24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÇEVRETEKNOLOJİ POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org Çok uluslu şirketler en büyük ARGE yatırımcıları oldukları için, küresel ARGE sahnesinde başı çeken oyunculardır... ARGE’nin Ulusallaştırılması... "Küreselleşme" olarak anılan süreçte, tanımı gereği, doğrudan yabancı yatırımların yaygınlaşması, özellikle de, sınaî üretimle uğraşan firmaların ulusal sınırları aşan yatırımlarıyla üretim faaliyetlerini bütün dünya coğrafyasına yaymaları beklenir. Genel olarak bakıldığında gelişmelerin bu beklenti yönünde olduğu görülüyor. Görülen bir başka olgu, söz konusu "gelişmelerden" gerçekte kimlerin kazançlı çıktıkları tartışmasının da giderek yaygınlaşması. Bu tartışmalar bir yana, Türkiye, doğrudan yabancı yatırımlardan beklentisi yüksek olan bir ülkedir; en azından, Türkiye'nin öngörü ufkuna egemen olan çizgi bugün bu. Bu köşenin ilgi alanı açısından, bu beklenti yönündeki gelişmelerin ülkemizin bilim ve teknoloji yeteneğinin yükselmesine ne ölçüde katkıda bulunabileceği konusunu zaman zaman ele alıyorum. Daha açık bir ifadeyle, Türkiye'de sanayie yatırım yapan ya da bu alanda ortaklık kuran yabancı yatırımcıların, üretimin yanında, ARGE'ye ne ölçüde yatırım yaptıklarını ve eğer yapıyorlarsa, ülkemizin bundan bir fayda sağlayıp sağlamadığını izlemeye çalışıyorum. 'OECD Science, Technology and Industry Outlook 2006' konuyu yeniden ele alma fırsatını yarattı; çünkü, tam da bu can alıcı noktaya dünyadaki genel gidiş açısından ışık tutacak son verilere ulaşma imkânını verdi. Önce, bu yayında "ARGE'nin Uluslararasılaşması" başlığı altında yer alan veri ve yorumlardan bir kesit aktarayım: "... sınırları aşan ARGE, geleneksel olarak doğrudan yabancı yatırımların uzantısında ortaya çıkmış ve yakın zamanlara kadar da, bu ARGE ile, yatırım yapılan ülkelerdeki satışlar için gerekli teknoloji uyarlamalarının yapılması amaçlanmıştır. Bugün görülen ARGE'nin uluslararasılaşmasında ise, ayırt edici üç nokta vardır: Süreç hızlanmıştır; yabancı ARGE yatırımlarının yayıldığı ülke sayısı, gelişmekte olan ülkeler dâhil, giderek artmaktadır; ve teknolojiyi yerel koşullara uyarlamanın ötesine geçen bir boyut kazanmıştır." Bunlar Türkiye açısından iyi havâdis; biz okumaya devam edelim: "Çok uluslu şirketler [ÇUŞ'lar], en büyük ARGE yatırımcıları oldukları için, küresel ARGE sahnesinde başı çeken oyunculardır... OECD'ye üye ülkeler coğrafyasındaki ARGE harcamalarının neredeyse %70'i firmalar tarafından yapılmakta ve bu harcamaların çoğu da büyük firmalar tarafından yapılmaktadır. Yakın zamanlara kadar, ARGE, ÇUŞ'ların değer zincirlerinin en az uluslararasılaşan halkasıydı. Üretim, pazarlama ve diğer faaliyetler hızla dışa aktarılırken, ARGE, en az 'parçalanabilen' bir ekonomik faaliyet olarak düşünülmekteydi; çünkü, firma için, genellikle, üstü kapalı kalması gereken ['tacit' / 'zımnî], [bu nedenle de] transfer edilebilir karakterde olmayan, stratejik önemdeki bilgilerin içerildiği bir faaliyet süreciydi. Sonuç olarak da, firmalar, ARGE'yi ve patentlemeyi büyük ölçüde kendi ülkelerinde yaparlardı. "Firmalar, ARGE faaliyetlerini yürütecekleri yer olarak, hâlâ, anavatanlarına, yâni yönetim merkezlerinin bulunduğu kendi ülkelerine öncelik vermeye devam ediyorlar; ama, ÇUŞ'lar, inovasyon yapma yollarını giderek değiştirmekte ve bu değişiklik bütün dünyaya dağılmış ARGE ağları kurmalarını da içermektedir. Değer zincirinin büyük ölçüde parçalanması [üretim sürecinin araştırma ve deneyimsel geliştirme, tasarım ve tasarım doğrulama, imalât gibi, kendisini oluşturan alt süreçlerine ayrıştırılması] ve bu parçalardan biri olan imalâtın uluslararasılaşmasını tâkiben ÇUŞ'lar, şimdi de, dünyanın pek çok yerinde, giderek artan sayıda ARGE tesisi kurmaktadırlar. Bu yabancı teknoloji faaliyeti yerel bilgiye ulaşma [İngilizce'si '... tap into local knowledge'; bunu 'yerel bilgiyi sızdırma' olarak çevirmemeyi yeğledim] ve yeni teknoloji için daha fazla kaynak sağlama amacını gütmektedir." Farkındayım, aktardığım bu ikinci bölümü okuduktan sonra, başta verdiğim havadisin iyiliğinden biraz kuşkulanır gibi oldunuz; yine de, bu gidişten belki ülkemiz bir fayda sağlayabilir, diye iyi niyetle düşünmeye devam edelim; en azından gelecek haftaya kadar... Doğal ortamda eriyebilen ambalaj filmi Artık poşetler ve paketler, yüzlerce yıl bizimle yaşamayacak: Ülker Grubu iştiraklerinden Polinas, doğada çözünebilir ambalaj filmi üretti. 2 004 yılından bu yana bu petrol türevlerinden yapılan ambalaj malzemelerini doğaya zarar vermeyecek şekilde üretmek için çalışan Polinas, "bio bozunur" olarak adlandırdığı yeni ürününü, Paris’te ve İstanbul’da gerçekleştirilen fuarlarda da tanıttı ve büyük ilgi gördü. ‘Bio bozunur ambalaj filmi" yerli ve yabancı profesyonellerden de tam not aldı. Türk mühendisleri tarafından geliştirilen ürün, toprakla temas ettiğinde farklı bir kimyasal reaksiBaskı ya da baskısız biobozunum filmler ile paketlenmiş ürünler Ürünün kullanılması ve ambalajın atılması Polimerizasyon ile Poliolefin reçinelerinin üretimi Rafine edilmesi Polinas Bio Bozunur filmler Ham petrolün çıkarılması Güneş ışığı ısı ve bakterilerin varlığıyda toprakta bozunum H2O CO2 ile Biyokütle oluşumu Doğal yaşam zincirine katılım Fotosentez yonla çözünüp yok oluyor. ABD ve Avrupa’da da yeni yeni uygulanan sistem sayesinde, doğada yüzyıllar boyunca yok olmayan petrol türevi ambalajlar, dert olmaktan çıkacak. ÇEVREYE UYUMLU AMBALAJ Polinas Genel Müdür Vekili Levent Sipahi, teknolojinin dünyada da çok yeni olduğunu belirtti. Daha önce de bazı denemeler yapıldığını, ancak Türkiye’de bugüne kadar ürünün ticari anlamda satılabilir hale getirilemediğini kaydeden Sipahi, şöyle devam etti: "Birkaç yıldır denemeler yapmaya başladık. Japon uzmanlardan da destek aldık. Ancak, başarıyı kendi çalışmalarımızla elde ettik. Çevrecilik ve doğal hayatın korunması için çok önemli bir adım attığımızı düşünüyoruz." İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Avrupa’da hükümetlerin de sanayicileri çevreye uyumlu ambalaj ürünlerini kullanmaya zorladığını kaydeden Sipahi, "Doğada yok olmayan ambalajların toplanması için çok yüksek vergiler getirildi. Sanayiciler ve perakende zincirleri de bu vergilerden kaçmak için çevreci ambalajlara yöneldi. Önümüzdeki yıllarda sektörün çok hızlı gelişeceğini düşünüyorum. Bu yeniliklerin, Polinas’ın dünya rekabetinde büyük gruplarla yan yana durmasını sağlayacak" diye konuştu. Ambalaj Fuarı’nda yeni teknolojilerle üretilen ambalaj malzemelerini sergileyen Polinas’ın sektörde fark yaratacak bir diğer ürünü ise nefes alabilir ambalaj filmleri… UV ışınlarına yüksek direnç gösteren ambalaj filmleri, nem içeren gıdalarda terlemeyi önleyen antifog ambalaj filmleri, metallerin paslanamasını önleyen korozyonu önleyici ambalajlar da Polinas’ın yenilikleri arasında yer alıyor. CBT 1034/6 12 Ocak 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle