17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM İnternet Konferansı ve Üniversiteli Kitle ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1187 18 Aralık 2009 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul [email protected] CBT 1187 / 3 18 Aralık 2009 “İnternet’in babası” Mustafa Akgül ile arkadaşları İnternet’in Türkiye’de dallanıp budaklanması ve hemen her alanda hayatın bir parçası haline gelmesi için uzun soluklu bir mücadelenin iz sürücüleridir. Geçen cumartesi pazar, İnternet konferanslarının 14. sünü gerçekleştirdiler. Akgül olmasa, konferanslar sürer mi tartımalı. Ancak İnternet, çok yönlü bir yaşam ortamı sunmasına, bu ortamın kullanılması ve değerlendirilmesinde sorunlar, engeller, düşünceler bulunmasına rağmen, fazla ilgi gördüğü söylenemez. Durum sanki “kullanıyoruz işte, nesini tartışacağız, bilmediğimiz ne var“ havasını yansıtıyordu! Katılım, daha çok, ilgili kişi ve kurum temsilcileriyle sınırlı kaldı gibi. Üniversitede yapılmasına rağmen, örneğin İnternet’i en çok kullanan öğrencilerden büyük bir meraklı kitlenin orada olması umulabilirdi! Sadece İnternet değil, pek çok ilginç, yeni araştırma sonuçlarının sunulduğu veya “canlı” sorunların tartışıldığı pek çok toplantıya, panele veya konferansa da, benzer şekilde öğrenci ilgisinin az olduğunu görüyoruz. Anlaşılan o ki, bu ve benzeri konferanslar ile öğrenci arasında bir ilgi / köprü kurulamıyor. Tamam, öğrenci kitlesi kendini daha çok hocasının derste anlattıklarından sorumlu görüyor! Ötesi kendisi için gerekli değil gibi. Burada öğrencileri kınamak belki gereksiz de. Öğrenci ile toplantılar arasında ilgiyi kuracak olan, belki de okulu, bölümü, hocası... Bu bir “hayat” yönlendirmesidir. Hocaların, konularıyla ilgiyi kurup öğrencilerini bu tür toplantılara yönlendirmesi beklenebilir. Biraz kitap ve ders notlarının dışına çıkarak, öğrenimle doğrudan veya dolaylı dirsek teması içinde olan konferans ve toplantıları izlemeyi, öğrenciler için bir “ders sorumluluğu” olarak görebilir, sunabilir.. Böylece öğrenci biraz hayata ve sorunlarına daha yakın durur. Bu işi, öğrenciliği süreci içinde yapmayacak da ne zaman yapacak? Üniversitelerde örneğin medyatik bir “artiste” ilgi kendiliğinden “patlarken”, bilgi ağırlıklı konulara göreceli büyük ilgisizliğin ciddi nedenleri olmalı; yoksa, ilgisizlik hocaların pek çoğuyla başlıyor, mu diyeceğiz? Öğrencilere rehberlik/önderlik yapmak gerekir... Peki siyasilere ne demeli? Örneğin, Haluk Şahin‘in yönettiği “İnternet, Siyaset ve Demokrasi” paneline, katılacağı açıklanan siyasi partilerden konuşmacıların hiç biri gelmemişti! Şahin, açış konuşmasının sonunda “belki de iyi oldu gelmemeleri, böylece biz de gerçek sorunları daha rahat tartışma ve siyasileri eleştirme fırsatını da kullanmış olacağız..” diyerek sorunu bağladı; konferansta bulunanlara da, demokratik tepkilerini siyasilere gösterme yurttaşlık görevlerini anımsattı! Şahin’in uyarısını, burada yerine getiriyorum... *** İnternet konferansları, Akgül’ün deyimiyle “topluma entelektüel liderlik yaptı. Türkiye’de bu yönde pek çok çabaya katkı verdi. Akademik Bilişim Konferansları, Kamunet Konferansı, İnternet Kurulu ve İnternet Haftası.. İnternet, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi. İnternetin temsil ettiği devrim, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. Bilgi teknolojileri bilimle sarmal bir şekilde birbirini tetikleyerek gelişiyor. İnternet, Bilgi Toplumunun taşıyıcısı, ön modeli, katalizörü konumunda. Bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Hiyerarşik yapıları kırmaya başlıyor. Bu değişimler köklü değişimlerdir...” İnternete 680 milyon bilgisayar kayıtlıymış (Türkiye’de 3 milyon) ve 1.7 milyara yakın insan (Türkiye’de yaklaşık 30 milyon) internet kullanıcısıymış. 234 milyon web, 190 milyon kadar alan adı varmış. Blog ve video sayısı da yüz milyonlar ölçüsünde imiş. Google’ın rakibi cuil.com 127 milyar sayfayı indekslemiş. Ülkemizde kırsal kesimde internet kullanan kadın yokmuş, toplam kullanım %8 kadarmış. Yurttaşların %30’u interneti hiç duymamış. (Bizim Rize’nin Fıçıcılar köyünde kullanan köylü kadın var!) Yurtiçinde ve dışında blog ya da web sayfası olanların sayısı milyonu aşmış. Kabaca değerlendirirsek, diyor Akgül “dünya ortalamasını yakaladık, ama Avrupa ortalamasını yakalayamadık: OECD raporlarında ya sonuncu ya da sondan 2. yiz. Son bir kaç yılda düşme görüyoruz. Dünya Ekonomik Forumunda ise 127 ülke arasında 55.; Birleşmiş Milletler egovernance raporunda 56’dan 76’ya düştük.. Her okulda İnternetimiz var..” 20062010 dönemini kapsayan Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı‘mız tepeden tırnağa başarısızlığı tescillendiği için bence, “ülkemizde sistematik bir Bilgi Toplumuna yöneliş” yok! “Türkiye gemisinin rotasını bilgi toplumuna döndürecek boyutta yapılanma, program, ve çaba yok... DPT Bilgi Toplumu Dairesi, Başbakanlık edevlet grubu, Türksat, ve BTK var. Bakanları içeren İcra Kurulu var ve içinde STK’lar gözlemci olarak var, ama yönetişimin düzgün çalıştığını söyleyebilmek zor. Bunun bir parlamento ayağı yok. Sivil toplumu, özel sektörü, üniversiteyi ve basını işin içine çekecek bir yapılanma yok.” Tabii, Başbakan’ın bile şikâyet eder göründüğü, ama kimsenin çözmediği İnternet, YouTube gibi yasaklar var! Bu konu da konferansta enine boyuna tartışıldı!.. Devesin, neden İnternetin doğru olsun! Gelecek cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle