05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilinmeyenin Peşindeki Renkli YolII İnsanı keşfetmeye ya da yaratmaya yönelten şey duygulardır. Bunlar sevgi, nefret, ihtiras ve hırslar olabildiği gibi merak ve korkulardır aynı zamanda. Korku, bilinmeyenlerin yarattığı bir duygudur. Bundan kurtulmak bir biçimde bu bilinmeyenlere cevap bulmakla olur. Bu cevaplar da eserlerdir. Bu eserlerin ortaya çıkışı yaratıcı özgür düşünceyle yola çıkılan zorlu bir süreçtir. Merih Akçam1, Ayşegül F. Yelkenci2 1 2 verilere ulaşmadan önce bilinmeyene yaklaşmamızı, onu hissetmemizi, onunla yüzleşmemizi sağlayacak olan da hayal gücü ve yaratıcı düşüncedir. Sanatçı bu cesareti gösteren, açıklamaları yapan ve bununla ilgili eserleri sunan kişidir. MİA Sanat Atölyesi, Fenerbahçe, 34726 Kadıköy, Istanbul, eposta: merihakcam@yahoo.com İstanbul Kültür Üniversitesi, FenEdebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, eposta: a.teker@iku.edu.tr KEŞİF VEYA YARATMA ARACI: DUYGULAR İnsanı keşfetmeye ya da yaratmaya yönelten şey duygulardır. Bunlar sevgi, nefret, ihtiras ve hırslar olabildiği gibi merak ve korkulardır aynı zamanda. Korku, bilinmeyenlerin yarattığı bir duygudur. Bundan kurtulmak bir biçimde bu bilinmeyenlere cevap bulmakla olur. Bu cevaplar da eserlerdir. Bu eserlerin ortaya çıkışı yaratıcı özgür düşünceyle yola çıkılan zorlu bir süreçtir. Van Doesburg için 1919’a kadar, Einstein’ın olasılık teorisi ile birlikte dünya değişmişti ve o yarattığı eserlerini yeni kozmik uzay zaman görüşüne dayanarak yaptı. Mondrian’ın yapıtları ona çok statik gelmeye başlamıştı. Elemanterizm adını verdiği çalışmalarında 3. boyut olarak uzayı ekledi, çizgiler arka planın önünde yüzer gibi yer alırken 4. boyut olarak zamanı ve diagonal çizgilerle hareketi devinimianlatıyordu. Sanatçının gücü hayal gücüne dayanır ama hiçbir zaman sanatçı kaygan zeminde yürümek istemez. Bilimsel gerçeklerden oluşan bir birikim onun dayanağıdır. Sanat gerçek tabanda yükselen varsayımlar yapılanmasıdır, düşündürür ve araştırmaya yöneltir. Sanatçının dünyada geçirdiği süreç içerisinde değer verdiği ve öğrenmek istediği tek şey yaşam ve yaşam hakkındadır. Bilim ve sanat bu yönde çalışmalarını geliştirmektedir. Her birey kendi öz varlığının derinliklerinde gerçeğin sırrını taşımaktadır. Bilinçli bir durumda bilinçaltına gömülmüş bilgileri ve gerçeğin sırrını çıkartma cesareti, yaratıcı özgür düşünceye sahip sanatçı ve bilim adamlarının çalışmalarıyla oluşacaktır. Sanatçı eserini ortaya koyarken kültür, bilgi ve birikimlerinden yola çıkarak hareket eder. Bilinmeyenin yolunda yürüyen sanatsal çalışmalar; şu anın sonrasını eskide görebilen yapıtlardır. Ya da “başlangıçla sonu” şu anda (sezgilerin katkısıyla) anlatabilen yapıtlardır. Piet Mondrian’a göre natüralist sanat yerini soyut sanata bırakacaktı. Soyut sanat bireysel değil evrensel olacaktı. Mondrian soyutlama sözünden bilincin eleme gücünü anlar ve bu gücü yerine göre “yok etme” ve “yıkma” (destruction) diye tanımlar. Onun varmak istediği denge oynak bir dengeydi, simetrisi olmayan bir dengeydi, çünkü simetriyle oluşan denge eşitliğin dengesi olabilirdi, eşitlik ise yaşamda edilgenliğe sanatta da monotonluğa yol açacaktı. Onun gerçekleştirmeye çalıştığı denge eşit olmayan karşıtlıkların (bireyle evrenin) dengesiydi. Ona göre “doğayı yıkmak derinliği bulmaktır.” “doğayla ilşkiyi koparmak için hacmı yıkmak zorunda kaldım.’’ diyordu. Kasimir Malevich nesneler dünyasının yok olması gerektiğini düşünüyordu. Sıfır – biçim adlı eseri bu inancın sembolüydü. Yalnız nesnelerden değil onların uyandırdığı duygular, çağırışımlar ve her türlü “ruhsal titreşim”lerden arınmış olan biçimdi “susan hiçliğin sembolü”ydü. Ona göre nesneler dünyası insan tasarısının ürünüyPiet Mondrian, Compositions with dü. Nesnesiz red, yellow and blue, 1921. dünya (süp Kasimir Malevich, Black Square, 1913. CBT 1187 / 12 18 Aralık 2009 rematizm) çağı çıkarların ve bencilliğin ötesinde yüksek değerlerin gerçekleşeceği eşitlik kardeşlik ve barış içinde mutluluğa kavuşulacaktı. Malevich (Mondrian dan farklı olarak) eşitlğin Paul Klee, Highroad and Byroads, dengesini arı1929 yordu, ona göre bireysel ayrıcalıklar hiçlik içerisinde silinecek ve Suprematist sanatın varmak istediği “kozmik – bütün” eşitliğin dengesi olacaktı. Paul Klee doğadaki yaratma sürecini titizlikle izler ve sanatta yaratmanın bunun bir devamı olduğunu söyler. Sanat etkinliği ona göre “ biçim – oluşturan – düşünme “ etkinliğidir. Klee bu etkinliğin bilinç aydınlığında “ bilimsel kesinlikle” yürütülen çözümleme ve bileşime dayanması gerektiği kanısındadır. Sanat etkinliği. Oluşturan düşünceye dayanmalıydı ama bu etkinliğin yaratıcı olabilmesi için sezgi gerekti. Çünkü sanat Klee’ye göre yasa değildir, yasaların üstündedir. Bilimsel gelişmelere paralel olarak sanatçıların da imajinasyon dünyalarında etkileşimler oluyordu. Bunlardan Van Doesburg “biz düşünme ve ölçüp biçme yürekliliği gösteren ressamlarız” diyordu ve onlar düşüncelerinin boyutunu uzatıyorlardı. Hareket ve zaman birbirinden ayrılamayacağı için, bu sanatçıların eserlerine 4. boyut olarak zaman da girmişti. Bize bilinmeyenle ilgili kesin cevapları verecek olan bi Theo van Doesburg. ContraComposition with dissonances XVI. 1925. limdir kuşkusuz ancak bilimsel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle