23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yavuz Nutku Üzerine Bu özet yazı Nutku’nun öğrencisi ve Yeditepe Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyesi Hasan Gümral’ın, Nutku anısına yayımlanan kitabından özetlenerek alınmıştır. Yazıda Nutku’nun bilime tüm katkıları belirtilmektedir. Biz sadece yazının Nutku’nun kişiliğini anlatan kısımlarını yayımlıyoruz... Prof. Dr. Yavuz Nutku, Einstein’ın gravitasyon kuramına BCMNminisüperuzayı, harmonikgönderim formulasyonu, NutkuHalil çözümü, topolojik kütleli çözümler ve K3 instantonu çalışmaları gibi önemli ve kalıcı katkıları olan bir matematiksel fizikçimizdir. Ana hedefinde olan gravitasyon denklemlerine, özellikle K3 instantonu ile bağlantılı olarak çalıştığı MongeAmpère denklemine yaklaşımında, tamçözülebilir sistemler kuramı çerçevesinde yeni bir sınıf hidrodinamik tür denklemlerle başlayarak geliştirdiği özgün teknikleri kullanmıştır. Kendisini tanıyanların hemfikir olduğu ayrıcalıklı ve etkileyici kişiliğinin, çalışma tarzına ve bilimsel yapıtlarına yansıyan bazı özelliklerinden de sözetmek amacındayım. “ ” Yavuz Nutku ve Nutku ailesinin sırrı Kimlik: Yavuz Nutku 3 Şubat 1943’de Istanbul’da doğdu. Babası, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk modern gemilerini tasarlayan, İTÜ Gemi İnşaat Fakültesi’nin kurucularından Ord. Prof. Dr. Ata Nutku, annesi öğretmen Naciye Nutku’dur. 1700’lü yıllara kadar oluşturduğu aile ağacı web sitesinde görülebilir [1],[2]. Naciye Nutku ve Ata Nutku Berkeley’deki California Üniversitesi Fizik Bölümünden lisans ve Chicago Üniversitesi Fizik Bölümünden doktora (1969) derecelerini aldı. Araştırma alanları gravitasyonel dalgalar, gravitasyonel instantonlar, topolojik kütleli gravitasyon kuramları, tamçözülebilir sistemler ve MongeAmpère denklemleridir. Uluslararası Genel Rölativite ve Gravitasyon Topluluğu, Türkiye Bilimler Akademisi ve Amerikan Fizik Derneği üyesidir. Süleyman Nutku BÜYÜK BİR PROBLEMLE UĞRAŞ Yavuz Nutku hastalığının sonlarına doğru hâlâ K3 problemi üzerine çalışmaktaydı. Kendisiyle çalışmak isteyenlere de bunu önermektedir. Günün sonunda K3 hakkında öğrendiklerimiz, gün boyunca Yavuz’un bu konudaki inatçı tavrını açıklar niteliktedir: Yaşamımızın büyük bir kısmını çözümüne harcayacağımız veya en azından birlikte geçireceğimiz problemlerimizin seçimi önemlidir. Yavuz’un, bu yazının yazarına kariyerinin başlangıcında yazdığı bir mektupta da söylediği gibi “hayat bir kere yaşanıyor, ve O’nda da herşeyi yapmak kabil değil.” Görüyoruz ki; Yavuz yaşamı boyunca sadece gravitasyon denklemlerinin önemli çözümlerini hedeflemiş ve bu hedef için tamçözülebilir sistemler ile dinamik sistemlerin çokHamiltonlu yapılarına da katkıda bulunmuştur. Gravitasyon denklemleri, geleneksel deyişle “kuşun gözü”dür. Kuşun gözü: “Günlerden birgün ülkenin birinde en iyi avcıyı seçmek üzere bir yarışma düzenlenmiş. Aralarında bir prensin de bulunduğu tüm iyi avcıları toplamışlar. Önce kuralları anlatmışlar: size bir hedef göstereceğiz. Okunuzu gerip bize neler gördüğünüzü anlatacaksınız, oku bırakmayacaksınız. İlk avcıdan belirli bir ağacın dalına konmuş bir kuşun gözüne nişan almasını ve gördüklerini anlatmasını istemişler. Avcı, ilk olarak kuşun gözünü, sonra sırasıyla kuşu, konduğu dalı, yaprakları, diğer dalları, ağacı vb tarif etmiş. Tamam demişler, sıradaki gelsin. Diğerleri de gördüklerini son derece ayrıntılı olarak anlatmaya başlamışlar. Sonunda sıra avcı prense gelmiş. Kuşun gözüne nişan al demişler. Almış. Anlat demişler ne görüyorsun? Prens kuşun gözünü görüyorum demiş. Başka demişler. Kuşun gözü! demiş. Israrla başka birşey görüp görmediğini sormuşlar, prens de ısrarla kuşun gözünden başka birşey görmediğini söylemiş. Prens en iyi avcı seçilmiş.” da nereye varacağı bilinmeyen problemlerle uğraşmadıkları gibi, kendileriyle çalışanların da böyle bir yola sapmalarına asla izin vermeyeceklerini göstermeleridir. Hatta size, bana yapıldığı gibi, problemi reddetme hakkınız olduğunu bile söyleyebilirler. Bu bir tuzaktır. Ancak, kuşun gözünden başka şeylere takılmak, bir doktora öğrencisi için daha büyük bir tuzaktır. “NE DEMEK OLMUYOR?” Yasak sözcük: Öte yandan çalışılan problemin, uydurabileceğiniz çeşitli nedenlerle, çözül(e)mediğini savlamak herhalde Yavuz’a yapılabilecek en büyük hakaret olur. “Olmuyor” sözcüğü Yavuz’un lüğatında yoktur ve kullanılması O’nu sinirlendirir. Yapılacak tek şey problemi benimsemek, Robinson kongrülansları, Yavuz Nutku’nun hatta onunla yıllarca çalışma odasını süsleyen “sanat” özdeşleşmekdir. eserlerinden birisi! Buradaki çizim Bu durumda Kamuran Saygılı’ya ait. (Bir diğer örnek çözümün bu Atatürk’ün halka Latin harflerini öğrettiği çok bilinen resimdir.) lunmaması hemen hemen olanaksızdır. Çünkü, çözümü olası görülmeyen problemler zaten Yavuz’un kilitli kasasındadır. Çalışılacak problemi son derece açık, anlaşılır ve özlü olarak ortaya koyar, kaynakça vermekten olabildiğince kaçınır. Sanırım bunun en önemli nedeni, günümüzde daha çok nicelik gözeten akademik ölçütlerden ve kimi yazarların özgün çalışmaları gözardı etmesinden dolayı, bilimsel literatürün çözüm bulma aşamasında pek fazla yararı olmayacağı düşüncesidir. Nitekim, Yavuz’un aynı problemi kaynakça göstererek ve göstermeden verdiği kişilerden, kaynakçadan haberi olmayanın problemi çözdüğü de bir vakıadır. NUTKU AİLESİNİN SIRRI CBT 1239/8 17 Aralık 2010 Nutku ailesi üç kuşaktır ülkemizde denizcilik, müzecilik, gemi inşaatı, edebiyat, felsefe, gravitasyon ve tamçözülebilir sistemler konularında öncülük ve atılım yapmaktadır. Bu yazıyı, gravitasyon kuramına öncülük eden, son kuşak Nutkulardan Yavuz Nutku’nun 29 Nisan 2004 tarihinde Gölcük’te donanma subaylarına yaptığı bir konuşmanın son bölümüyle bitirmek istiyorum. Yavuz, Deniz Müzesinin kurucusu, dedesi Süleyman Nutki ya da kullanılan adıyla, Nutku Bey’in, eşi Firuze hanım ve oğullarına 4 Ağustos 1909 tarihinde Mısır’da Port Said’den yazdığı bir mektuba atfen şöyle diyor : “Bu mektup ailemizin belkemiğini teşkil eder ve takdir edileceğini sanıyorum ki ben de bu hedefe katkıda bulundum. Nutku Beyin mektubunu günümüz Türkçesine kazandıran babam Ata’dır. Nutku Bey yazmış ki: Efendi oğullarım, Görüyor ve anlıyorsunuz ki babanız size istediklerinizi alabilmek için denizlerde çalışıyor, çabalıyor. Rahatını aramıyor, etrafımızda dalgalar kabarıyor, gürlüyor, vahşice hücum ediyorlar gemimize. Babanız hep sizi düşünüyor. Bir gün gelecek babanız çok daha yaşlanmış olarak eve dönecek ve size güzel şeyler, maymun, papağan, kuşlar, yemişler getirecek. (gerçekten kısa süre sonra İstanbul’a bir maymun gönderilmiştir! [2]) Siz de onun yanına oturup okuduğunuz kitaplardan öğrendiklerinizi babanıza anlatacaksınız. Çalışmamış ve öğrenmemiş olanlar o zaman utanır ve babasının yüzüne bakamaz. Şimdi çok çalışınız. Nutku”. “ASIL PROBLEME ODAKLAN!” Bu hikâye Yavuz’un doktora danışmanı Chandra tarafından, çalışması gereken asıl problemin çözümüne hizmet etmeyen alanlarda gezinmeye başlayan doktora öğrencilerine anlatılırmış. Birinci defa anlaşılmazsa, ikincisi, sanki ilk defa anlatılıyormuş gibi, ayrıntılı olarak tekrar anlatılırmış. Üçüncü anlatım, artık bizim seninle yollarımızı ayırmamız gerekiyor anlamına gelirmiş. Ben iki kere dinledim. Buradaki temel mesaj, ne Chandra’nın ne de Yavuz’un şahsen kendileri, yüzeysel, birbiriyle bağlantısız, günü kurtarmaya yönelik ya MUTLAKA KAYNAKÇA Ancak, problemi bir kere çözdükten sonra o kaynakçalara ulaşmak ve atıfta bulunmak artık bir insanlık borcudur. Sayıca pek fazla olmayan makalelerimin inceleme aşamasında hakemlerden “literatürü iyi biliyor” şeklinde övgüler alan birisi olarak, benim öğrendiğim ve bildiğim, özgün bir sonuç bulduğunuzda, bu so
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle