17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Marmara'da Deprem riski: Son durum! Yıl biterken de sizlere aktarabileceğim iyi bir haber, iyi bir yorum bulamadım ama galiba suç yalnızca bende değil... İ Yıl Biterken3 Hiç olmazsa yıl biterken sizlere biraz umut taşıyabilmek için, yazacak iyi bir şeyler aradım. Bulduğum çare, tanıksınız, bu köşenin ilgi alanına giren kitapları, dergileri taramak oldu. Ne var ki, bunları okurken de hep, on yıllardır bilim, teknoloji ve sanayi alanında sürüp gelen yanlış politikaları düşündüm. ‘Yanlış politika’ teşhisine bu politikaları sürdürenler ve destekleyicileri elbette katılmayacaklardır, ama itirazlarında bir nebze haklı olsalardı, bilim, teknoloji ve sanayi dünyasında başımız bu denli öne eğik dolaşır mıydık? Yenilikçilikle, bilim ve teknolojide yetkinlikle ilgili göstergeleri temel alan ülkeler arası karşılaştırma sonuçlarından haberdarsınızdır. Bazılarını yıl içinde ben de sundum. Bunların arasında, Türkiye’nin önde koşanlar arasında yer aldığı tek bir karşılaştırma gördünüz mü? Önde koşmaktan vazgeçtim, sonuncu olmadığımız kaç karşılaştırma gördünüz? 30 Kasım tarihli Cumhuriyet’te, Özlem Yüzak’ın Jan Nahum’la yaptığı bir söyleşi yayımlandı. Söyleşinin başlığı ‘Artık bir adım öteyi düşünme zamanı geldi’ idi. Tespitlerine çok değer verdiğim bir vizyoner, bir stratejist olan Jan Nahum yıllardır, bir şeylerin zamanının geldiğini anlatmaya çalışıyor. Bu söyleşide de öyle; demiş ki: “Türkiye yüksek kapasiteli üretim safhasında önemli bir yere geldi. Şimdi ise iş geliştirmeye doğru adım atıyor. Bu işler kolay olmuyor. ...genel olarak baktığımızda, ne yazık ki, istediğimiz uluslararası boyutta katma değer yaratma seviyesine henüz geçebilmiş değiliz. Türkiye belli bir sanayi olgunluğuna ancak yeni vardı. Uluslararası boyutta rekabetçiliği yeni öğrendi. Ancak bundan sonra bir adım ötesini düşünmeye başlayabilir ve bana göre artık bunun vakti geldi...” Nahum’un bu tür ifadelerle, ‘artık bir şeylerin vaktinin geldiğini’ söylemeye başlamasından bu yana acaba kaç yıl geçti? On yıl mı? Yirmi yıl mı? Bunca zamandır niçin harekete geçemedik? Nahum mu vakti iyi tayin edemiyor; yoksa bizde bir terslik mi var? Yüzak da Nahum’un vakti şaşırabileceğini düşünmüyor olmalı ki, hemen sormuş: “Tıkanma noktası nerede?” Nahum bu soruya, ve aynı paraleldeki izleyen sorulara, daha çok bir işadamı kimliğiyle, belirli eksikliklerimizi sıralayarak yanıt vermiş. Türkiye’de fikre para yatıracak mekanizmaların (‘melek sermaye’, ‘risk sermayesi’ gibi, fikrin finansmanını sağlayacak mekanizmaların) olmaması’; ‘birileri yapsın, o yapabiliyorsa biz arkasından gideriz’ anlayışı ve ‘risk almaktan korkmamız’; bu gibi nedenlerle ‘yeni fikirlerden katma değerli proje ve ürün çıkaramayışımız’, saydığı eksiklikler arasında... Dikkat ettiniz mi, bilmiyorum; bu eksiklikler, bir işadamında olması gereken, risk almak, yenilikçi olmak gibi bazı hasletlerden bizim işadamlarımızın belirleyici çoğunluğunun henüz yoksun bulunduğu anlamına geliyor. O zaman sormak gerekir; bu hasletler ne zaman iş âlemimizin ortak niteliği hâline gelecek ve Türkiye’yi hiç olmazsa sonlarda olmaktan kurtaracak etkinlik düzeyine erişecek? Sanayileşme konusunda Türkiye ile aynı zaman diliminde yola çıkan, ama şimdi bizim çok önümüzde koşan ülkelerle karşılaştırıldığında, bizim burjuvazimiz açısından öğrenme sürecinin bu denli uzamasının nedeni ne? Beklenir ki, bu gibi durumlarda, siyasî kadrolar ortaya koyacakları kamu politikalarıyla katalizör görevi görsünler; öğrenme sürecinin hızlanmasını sağlayacak uygun ortamı yaratsınlar. Bizdeki sorun, siyasî kadroların yetersizliği mi? Yoksa, burjuvazimizin, ‘bilim, teknoloji ve sanayide yetkinleşerek kendi geleceğini belirleyebilen bir ülke yaratmak’ gibi bir vizyonu olmadığı için mi durum böyle? Bu soru da nereden çıktı demeyin; çünkü, burjuvazisi böyle bir vizyondan yoksun bir ülkede ancak, iş başına gelen siyasî kadrolar, söz konusu katalizörlük işlevinin bu denli uzağında kalır. Ne fena, yine iyi bir şeyler yazamadım... stanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof.Dr. Naci Görür ve Prof.Dr. M.Namık Çağatay’ın “Geç Pleistosen’den günümüze Marmara Denizi’nin kuzey kıyılarından kaynaklanan jeotehlikeler: Son bulguların değerlendirmesi” başlıklı makaleleri Natural Hazards dergisinin 27.10.2009 tarihli sayısında yayımlandı. Yazarlar, makalede özetle, Marmara Denizi’nin deprem, denizaltı toprak kaymaları, tsunami ve hipoksi (oksijen oranının azalması) gibi tehlikelere eğilimli olduğunu belirtiyor. Ana fikirler: Kuzey Anadolu Fayı (KAF) geçmişte de yıkıcı depremler üreten belli başlı bir transform levha sınırıdır. KAF’ın en faal kuzey bölümü deniz tabanı boyunca yol alarak Marmara Denizi’nin kuzey sınırını belirler. 1999 İzmit (7.4 büyüklüğünde) ve 1912 Şarköy (7.4 büyüklüğünde) depremlerinin ardından Marmara Denizi havzasının büyük bir kısmı halihazırda sismik bir boşluk oluşturuyor. Kuzey kıyılar Palaeozoik tortulu şistlerden oluşuyor. Kıyıların mekanik olarak zayıf litolojisi (taş yapısı), dik yamaçlarla birleşince, bir de üzerine KAF’ın hareketliliği de eklenince Marmara Denizi’ni denizaltı toprak kaymalarına açık hale getiriyor. Tarihi kayıtlara bakıldığında son iki milenyumda 30’dan fazla tsunami vakasının olduğu görülüyor. Tsunamilerin büyük bir kısmının depremlerin tetiklediği denizaltı toprak kaymalarının sonucunda ortaya çıkmış olduğu düşünülüyor. Ancak Çınarcık Havzası’nın Güney sınırlarındaki normal faylanmanın da tsunamilere yol açmış olması muhtemel. Bunları izleyen dönemlerde hipoksik koşullar oluşmuş olabilir Marmara Denizi geçmişte büyük jeotehlikelere maruz kalmıştı ve gelecekte da maruz kalması büyük bir olasılıktır. Uzun vadeli, çok disiplinli deniz tabanı gözlemleri, gerçek zamanda jeotehlikelerin kontrolü için gerekli. Avrasya ve Anadolu levhaları arasındaki transform fay sınırı üzerine yer alan Marmara Denizi yüksek deformasyon hızı (enlemesine 25 mm/a, dikey olarak 57 mm/a) ile tektonik olarak çok faaldir. Dik yamaçProf.Dr. Naci Görür lı kuzey sınırının morfotektoniği, yeniden faal hale gelmiş Hersinian yapısının kontrolü altındadır. Dolayısıyla depremlere, denizaltı toprak kaymalarına ve bunlara bağlı olarak oluşan tsunamilere eğilimlidir. Bir sonraki büyük depremin (büyüklüğünün 7‘den fazla olması bekleniyor) Marmara Denizi’nde olması bekleniyor. Marmara’nın İzmit ve Gemlik gibi yarıkapalı, dar körfezleri ve koyları, deprem sırasında dipsuyu anoksiyasına yatkındır. Bunun nedeni, kabuk deformasyonu sonucu yayılan metan gazının anaerobik oksidasyonudur. Sürekli, gerçek zamanlı deniz tabanı gözlemleri kontrol için gereklidir. Türkçe özet: Reyhan Oksay; Kaynak: Springer Science+Business Media B.V.2009 Not: Pleistosen, yaklaşık 2.5 milyon yıl önce başlayan ve yine yaklaşık 1014 bin yıl önce bugün içinde bulunduğumuz ve Holosen olarak adlandırdığımız dönemin başlamasıyla biten buzul çağları dönemidir. Bu dönemde insan, evrimsel gelişmesinde belki de en büyük değişimlerden birisi olan taş aletler yapmaya başlamıştır. Bu döneme ait arkeolojik buluntuları Paleolitik Çağ arkeolojisi, yani Pleistosen arkeolojisi inceler. Paleolitik bu dönemin kültürel adıyken, Pleistosen, aynı dönemi ifade etmek için kullanılan jeolojik bir adlandırmadır. Dünya Üniversiteleri Münazara Şampiyonası 2010 CBT 1187/ 6 18 Aralık 2009 27 Aralık 2009 04 Ocak 2010 tarihleri arasında gerçekleşecek olan, Vehbi Koç Dünya Üniversiteleri Münazara Şampiyonası 2010’a dünya üniversitelerinden 1350 öğrenci katılacak. Koç Üniversitesi Münazara Kulübü’nün gerçekleştireceği organizasyona, Antalya şehrinde, 60 ülkeden 1350 kişi katılacak. Koç Üniversitesi Münazara Kulübü bu önemli organizasyonu düzenleme hakkını 2007 yılında Tayland’da gerçekleşen Dünya Münazara Konseyi toplantısındaki oylamada %70’lik çoğunlukla kazandı. Aynı şampiyonada, Koç Takımı dünya yarı finaline çıkan ilk Türk Takımı olmuştu. MIT, Harvard, Princeton, Stanford, Oxford, Cambridge, Nanyang, London School of Economics gibi saygın üniversiteler katılmakta. Ana dili İngilizce olmayanların ana dili İngilizce olan katılımcılarla ayrı kategorilerde yarışacağı turnuvada 9 eleme turu için 9 farklı güncel konu tartışılarak, bilgi alışverişinin doruklarında entelektüel seviyesi oldukça yüksek bir turnuva gerçekleştirilecektir. Ayrıntı: www.kocworlds2010.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle