26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Türkcan’ın, bu köşede sözü çok edilen ‘Vizyon 2023 / Teknoloji Öngörü Çalışması’ konusunda da çok ilginç değerlendirmeleri var! Mikromoleküller kanseri önlüyor Aarhus Üniversitesi Skejby Hastanesi’nde Torben Orntoft ve aralarında Dr. Aslı Silahtaroğlu’nun da bulunduğu mesane kanseri üzerine önemli bir keşif yaptı. Grup mesane tümörü dokusunda mikroRNA adlı küçük molekülleri inceledi ve tüm mesane tümörü örneklerinde mikroRNA’nın (miR129) yok olduğunu belirledi. MikroRNA129’un yok olması kanser hücrelerinin ölümsüzleşmesine ve sınırsız bölünmesine neden oldu. Laboratuvarda test tüpünde yapılan incelemelerde küçük molekülün kanserli hücrelere geri verildiğinde 48 saat içinde kanserli hücrelerin yok olduğu görüldü. Reyhan Oksay Ergun Türkcan’ın Kitabı Hakkında (6) Türkcan der ki: “Kitap içinde pek çok vurgu yapılmakla birlikte, burada [tam bitirirken] bir kez daha tekrarlamak istediğim husus, Türkiye’nin sadece kendisi için, bağımsız bir bilim ve teknoloji politikası yapmasının mümkün olmadığıdır. İşin başlangıç noktası, dinamik bir dünya tablosu içine Türkiye’yi yerleştirmektir. Dünya 1520 yıl sonra nasıl bir yer olacaktır ve Türkiye, etrafındaki diğer ülkeler ve bölgelerle nasıl bir işbölümü yaparak ve nasıl bir hayat tarzı benimseyerek bu tabloyu renklendirecektir? Ekonomiden kültüre, turizmden sağlığa tüm toplum kesimleri ve faaliyetleri bir ‘bütün olarak’ değerlendirilmelidir. “Tahmin edileceği gibi bu bir ‘teknoloji öngörü’ modelini kurmak ve bunun gerektirdiği süreçleri yaşamaktan geçer ki, bu da sadece uygulamadaki teknologların ve laboratuvardaki bilimcilerin yaşayacağı bir süreç değildir. Diğer taraftan, belli sektör uzmanlarının, dar anlamda, kendi sektörleriyle ilgili çoğu abartılı abartılı olmasa bile yaptıkları işin özünde anlaşamadıkları için tuhaf sonuçlara ulaştıklarısektör veya ürünüretim teknolojileri için yapılmış özel tahminler hiç değildir.” (Sayfa 684) Türkcan tam bu noktaya koyduğu dipnotta da der ki: “...1972’de TÜBİTAK’a OECD uzmanı sıfatıyla gelen Prof. Stevan Dedijer, raporunun sonuna benim kısa notumu ek olarak koymuştu: A Proposal to Establish the Working Group for ‘Turkey in the Year 2002’. Yaklaşık 30 yıl sonra, 6. BTYK’da alınan karar gereği, Delphi tekniğiyle yapılan tahmin çalışması, dar anlamda bir mühendislik takım çalışmasına dönüştürüldüğü için, sektörlerde garip önceliklerin ortaya çıktığı görülmüştür. Benden sonra Bilim Teknoloji Dairesi başkanlığına vekâlet eden İÇTAG başkanı Ender Arkun, inşaat sektörü tahmin çalışmasında, Türkiye’de şehirler bakımından en önemli sorunun trafik ışıklarının düzenlenmesi olarak ortaya çıktığını ve bunu düzeltmek için ne çabalar sarf ettiğini anlatmıştı.” Burada sözü edilenin, ‘Vizyon 2023’ adıyla anılan teknoloji öngörü çalışması olduğunu anlamışsınızdır. Türkcan, kitabının 666. sayfasında da bu çalışma hakkında şöyle diyor: “Sonuçta ‘Delphi tekniği’ ile bir öngörü yapılması kararlaştırılmış, ancak tecrübesizlik ve işin çok geniş tutulup çok sayıda panellere dağıtılması gibi nedenlerle, toplu bir alternatif vizyonlar seti çıkarılamamıştır. Bu sürecin başında Bilim ve Teknoloji Politikaları Dairesi’nin başında olan biri olarak görüşüm, çok sınırlı bir akil insanlar grubunun bazı ‘feasible’ alternatifler hazırlayarak bunları, uzman panellere test ettirmesi şeklindeydi. Bu görüş kabul görmedi ve süreç çok uzayıp, bazı alanlarda anlamsız sonuçlar verdi...” Türkcan’ın söylediklerinden öyle anlaşılıyor ki, Türkiye hep, geleceğin dünyasına ve o dünyadaki yerine ilişkin öngörüleri olmayan ‘bağımsız bir bilim ve teknoloji politikası’ yapmaya uğraşmış; her nasılsa 2000’lerin başında bir teknoloji öngörü çalışması yapmaya kalkışmış; ama, onu da yüzüne gözüne bulaştırmış... Oysa, kendisinin sözü dinlenip ‘çok sınırlı bir âkil insanlar grubuyla’ bu iş kotarılabilirmiş... Tabiî buradan, Vizyon 2023’ün 2004 ortalarında tamamlanır tamamlanmaz rafa kaldırılmasının isabetli olduğu sonucunu çıkarabilir; bir de, ‘Vizyon 2023 konusunda, bu köşede demek ki hep, yalan yanlış değerlendirmeler yapılıyormuş’, diye düşünebilirsiniz. Onun için, gelecek hafta Vizyon 2023 üzerinde biraz durmak istiyorum. Bu aynı zamanda, bu çalışmanın danışmanlarından biri olarak, kamudan, özel sektör ve üniversitelerden panellere katılan, yaklaşık 250; panel sonuçlarının Delphi yöntemiyle yapılan sorgulanma sürecine katkıda bulunan 2400; bulguları son bir kez süzgeçten geçiren Stratejik Teknoloji Grupları’nda görev almış 140 dolayında bilim insanı ve uzmana; ayrıca, o dönemde çalışmayı sırtlayan TÜBİTAK yönetici, danışman ve uzmanlarına olan vicdanî borcumun da bir gereği... O mikroRNA’ların hangi dokularda ne zaman arttıkrntoft buluşlarının önemini şöyle açıklıyor: ları ya da kaybolduklarına dair çalışmalar yapıldı ama “Hastalarda miR129’un saptanması has fonksiyonları ve özellikle hangi genleri etkiledikleri tanın kanseri yeneceğine işaret ediyor. çok fazla bilinmiyor. Embriyonik dönemde yani anmikroRNA129’un eksik olduğu saptanan hastalarda ne karnında gelişim sırasında önemli rolleri oldubu molekülün mesane içine şırınga edilmesiyle ğu ve kanserli dokularda normal dokulara göre kanserli hücrelerin yok olması sağlanabilecek.” mikroRNA’larda farklılıkların olduğu biliniyor. Bu Buluş, kanser araştırmaları konusunda dünyanın ön çalışmada ilk defa mesane tümörlerinde belirli bir de gelen dergilerinden “Cancer Research”de ya mikroRNA'nın kanser oluşumundaki rolü vurguyımlandı. lanıyor. Yani mikroRNA129'un SOX4 ve Araştırma grubu buna benzer bir çalışmayı ka GALNT1 genlerini etkileyerek mesane kanseri lın bağırsak kanserinde de gerçekleşti ve şu anda mik oluşumunda aktif olarak rol oynadığı gösterilmiş duromoleküllerin prostat kanserindeki öldürücü et rumda. MikroRNA’lar yaklaşık 1530 arasında gekisini inceliyor. ni kontrol altında tutuyorlar. Şu anki bulgular Bu moleküllerin gerçek anmikroRNA129'un sadece iki gen lamda mesane tümörleri üzeüzerindeki etkisini gösteriyor. Bunun rindeki etkisini incelemek için direkt hastaya yönelik bir tedavi şekJaponya’nın önde gelen kanser lini alması için tüm etkilerin ortaya araştırma merkezinde Prof. çıkartılması gerekir. Takaharo’nun mesane tümörü Herhangi bilimsel bulgunun hasiçin geliştirdiği fare modelinde taya yansıtılması için geçen süre çalışmalar yapılacak. Torben genellikle 1015 yıl arasıdır. Ama buOrntoft, en büyük dileğigün hücre dizilerinde alınan bu nin, kanser tedavisine yeni sonuçlar gelecek için umut vebir umut olarak değerlendiricidir. Grup bundan sonra rilen bu yaklaşımın bir gün Japonya ile ortak olarak tümörhasta tedavisi için kullanıller üzerinde ilk bilimsel çalışASLI SİLAHTAROĞLU KİM? ması olduğunu söylüyor. malar yapacak. Ama İstanbul Üniv.Cerrahpaşa Tıp Fak. Tıbbi Biyolojik Bilimler Bölümü ilk mezunlarından. Daha sonra Glasgow Üniversitesi’nde Tıbbi genetik alanında yüksek lisans çalışmalarını gerçekleştirdi. Danimarka'ya ilk olarak İstanbul Üniversitesi’nde doktora yaparken geldi. Daha sonra 10 yıl Tıbbi Biyolojik Bilimler Bölümü’nde ilk önce uzman sonra öğretim üyesi olarak çalıştı, ancak Tıbbi Biyolojik Bilimler Bölümü 20 yıl eğitim verdikten sonra kapatıldı. Buna benzer bir bölüm olan Moleküler BiyoTıp Bölümü Kopenhag Üniversitesi’nde sadece 4 sene önce açıldı. ‘MikroRNA’lar KANSER N BEL RTEC ’ CBT 1160/ 6 12 Haziran 2009 Torben Orntoft idaresinde, Skejby Hastanesinde 40 yaş altı en fazla yayın yapan araştırmacı ödülünü alan Doç. Dr Lars Dyskjøt’un başı çektiği bir ekip tarafından gerçekleştirilen çalışmada bir Türk bilim kadını da görev aldı. Kopenhag Üniversitesi, Hücresel ve Moleküler Tıp Enstitüsü Wilhelm Johannsen Fonksiyonel Genom Araştırmaları Merkezi’nde görevli Doç. Asl Silahtaro lu dergimizin bu konudaki sorularını yanıtladı: Söz konusu ara t rmadan elde edilen sonuçlar n kanser tedavisi konusundaki önemi nedir? Bu uzun vadede bir umut olabilir mi? Silahtaro lu MikroRNA’lar son yıllarda keşfedilmiş genlerin ne zaman açılıp, ne zaman kapatılması gerektiğini kontrol eden çok küçük mikro düzeyde moleküller. (Yaklaşık 22 nükleotid uzunluğundalar). Su ana kadar son 5 yılda hangi mikroRNA’lar ileride kanser tedavisinin önemli hedefleri olacaktır. RNA 129 isimli mikromolekülün kanser üzerindeki etkileri yaln zca deney hayvanlar üzerinde mi denendi? Klinik deneylere ba lamay dü ünüyor musunuz? ASYapılan çalışmalar sadece mesane tümör hücre dizilerinde yapıldı, yani bulgular henüz hiçbir organizmada de nenmedi. Bu bulu un özellikle mesane kanseriyle mücadelede etkili olaca söyleniyor. Di er kanser türleri üzerinde de ayn etkiyi yaratabilir mi? AS MikroRNA’ların önemi daha önce aynı grup tarafından bağırsak kanserinde, diğer gruplar tarafından meme ve beyin tümörlerinde gösterilmiştir. Bunların tedaviye direkt etkileri epey bir zaman alsa da mikroRNA’lar çok kısa bir süre içinde kanser hastalarında hastalığın seyrini tahmin etmede bir belirteç (biomarker) olarak kullanılacaklar. Bu da kendi içinde hastaları gruplandırmayı ve kişiye özel tedavide bir ilk adım olacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle