20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu lanım hızlarını ikiye katlayabiliyor ve değişen iş ihtiyaçlarına göre sanal sunucuları otomatikman büyütüp küçülterek sistem yöneticisinin verimliliğini artırabiliyorlar. Yeni HP Care Pack hizmeti, 1 Şubat itibariyle HP Hizmetler, seçilmiş HP distribütörleri ve HP çözüm sağlayıcıları aracılığıyla sunulmaya başlanacak. Dünya çapında hizmete erişim ise daha sonraki birkaç aya yayılacak. HP’nin Sanallaştırma çözümleri hakkında daha fazla bilgi için: www.hp.com/go/virtualization. TanolTurkoğ[email protected] Sanal dünyada imtiyaz kimin elindedir? Bir şiirin ya da şairin tlif haklarını elinde tutan bir yayınevinin mi mesela, yoksa internette sörf yapan bireylerin mi? Şiir Antolojisi Olarak İnternet Geçtiğimiz haftalarda Yapı Kredi Yayınları’nın internet sitelerinde yayınlanan ve telif hakları kendilerinde olan şairlerin şiirlerinin kaldırılması konusundaki girişimleri çeşitli tonda tepkilerle karşılaştı. Yargısız infaz konusunda bir zamanların tetikçilerini aratmayan medyamızın bir kesimi de bu polemiğin üzerine atladı ve çıkan toz bulutu içinde yapılmak istenen şeyin ne olduğunu anlamakta güçlük çeker oldum. Neyse ki bu konulardaki duyarlılığı ile tanınan Sayın Doğan Hızlan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde, bunun bir yasaklama olmaktan ziyade belli bir kaliteyi, disiplini gözetme kapsamında yapılan düzenleme olduğunu YKY’nin Genel Yayın Yönetmeni Sayın Raşit Çavaş’a dayanarak açıkladı; konuya biraz netlik geldi. YKY’nın derdi, telifi ellerinde olan şairlerin internet sitelerinde yer alan şiirlerini kaldırmak ve dolaylı da olsa şiirseverleri kitap almaya zorlamak değil. Daha ziyade değerli şairlerimizin, internetin standard kalitesizliğine meze olmasının önüne geçmek. Nedir bu standard kalitesizlikler? Örneğin altı üstü sağı solu reklam spotlarıyla dolu olan bir web sitesinde bir Dağlarca şiiri görmeyi ister misiniz? Şahsen ben öyle bir sayfada yer alacağına hiç konmamasını yeğlerim bir şiirin. Peki şiirin orijinalliğine müdahale edilmediğini nasıl teyid edeceksiniz? Bugün eposta zincirleriyle pek çok yazara atfen yazılar gelmekte. Bir dönem en çok Can Dündar imzalı yazılar geliyordu böyle. Ancak ne ilginçtir ki giderek ortalıkta dolaşan bu yazıların bazılarının Can Dündar’ın kaleminden çıkmadığı anlaşıldı. Bu kez benim gibi pek çok insanın içine bir kurt düştü. Ondan sonra gelen o tür yazıları, sahibi gerçekten de yazının altındaki isim dahi olsa, "acaba?" ikircikliliği ile okumak yerine direkt silmeye başladım. Sonuç? Belki de üç beş kişinin şark kurnazlığı pek çok yazarların okunurluluğunu etkiledi. Yarın aynı şey değerli şairlerimizin şiirlerinin de başına gelebilir. Bir web sitesinde Nazım imzalı okuyacağınız bir şiirin Nazım ile uzaktan yakından bir ilgisi olmayabilir. Herkes Nazım uzmanı değil. Nazım’ın ne tür bir melodiye sahip olduğunu bilip de "Aaa bu Nazım değil" diyemez. Alın işte size fırsat. Nazım’ı nasıl bir şair yapmak isterseniz, öyle bir şair hale getirebilirsiniz. Zevke sefaya düşkün mü göstermek istersiniz, kendi çıkarları için vatanını satmak istemiş gibi mi göstermek istersiniz. Bunun sonu var mı? Yok elbette. Dersimiz bilgi okyanusu ise konumuz da bilgi olgusunu değerlendirebilecek bir düzeyde formasyona sahip olmaktan geçmelidir. Bugün internete erişenlerin profiline baktığımızda, her ne kadar yukarıdaki asgari gerekliliği yerine getiren birey sayısı azınsanmayacak bir hacimdeyse de yine de bu gruba giremeyen önemli bir kitle var. İşin ilginci bu bireylerin topluma zarar verecek bir eylem içine girmeleri için belli bir çoğunlukta olmaları da gerekmiyor. Bugünün mevcut bilgi okyanusu ve iç denizleri, bir bireyi bile yeterince donanmış hale getirebiliyor – o aklına koyduğu eylemi gerçekleştirebilmesi için. Peki ne yapmalı? Burada resmi web sitelerine büyük görev düşmektedir. Örneğin YKY, kendini o şekilde lanse edebilmeli ki bir şahıs Nazım şiirini arıyorsa, aramaya önce YKY sitesinden başlayabilmelidir. Bunun için resmi web siteleri aktif rol oynamalıdır. Yani şiiri web sitesine koymakla iş bitmez. Örneğin google’a girip de Nazım Hikmet şiiri dendiğinde ilk çıkan site YKY olmalıdır. Bunu yapmayı engelleyici en büyük psikolojik engel şu: Sanal dünyada imtiyaz kimin elinde? Bir şiirin ya da şairin telif haklarını elinde tutan bir yayınevinin mi mesela, yoksa internette sörf yapan bireylerin mi? Sanal dünyayla ilgili bu tür sorunları ancak "imtiyaz sanal dünyanın bireylerindedir" mentalisini idrak ettiğimizde aşmaya başlayabiliriz. Unutmamalıdır ki internet, "tüm dünyanın (kendi kategorisindeki) herşeyi; birleşin!" mottosunu hızlıca yerine getiriyor olmanın başka bir adıdır. ULTRASONİK OKUMA El ile not almak aslında, sessiz sedasız yapılan bir işlemdir; enerji istemez ve kalem kağıt gibi basit gereçlerle yapılabilir. Ancak daha sonra bu notları okumaya çalıştığınız zaman, yazdıklarınızı okumakta genellikle zorlanırsınız. İsrail’deki EPOS şirketinin geliştirdiği bir çözüm, el yazısını sökme sıkıntısını ortadan kaldırıyor. Bu çözüm bir kalemden oluşuyor. Ancak ses dalgaları ile çalışan bu kalem, el yazınızı izliyor ve bunları dijital bir görüntü olarak kaydediyor. Bir bilgisayar ise bu görüntüleri yazılı metne dönüştürüyor. NASIL ÇALIŞIYOR? Kalemin içinde bir kızılötesi verici, alıcıyı, kalemin erişim menzili içinde olduğu yönünde uyarıyor. Yazı yazmaya başladığınız zaman kalemin içindeki bir ultrasonik verici, alıcının içindeki iki sensöre spesifik bir dijital "ıslık" gönderiyor. Bunlar, ıslığın kendilerine ulaşıncaya kadar geçen zamanı hesaplayarak kalemin konumunu belirliyor. Sistem saniyede 240 okuma yapabiliyor ve bu okumaların doğruluk payı 40 mikron aralığında (insan saçı kalınlığının yarısı). Ultrasonik sensörler Ultrasonik verici Kızılötesi verici Daha önceki dijital kalemlerden farklı olarak, EPOS sistemi özel bir kalem ve dokunmaya duyarlı bir tablet gerektirmiyor. Yapacağınız tek şey kağıdın üzerine küçük bir alıcı yerleştirmek ve pille çalışan bir kalem kullanmak. Bu sistemin 50 dolara satılan ilk versiyonunda alıcı bir USB kablosu ile bilgisayara bağlanıyor. Bu yıl piyasaya çıkacak olan 80 dolarlık versiyonda alıcının içinde kendi belleği bulunuyor. Dolayısıyla bu belleğe yüzlerce sayfayı kaydedip, daha sonra bilgisayara boşaltıyorsunuz. Gelecekteki versiyonlarında tek bir alıcı –örneğin konferans masasının ortasına yerleştirilebilir kullanılacak. Bu ortak alıcının düzinelerce kalemi okuması bekleniyor. TELEFON ŞARJ EDEN BİSİKLET Motorola, geçenlerde Las Vegas’ta yapılan Elektronik Eşya Fuar’ında sergilediği "kinetik şarjör"adını verdiği düzenek, açık havada cep telefonunuzun şarjı bittiği zaman kapalı bir mekana girip elektrik prizi arama sıkıntısından kurtarıyor. Kinetik şarjörün en önemli özelliği hemen hemen tüm bisikletlere bağlanabilmesi. Arka tekerlekler bir dinamoyu çevirdiği zaman elektrik üretiliyor ve bir voltaj düzenleyicisi pillere giden enerji akışının sabit kalmasını sağlıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için tasarlanan teknik, şu anda Hindistan’da deneniyor. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1038/17 9 Şubat 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle