Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bülent Tanör’ü anmak için Ülkemizin değerli hukukçularından Bülent Tanör, ölümünün 7. yılında, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği’nin düzenlediği devrim tarihi konulu bir toplantıyla anıldı. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com 4 Celal Şengör rahatsızlığı nedeniyle bu hafta “Zümrütten Akisler” yazısını yazamamıştır. Yazarımıza geçmiş olsun diliyoruz. CBT 1187/ 5 18 Aralık 2009 Aralık 2009 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen anma toplantısı, Prof. Dr. Tahsin Yeşildere ve Prof. Dr. Gencay Gürsoy’un, Bülent Tanör’ün kişiliği, düşünceleri ve ülkemiz hukuk tarihi içindeki yeri üzerine yaptıkları konuşmalarla başladı. Daha sonra, “86. Yılında Türkiye’de Ulus Devlet” konulu panele geçildi. Yrd. Doç. Dr. Özgür Mutlu Ulus’un oturum yöneticisi olduğu paneldeki ilk konuşmayı yapan Prof. Dr. Oktay Uygun, “Bülent Tanör’ün Gözüyle Türkiye’de Ulus Devlet’in İnşası” başlıklı konuşmasında, Bülent Tanör’le yaptığı konuşmalara dayanarak onun çeşitli konulardaki görüşlerini anlattı. Yrd. Dr. Murat Akan, “KemalizmSiyasal İslam Karşıtlığının Ötesinde Laikliği Araştırmak” başlıklı konuşmasında, Türkiye’deki laikliğin gelişimi ile ilgili tezini hazırlamak amacıyla ülkenin çeşitli yörelerindeki araştırma gezileri sırasında izlemiş olduğu halkın düşünsel yaklaşımları üzerine örnekler verdi. Prof. Dr. Zafer Toprak ise, “Ulus Devlet ve Küreselleşme: Türkiye Özelinde Dünden Bugüne” konulu konuşmasında özet olarak şunları söyledi: “Milli mücadelenin tabana yaygın bir nitelik taşıdığını sistematik bir hale getiren Bülent Tanör’dür. Müdafai Hukuk Cemiyetleri, Erzurum ve Sıvas kongrelerinden önce vardı. Bunlar daha önceki ittihatçı yapıların devamı niteliğindeydi. Bizde milli kimliğin Balkan Harbi’yle başlaması gerekir. Çünkü ulus kimliğinin oluşumu o zaman başladı. 19141945 dönemi Avrupa’nın çöktüğü, küreselleşmesiz bir evredir. Bu dönemde düveli muazzama gücünü yitirdi. Ülkelerin içine kapandığı bu evrede Türkiye Cumhuriyeti de ilk sanayileşme hamlelerini gerçekleştirmiştir. 1936 İş Kanunu, emekten yana önemli kazanımlar içeren bir kanundur. Geçmişteki olgulara bugünün sorunsallarından bakarak değerlendirmeler yapıyoruz. Tarihsel olgulara bakış tarzı küreselleşmeden bağımsız olarak ele alınamaz. Küreselleşmenin en önemli sonuçlarından biri de, postmodern düşünme tarzı olmuştur. Bugün Türkiye’de yapılan tezlerin çoğunluğu, postmodern nitelikte tezlerdir. Türkiye’de sosyolojinin en büyük açmazlarından biri budur. Makro meselelerden mikro meselelere geçiş vardır. Bugün incir çekirdeğini doldurmayan konularda tezler yapılabilmektedir. Daha önce toplumsal sorunlara yöneliniyordu. Bugün toplumsal ve sınıfsal olandan, kültürel olana yönelme vardır. Kültüralizm baskın duruma gelmiştir. Tamamen olumsuz olmamakla birlikte, toplumsal olandan bireysel olana dönülmüş ve ifade biçimleri de değişmiştir. Yapısalcılıktan anlatımsalcılığa ve roman gibi tarih yazma eylemine geçilmiştir. Aydınlanma düşüncesine aykırı olarak, “herkesin kendi gerçeği vardır” noktasına gelinmiştir. 1930’larda Türklerin temel kaygısı, Türklerin brakisefal olduğunu kanıtlamaktı. Ancak o dönemde defansif bir ırkçılık vardı. Fiziksel antropoloji, 1930’lar Türkiye’sinin en gelişmiş bilim dalıydı. Nitekim Türkiye’deki ilk uluslararası kongre, fiziksel antropoloji kongresi olmuştur. İsmet İnönü’nün, Kurtuluş Savaşı’ndaki rolü dışında, tarihsel olarak iki büyük rolünden ve özelliğinden söz edebiliriz. Bunlardan birisi, Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’nın dışında tutması, diğeri de çok partili parlamenter sisteme geçişe öncülük etmesidir. Ayrıca dünya tarihinde, cumhurbaşkanlığı yaparak paralara resmini bastırıp da daha sonra muhalefet partisi liderliği yapmış başka bir insan yoktur. Bu da onun farklı bir niteliğine işaret eder.”