Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S CBT 1142 / 14 6 Şubat 2009 nı ve güvenin toplum için değerini bildiği için “yargı bağımsızlığı” ilkesini kabul etmiştir. Bu nedenle yargı bağımsızlığının güncelleştiği ülkelerde, yargıya güven duyulacağı karine olarak kabul edilir. Ne var ki; bireyler, “yarGüven, bir inanç duygusudur. Duygu ise içgüdüsel bir eğilimle sezgi gıç güvencelerinin” ve “bilge yoluyla oluşan psikolojik ve öznel bir durumdur. Bu nedenle güven, yargıçların” varlığına tanık olmadıkça, yasalarda ya da “deneysel bilgi”, “gözlem” ve “rasyonellikten” çok duygusal ağırlıklı söylemlerde “yargı bağımsızbir öznel değer yargısıdır; kanıtlanmış yargılar ve doğa olayları gibi dır” açıklamaları boş inançtır. Yargı bağımsızlığı, bireyneden sonuç bağıyla gerçekleşmesi beklenmemelidir. lerin hak aramanın son kapıÇetin Aşçıoğlu, Yargıtay Onursal Üyesi, cetinascioglu@gmail.com sından “doğru ve güvenli (adil) yargılanacakları güYüre in zihnin bilmedi i kendi nedenleri vard r. vencesiyle” gireceklerine güçlü karinedir; yargıç önünde terPaskal si güncelleşerek güven yitimi de olasıdır. Yargıç kimliğini özümsememiş yargıçlar, yargıya güven inançları için gizil bir ırça gibi kırılgan yapısı güvenin oluşması ve koruntehlike oluşturur. İşte ülkemizde, yargıya güvensizliğin temasında riskli bir durum yaratır. Oysa toplumsal yamel nedeni “bireylere yargının bağımsız olduğu ilk görünüşamda mutluluk ve barışın kurucu unsuru güvendir. münün (karine) verilmemesi” ve “somut olarak doğru ve Bu amaçla; ahlak ve hukuk güvenin korunmasında bireylegüvenli yargılamanın yapılamaması”dır. Soyları giderek türe ve karar orunlarına sorumluluk görevleri yüklemiştir. kenen bilge yargıç ve savcıları da göz aldı etmeden. Aykırı eylem bir yana görünümü bile güveni olumsuz etkiBu koşullar (olmazsa olmaz), gerçekleşmeden “yargıya ler. Kişiye güven de önemlidir; ne var ki, özellikle kamu güvenelim” söylemleri aspirinle hastalığı tedavi etmeye benkurumlarına güven ile aynı nitelik ve değerde değildir. zer. Başka bir anlatımla bu söylem, telkinin yapay gücü ile Öznenin bireye karşı güvensizliğine, aradaki bağı koparsınırlıdır; kişi gözlerini açınca gerçek dünyayı görecektir. makla son verilebilir; güvenelim ya da güvenmeyelim kuİnsan olarak, ülke olarak “güvensizlik inançlarının yorumlarla birlikte yaşamak zorundayız. ğun olduğu bir yargı düzeni” alın yazımız olmadığına göre; Güvenin dorukta olduğu alan, hak aramanın son kapıçözümü de olmalıdır. Yeter ki sorunlara doğru tanılar konsı yargı orunlarıdır. Çünkü, kişinin ne “yargıcını seçme haksun ve çağdaş hukukun önerileri güncelleşsin. kı” ne de “hakka ulaşmasının başka yolu” vardır. Bu nedenle, insan binlerce yıl güvenli yargının özlemini çekmişREFORM Ç N EYLEM KOM TES tir: Hitit Kralı II. Tuthalıya, dört bin yıl önce, insanın bekProf. Hayrettin Ökçesiz 2001 yılında “adli yargıda yollentisine şu buyruğuyla katkıda bulunmuştur: suzluk” adlı bir bilimsel araştırma yayımladı. Yargının “Hangi kente dönerseniz dönün, kentin bütün insanlar n önemli bir sorununu akademik bir tartışma ortamında güntoplay n z. Her kimin bir davas varsa onun hakk nda karar ve celleşmesine yargıçlar katlanamadı, savcılık soruşturma açriniz ve onu memnun ediniz. E er bir kölenin ve hizmetlinin ve tı; ancak Adalet Bakanlığı izin vermediği için gündemden ya ya l bir kad n n bir davas varsa hakk nda karar veriniz ve düştü. onu memnun ediniz. Ülkenin hukuk sorunlar yla ilgili karar veBirkaç sene sonra Ökçesiz ile Doç. Av. Yücel recek olan sen ‘basit davay zorla t rma’, ‘zor olan basit olarak Sayman’nın katıldığı bir TV programında anılan çalışma gösterme’, ‘ekmek ve bira u runa karar n suçlunun yarar na gündeme geldi. Bir ara telefonla araya giren Sayın Yargıtay verme’, “hakl bir davay kaybettirme haks z davay da kazan Başkanı Osman Arslan, bilim insanlarına çalışmaları ve düd rma, do ru olan ne ise onu yap’ ( 1). şünceleri nedeniyle bir yargıca yakışmayan ağır eleştiri ve suçlamalarda bulundu. Sözüm ona yargıyı savunuyordu. GÜVEN VE NANÇ Yargıtay’da yapılan bir bilgi şöleninde “Yargıtay’da Son aylarda, kamuoyunun yakından izlediği Ergenekon İnsan Unsuru ve Çalışma Yöntemleri” adlı bildirimi sunarsoruşturması ve yargılaması nedeniyle sıkça duyduğumuz bir ken, Yargıtay Başkanı ve bazı arkadaşlar konuşmama süreksözcük “yargıya güvenelim”. Öncelikle güven sorununun, li söz atarak tepki gösterdi (3). Oysa gerçekleri dile getireanılan soruşturma ve kovuşturma ile sınırlı olmadığı bilin rek çözüm yollarını öneriyordum. Söylenenlere, eleştirilere kulak verilip tartışılıp ve çözüm yolları aransaydı, yaşanılan melidir. Tamam, yargıya güvenelim de: Seçme olanağımız ol güvensizlik önemli ölçüde azalmış olacaktı. Güvensizlik, yargının sağlıklı çalışmaması ve giderek madığına göre güvenmesek ne yazar? Atalarımız da “adaletin kestiği parmak acımaz” demesine demişler de “kesilen yozlaşmasının doğal sonucudur. Bunu öncelikle benimseyip çözümlerini bulmak zorundayız. Sorunu tüm boyutlarıyla ele parmaktan bal aktığı” da görülmemiş. Güven bir inanç duygusu olduğuna göre: Yargıya güven alıp çözümler üretmek politik gücün elindedir. Ancak poliduyalım dileği ve telkiniyle güven oluşturulamaz. Sağlıklı tik güç, ya bilmemekte ya da işini gelmemektedir; işi gücü çalışan bir yargı düzeni kurulmadıkça iyi niyetli söylemler, yargıda kadrolaşma… Bu bağlamda, yüksek yargıçlara ve yargıç kimliğini sorunları örterek büyümesinden başka bir işe yaramaz. özümsemiş yürekli yargıçlara görev düşmektedir: Yargının Söyleyen boşuna söylememiş “cehenneme giden yollar iyi sorunları, öznel değer yargıların etkisinde kalmadan ve gizniyet taşlarıyla döşenmiştir”. lenmeden kamuoyuna doğrudan anlatılarak benimsetilmeAslında “yargıya güvenelim” söylemi, “sağlıklı çalışmali. Almanya’da 1960’lı yıllarda bazı yargıçların oluşturduğu yan bir yargı düzeninin dolaylı olarak onaylanması”dır: “yargı reformu için eylem komitesi” benzeri bir oluşuma geOlan olmuş yeter ki parmak yerine kol kesilmesin... rek olduğunu düşünüyorum. Kapalı kapılar ardında sorunları HaberTürk TV’de (10 Ocak 2009); Sayın Adalet konuşmanın yararı yok; olumsuzlukları hoş görmek çağımıBakan ahin’in katıldığı “soru yorum” programında; yarzın yargıcına yakışmaz. gıya güvenenlerin oranı %27, güvenmeyenlerin oranı ise Yargıç kimliğini yitirmemiş yürekli yargıçların soyları%73 çıkmıştır. Ancak; bu sonuç yeni bir saptama değildir; nın tükenmediği inancımı yitirmek istemiyorum. Adalet Bakanlığı’nın yargı üzerindeki etkinliğiyle (1981) (1) Hitit Hukuku Erdal Do an s. 76; (2) Hayretten Ökçesiz Adli birlikte artış gösteren köklü bir sorunumuz (2). Yarg da Yolsuzluk Ara t rmas s: 26; (3) Yarg tay Dergisi Özel Say Çağdaş hukuk, güven duygusunun sırça, kırılgan yapısı Yargıya güvenelim, ama nasıl? Bilim savaşımcısı Muazzez İlmiye Çığ Sümerolog yazar ve Atatürk’ün kızı Muazzez İlmiye Çığ’ın 95. yaş kutlaması, Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Bilim kadını Muazzez İlmiye Çığ’ı kitaplarını imzalarken gördüm. Koca çınarı yansıtan yüzü, İstanbul kadar görkemli. Sesi ve kuşamı da bir o kadar tarihsel ve sevimli! Muhsin Durucan, muhsindurucan@ttmail.com “Biliyorsun neden ö retmiyorsun?” “Bo vakit geçirdin neye yarad ?” Sümer Atasözleri ürkiye Yazarlar Sendikası ve Troya Folklor Araştırma Derneği’nin düzenlediği etkinlik, yoğun ilgi gördü ve kimi tanınmış bilim ve sanat insanları kısa konuşmalar yaptı. Slayt ve dans gösterileri de büyük alkış topladı. Gülsen Tuncer; otantik giyimi, Gilgameşsel sunuşuyla başlattığı izlencede, renk ahenk giysilerin uyumundaki oyuncular kısa ve özgün dans gösterilerini sundu. Büyük aydınlanma savaşımcısı ve Sümer Kraliçesi Çığ, açılış konuşması için Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Enver Ercan ve Troya Folklor Araştırma Derneği Başkanı A. hsan Gülek ile beraber sahnede yerlerini aldı. Fotoğraf sanatçısı sa Çelik’in sunumu izlendi. Arkelog Alpay Pasinli, Çığ’ın Arkeoloji Müzesi’ndeki laik, Atatürkçü ve ulusalcı müzecilikle ilgili anılarını aktardı. Ardından Prof. Dr. Taner Tarhan, Çığ’ın özgeçmişini aktararak onun güzel Türkçemizin yerleşmesi uğrundaki çabalarından söz etti. Esin Avşar, piyano eşliğinde Nâz m Hikmet’in “yeşillere allara /nice nice yıllara...” şiirini seslendirdi. Bülent Gülmedim, Sümer atasözlerine vurgu yaparak Çığ’ın aydınlatmacı yönüne değindi. Kemal Ç ve Mustafa Kemal ile birleştirmeye giderek düşlediği gençliği belirtti ve ‘Çınaraltı’ adlı şiirini seslendirdi. Hukukçu Kadınlar Birliği adına Nazan Moro lu, Çığ’ın adliyedeki anılarını, teknolojik kıvraklığını ve başarılı yaşamını anlattı. Gülek’in çaldığı davul sesinin ritminde Şırnaklı Nuh Kenti çocuklarının yerel dansları ilgiyle izlendi. Yazar Ahmet Ümit ve mimar şair Cengiz Bekta , duyuş ve düşünüşlerini dile getirdiler. Çukurova Kitap Fuarı Ödülü almaverme gerçekleşti. Cumhuriyet yazarı Erdal Atabek, konuşmasına aşkla girerek Çığ’ın bilimsel ve etiksel yanıyla korkusuzluğuna değinide bulundu.Opera sanatçısı Zafer Erda , eylem adamı Atatürk’ün müziğe olan yakınlığını önemseyerek, o tok sesiyle  k Veysel’in ‘Güzelliğin on par etmez’ ile ‘Drama Köprüsü’nü yorumladı. Yad. Doç. Dr. Firdevs Gümü o lu, Sümer Tanrıçasından ve onun makalelerinden söz etti. Cumhuriyet yazarı Orhan Bursal ; ilginç bir hesaplamada bulunarak Çığ’ı tam 100 yaşına çıkarıp Sümerlerle kucaklaştırdı! ‘İlmiye’ sözcüğünü irdeleyip ‘kültür’e ilişkin tanımlamada bulundu. Ardından Çığ’ın günlük yaşamından kesitler ortaya koyan Engin Ayça`nın ‘Dalya’ya beş kala’ adlı belgeseli gösterildi. Sahneye çağrılan İlmiye Çığ; ‘ilmiye tatlısı’nın tanımını vererek kardeşlik ve barış diledi. Hayrettin Karaca, Çığ temalı maniler okudu. Kardeşliğini ve gizli aşklarını açıkladı. onunla fuarlarda tanıştıklarını, ondan elektrik aldığını söyleyerek gülüşmeler arasında ona altın da taktı! Birliklerinin temelinde vatan, Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi olduğu vurgulandı. Bağlama eşliğinde Ruhi Su korosundan ‘esen yel’ ve ‘keten göynek’ adlı kısa yapıtlar izlendi. Çığ ile Karaca yeniden sahnede oldu. Ortak düşünce ve duygularını ortaya koydular. Çığ, geceyi düzenleyenlere ve emeği geçenlere teşekkür ederek mavi boncuk taktı. İzlence alkışlarla sonlandı! Dileğim; evrende güzelliklerin ve çığların çoğalmasıdır. T 1989 sh:58