23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İzmir Körfezi’ni coğrafi bilgi sistemi ile tanımak İzmir, yaklaşık 5000 yıl önce kuruldu. Bu bin yıllar boyunca çeşitli medeniyetlerin temsilcilerini ağırlayan bu kent, uzun süre parlak bir şekilde var olmasını biraz da körfezine borçludur. Güzel YücelGier, Yalçın Arısoy, İdil Pazı (1) Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Eposta: yucel.gier@deu.edu.tr, (2) Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü İ zmir Körfezi çeşitli doğal, tarihi ve ekonomik değerlere sahiptir. Balıkçı kooperatifleri, balık çiftlikleri, yerleşim ve rekreasyon alanları, turizm, deniz ulaşımı ve Kuş Cenneti, Klazomenai gibi doğalarkeolojik koruma alanları bu körfezde yer almaktadır. İç körfezi kentsel alan, endüstriyel bölge ve Türkiye’nin en büyük ihracat limanı çevrelemiştir. Körfezin kuzeyine doğru gidildiğinde ise Türkiye kıyılarının en büyük deltalardan biri olan Çamaltı Tuzlası ve Gediz Deltası olarak da adlandırılan İzmir Kuş Cenneti’ne ulaşılır. Gediz Nehri’nin denize döküldüğü bu alanlar lagünlerden oluşan sulak alandır. 1980 yılında “Yaban Hayatı Koruma Sahası” olarak belirlenen “Kuş Cenneti” daha sonra 1.Derece Doğal Sit Alanı” Statüsü ile 1998 yılında Ramsar Sözleşmesi’ne dahil edildi. Bu alan doğal yapısının ve ekolojik karakterinin korunması için “Su Kuşları Yaşama Ortamı” olarak kabul edildi ve “Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması” statüsünde uluslararası düzeyde korunmaya alındı. Kuş Cenneti kuşlarla ilgili turizmi (ornitoturizm) ve günü birlik dinlenme amaçlı kullanımlar için önemlidir. Gediz Deltası’ndaki balıkçılık faaliyetleri yöre ekonomisine katkı sağlar. Bu alan özenle korunması gereken, balık yavrularının ve diğer deniz canlılarının doğal kuluçkahaneleri işlevini görebilecek bir yaşam alanlarıdır. Bilindiği gibi bu tip kıyısal ekosistemler, karasal ve sucul ekosistemler arasında geçiş oluşturan ve biyoçeşitliliğin zengin bir şekilde oluşmasına imkân veren yerlerdir. Bu ekosistemin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlarından biri kentin büyümesi ve tatlı su kaynaklarının yeterli olmamasıdır. İzmir Körfezi’nin kuzeyinde, yer ismini nesli tükenmekte olan foklardan (Monuchus monuchus) alan Foça, yaşam alanını oluşturduğu için Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇK) statüsü kapsamındadır (Güçlüsoy ve Savaş, 2003). BALIKÇILIK ÖNDE Diğer yandan İzmir Körfezi kullanım alanlarının dağılımına bakıldığında, en büyük payın balıkçılığa (%83.4), en küçük payın da balık yetiştiriciliğine (%0.13) ayrıldığı görülmektedir (YucelGier, 2010). Kıyıda yer alan bazı aktiviteler (turizm ve yazlık yerleşim birimleri) sadece karada yer almalarına rağmen, deniz alanlarını dolaylı olarak kullanır. Hızlı kentleşmeye bağlı olarak son 30 yılda artan endüstriyel faaliyetler, deniz ulaşımı, turizm yatırımları, balıkçılık, balık çiftlikleri bütün Türkiye gibi İzmir kıyılarında da yoğunlaştı. Sürdürülebilir kıyı alanı yönetimi, yoğun ve hızla gelişen İzmir kenti için gün demde olan bir konudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen çalışmada Coğrafi Bilgi Sistemlerinden yararlanılarak, İzmir Körfezi deniz ve kıyı kullanım alanlarının mertebeleri belirlenir. Günümüzde “Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi”nde (BKAY) planlama ve yönetim sürecinde doğru ve güncel bilgi akışı sağlanması için “Coğrafi Bilgi Sistemleri” (CBS) yaygın bir şekilde kullanılır. Bu çalışmada CBS yöntemleri ile İzmir Körfezi’nin temel coğrafik özellikleri ile deniz ve kıyı kullanım alanları belirlendi (Şekil 12). İzmir Körfezi’nin yüzey alanı yaklaşık 960 km2, kıyı çizgisi uzunluğu ise 464 km. olarak tespit edildi (Pazı ve diğ., 2010). Haritadan da görüleceği gibi aynı deniz alanları farklı amaçlar için ortak kullanılıyor. Örneğin deniz ulaşım hattı üzerinde balıkçılık yapılabiliyor. Diğer taraftan balıkçılık, yatçılık, deniz ulaşımı ve balık çiftlikleri ise karada lojistik alanlara ihtiyaç duyuyor; yazlıkçılar ve turizm faaliyet alanları da denizi kullanıyor. Kıyı eksenli tüm bu insan aktiviteleri doğal çevre üzerinde güçlü bir baskı oluşturuyor. Akdeniz havzasında kıyılar üzerindeki insan baskısı İzmir’de de kendini göstermektedir (UNEP, 2005). Kıyı bölgelerindeki hızlı nüfus artışının yaratmış olduğu plansız kentleşmenin beraberinde getirdiği bu sorunların çözümünde, bütünleşik kıyı yönetimi paydaşlarının planlamada yer almaları önemlidir. Tüm bu aktivitelerin sürdürülebilir olması için sosyal, ekonomik ve çevresel faktörlerin göz önüne alınarak, planlama yapılması gerekmektedir. UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Programı) ile İzmir Belediyelerince gerçekleştirilen Kıyı Yönetimi Planlarında, deniz kullanım haritasının yapılmasının elzem olduğu vurgulanmıştı (UNEP, 1994). Özellikle kıyı çalışmalarında deniz alanlarının nasıl kullanıldığı konusunda bize rehberlik edecek bu tip çalışmalara ihtiyaç vardır. Araştırmacı, planlamacı, karar verici kıyı ve deniz kullanıcıları, bu haritadan yararlanarak bulguları görsel olarak geliştirebilir ve izleyebilirler. Çoğu Akdeniz ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de Bütünleşik Kıyı Planlaması çalışmalarında zaman içinde uygulamada birçok zorluklar yaşanıyor. Coğrafi Bilgi Sistemi kullanılarak yapılan bu haritalara ileride farklı verilerin eklenmesi ve verilerin güncelleştirilmesi ile kıyı ve deniz planlanmasında önemli katkı sağlanacağı açıktır. Ayrıca bu tip görsel araçlarla kamuoyunun da bilgilendirilmesi sağlanmış olacaktır. Gerek kamuoyunun, girişimcilerin ve karar vericilerin bilgilendirilmesi; bizim ilgi alanımız olan İzmir Körfezi başta olmak üzere bütün kıyıların sağlıklı, sürdürülebilir bir şekilde korunması açısından hayati önem taşıyor. İzmir Körfezi haritasının bir kısa çizmeye benzediğini dikkate alarak, bunu İzmir’in logosu olarak tasarlamak mümkündür. Turizm, balıkçılık, konaklama, doğal ve tarihi sit alanları gibi pek çok noktayı gösteren bir kullanımla kamuoyunda bir farkındalık ve sahip çıkma arzusu yaratmak körfezimizin geleceği açısından şimdiden ümit vaat ediyor. Kaynaklar İzmir Körfezi deniz kullanım alanları. Güçlüsoy, H. ve Savaş, Y. (2003), “Status of the Mediterranean Monk Seal, Monachus monachus in the Foça Pilot Monk Seal Conservation Area, Turkey”, Zoology in the Middle East, Cilt 28, sayfa 516. Pazı İdil, YücelGier Güzel, Arısoy Yalçın, 2010. “İzmir Körfezi’nde deniz kullanımı”, Türkiye’nin deniz ve kıyı alanları VIII. kongresi, Trabzon, Nisan 2010, Türkiye Kıyıları 2730 Nisan 2010, 317322. UNEP. 1994. “Integrated Management Study for the Area of Izmir”. UNEP, Regional Activity Centre for the Priority Actions Programme, Split. MAP Technical Reports Series No. 84. UNEP. 2005. Coastal Area Management in Turkey. Split Priority Actions Programme. YucelGier, Guzel, Arisoy, Yalcin and Pazi, Idil, (2010). “A Spatial Analysis of Fish Farming in the Context of ICZM in the Bay of IzmirTurkey”, Coastal Management, 38: 4, 399411. Cancun Toplantısının Sonucu Akdeniz’in Çığlığıdır B CBT 1239 / 15 17 Aralık 2010 ir Birleşmiş Milletler toplantısı daha sona erdi. Meksika’nın Cancun kentindeki toplantının amacı yeryüzündeki İklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda ki etkilerinin öngörülmesi ile Amerika ile Avustralya’nın imzalamadıkları Kyoto protokolünün yerine geçecek yeni bir protokolün taslağını hazırlamaktı. Bütün taraflar ve 200’e yakın ülkenin resmi temsilcileri ile bilhassa Güney Amerika’dan alternatif grupların katıldığı toplantıların sonucunda çıkan sonuç, çok yeterli olmasa, da üç konuda önemliydi. Katılımcı ülkeler, iklim değişikliğinden doğrudan zarar gören “fakir” ülkelerin zararları karşılığı finansal yardım almaları, önümüzdeki yıllarda atmosferdeki sıcaklık artışının 2 derece ile sınırlandırılması ve en önemlisi or mansızlaştırılmaya karşı alınacak tedbirler. Türkiye açısından bakılacak olursa bu sonuçlardan ormansızlaştırma çok önemli olmaktadır. Senelerden beri Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde mücadele eden çevreci örgütler (bizler) ne kadar doğru mücadele ettiğimizi bir defa daha dünya ölçeğinde görüyoruz. Akdeniz Bölgesi’nde ormansızlaştırma vahşi bir şekilde başta Golf sahaları ve taş ocakları için uygulandı. Bugünlerde ise HES (hidroelektrik santralleri) için uygulanıyor. Başta Manavgat Çayını oluşturan havzanın ormanları etkileyecek Gümüşdamla ile birlikte 8 adet HES ve yine Kumluca ormanlarının oluşturduğu Alakır Vadisinde 8 adet HES olmak üzere, Akdeniz yine ağaçlarını kaybetmeye devam ediyor. Antalya bölgesinde 59 farklı yerde yapılması planlanan hes’ler ile, Yuvarlakçay ve Saklıkent dahil, Muğla bölgesinde 16 adet HES ormansızlaştırmanın en önemli örnekleri olarak gözükmektedir. Yok edilerek, ormansızlaştırılan bir Akdeniz havzasının suyunun daha da azalacağı, iklim değişikliği etkilerini daha hızlı ve daha kısa sürede bölgemizde görüleceği iktidarın (hükümetin) aklına gelmiyor. Akdeniz Bölgesi daha kısa zamanda çölleşmeye mahkum ediliyor. Bizler Akdeniz’in bir bölge olarak yaşamasını, iklim değişikliğine karşı imzalanan Kyoto protokolünü hayata geçirilmesini ve artık taş ocakları, HES yatırımlarına son verilerek, Akdeniz’deki bu ormansızlaştırma katliama son verilmesini talep ediyoruz. Akdeniz için İklim Birliği akdeniziciniklimbirligi@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle