01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) resini, hızını ve mesafesini ölçerek koşucuya bağlı olan iPodNano’nun üzerindeki alıcıya gönderiyor. Apple, koşucuların sensörü farklı bir ayakkabıya yerleştirmelerini önlemek için Nike+ ayakkabılarının içinde bir RFID çip gömerek sensörü faal hale getirmeyi planlıyor. Böylece sensor başka markalarda çalışmayacak. Tahmin yapmak eskiden belki bir sanattı, ancak kapitalist sistem içinde tahminin kendisi kirli oyunlara alet edilen bir olgu haline geldi. Ayakları yere basmayan tahminler, yatırımcıları yanlış yönlendirmeye ya da belli alanlara yatırım yapmaya zorlamakta. Sonuçta kazanan o tahminleri yapanlar ya da yaptıranlar oluyor; yatırımı yapanlar değil. KİRLİ SULARI TESPİT EDEN HIZLI TEST Tsunamiler gibi doğal felaketler çoğunlukla yerel su kaynaklarının zararlı bakterilerle kirlenmesine yol açar. Ancak sudaki kirliliği ölçen hâlihazırdaki testlerden üç günden önce sonuç alınamıyor. Şimdi 30 dolarlık testler yalnızca yarım saatte sonuç veriyor. Sydney yakınlarındaki Avustralya Çevresel Biyoteknoloji İşbirliği Araştırma Merkezi’nin geliştirdiği yeni bir test kapsamında, minik mıknatıslara bağlanmış antikorlar suya ilave ediliyor. Dolayısıyla örnekteki bakteriler antikorlara bağlandığı zaman mıknatısların üzerinde toplanıyor. Örnek daha sonra bakterileri kırarak açan bir kimyasalın bulunduğu kabarcık kutusuna enjekte ediliyor. Böylece bunların RNA’sının kaçması sağlanmış oluyor. Oda sıcaklığında etkili olabilecek şekilde modifiye edilmiş bir enzim, RNA’yı büyüterek, elektrokimyasal bir sensör tarafından tespit edilebilmesini sağlıyor. Bu test, bakteri miktarı çok az olsa bile tespit edebiliyor. Tahmin Oyunu Ülkemizde iki cildi de yayımlanan John Perkins’e ait Bir Ekonomik Tetikçinin Anıları (April Yayıncılık) kitabının özünde kapitalist düzenin doğal kaynaklara sahip ülkelerin kaynaklarını nasıl ele geçirdiği anlatılmaktadır. Gerçi bu bilgiler çoksatar listesine giren kitaplara dönüşecek kadar ayağa düştüğüne göre çoktan demode olmuştur diye düşünülebilir ama bugün hâlâ az ya da çok geçerli olduğunun göstergeleri de mevcut (örneğin bakınız Irak’ın ele geçirilişi). Kitapta bahsedilen metodoloji kabaca şöyle çalışıyor: Doğal kaynaklara sahip ancak ondan istifade edip kalkınamamış ülkelere danışmanlık veren çokuluslu ABD şirketleri öncelikle ülkenin gelecek beş, on, yirmi yıllık sosyal, demografik ve ekonomik büyüme tahminlerini yaparlar. Buna göre ülkenin gereksinim duyduğu altyapı yatırımları tespit edilir (yollardan, konutlara, enerji santrallarına kadar geniş bir yelpaze). Bu altyapıları kuracak imkânı olmayan, ama sahip olduğu doğal kaynak nedeniyle gelişme potansiyeli olan ülkeler, yine ABD’li çokuluslu şirketlere ya da onların desteklediği yerel büyük şirketlere bu altyapıları kurma ihaleleri verir. Karşılık olarak da devletler doğal kaynaklarını belli bir süre için bu ABD’li şirketlere devreder. Tahmin edileceği gibi “ya deve ya deveci ya da padişah ölür”, o kadar uzun sürede önden tahminleri yapılan büyümeler gerçekleşemez, ancak o altyapılar kullanılmayacak da olsa kurulur ya da yarı kurulur. Her durumda doğal kaynaklar sömürülür. Bu tahmin oyunu teknoloji, bilişim dünyasının da başına bela bir olgu. Bir süre önce internetin sükse yaptığı son onbeş yılda elektronik ticaretin büyümesi konusunda hangi tahminlerde bulunulmuş ve buna karşılık gerçekleşen figürler ne çıkmış diye bir araştırayım dedim. Karşıma ilginç bir tablo çıktı. Tahmin yapan ve tahmin yapma konusunu profesyonel bir hizmet olarak sunan firmalar da dahil olmak üzere hiçbir kişi ya da kuruluş tahmin yaptığı konuyla ilgili olarak zamanı geldiğinde arkasına dönüp de gerçekleşen figürlerin ne olduğunu araştırma zahmetine bile katlanmamış. Diyelim ki 1995 yılında şöyle bir tahmin yapılmış olsun: 2000 yılında toplam global eticaret hacmi 1 Trilyon dolar olacak. 2000 yılına gelindiğinde ne kadarlık bir eticaret yapıldığı konusunda hiçbir bilgi yok. Dolayısıyla da beş sene önce tahminde bulunan firmanın bu çalışmasının ne kadar doğru çıktığı hakkında bir yorum yapmak mümkün olmuyor. İşin ilginci bu firmalar bugün de örneğin 2015 için benzer tahminlerde bulunmaya devam ediyorlar. Yapılan bu tahminler sadece yukarıdaki örnekte olduğu gibi sayısal olgularla sınırlı da değil. 1996 yılında ABD’de katıldığım bir konferansta gelecek beşon seneye damgasını vuracak beş teknolojiden bahsediliyordu ve bunlar içinde tv, bilgisayar ve telefonun artık farklı birer cihaz olmaktan çıkıp tek bir cihaz haline geleceği söyleniyordu. Bugün bu cihazlar hâlâ ayrı ayrı yerlerini koruyorlar. O gün bu stratejiye yatırım yapmış olanlar ise avuçlarını yaladı. Tahmin yapmak eskiden belki bir sanattı ancak kapitalist sistem içinde tahminin kendisi kirli oyunlara alet edilen bir olgu haline geldi. Ayakları yere basmayan tahminler, yatırımcıları yanlış yönlendirmeye ya da belli alanlara yatırım yapmaya zorlamakta. Sonuçta kazanan o tahminleri yapanlar ya da yaptıranlar oluyor; yatırımı yapanlar değil. Elbette ki gelecek ile ilgili adım atmadan önce tahmin yapma müessesine başvurulmalı. Ancak bu müessese suiistimal edilmemeli. Teknoloji dünyası bunun son örneğini 90’lı yılların ikinci yarısında gördü. Yapılan tahminlerin de şişirmesiyle diyelim ki birkaç ürünü/firmayı doyuracak alanlara düzinelerce ürün/firma için yatırım yapıldı. Sonuçta ya o firmaların hepsi birden battı ya da sadece birkaç tanesi ayakta kaldı ve yatırım yapılan diğer firmalar yok oldu. Şimdi 2009 yılıyla birlikte teknolojide global olarak yeni bir şahlanış potansiyeli var. Eğer benzer hatalar 20092012 döneminde de yapılırsa, bu kez dünyayı öyle Afganistan ya da Irak’taki gibi bölgesel savaşlar bile kurtaramaz. Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkması kaçınılmaz hale bile gelebilir. YÖRÜNGE ÜZERİNDE MOLA DURAKLARI Ay’da bir üs kurmak oldukça zor bir işlem, çünkü Dünya’dan Ay’a kadar olan yolu tek bir depo yakıtla kat etmek neredeyse olanaksız. Bu sorunun yörüngeye yerleştirilmiş bir yakıt istasyonu ile çözülmesi planlanıyor. Bu aslında çok da yeni bir fikir değil. Bugüne dek yakıt tanklarında depolanmış yakıtın üzerine düşen güneş ışığının, uzay araçlarının kullandığı sıvı hidrojen ve sıvı oksijeni buharlaştıracağı düşünülüyordu. Colorado’daki United Launch Alliance’dan Bernard Kutter ve meslektaşları Kapton ve alüminyumdan yapılmış bir siperliği olan tank tasarladılar. Kutter, Kapton’un tankın içinde bulunan yakıtın ısınmasını engelleyeceğini ileri sürüyor. Ay yüzeyine kargo taşıması planlanan Ares V roketinin yörüngede yakıt takviyesi yapma şansına kavuşmasıyla, 20 ton daha fazla yük taşıyabileceği söyleniyor. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1128/ 19 31 Ekim 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle