Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zehirlenme: İntihar edenlerin çoğu kadın Ulusal Zehir Danışma Merkezi'ne geçen yıl yapılan başvuru sayısı 131.390 gibi rekor bir sayıya ulaştı! Zehirlenme yoluyla ilaç alanların çoğu kadın! T ürk Toksikoloji Derneği'nin 7. Ulusal Kongresinde bir sunum yapan, Sağlık Bakanlığı'na bağlı Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Zehir Araştırma Müdürlüğü'ne bağlı olarak kurulan Ulusal Zehir Danışma Merkezi'nden (UZEM) Dr. Nurhan Özcan, 114 numara ile UZEM'e yapılan başvuruların sayısında büyük artış olduğunu, 1988 yılında sadece 1000 başvuru yapılmışken, 2000 yılında 18.800, 2006'da 47.452, 2008 yılında ise 131.390 başvuru yapıldığını açıkladı! Dr. Özcan, geçen yılki başvurulardan 77.988 vakanın tedavi yönlendirilmesinin yapıldığını açıkladı. 1988 başvurularının istatistiki dağılımlarına göre ise, tanı ve tedavi konusunda Merkez'in rehberlik yaptığı vakaların yüzde 69.28 beşeri ilaçlar; yüzde 8.68'i tarım ilaçları ve zararlılarla mücadele maddeleri; yüzde 7.84'ü evde kullanılan ürünler; yüzde 5.71'i endüstriyel kimyasal maddeler, yüzde 3.8'i gıda zehirlenmeleri; yüzde 1.79'u hayvan sokmaları ve ısırmaları, yüzde 1.48'i kozmetik amaçlı kullanılan ürünler ve daha düşük sayılarda da bağımlılık yapıcı maddeler, bitki kaynaklı zehirlenmeler, veteriner ilaçlar... Yani zehirlenme ajanları olarak 10 ana başlık saptanmış: İnsan sağlığı ürünleri, hayvan sağlığı ürünleri, endüstriyel kimyasallar, ev temizlik ürünleri, kozmetikler, tarım, çeşitli araçları kötüye kullanım, gıda kaynaklı, bitki kaynaklı, hayvan kaynaklı... Bu başlıkların daha alt başlıkları da var. Örneğin zehirlenmede bir nolu ajan olan insan sağlık ürünlerinde birinci sırayı yüzde 6973 oranında ilaç ve benzeri maddeler alıyor. Bu ilaçlardan büyük çoğunluğunu ise sinir sistemini tutan ilaçlar oluşturuyor, diğer iki sırada ise kas ve sindirim sistemine yönelik ilaçlar bulunuyor. Ev kimyasallarında ise en çok ağartıcı maddeler kullanılıyor. Ülkemizde civa zehirlenmeleri, dünya ortalamasına göre yüksek. Dr. Özcan'a göre, 114 nolu telefonla yapılan başvuruların sayısı her yıl yüzde 10 artıyor. Özellikle başvurular 2005'den sonra hızla yükseldi. Özcan, 2008 başvurularının dağılımını ise şöyle verdi: %79'u devlet hastanelerinden.. Yüzde 12'si fakültelerden.. Yüzde 6'sı özel sağlık kuruluşlarından... Toplamın yüzde 59'u vaka başvurusu, yüzde 38'i vaka dışı başvuru, yüzde 2.5'u ise genel bilgi için başvuru yapılmış. Başka bir istatistiki bilgi ise şöyle: başvuruların yüzde 96'sı doktorlardan, yüzde 2.5'u ise ailelerden geliyor. Özcan'a göre 2008'de intihar vakalarının oranı yüzde 44. Bu intihar girişimlerinde, yüzde 93 oranında, ağız yoluyla alınan ilaç ve diğer maddeler kullanılmış. İntihar başvurularının yüzde 80'i ise ilk altı saat içinde gerçekleşiyor. Marmara bölgesi ise, toplam başvuruların dörte birini oluşturuyor. Kongre'de yapılan sunumda, intihar girişimlerinde kadınlar başı çekiyor: Yüzde 58; erkek oranı ise yüzde 35. Okul çağı ve gençlik intihar denemeleri, başvuruların büyük bölümünü oluşturuyor ve burada da genç kızlar ilk sırada. nılıyor. Dünya Sağlık Örgütü kimyasal Güvenliği Çevre Programı örgütünden Nida Besbelli, dünya zehir merkezlerinin kuruluş ve işlevleri üzerine açıklamalar yaptı. İlk zehir merkezi 1950'de ABD'de kurulmuş. 1960'lı yıllarda Avrupa'da çok yayılmış. Zehirlenme merkezleri, giderek halk sağlığı, araştırma ve eğitim rolleri de üstlenmişler. Besbelli, uluslararası düzeyde kimyasal maddeler ve sağlıkla ilgili düzenlemeler konusunda da bilgi verdi. Türkiye ile gelişmiş ülkelerde zehir merkezlerine başvuruların dağılımında ise farklılık var. ABD'de en çok birey ve ev başvuruları çoğunlukta iken, Türkiye'de sağlık kuruluşları birinci sırada. B L MSEL PROGRAM Toksikoloji Ulusal Kongresi, zengin bir programla sürdü. Biz buraya sadece zehirlenme ile ilgili oturumda sunulan bildiriler hakkında bir özet bilgi veriyoruz. Yerimiz çok değişik anAlo Zehirlendim: 114 cak hepimizin Ulusal Zehir Danışma Merkezi UZEM, sağlığıyla ilgili 1988'den itibaren çalışmalarını gün 24 saat ve konuları benzer 114 nolu telefonla sürdürüyor. Zehirlenme şekilde ele alolaylarında tanı ve tedaviye rehberlik ediyor, maya uygun dekişisel başvuruları yanıtlıyor; zehirlenmeleri ğil. Ancak bilditasnif ediyor, değerlendiriyor, önleyici çalışrilerin derneğin malar ve ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işweb sitesine birliği yapıyor; halkın ve sağlık elemanlarının konması durueğitilmesine yardımcı oluyor. munda geniş kesimler bunlardan yararlanabilir. Kongrenin ana teması "İnsan Sağlığı ve Çevrenin Korunmasında Toksikolojinin Rasyonel Kullanımı" olarak belirlenmişti. "Kongrenin bilimsel programı 6 konferans, 10 oturumda toplam 42 çağrılı tebliğ, 28 sözlü sunum ve 111 poster sunumu ile gerçekleşti. 42 değişik üniversite, başta Sağlık, Tarım ve Ormancılık, Çevre ve Orman, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları ve bunların alt birimlerinden olmak üzere toplam 17 değişik kamu kuruşundan ve 10 değişik özel kuruluş ve firmadan katılımcılar ülkenin dört bir yanından gelerek kongreye katkı verdiler." (ob) BENZER SONUÇLAR 9 Eylül Üniversitesi İlaç ve Zehir Danışma Merkezi'nden Ye im Tunçok da, merkezin işlevlerini anlattı, 2007'de merkeze büyük çoğunluğu zehirlenme ile ilgili 2576 başvuru yapıldığını açıkladı. Tüm zehirlenmelerin yüzde 65,5'i isteyerek alınan zehirlenme araçlarıyla gerçekleşmiş. Burada da ilaçlar başı çekiyor. Burada da 1318 ve 1920 yaş gruplarında zehirlenmeler çoğunlukta. Bu gruplar arasında da kadınların oranı en yüksek. İntihara kalkışanlar arasında 1929 yaş aralığının en yüksek olduğu ve kadınların sayıca çok olduğu görülmüş. İzleyebildikleri vakalar çerçevesinde, ölüm oranı ise yüzde 0.8. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Dr. Çetin Kaymak, hastane yoğun bakımında tedaviye alınan zehirlenme vakalarıyla ilgili bilgi verdi. Kaymak, 80 bin kimyasal ürünün varlığından bahsetti ve yiyecek içeceklere 3 bin madde katıldığına işaret etti. Hastane kayıtlarına göre, beş yılda 300 zehirlenme vakasının yüzde 90'ının özkıyım (kendi canına kıymaintihar) amaçlı olduğunu belirten Kaymak'a göre, özkıyım aracı olarak yüzde 90 merkezi sinir sistemini tutan ilaçlar kulla Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri A CBT 1160/ 7 12 Haziran 2009 raştırma konusu “Günümüzde Türk Toplumu ve Siyasetinde Çoğulculuk” olarak belirlenen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü sahiplerini buldu. Birincilik ödülü: "Çoğulculuk Çelişkileri: Tören Estetiği ve Türkiye'de Aleviliğin Uyanışı" başlıklı makalesiyle Vermont Üniversitesi Öğretim Üyesi Kabir Tambar’a; ikincilik ödülü “İkilemleri Aşmak: 'Avrupa', çoğulculuk ve Türk siyaseti için bir 'revizyoncustatükocu' anahtar” başlıklı çalışmasıyla Oxford Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına devam eden Nora Fisher Onar'a; üçüncülük ödülü ise, “Kendim İçin Demokrasi: Türkiye'de Dindar ve Laik Kanılar ve Sosyal ve Siyasal Çoğulculuk” isimli makalesi ile Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Somer'e verildi. Chicago Üniversitesi’nden Jeremy Walton ve Humboldt Üniversitesi’nden Defne Över de mansiyon ödülleri aldı. Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı merhum Sak p Sabanc ’nın vasiyeti üzerine, 2009’da dördüncüsü verilen olan Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü, Türk ve İslam Sanatı, Türkiye’nin Tarihi, Ekonomisi, Sosyolojisi gibi konuları kapsıyor. Başvurular, uluslararası alanda uzman isimlerden oluşan bir jüri tarafından değerlendiriliyor. Türkiye ile ilgili araştırmalar yürüten tüm beşeri ve sosyal bilimcilere açık olan yarışmada, birinciye 20.000 ABD Doları, ikinciye 10.000 ABD doları ve üçüncüye ise 5.000 ABD doları ödül verildi. Bu yılki konusu “Günümüzde Türk Toplumu ve Siyasetinde Çoğulculuk” olarak belirlenen yarışmaya Türkiye, ABD ve Avrupa’dan toplam 23 başvuru yapıldı. Bu yılki ödülün jürisi şu isimlerden oluşuyor; Prof. Dr. Sabri Sayar (Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi), Prof. John Waterbury (Beyrut Amerikan Üniversitesi Eski Rektörü, Princeton Üniversitesi Siyaset Bilimi Emeritus Profesörü), Prof. Dr. Nilüfer Göle (École des Hautes Études en Sciences Sociales, Centre d’Analyse et d’Intervention Sociologiques Direktörü, Fransa), Prof. Dr. Fuat Keyman (Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi), Prof. Dr. David Shankland (University of Bristol, Arkeoloji ve Antropoloji Öğretim Üyesi, İngiltere), Prof. Dr. Kalypso Nicolaidis (University of Oxford, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi, İngiltere). Ödül Töreni’nin açılış konuşmasını yapan Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabanc , 21. Yüzyılda dünyanın umudunun çoğulculuğa bağlı olduğunu ifade etti, Türkiye’nin de çağdaş uygarlık seviyesine yükselebilmesi için, fiili olarak yakaladığı çoğulculuğu seslendirebilmesi gerektiğinin altını çizdi. Güler Sabancı, “Herkesin özgürce temsil edildiği ve edileceğine güven duyduğu, dolayısıyla gönülden bağlandığı ve barış içinde, uyum içinde yaşadığı bir çoğulculuğa, her bakımdan çoğulculuğa, siyasi, inanç ve kültürel çoğulculuğa, yumuşak ve toleranslı bir değerler çoğulculuğuna, hep birlikte hayat verebilmeliyiz” dedi.