24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkiye 1970 Yavuz Nutku 1970’li yılların ortalarında Türkiye’ye geldi. Ünlü fizikçimiz Feza Gürsey ODTÜ’ye geçmişti. Hakkı Ögelman ve Yavuz Nutku gibi başka konulardaki başarılı genç fizikçiler de ODTÜ’ye geldiler. ODTÜ’de anahtar fizikçi olarak Erdal İnönü ve rölativite öncüleri olarak Feza Gürsey, Yavuz Nutku ve Ferit Öktem görünmekteydi. Feza Gürsey Enstitüsü: Yavuz, 1994’de TÜBİTAKMarmara Araştırma Merkezine geçti. Buradaki Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü’nün TÜBİTAK tarafından yeniden yapılandırılmasında etkin görev aldı. Enstitü, yoğunlukla endüstriyel ve teknolojik araştırmaların yapıldığı Merkez’den ayrıldı. Kandilli’de Boğaziçi Üniversitesi tarafından sağlanan binada Feza Gürsey Enstitüsü adı altında kuramsal fizik ve Gravitasyonel dalgalar ışık hızında matematik araştırmaları yayılan uzayzaman titreşimleridir. yapılan bağımsız bir ku Resim (W.Benger), iki kara deliğin rum oluşturuldu. Yeni çarpışması sonucu oluşan graviEnstitü, kurucu müdürü tasyonel dalgaların bilgisayar moYavuz Nutku yöneti dellenmesini gösteriyor. KhanPenrose ve NutkuHalil çözümleminde tüm üniversite meleri, Einstein denklemlerine bulerden araştırmacılara lunan iki çarpışan gravitasyonel açık, Türkiye’de türünün dalga çözümleridir. ilk ve tek örneği olarak araştırma yarıyılları düzenleyen ve doktora sonrasında araştırma olanakları sağlayan bir işlev üstlendi. Pek çok ünlü matematikçi ve kuramsal fizikçinin ziyaret edip araştırma yarıyıllarında dersler verdiği Enstitü, Türkiye’de uluslararası hakem denetiminden geçen ilk kurumlardan biri oldu. Araştırma yarıyıllarında verilen dersler ve düzenlenen toplantılarda yapılan konuşmalar kitap olarak yayınlandı.. yozla kafaya indirme yöntemi”nden en fazla nasibini alan ben, burada kendisine, doğru yolu gösterdiği için teşekkür ediyorum” Ata Nutku’nun da aralarında olduğu Cumhuriyetin ilk kuşağından sıklıkla övgü, gurur ve hayranlıkla bahsettiği anlar, benim için son derece etkileyici, duygulandırıcı ve ayartıcı olmuştur. 8 Aralık 2010 tarihinde kaybettiğimiz Nutku’nun ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan tören. nucun ilgilisi olduğu konunun gelişimine katkıda bulunanlara atıfta bulunmanız gerektiğidir. Neredeyse kanıksamaya başladığımız, özgün çalışmaların kaynak gösterilmemesi sorununun Yavuz’u da rahatsız ettiğini öngörmek zor olmaz. Zor olan, buna tepkisinin ne olacağını öngörmektir... Bir çalışmanın değeri: Buluş yapılan bir konuda özgün kaynakçanın belirtilmemesinin buluşun değerinin artmasına bir katkısı olmayacağı açıktır. Yavuz’a göre bir buluşun değerini tarih belirler. Bunu, kendisinde hayranlık uyandıran bir teoremin sahibi olan Franco Magri ile diyaloğu üzerine yazdıklarından görelim: “... Magri ile 20 yıl önce karşılaşmış olmanın ve O’nunla teoremi hakkında konuşma isteğimin heyecanıyla doluydum. Fakat, O omuzlarını silkti ve “o eski bir sonuçtu” dedi. Şimdi; Pisagor teoremi 2500 yıl önce geldi, ona hiç “eski” denilerek atıfta bulunulduğunu gördünüz mü!. Büyük teoremler asla eskimez ve Magri’nin teoremi büyük bir teoremdir. Öte yandan, yazarı teoremini istediği gibi adlandırma ayrıcalığına sahiptir” ha iyi bir gravitasyoncunun adını istedi. Bir başka olayda, adı Mevlana, kardeşlik, Sirius, alfa ve sair sözcüklerden oluşmuş bir tarikatın başı olduğunu savlayan bir hanım geceleri yıldızlararası geziye çıktığını, bu arada kara deliklerle karşılaştığını ve onların içinden geçtiğini anlatıp duruyordu. Bir televizyon kanalı konuyla ilgili olarak Yavuz’u Gebze’de buldu. Kara deliklerin ne olduğunu sordu. Yavuz’da basitçe tahtada anlattı. Daha sonra, haberci sordu: kara deliğe girmek ve sonra çıkmak olası mı? Yavuz: Asla. Haberci: bir hanım uykusunda kara deliğe girip çıktığını savlıyor. Yavuz: “kendisine iyi uykular dilerim”. “SENİ GEBERTİRİM” Yavuz Nutku için çalışmalarda dönüşümler altında değişmez kalan nesnelerin ve büyüklüklerin kullanılması olmazsa olmazlardandır. Lax formulasyonu, hidrodinamik tür operatörler, Lichnerowicz ve De Rham kompleksleri, genel kovaryans, ayar değişmezliği, dışformlar vb bu türden teknikler ve yapılardır. Yaşamımda aldığım en büyük tehdit bunlar yüzünden olmuştur: “eğer bir daha tahtaya değişmez kalmayan bir şey yazarsan seni gebertirim!”. Yavuz için yalnızca matematikte değil, yaşamda da korunan, miras kalan değerler önemlidir. Aşağıda alıntılayacağım bir konuşmasında kendisini üç nesildir Nutku ailesinin belkemiğini teşkil eden bir hedefe katkıda bulunmuş birey olarak tarif eder. Babası Ata Nutku hakkında yazdığı bir yazıda O’nun “gerçekçi ve başarıya yönelik olmayan hiçbir şeye tahammülü olmadığını” belirtir. Aynı özelliğin Yavuz’da olmadığını iddia etmek olanaksızdır. Yine babasına ait ve Yavuz’u tanıyanların da yabancısı olmadığı bir karakter özelliğini şöyle anlatır: “(Babam) doğru bildiğini en kesin bir dille ve acımasızca söylerdi. ... Babamın “doğruları bal “KÂĞIDI BÖYLE TUT” Modus operandi: Yavuz matematiğin yapılarak öğrenileceği ilkesinin en iyi uygulayıcılarından birisidir. Bir kere, hesap yapmadan problemle ilgili tartışma hakkınız yoktur. Hesap yapmak ve, daha genel deyişle, kanıtlamak bilginin bedelidir ve sahip olabilmek için ödenmesi gerekir. Bu sonuncusu, Yavuz’a öğrencilik yıllarında babası Ata Nutku’nun verdiği bir dersti. Kendisiyle çalışmaya başladığımızın ilk günü bana boş bir masasandalye gösterdi, masanın üzerine bir top kağıdı yanlamasına koydu ve “kağıdı böyle tutacaksın ve mürekkepli kalemle yazacaksın, benim sana öğretebileceğim başka birşey yok” dedi ve işine döndü. Mürekkep yazının/hesabın kalıcılığıdır. Bu durumda yapılacak hatanın bedeli de ağırdır: Tüm kâğıdın yeniden yazılması. Erdoğan Şuhubi’nin zorlamasıyla dış formlar konusunda hazırladığı ders notları bu nesnelerin anlaşılması ve kullanılabilmesi bakımından son derece eğitseldir. Aynı konuda Cahit Arf’in basılmamış notlarıyla karşılaştırıldığında, Arf’in yapılandırıcı bir yaklaşımı, Yavuz’un ise “modus operandi” tarzını benimsediği görülür. Yavuz Nutku ve şeker hastalığı Bir yıl çalıştığı İTÜ Fizik Bölümünden 1990’da ayrılıp Bilkent Üniversitesi’ne geçti. Burada matematik bölümünün lisans ve lisanüstü programlarını hazırlayıp eğitime başlamasını sağladı. İTÜ’de bulunduğu sıralarda Erdoğan Şuhubi‘nin uyarılarıyla yaptırdığı testler sonucu tip I (insülin bağımlısı) şeker hastası olduğu ortaya çıktı. Son yıllarda yaptığı çalışmaların doktorunun kendisini yaşamda tutmasıyla mümkün olduğu düşüncesiyle, makalelerinde Prof. Dr. Temel Yılmaz‘a teşekkürü eksik etmemektedir. Yavuz’un son yirmi yıldır yaşamda kalmasıyla ilgili olarak, belki de hepimizin teşekkür etmesi gereken bir kişi daha var: eşi Lütfiye Hanım. Yavuz’un Bilkent Üniversitesi’ne geçişinde o sıralar aşık olduğu ve kısa sürede evlendiği Lütfiye’sinin etkisi yadsınamaz. Diabetle yaşamda ise, Yavuz’u defalarca hipoglisemi komasından kurtaran Lütfiye Hanım’ın etkinliği ve çabalarını anmamak kendisine büyük haksızlık olur. Lütfiye Hanım sayesinde, ben de dahil, Yavuz’un o zamanki öğrencilerinin hipoglisemi konusunda iyi birer ilk yardım görevlisi olduğumuzu söyle Soldan sağa; Yavuz Nutku, Gülay Dereli, Rita yebilirim. Çünkü, Lütfiye Hacınlıyan, Lütfiye Nutku, Tekin Dereli ve Avadis Hanım kısa süreli ayrılması Hacınlıyan gerektiğinde, belirtilerden mamak olduğunu söylemişti. başlayarak ne durumda ne yapılacağını Yavuz’un, kendisini ziyarete gelen ayrıntılarıyla öğretirdi. arkadaşını görünce, kağıtları ve maBunun önemini, bir toplantı dökaleleri yayıp hesap yapmaya başlanüşünde Ankara’ya gelirken yarak hastahane koridorunu çalışma İstanbul’da bir günlüğüne tek başına alanına dönüştürmek; görevini savkalan Yavuz’un, girdiği koma sonucu saklayan hastabakıcı yüzünden hassağ tarafına felç geldiğini öğrenince tahaneyi terkedip Üniversitedeki odaçok daha iyi anlamıştık. İlginçtir ki; sında çalışmaya dönmek gibi davraYavuz, bu olay üzerine en korktuğu şenışlar sergileyen zor bir hasta idi yin hesap yaptığı sağ elini kullana GERÇEKÇİ OLMAYANA TAHAMMÜLSÜZLÜK Uyarı: Bilim dışı tartışmalardan ve spekülasyonlardan, işin doğrusunu bir kereliğine ve açıkça anlattıktan sonra uzak durur. “Gerçekçi olmayana tahammülsüzlük”, aşağıda göreceğimiz üzere, Yavuz’un kalıtsal özelliklerinden birisidir. İşte iki anektod: Bilkent Üniversitesi’ndeki odasını telefonla arayarak ışık hızının aşılabileceğini, Einstein kuramının yanlış olduğunu, vb savlayan bir lise öğrencisine tavsiyeleri hem dikkate hem de kayda değer diye düşünüyorum: Işık hızının sabitliği gibi bilimsel ölçütlerden geçerek bilgi olmuş önermelerin sorgulanmasından yüz yıl gibi uzunca bir süredir vazgeçilmiş olduğunu, merak, dikkat ve çalışmasını öğrenim programlarındaki konulara yöneltmesi gerektiğini, böylelikle gerçek problemlere ulaşabileceğini, araştırmacı olmanın uzun soluklu bir koşu olduğunu, sabırlı olması gerektiğini vb söyledi. Ne yazık ki, bu öğrencimiz Yavuz’un iyi bir gravitasyoncu olmadığına karar verip Yavuz’dan, Yavuz’un kendisinden da CBT 1239/9 17 Aralık 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle