Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kültür Türkçeyi yadsıyanlar Türkiye’yi de yadsırlar Hiçbir şey uzun süre yurtdışında yaşadıktan sonra İstanbul havaalanında bindiğiniz taksinin şoförü ile ülkenin havası suyu, olup bitenler üzerinde kendi dilinizde konuşmak (yarenlik etmek) kadar güzel değildir. Diller herkesi kardeş yapar. Onun için Azerbaycanlı bir şairin 20. yüzyıl başında ‘Anam dilim’ demesi aklımdan çıkmaz. Bu duyarlığı kaybetmiş olanların ulusdevlet kavramını anlamamaları doğaldır. Bu, çocuğunu Amerika’da doğurmak isteyen sonradan görmelerin tavrı gibi bir sosyopsikolojik bozulmadır. Doğan Kuban Bektaş’tır. Uluslar dini gündelik yaşamın parçası yaptıkları ve dini metinleri kendi dillerine çevirdikleri zaman ulusal edebiyatları gelişmiştir. Avrupa’da İncil Latinceden anadillere çevrildiği zaman ulusal edebiyatlar gelişmeye başlamıştır. Osmanlı Divan Edebiyatı İran Edebiyatı etkisinde kalmıştır. Bilim ve kelam dili Arapçadır. Türkçe şiir de biraz tasavvufla yoğrulmuş halk şiiri çerçevesinde kalmıştır. Fakat Osmanlı İmparatorluğu Yahudiler, Rumlar, Ermeniler, Süryaniler ve değişik mezTürkiye ulusal devletine indirgendiği zaman Türk edehepler yaşıyorlardı. biyatı, Türk kültür dili olarak gelişti. Kutadgu Bilik’leşti. Bir ülkeyi dili tanımlar. Fransa’yı Fransızca, Günümüzde de bilim ve teknoloji bağlamında evAlmanya’yı Almanca, Türkiye’yi de Türkçe yapmıştır. rensel bir dil mekanizması var. Bu mekanizma karmaşıktır. Marco Polo Anadolu’ya Turcomania derken, Türkleri Silecek, uçak, bilgisayar sözcükleri Türkçeleşmiştir. iyi tanıdığı için değil, Türkçe egemen Fakat biz otomobile biner ve frene olanların dili olduğu için öyle söyleTürkçe, büyük Avrupa dil basarız ve trene bineriz. miştir. Ortaçağ’dan beri Selçuklu lerinden önce gelişmiştir.. TÜRKÇE ÖNCE Devleti ve Osmanlı Devletine karşın bizi dünya Türkiye olarak biliyor. Türkçenin dini içerikli olGEL T Ülke o dili konuşan egemen halkın ülGelecekte insanlığın İngilizce mayan yazılı edebiyatı kesidir. mi, Çince mi yoksa yeni bir tür Orhun anıtlarıyla başlar. Dil bir ülkenin gerçek bayrağıdır Esperanto mu konuşacağını bilmive kültür denilen olguyu taşır. Sadece 1071’de Yusuf Has Hacip’in yoruz. Şimdilik kimse kendi dilinden sömürgeler sömürgecinin dilini koKutadgu Bilik’i ile karşı vazgeçmiyor. Fakat yabancı dil külnuşur. Senegal’in okumuşu Fransızca, laştırılabilecek İngiliz, türün bütün boyutları için geçerli Kenya’nın okumuşu İngilizce, Alman, Fransız, İspanyol, değildir. Dillerin en üst düzey geAmerikan yerlileri İngilizce, Brezilya lişmeleri edebiyatta ve düşün alayerlileri Portekizce konuşurlar. Öz Rus yapıtı yoktur. nında olur. Şiir dili ise insan ve topdilleri ilkel ve çağdışı kalmaya mahlumun psikolojik olarak en derin ve küm olmuştur. Her toplum kültürü, içeriği ithal edilmiş en saf varlığını yansıtır. Orada dilin doğası ve dehası varolsa da, kendi dil ile ifade edildiği zaman kendinden saydır. Toplum da orada var olur. dığı olguları benimser. Türkçe, büyük Avrupa dillerinden önce gelişmiştir. Geçen gün bir gösteride güzel bir koro grubu iki taFrans z dilinin bütünleşmesi 11. yüzyıldan sonradır. ne Türkçe, altı tane İngilizce şarkı seslendirdi. Hepsi iyiyFransız edebiyatının 11 yüzyılda sahip olduğu en önemdi. İngilizce şarkılar bütün dünyanın ikinci halk müzili edebiyat ürünü Chanson de Roland’dır. Alman edeği konumunda. Yine de Türkçe şarkılar bizim, ötekiler biyatının Minnesang geleneğini sürdüren ünlü Türkiye’ye egemen olmaya başlayan bir kültürün ifadeNibelungenlied’in yazılı en eski örneği 1200 tarihlidir. leriydi. spanyolcan n şekillenmesi 13. yüzyıl, bugünkü İngilizcenin en erken belgesi 14. yüzyılda Chaucer ile başKÜLTÜRD L VE ÖZGÜRLÜK lar. Kiev Rusya’sıyla özdeşleşen Eski Rus edebiyatı 11Kuşkusuz sınırları aşan evrensel davranışların çağ13 yüzyıllarda ilk ürünlerini vermiştir. Bunlardan önce daşlığı tanımlayan boyutları yadsınamaz. Ama yabancı sadece manastırlarda üretilmiş çoğu çeviri dini yapıtlar etkilerin yeni bir sömürge düzenine yol açması olasılıvardır. ğı vardır. Kültürü ezik bir toplumun özgürlüğü tehlike alTürkçenin dini içerikli olmayan yazılı edebiyatı tındadır. Orhun an tlar yla başlar. 1071’de Yusuf Has Hacip’in Teknoloji, bilimsel kavram, ekonomik, felsefi kavKutadgu Bilik’i ile kar la t r labilecek ngiliz, Alman, ramlarla birlikte yabancı sözcük ithali her zaman egemen Frans z, spanyol, Rus yap t yoktur. Türkçe Yunanca kültür anlamına gelmez. Teknolojik gelişme, iletişimin ve Latince dışında, Avrupa’nın en eski dillerinden daelektronik hızı ile birleşince yeni sözcükler dünyanın her ha önce kimlik kazanmış bir dildir. Bu bir göçer topköşesine taşınıyor. Fakat kullanılan nesne ve kavram gelum için olağanüstü bir tarihsel olgudur. nelleştikçe zaman içinde toplumlar ona yeni adlar taUlusal kimliklerini, dillerini eskimiş bir elbise gibi karlar. çıkaranlar, bunları da anımsamalıdır. Kuşkusuz ortak uluDin ba lam nda da ulus dili egemendir. Vaizler sal bilinç onlarınkinden çok daha güçlüdür. İran’da Farsça, Pakistan’da Urduca, Çin’de Çince, Türk dillerinin egemen olduğu Tataristan, Türkmenistan, Azerbaycan’da Türkçe Tayfun Akgül konuşurlar. Çünkü dini Türklere Arapça anlatamazsınız. Arapça ayet dinin süsüdür, simgesidir, içeriğidir. Fakat Türk ya da İranlı, ya da Çinli, Hintli onu sadece kendi dilinde anlayabilir. Türkçe anlat lmasayd Türkler Müslüman olmazlard . Onun için Kuran Ortaçağda Türkçe’ye çevrilmiştir. Göçer Türkleri Müslüman yapanlar onlara Arapça öğretmediler. Kuranı Türkçe anlattılar. Onun için bizim büyük velilerimiz Türk’tür: Yesevi’dir, Evliya Ata’dır, Hacı G erçi Postmodernizm artıkları ulusdevleti tartışmaya devam ediyor, ama bu, dünyada sadece ulusdevlet var olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Dil olmazsa ulusdevlet olmaz. Dilin sözlüğü, kavramsal kapsamı ve düşünsel ya da entelektüel içeriği çağdaş dünyanın egemen dilleriyle aynı düzeyde değilse o ulusdevlet ikinci sınıf bir devlettir. Bir devletin idaresi, ulusun diline saygılı, onu iyi bilen ve kullanan, onun çağdaş kavramları üretmesine ve geliştirmesine yardım eden, yol açan insanların elinde olmalıdır. Devletleri kendi dillerini kullananlar ya da dil sömürgesi olanlar diye ikiye ayırabiliriz. Dil sömürgesi olanlar genelde eski sömürgelerdir. Bağımsız büyük her toplum diliyle övünür. Burada övünme kurbağa şişinmesi gibi bir şey değildir. Dünya tarihinde yeri olan bir toplumun kendini anlatan ve bugüne kadar yaşamış bir uygarlık aracına sahip olma bilincidir. Onun için ulusun tarihsel serüveni ve sosyolojik yapısı ne olursa olsun, bir ulusdevlet kurmasına olanak vermiş olan dili onun en büyük özgürlük imgesidir. Bu Yunanlı için de, Arap için de, İranlı için de, Çinli ya da Fransız için de aynıdır. Bağımsızlık için direnen bütün toplumların birleştirici gücü dilleridir. Bu olgunun yarattığı kargaşanın sosyal, psikolojik ve tarih boyunca uzanan birikimsel boyutlarını unutarak çözümlenemeyeceğini günümüz olayları gösteriyor. Sömürücü kapitalizmin beyin yıkama söylemi iki şeye saldırır: dil ve ulus. Çünkü çağdaş dünya dille tanımlanan ulusdevletlerden oluşuyor. Bu statüden farklı dünya düzenleri hayal edenler olabilir. Fakat birbirlerini tamamlayan ulusdevlet ve ulusal dil dünyanın bugünkü politik gerçeğidir. Türkçeden yakınan Osmanl c ve ngilizceci sofistlerin toplumun dili konusunda açık bir fikirleri olduğu söylenemez. Bu konuya duyarlı olan okuyucuların isteklerine uyarak ‘dil’ bağlamında bir tartışma temeli oluşturabilecek bazı gözlemleri kolayca yapabiliriz. CO RAFYA, D L VE D N Ansiklopedilerde bir ülke etnolojisi, dili ve dini ile halkı, coğrafyası, tarihi, kültürü, sosyal, politik ve ekonomik koşulları, idaresi ve eğitimi ile tanıtılır. Bunlar içinde en belirleyici olanlar co rafya, dil ve dindir. Diğerleri değişkendir. Coğrafyanın belirleyiciliği de sınırlıdır. Türkiye coğrafyasında İ.Ö. 10.000’den başlayan değişik dilli, değişik inançlı, kültür, idare, dil, hükümet şekli ve sosyal yaşamları farklı toplumlar yaşamışlardır. Her dönemin özelliğini etnoloji, dil ve din saptar. Etnoloji bir çok bileşen içerir. İnanç da egemenlik belirleyicisidir. Fakat Osmanlının Sünni egemenliğinde Aleviler, CBT 1160/2 12 Haziran 2009