Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu Bunların amacı gizli ve hassas belgeleri eposta ile gönderen ihbarcı ve gazetecilerin kimliklerini gizli tutmak ve gizli belgeleri yayımladıkları için hapse girmelerine engel olmak. Grubun www.wikileaks.org adlı web sayfasına göre hedef ülkeler Çin, Rusya, Avrasya’daki baskıcı rejimlerin hüküm sürdüğü ülkeler, Ortadoğu ve Sahra altı ülkeler. Ancak site yanızca bu ülkler ile sınırlı değil. Dünyanın her yerindeki insanlar, hükümetlerinin ve kurumlarının uyguladıkları etik dışı davranışları bu sitede sergileyebilecekler. Normal olarak bir web sayfasında yayınlanan eposta veya belgenin kaynağına erişilebiliyor, çünkü veri paketlerinin her biri son servis sağlayıcının IP adresini taşıyor. Bunu önlemek için Wikileaks, bir isimsizleştirme protokolu olan The Onion Router’dan (Tor) yararlanıyor. Tor, veri paketinin izlediği yolu gizleyen ve kriptografi kullanan bir server ağından dolaşıyor. Kaliforniya’daki Silikon Vadisi’nden kriptografi uzmanı Bruce Scheider bu sistemi şu örnekle açıklıyor: "İçinde çok sayıda insanın olduğu geniş bir oda düşünün. Bu insanların bazı zarfları elden ele geçirdiklerini varsayalım. Elden ele dolaştırma işini kimin başlattığını bilebilir misiniz?" Wikileaks ile Wikipedia arasında bir bağlantı bulunmamasına karşın, ikisi de aynı açık kaynak yazılımına dayanıyor. Wikileaks şubat ayında devreye girecek. TanolTurkoğ[email protected] Yoksa diyorum bundan dolayı mı, internet özgür ruhun temsilcisi olarak değil de pisliğin, çöplüğün, suç ortaklığının, yataklık yapmanın öteki adı olarak anılmak, kitlelerin bilinçaltına bu imgeler yerleştirilmek istenmekte. “Mahallemizin Çocuğu” Bazı muhabirler Malatya’da doğduğu köye gitmişler. Babasının akranı arkadaşlarını bulmuşlar. Birisinin ağzından çıkan şu tek tümce herşeyi özetliyor: "Mahallemizin çocuğuydu..." Pazar günü ailesine taziye ziyaretinden çıkarken Sarı Gelin’i duyan Sezen Aksu’nun tepkisi ne olduysa, Cumartesi gece yarısı bu lafı işittiğimde verdiğim tepki o oldu. Şimdi günlerdir Hrant Dink için yazılıyor, çiziliyor. Olayın "bir insanın hunharca öldürülmesinin" idrak edilmesi dışındaki her türlü boyutu didik didik ediliyor. Hangi komplo, kimin işine yarayacak, tetikçinin ardında kim var, Türkiye’nin uluslararası boyutta bir çıkış yapıp, K.Irak’ta "öyle şeyler" olmaz demeye çalışırken böyle bir tokat yemiş olması... Ben İstanbul’un Kadırga semtinde doğdum; Gedikpaşa Ortaokulu’nda okudum. Kadırga İlkokulu’nda da Gedikpaşa Ortaokulu’nda da sınıfımızda "sokakta pek duymadığımız türden isimleri olan" arkadaşlarımız vardı. Onların Ermeni ya da Rum olduğunu çook sonra büyüdüğümde öğrendim. Benim için onlar Garbis gibi, Niko gibi sadece isimleri değişik ama arkadaşlarımdı. Mahallemizin dibinde Cinci Meydanı vardı. Orada top peşinde koşturan çocuklara vefakarca hocalık yapan Karabet Hoca vardı. Hepimizin hocasıydı. Büyüdüm yönetici oldum. Yanımda çalışan Vahe vardı. Altın kalpliydi Cumartesi akşamı bir arkadaşım, hayattaki en yakın arkadaşının bir Ermeni olduğunu söyledi. Bir başkası, 80’li yılların başında ABD’de üniversite eğitimi alırken Lübnan’daki iç savaştan kaçıp Amerika’ya yerleşen, Sivas doğumlu, Lübnanlı Ermeni lokanta işleticisi ailenin oradaki üç dört Türk öğrenciyi nasıl öz evlatları gibi bağırlarına bastığını ve Pazar günleri sırf onlar için dükkanı açıp pastırmalı yumurtalı kahvaltılar hazırladığını anlattı. "Hrant Dink mahallemizin çocuğuydu". Benim için Kadırga – Gedikpaşa – Kumkapı – Nişancı hattındaki kiliseler, oralardaki çalışan papaz amcalar, sokaklarda simsiyah giysileri ile sürekli yas içindeki yaşlı dul teyzeler, din derslerinde muaf oldukları için ayrı bir kümede sınıf kütüphanesinden aldıkları kitapları keyifle okudukları için onları gıpta ettiğim arkadaşlarım, hepsi; hepimiz aynı mahalledendik. Onlardan birisine "o Rum" ya da "o Ermeni" demek benim için, bizim için, ailemiz için, bir insana küfür etmekle eş düzeyde bir terbiyesizlikti. Ne birinci sınıfta ne beşinci sınıfta, ne ortaokulda ne lisede ne okulda ne sokakta böyle bir "totolojik saptamayı" bile yapmaya dilimiz varmazdı. Çok zorda kalındığında büyüklerin kullandığı sıfat "gayrimüslim" idi. Toplumsal açıdan bakıldığında, bu tür olayların mikro düzeyde bireysel anlamda değerlendirilebilme imkânına sahip olduğu gerçeği henüz keşfedilmedi. Açık toplum olgusu, globalleşme, asimetrik savaş modelleri, ElKaide türü yeni örgütlenme modelleri. Bunların hepsi içiçe olup, lojistik anlamda tek bir altyapının nimetlerinden istifade etmekteler. Dünyanın en uzak iki noktasını bile birkaç dakikada birbiri ile iletişim kurar hale getiren internetle. Tetikçinin düzenli olarak takıldığı internet cafede kullandığı iki bilgisayara el konmuş. Başbakan Sayın Erdoğan Kızılcahamam’dan internet cafe sahiplerine çatıyor. O zaman aynı mentalitenin, tetikçi otobüs ile memleketine gidiyor olmasından yola çıkarak, seyahat şirketlerine de çatması lazım. Ya da beyaz yün bere örenlere, satanlara da. Aracı amaçmış gibi merkeze koyduk. Hrant Dink bir birey olarak, ne oraya ne de öte yana yaranma sevdasına girmeden, doğru bildiklerini yazdı. Dinin, milliyetçiliğin hatta demokrasinin bile birileri tarafından kendi tekellerine alındığı bu dünyada "bir birey olarak" sesini çıkarabilmek imkansız bir hale getirilmeye çalışılıyor. Tetikçiler değil, o tekelleri kontrol edenler tarafından. Bugün internet işte tam da bu imkansızlığı başarmak için bireylerin yanındadır. Hiçbir şeye bağlı olmadan, bir birey olarak sesini duyurmak için. Yoksa diyorum bundan dolayı mı, internet özgür ruhun temsilcisi olarak değil de pisliğin, çöplüğün, suç ortaklığının, yataklık yapmanın öteki adı olarak anılmak, kitlelerin bilinçaltına bu imgeler yerleştirilmek istenmekte. Yaşım yetmiyor; ona "çocuk" sıfatıyla hitap etmem yakışık almaz; ama gönül rahatlığıyla ve bir o kadar burukluk içinde şunu diyebilirim : "Mahallemizin delikanlı abilerindendi". TRAFİKTE KAÇIŞ YOLLARI Sıkışık bir trafikten kaçmak için yan yollara saptığınızda, herkes aynı şeyi düşündüğü için yeni bir kuyruğun peşine takılma şansınız çok yüksektir. Bu da sürücüleri en fazla bunaltan sorunlardan biridir. Şimdi akıllı bir elektronik harita, sürücülerin en uygun yolu bulmalarına yardımcı olacak. Bu harita çevredeki alternatif yollar, gün, zaman, hava koşulları ve yakın yollardaki trafik durumu ile ilgili bilgilerden yararlanıyor. Daha da önemlisi yazılım, bilgi sahibi olduğu yollardaki trafik durumundan yola çıkarak, bilmediği yollara ilişkin tahminlerde bulunuyor. Yazılımı geliştiren Microsoft Araştırma Merkezi’nden Eric Horvitz şu bilgileri veriyor: "Bundan önce de yol haritası belirleme sistemleri vardı. Bunlar ana yollardaki tıkanıklıkların ne zaman rahatlayacağına veya trafiğin ne zaman tıkanağına ilişkin tahminlerde bulunabiliyorlar. Ancak bu tahminler geçmişteki yol durumuna ilişkin bilgilere dayanır. Ve sistem daha önce kontrol edilmemiş ara yollarda yol durumuna ilişkin öneride bulunamaz. Ancak bizim geliştirdiğimiz ClearFlow programı, trafik tahminlerine yan yolları da katar. Hatta daha önce görmediğimiz yollar ile ilgili tahminlerde bile bulunabiliriz." ClearFlow adı verilen akıllı harita Microsoft çalışanları tarafından test edildi ve bu yıl Windows Live üzerinden internetten indirilebilecek. Horvitz yazılımın kısa bir süre sonra diğer önemli kentleri de kapsama alanına alacağını umut ediyor. HAYVANLARI EĞİTEN ROBOTLAR Tokyo’daki Waseda Üniversitesi’nden Hiroyuki Ishil ve meslektaşları gerçek sıçanlara basit bir görevi öğretebilecek şekilde programlanmış robot bir sıçan geliştirdi. Bu küçük beyaz sıçan iki tekerlek üzerinde koşuyor ve bir tuşa basmayı öğretmek için denek sıçanlarla iletişim kurabiliyor. 2006 yılında Brüksel’deki Free Üniversitesi’nden JeanLouis Deneubourg’un liderliğinde bir grup bilim adamıda benzer bir çalışma ile gerçek hamamböceklerinin davranışlarını değiştirmek için programlanmış robotik bir hamamböceği yaratmıştı. Bu çalışmada amaç, bir grup hamamböceğinde kollektif zekânın nasıl ortaya çıktığını anlamaktı. Hazırlayan Reyhan Oksay CBT 1037/19 2 Şubat 2007