit’teki Herakleion Arkeoloji müzesindedir. Bendeki orijinal çok düşük kalite olduğu için orijinal resmi olabildiğince aslına sadık kalarak tekrar çizdim. Düzeltilmiş resimde sadece gözü profilden görülmesi gerektiği gibi çizerek düzelttim. Orijinal resimdeki saça dokunmadım. Bu resimdeki scalar yerçekimine ve kendi kıvırcıklıklarına bağlı olarak uzayda şekiller oluşturmuşlar. Özellikle saçtaki boncukların saçın üçboyutluluğu göz önüne alınarak ne kadar başarılı olarak çizilmiş olduğuna dikkat ediniz. Orijinal Düzeltilmiş hali Şekil 1. Milattan önce 12. yüzyılda 18. hanedan yeni krallık döneminden Mısır Kraliçesi Nefertiti’nin mezarındaki duvar resimlerinden bir detay. Bendeki orijinal çok düşük kalite olduğu için orijinal resmi olabildiğince aslına sadık kalarak tekrar çizdim. Düzeltilmiş resimde sadece göz ve saçı düzelttim. Gözü profilden görülmesi gerektiği gibi çizerek düzelttim. Orijinal resimdeki saç fazla düzdü. Gerçek saçlar yerçekimden dolayı hafif kavis yaparlar. Düzeltilmiş resimde saçın arka tarafını yere ekimden etkilenmiş hissi vermek için hafifce eğri çizdim. Orijinal resimdeki saçtaki hata Mısırlı artistlerin çizerken yerçekiminin etkisini çok fazla dikkate almadıklarını da gösteriyor. oluştuğunu da tahmin edemiyorladı. Aslında gözü üçboyutta anlamak sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Bir insan yüzünün etrafında dolaşırsanız göz tam olarak profile gelinceye kadar gözbebeği biraz elips biçimine dönse dahi topolojik olarak önden göründüğü şekildedir. Aşağı yukarı profile geldiğinizde en büyük değişim oluşur ve gözbebeği en uca düşer. Başka bir deyişle göz genelde önden görüldüğü gibi görülür. Ancak yeteri kadar profilden bakarsanız göz yandan görüldüğü biçimi alır ki bu biçim de mantıklı bir şekil değildir. Bilim ve Teknoloji okurlarının hemen fark edeceği gibi göz çizimindeki bu problem aynen bilimsel modellerdeki eksikliklere ve yanlışlara benziyor, insanlar kafalarında bir model kurup doğanın böyle çalıştığını varsayıyorlar ve bu varsayım altında çalışıp üretiyorlar. Başka bir deyişle bu sanatçıların kafasındaki insanı tanımlayan modelde hata vardı. Model insan gözünün profilden ya da önden fark etmediğini varsayıyordu. Şekil 4’de çizdiğim gibi yüzün değişik parçaların toplamından oluştuğu varsayımına dayanan, bu parçaların üçboyutlu olduğunu ve parçaların birbirlerini etkilerini varsaymayan bir modeldi. İnsanlar ortaya çıkan resimlerin profilden insan yüzüne benzemediğini hissetseler de muhtemelen böyle gelmiş böyle gider mantığıyla kimse modeli sorgulamıyordu. Bilimsel modellerde günün birinde birisi ya da birileri halihazırda kullanılan modelin yanlış olduğunu gösterip yeni bir model ortaya koyunca paradigma değişir. Göz çizme açısından paradigma değişimi milattan ön CBT 1240/ 12 24 Aralık 2010 Orijinal Düzeltilmiş hali Şekil 2. Milattan önce 15. yüzyıldan kalma Gritteki Konossos Sarayı’ndaki Parisli adlı duvar resminden bir detay. Bu resmin aslı Girit’teki Herakleion Arkeoloji Müzesindedir. Bendeki orijinal resim çok düşük kalite olduğu için orijinal resmi olabildiğince aslına sadık kalarak tekrar çizdim. Düzeltilmiş resimde sadece gözü profilden görülmesi gerektiği gibi çizerek düzelttim. Şekil 4. Milattan önce 4. yüzyıldan önce insan yüzü üçboyutlu bütün parçalarının birbirine etkilediği bir cisim olarak değil ama çok büyük olasılıkla birkaç ikiboyutlu parçanın toplamından oluşan bir cisim olarak kafalarda modelleniyordu.