25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİYOLOJİ POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org Bu köşeye sinen bunca karamsarlığın nedeni ne? İllâ şart mıdır ulusal bir stratejimizin olması? Karamsarlığın Nedeni... Bilim, teknoloji ve inovasyondaki hal ve gidişimiz konusunda güzel şeyler yazmadığımın farkındayım. Son olarak da, ulusal stratejiden yoksunluğumuzun altını çokça çizdim. Oysa, bizleri mutlu edecek havadisler de az değil. İşte bir örnek: 'Platforma' diye bir şirket; hiç duydunuz mu, bilmiyorum. Fikir edinmeniz için, kurucularından Ali Akurgal'ın şirketteki işini söyleyeyim: Tespit ettiği bir ARGE yeteneğini o yeteneğe sahip olanların hiç akıllarında olmayan, getirisi yüksek başka iş alanlarına taşıyor. Yaptığı son işi Akurgal'ın kendisinden dinleyelim: "Şimdi, ARLA 2010 adlı bir limitet şirketle çalışıyorum. Bunlar (bir karıkoca) konut otomasyonu için kendi tasarımları ürünler yapmışlar. Hedef müşterileri villalar ve nitelikli apartman daireleri. Ben bunların ürünlerini farklı bir şekilde bir araya getirerek ve birkaç değişiklik yaparak; buna ENTES'in 'power meter'larını, Erdem Elektronik'in akustik dedektörlerini, Çin malı pasif IR dedektörlerini ve Mavisis firmasının özgün tasarımı bir 'elektronik balast'ı ekleyerek ve yeni bir kullanıcı arayüzü yazdırarak bir sistem yaptım. İlk sevkıyat İtalya'ya, Acerra kasabasına yapılıyor..." Sistem 'etrafta yaya kalmadığında sokak lambalarını teker teker düşük güce indirerek elektrik tasarrufu yapmaya' yönelik yeni bir çözüm getiriyor: "Cıva ve sodyum buharlı lambalar söndürüldüğü vakit yeniden ışık verir duruma gelmeleri dört dakika kadar sürüyor. Bu nedenle 'gerek yoksa söndürelim ihtiyaç olunca yakarız' yaklaşımı geçersiz. Halbuki, bizim sistemimizde, yarı gücüne indirdiğiniz ampulü anlık olarak tam güce getirebiliyorsunuz, aynı hızla tekrar kısabiliyorsunuz." Sistemin başka marifetleri de var: "Boyu kısa canlılara (kedi köpek) ışık yakmıyor... Merkeze, 'ampul bozulmak üzere' uyarısında bulunabiliyor... Bozulan ampulü, ilgili teknisyenlere direkt numarasıyla ve SMS yoluyla bildiriyor... Bir de, tabiî istenirse, İstanbul'da oturduğum yerden, Acerra'daki merkeze internetten ulaşıp istediğim ışığı yakıp istediğimi söndürebiliyorum." "... Acerra'da belli noktalara konacak 66 kontrol birimiyle 5.500 ampul denetlenecek. Hesaplarımız doğruysa, sistem, sağladığı tasarrufla, 242 günde parasını çıkartıyor. Bir ay, her sokağın çektiği gücü ölçecekler. Başarılı bulunursak, sırada 83 kasaba daha var. Toplamı 600.000 ampul. ARLA bu işe 10 milyon dolarlık fatura kesecek." Başka bir örnek, Vestel: Şirketin İcra Kurulu Başkanı Ömer Yengül, 15 Aralık 2006 günlü gazetelerde yer alan açıklamasında, hemen hemen bütün sektörlerde kullanılabilecek bir yakıt pili geliştirdiklerini belirterek şu haberi veriyordu: "Pil, özellikle dizüstü bilgisayar, telsiz gibi aletler için enerji jeneratörü olacak. Bora dayalı enerji yatırımları konusunda dünya çapında ses getirecek başka projelerimiz de var." Ertesi günün gazetelerinde ise, İcra Kurulu Üyesi Cengiz Ultav'ın, Vestel mühendislerince geliştirilen insansız uçak konusunda bir açıklaması vardı. Piste ihtiyaç duyulmaksızın elle uçurulabilen ve otomatik pilota bağlı olarak uçuş yapabilen bu uçaklar, uzaktan elle kumanda edilerek belirlenen hedeflere yöneltilebiliyor; 10 kilometre uzaklığa kadar anında görüntü aktarabiliyor; istenirse bu mesafe artırılabiliyor. 1.5 2 saat havada kalabilen ve kolayca gövde üstüne inebilen bu uçaklarla denizde kaybolan bir uçak aranabiliyor; orman içinde ateş yakan piknikçiler belirlenebiliyor; araç ve canlı takibi yapılabiliyor... Yine gün geçmiyor ki, Aselsan'la, ŞişeCam'la, ARGE merkezinde 550 kişi çalıştıran ve 2005 yılında patent başvuru sayısını 136'ya çıkaran Arçelik'le ya da başka şirketlerimizle ilgili bir başarı öyküsü gazetelerde yer almasın. Sadece şirketler mi? TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Enstitüsü'nce geliştirilen ulusal işletim sistemi, Pardus az başarı mı? O zaman, bu köşeye sinen bunca karamsarlığın nedeni ne? İlla şart mıdır ulusal bir stratejimizin olması? Türkiye’de yaşayan 47. yılan bulundu: Amanos yılanı Adnan Menderes Üniversitesi’nden araştırma görevlisi Aziz Avcı’nın bulduğu ve Türkiye ve dünya için bu yeni yılan türüne Rhynchocalamus barani bilimsel adı kondu. Böylece Türkiye’de kurbağa, kertenkele, kaplumbağa veya bir yılan türü ilk kez sadece Türk biliminsanları tarafından bulundu. Yılan 30 cm. boyunda ve zehirsiz. Prof. Dr. Kurtuluş Olgun, Adnan Menderes Üniversitesi Biyoloji Bölümü, kolgun@adu.edu.tr; http://biyoloji.adu.edu.tr 26 Mart 2005 tarihinde daha önceki ismiyle Cumhuriyet Bilim ve Teknik Dergisi’nin 940. sayısında o günlerde gündemde yer alan Çevre ve Orman Bakanlığı’nın hayvanların isimlerini değiştirmesi ile ilgili haberlere kaynak oluşturması amacıyla "Hayvansal İsimlendirme İlkeleri" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıda kısaca yeni bulunan bir türe bilimsel bir isim verilirken nelere dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamış ve yeni bulunan bir türe isim verildikten sonra bunun değiştirilmesinin olanaksız olduğunu belirtmiştim. Ayrıca bu yazımda, Türkiye’de üniversitelerde veya değişik yerlerde çalışan "bilim insanları"na gerekli desteğin sağlanması ve yeni türlerin bulunması durumunda, özellikle hayvanlara isim verilmesi ile ilgili sorunların ortadan kalkabileceğini söylemiştim. Türkiye ve dünya için yeni olan bir yılan türü, TÜBİTAK tarafından desteklenen bir projenin ŞEKİL 1: Rhynchocalamus barani’nin genel görünümü (ergin dişi ZDEU 122/2006: 1). Foto A. Avcı. CBT 1041/6 2 Mart 2007 arazi çalışmaları sırasında bulundu ve hayvana isim verme sorunu da bir ölçüde çözüldü. Yeni türe ait bir erkek ve bir dişiden (Şekil 1) oluşan 2 örnek, Doğu Akdeniz (Mersin, Adana, Hatay, Osmaniye, Kilis, Gaziantep) illerini kapsayan ve 2005 yılından bu yana devam eden bir projenin arazi çalışmaları sırasında 1 Mayıs 2006 tarihinde, DörtyolHassa arasında (Hatay) Amanos Dağları’nın 1310 m. yüksekliğindeki bir bölgesinde Arş. Gör. Aziz Avcı tarafından bulundu. Daha sonra proje ekibinden Adnan Menderes Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim elemanları Dr. Nazan Üzüm, Arş. Gör. Aziz Avcı, doktora öğrencisi Can Yılmaz ile Dokuz Eylül Üniversitesi Fauna ve Flora Araştırma Merkezi’nden Dr. Çetin Ilgaz ve tarafımdan yapılan ayrıntılı değerlendirmeler sonucunda, bu iki örneğin, kendisine en yakın olan Eirenis cinsi yılanlardan farklı olarak, ağız içindeki diş sayısının 68 (diğer cins çok sayıda dişe sahiptir) ve sınıflandırmada oldukça önemli olan baş tarafta bulunan plaklardan bir tanesinin geniş ve kısa (diğer cinste dar ve uzun) olmasıyla, Türkiye ile birlikte Ortadoğu’da 2 türe sahip Rhynchocalamus cinsine ait olduğu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle