24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com 4.4: Sinek vızıltısı bir deprem! Orhan Bursalı Ülkemizde firmaların ARGE ve yenilik faaliyetleriyle ilgili geniş çaplı bir kamu destek programı 15 yıldır yürürlükte... Sonuç nedir? El değiştiren sermayenin bu sonuç üzerindeki etkisi nedir? P “El Değiştiren Sermaye...”(2) Türkiye’de ARGE ve yenilik destekleri söz konusu olduğunda, kendi şartlarımız (gelişmişlik düzeyimiz, sanayileşmede gelebildiğimiz nokta vb.) dikkate alınarak belirli esnekliklerin gösterilebileceğini söylemiştim. Ancak, ‘kuralların önceden konmuş, uygulamanın şeffaf ve verilen desteklerin, ...gerçekten beklenen yararı sağlayıp sağlamadığını belirleyen tarafsız değerlendirme mekanizmalarının da eşzamanlı işliyor olması koşuluyla’ bunun yapılabileceğine de işaret etmiş; ‘şu anda böyle mi yapılıyor’, diye de sormuştum. Burada kilit koşul şeffaflık ve sistematik, sürekli değerlendirmedir. Niçin? ARGE ve yenilik destekleri, dünya pazarlarında rekabet edebilme gücü kazanıp varlıklarını sürdürebilecek ölçüde kâr edebilmeleri için, firmalara, kamu kaynaklarından aktarılan parayı ifade eder. Günümüz pazar ekonomilerinde bu tür aktarımların yapılabileceği alanlar, Türkiye’nin de taraf olduğu Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Kuruluş Anlaşması’nın ekindeki Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması ile sınırlandırılmıştır. Bu anlaşmaya göre ARGE ve yenilik faaliyetleri, kamunun parasal desteğinin meşru sayıldığı başlıca alanlardan biridir. Ama burada, bu aktarımın yapılmasını düzenleyen hükümetlerin de, kamuoyuna karşı yükümlülükleri vardır. Bu paralar gerçekten firmaların bu tür faaliyetleri için mi verilmektedir? Desteklenecek projelerin seçiminde değerlendirmeler bilimsel esaslara göre mi yapılmaktadır? Hepsinden daha önemlisi, bu desteklerin firmalar düzeyindeki etkisi ne olmaktadır, makroekonomiye olan etkileri nedir? Daha açık bir deyişle, aktarılan paraların, tek tek firmalar düzeyinde onlara sağladığı menfaatın yanında, ülke ekonomisi açısından yarattığı fayda nedir; topluma faydası nedir? Desteği verenler, bu soruların yanıtlarını da vermek durumundadır. Verilecek yanıtların inanılırlık kazanmasının iki koşulu vardır: Birincisi, konuyla ilgili istatistik verilerinde şeffaflık; ikincisi de desteklerin ekonomik ve toplumsal etkilerini sürekli ve sistematik olarak ölçüp açıkça ortaya koyabilecek, tarafsız değerlendirme mekanizmalarının işletilmesi... Türkiye’de bu tür destekler, 1991 yılında Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın (TTGV) kurulmasıyla başladı. Ama kamunun, bu konudaki çok daha büyük çaplı destek programı 1995’te yürürlüğe kondu. Bunun için TÜBİTAK bünyesinde, Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Başkanlığı (TİDEB) birimi kuruldu. Sonradan adı değiştirilen bu birim, o tarihten bu yana, tam 15 yıldır faaliyetini sürdürüyor. Alışık olduğumuz planlama terminolojisiyle söylersek; bu, art arda gelen beş yıllık, üç plan dönemi demektir. Sonuç nedir? Daha açık soralım: 15 yıllık uygulama sonucunda, hangi firmalar, geliştirdikleri hangi özgün ürünleriyle dünya pazarlarında başarı kazanmışlardır? Bu başarılarının dış ticaret açığımızı azaltma yönündeki etkileri hangi mertebede olmuştur? Eğer böylesi bir etki henüz ortaya çıkmamışsa, hiç olmazsa bundan sonrası için iyimser olmamızı sağlayacak somut bir veri var mıdır? Örneğin, bu destekler sayesinde, firmalarımızın ARGE ve yenilikçilik yeteneklerini geliştirdikleri ve sağladıkları bu birikimle önümüzdeki yıllarda ihracatı geliştirme ya da ithalatı azaltma yönünde ciddi bir atılım yapabilecekleri söylenebilir mi; bunun göstergeleri nedir? Şimdi, mevcut siyasi iktidarın lideri diyor ki, “Türkiye’de artık sermaye ciddi manada el değiştirmeye başladı.” Peki, uygulanan destek programı açısından bu değişimin sonuçları nedir? Verilen desteklerin coğrafi dağılımı ya da firma büyüklükleri açısından bir değişiklik olmuş mudur? Desteklenen firmalar portföyüne, diyelim son beş yıl içinde kaç yeni firma katılmıştır ve bunların coğrafi dağılımları, sundukları projelerin karakteristikleri nedir? Bunları ortaya koyan herhangi bir değerlendirme yapılmış mıdır? Aynı siyasi lider, “Bu [el değiştirme] bizim için çok önemli bir güven kaynağı[dır]...” da dediğine göre, siz olsanız, bu soruların yanıtlarını merak etmez miydiniz? azar gecesi İstanbul sallandı. Silivri ile Marmara Ereğlisi arasında, Silivri bölgesine daha yakın, kentten 2025 km uzakta denizde oluşan deprem, Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara içinde uzanan koskoca kolu üzerinde sinekvızıltısı kadar etki yaptı! Açıklanan büyüklük: 4,4. Derinlik ise 11 km kadar, yani sığ. Zaten bu da beklenen bir sığlık, Kuzey Anadolu Fayı’nın karakteristik özelliği.. Açıklandığına göre, deprem fayın İstanbul’a yakın Kuzey kolu üzerinde gerçekleşti. Zaten önemli yerbilimciler bu kolu en tehlikeli olarak görüyor. İTÜ’den profesör doktor Okan Tüysüz‘le konuşuyoruz. Diyor ki, deprem Marmara Denizindeki fayın anakolu üzerinde, merkezi çukurluk dediğimiz çukurluğun ortasına yakın kenarında oldu. küçük olduğu ve ayrıca yerleşim yerlerine 2025 km uzaklıkta olduğu için, bir hasara yol açmadı. Ama fay üzerinde ancak bir kaç mililetre veya santim oynama yapabilmiştir.. Okan Tüysüz diyor ki, 45 arasındaki bir deprem büyüklüğü 32 misli, 4 6 arası bir deprem büyüklüğü yaklaşık 1000 misli, 47 arası büyüklük ise 35 bin kat daha çok etki yapacaktır. Peki 4.4 büyüklüğünde bir deprem fayın enerjisisini ve olası hasar verici etkisini azaltmış mıdır? Tüysüz, hayır diyor, zaten sinek vızıltısı etkisi de bunu anlatıyor! Deprem 6 büyüklüğüned olsaydı, çok ciddi hasarlar ortaya çıkardı.. Silivri sahili boyunca dizili yılların yazlık evleri, üstelik çoğu deniz kumuyla yapılmış, ciddi zarar görürdü. Bu durumda, fayda biriken ve 56 metrelik bir atıma denk gelen büyük enerjinin, ancak 30’da biri kadar bir enerjisi boşalmış olurdu! Peki, bu deprem yetkililerde bir önlem ha 4,4’lük deprem, fay üzerinde bir fiske niteliğinde sayılır. Fayda biriken enerjinin, 56 metrelik bir atımı gerçekleştirebilecek büyüklükte bir depremi tetikleyeceği tahmin edilirken, bu deprem fay üzerinde bir kaç milimetrelik bir etki yapmış olsa gerek. Fayın iki yanındaki iki bloğun sürtüşmesi veya birbirine göre hareket etmesi ile fay tetikleniyor. Büyük depremin, güney bloğun batıya doğru 5 metre hareket etmesi ile gerçekleşeceği beklentisi var. Bu hareketin de 7’nin üzerinde büyüklükte bir yıkıcı deprem üreteceği belirtiliyor. Bu şüphesiz ki büyük bir yıkıcı etki yapacak kentte. Pazar gecesi yaşadığımız deprem ise, zırlığı yapalım düşüncesini tetikler mi? Okan Tüysüz umutlu değil. Karşı bir soruyla yanıt veriyor: Kocaeli depreminden bugüne 12 yıl geçti, ne oldu? Mesela siz deprem olduğunda hangi hastahaneye gideceğinizi ve nerede toplanacağınızı biliyor musunuz? Haklı bir soru, bende yanıtı yok! Bir şey daha: İstanbul’da 300 kadar üniversite ve devlet hastahanesi binası var. Bunlar arasında güçlendirilenlerin sayıs 15’i geçmiyor! 4,4’lük deprem sadece bir gerçeği dile getiriyor: İstanbul büyük depreme hiç bir şekilde hazır değil! Bu olgu bir kez daha yüzümüze çarpıldı! Estetik Beğeni Çağdaş Sanat Felsefesi Üstüne İsmail Tunalı, Remzi Kitapevi İsmail Tunalı, 60 yıllık çalışmalarını, çeşitli yerlerde yayınlanmış makale ve yazılarını bir araya topladı. Sanat ve estetik sorunlara, “sanat felsefesi”, “estetik beğeni” çerçevesinde yanıt arıyor... Diyor ki: “Çok farklı zamanlarda yazılmış bu yazılar çeşitli estetik ve sanat sorunlarına eğiliyor, bu sorunlara çağdaş bir çözüm getirmek amacını güdüyor. Estetik sorunlar, temelde felsefi sorunlar olduğu için, bir CBT 1229/ 6 8 Ekim 2010 bakıma zamandışı olma gibi bir niteliğe de sahipler...” Tunalı, bu nedenle ele aldığı sorunların her zaman güncel nitelikte olduğunu, farklı olanın yaklaşım tarzı olduğunu vurguluyor. Arka sayfasından: Soyut sanatın gerçeklikten kaçmak istemesinin gerçek nedeni nedir? İnsan yabancılaşmadan nasıl kurutlabilir? Modern sanat, aslında sanat dışı bir fenomen midir? Sanat gerçekten sona mı ermişitir ya da yakın bir gelecekte sona mı erecektir? Kitapta ele alınan ana başlıklar: Estetik Beğeni. Felsefe ve Etik. Felsefenin Sanata Bakışı. Çağdaş Sanat Felsefesi. Sanata Yeni Bakış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle