01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Düşündüşlem Deyişler Yeni İnsan Yayınevi Hayrettin Ökçesiz Dergimizde iki hafta bir Hukuk Politikası yazılarıyla da tanıdığınız Prof. Hayrettin Ökçesiz bilmediğimiz tanımadığımız bir yönüyle karşımıza çıkıyor: Deyişler… Kısa özlü sözler ve düşünceler denizi.. Ökçesiz, 20 yıldır bunları bir kenarda biriktirmiş ve şimdi de okurlarıyla paylaşıyor. Deyişler, 6 bölüme ayrılmış: El’li Söz; Flu(x)us, Flu(x)usI; Flu(x)us II; Flu(x)usIII, Flu(x)us IV. Yeni İnsan Yayınevi (0216345 8543; www.yeniinsanyayinevi.com) kitabı felesfe serisinden bastı. Ökçesiz’den: "Bir şeyi söylerken binini susarız. Binini duyumsamak, birini duymaktan daha güzel değil mi? Ya da öyle bir şey söylemeli, duymalı ki, binini birden duyumsatsın." Deyiş yazmak büyük emek ister, şüphemiz de felsefi düşünce ve evreni, insanı, toplumu sarıp sarmalama yeteneği… Deyişlerde hepimiz biraz varız.. Bilimsel araştırmalar ve patolog eksikliği Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Bölümü’nden Dr.Tan İnce’nin liderliğinde bir grup patologbilim insanı, Nature Biotechnology’de yayımlanan mektuplarında, son on yıldır yapılan bilimsel çalışmalarda patoloji konusunda ciddi hataların yapılmakta olduğuna dikkat çekti. Yazıyı özetle sunuyoruz. S Toros Sedirinin Biyolojisi ve Silvikültürü Prof. Dr. Melih Boydak, Dr. Mehmet Çalıkoğlu, OgemVak; 03122233767, [email protected] İstanbul Üniversitesi rektör adaylığını da açıklayan Prof. Melih Boydak, “Kızılçamın Biyolojisi ve Silvikültürü” başlıklı İngilizce ve Türkçe yayımlanan kitaplarından sonra, şimdi de “Toros Sedirinin Biyolojisi ve Silvikültürü” kitabını, değerli çalışma arkadaşlarının katıklarıyla yayımladı. Boydak, sığ, orta ve ortaderin topraklı, dikey çatlaklı çıplak karstik alanlar için “tam alan serpme ekimleri” yöntemini geliştirmiş, yöntem önemli başarılar elde edilerek uygulanmıştı. Toros sedir ormanları çoğalmıştı. Boydak şimdi, yazılı belgelere 4750 yıl öncesine kadar ulaşılan ve “kudretin, büyüklüğün, metanetin, şan ve şerefin. Zenginliğin, takdirin ve dünya çapında yayılışın” simgesi olarak tanına Toros Sediri üzerine, dünya ve ülktemizdeki son araştırmaları özümseyerek ve kendi bilimsel çalışmalarıyla da sentezeleyerek, bu kitabı yazdı… ([email protected]) on 2030 yıldır teknolojideki gelişmelere paralel olarak temel ve klinik araştırmalarda patolojinin payının arttı. Örneğin, araştırmalarda genetiğine müdahale edilmiş farelerin daha fazla kullanılması, farelere özgü hastalık modellerinde büyük çeşitlilik yarattı. Ve son günlerde mRNA ifadesi demetleri ve doku mikrodemetleri gibi yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla, temel bilim araştırmacılarının da hastanın doku örnekleri üzerinde daha fazla çalışma yapmasının yolunu açtı. Ne var ki elde edilen sonuçları doğru değerlendirmeye kalkıştığımızda yetersiz kaldığımızı fark ediyoruz. Farelerde hastalık fenotiplerinin* sistematik analizi ve bunların insan hastalıklarıyla ilintisi “karşılaştırmalı patoloji” dalında uzmanlık gerektiriyor. Karşılaştırmalı patoloji, bir pataloğun hem fare gibi hastalık modellerinin yaratıldığı ve araştırıldığı hayvanların hem de insan anatomisi ve dokularının mikroskobik analizinde (Hispatoloji ve immunopatoloji) eğitim alınmasını gerektirir. Ne yazık ki bu konularda biyologların ve doktorların çoğunlukla yetersiz eğitim aldığını görüyoruz. Patolojinin bir dalında formal eğitim alınmış olması, patolojinin diğer dallarında da bilgi sahibi olunmasını kolaylaştırabilir. Ancak önceden hiç patoloji eğimi almamış bir temel bilimcinin kendi kendini eğiterek uzman patolog haTan İnce line gelmesi imkânsızdır. PATOLOJİ UZMANININ GEREKLİLİĞİ Karşılaştırmalı patoloji uzmanlığına sahip olan bizler, son on yıl içinde yapılan doku bazlı araştırmalara, yazarlar ve danışmanlar da dahil, herhangi bir patoloji uzmanının katılımının söz konusu edilmediğini tespit ettik. Dahası bu çalışmalarda patoloji terimlerinin yanlış kullanımı ve verilerin yanlış değerlendirilmiş olması, yazıların değerlendirilmesi sırasında herhangi bir patoloji uzmanına danışılmadığını gösteriyor. Karmaşık istatistiksel analizler içeren bir çalışma metninin hazırlanmasında veya gözden geçirilmesinde, bir istatistik uzmanının hazır bulunmadığı makaleleri bilimsel dergiler kabul etmiyor? Oysa insan dokularının ve genetik yapısına müdahale edilmiş fare fenotiplerinin değerlendirilmesine sıra geldiğinde, hiçbir uzman patoloğa başvurmadan doğrulanmamış “kendin pişir kendin ye usulü patoloji”nin temel bilim yayınlarında genel bir uygulama haline geldiğini görüyoruz. Daha önceki makalelerimizde karşılaştırmalı patolog sayısında azalmaya dikkat çekmiştik. Bize kalırsa var olan uzmanların görüşlerine başvurmak ve bu bilim dalının gelişmesini teşvik etmek giderek daha acil bir nitelik kazanıyor. Bazı durumlarda dergi editörlerinin danışabileceği bir uzman karşılaştırmalı patolog her zaman kolayca bulunamayabilir. Ancak çalışma metnini baştan sona gözden geçirecek bir patologbilim insanının bulunmadığı koşullarda dahi, dergi editörleri patoloji verilerinin olgu ve/veya kalite kontrolü için en azından bir patologdan uzman görüşü alabilirler. Nature dergisinde, çalışma metinlerinin gözden geçirilmesi sırasında böyle bir yaklaşımın uygulanması, bilimsel araştırmaların sağlığı açısından çok büyük, pozitif bir etki yaratabilir. Bizler, bu tür sorunlara çözüm üretmek amacıyla, araştırmacıpatoloji olarak “Genomik Patoloji Merkezi” adı verdiğimiz, kâr amacı gütmeyen bir eğitim vakfı kurduk. Adresimiz (CGB; Davis, CA, USA; http://www.ctrgenpath.org). Bu konu ile ilgilenen diğer patologları, çalışma metinleri için standartlar oluşturma tartışmalarına katılmaya çağırıyoruz. Bu mektup CGP’nin öğretim görevlilerinin ve aşağıda imzası bulunan diğer bilim insanlarının ortak görüşlerini temsil ediyor: Tan İnce, Jerrold M Ward, Victor E.Valli, Dennis Sgroi, Alexander Yu Nikitin, Massimo Loda, Stephen M.Griffey, Christopher P.Crum, James M.Crawford, Roderick T.Bronson, Robert D.Cardiff. *FENOTİP: Kişinin kalıtsal yapısının dışa akseden görünümü, aynı tür fertlerini belirleyen, gözle görülebilen özelliklerin tümü. Evren ve Yaratılış Arkadaş Yayınevi Prof. Dr. Cengiz Yalçın Tarih boyunca, insanın yanıtını aramaktan vazgeçmediği en önemli soru evren ve yaratılış üzerine olandır. Felsefi ve bilimsel akımların zamandaki seyrine baktığımızda, bulunan her yanıtın bir başka soruya zemin hazırladığını görürüz: Evren neden yapılmıştır? Madde nedir? Maddeyi bir arada tutan etken nedir? Kuantum fiziği ve evrenin yaratılışı arasında nasıl bir ilişki vardır? Higgs parçacığı gerçekten var mıdır? ODTÜ Fizik Bölümü ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu eski başkanlarından, Türk Fizik Vakfı kurucu üyesi Prof. Dr. Cengiz Yalçın, insanın aklını fark ettiği andan bugüne yanıtını aradığı temel soruda izlediği yolu, herkesin anlayabileceği bir dille özetlerken, okuru bilimsel düşüncenin tarih içindeki gelişimine de tanık ediyor. Evren ve Yaratılış, Büyük Patlama’dan Standart Model’e, evrende, makroskopik ve mikroskopik düzlemde serüven dolu bir geziye davet ediyor. Aristo’dan Newton’a, Einstein’dan Hawking’e, Planck’e ve nicelerine; geçmişten bugüne evrenin yaratılışını kavramaya çalışan filozof ve bilim insanlarının düşünce sistemlerini ve çalışmalarını anlaşılır bir dille aktaran kitap ayrıca, din ve bilim arasındaki çatışmaların kaynağını da fizik yasaları çerçevesinde inceliyor. Bu kitap evren ve yaratılış konusunun tarihsel gelişimini izleyerek, küresel ölçekte bilimsel olmanın ne anlama geldiğini ortaya koyuyor. Telefon: 0 312 394 62 70, www.arkadas.com.tr CBT 1125/ 8 10 Ekim 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle