Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÜNDEM Üretmek, Üretebilmek Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1010 28 Temmuz 2006 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Güray Öz GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No:2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.343 72 74 Faks: 0212. 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Yerel Süreli Yayın Tel: (0212) 251 98 7474/ 343 72 74 BASKI İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna İstanbul www.cumhuriyet.com.tr duyuru MUCİTLER YAZ KAMPI 714 yaş arası çocuklara bilimi tanıtmak ve sevdirmek amacıyla düzenlenen "DuPont ile Mucitler Yaz Kampı" bu yıl 19 Haziran 8 Eylül tarihleri arasında 3 farklı dönemde 1’er aylık periyotlarla yapılacak. İsteyen öğrencilerin 2 haftalık dönemler için de kayıt yaptırabileceği "Dupont ile Mucitler Yaz Kampı" hafta içi her gün 10:0017:00 arası devam edecek. Bu yıl ikincisi düzenlenen kampa 1 aylık kayıt yaptıran öğrenciler, dönem sonunda tiyatro oyunu sergileyecek, satranç turnuvasına katılacak, ayrıca kendi çektikleri fotoğraflarla Bilim Merkezi Fotoğraf albümü oluşturacaklar. DuPont ile Mucitler Yaz Kampı’nda Bilim, Genetik, Satranç, İlkyardım, Uzay, Biyoloji, Drama, Çevre, Resim ve Heykel, Arkeoloji, Film ve Fotoğraf Atölyesi, Nestle Beslenebilirim Atölyesi, Botanik atölyeleri yer alıyor. Çocukların atölyelerin yanı sıra yapılacak gezilerle öğrendiklerini pekiştirecekleri yaz kampında Boğaziçi Üniversitesi Genetik Laboratuarı, Kandilli Rasathanesi, Sabancı Müzesi, Miniaturk, Televizyon Fabrikası, Tiyatro gezisi, Belgrad Ormanı, Atatürk Arboretumu, 3D Sinema, Koç Müzesi, Yunus gösterisi, Deprem ve Yangın Eğitim Odaları ve Çikolata Fabrikası’na geziler düzenlenecek. Yaz Kampı aktiviteleri içinde ayrıca film gösterileri, Diş Dostu ile diş sağlığı, Gelişim Akademisiyle Yoga ve Stand Up Aktivitesi, Yol Emniyeti Çocuk Tiyatrosu, Tema ile Çevre Atölyesi, Akut’la İlkyardım Atölyesi, tiyatro gösterisi ve satranç turnuvası yer alacak. Yaz Okulu 2 haftalık dönem için 400YTL + KDV, 1 aylık dönem için 750YTL + KDV’dir. Tel. 0 212 266 00 46 Emre Çolak dhl. 119 www.bilimmerkezi.org.tr CBT 1010/3 28 Temmuz 2006 Üretmek, üretebilmek, üst düzeyde, kaliteli, katma değeri fazla dolayısıyla bilgi yoğun, ve teknoloji doğurgan üretebilmek. Bütün sorunumuz burada. Bu sorunumuz sadece bilim dünyamızın değil, işsanayi dünyamızın, düşünce ve iş dünyasıyla sınırlı da değil! Siyaset dünyamızın da sorunu! İktidarıyla ve muhalefetiyle! Bu ikili, Türkiye’nin önünü açacak, üretiminin önünü açacak, siyaset üretmekle yükümlüler. Ama gelin görün ki, siyaset üretime önderlik edemiyor! *** Şu, arkeolojik eserlerin yeri neresidir, veya "arkeolojik eserler nerede güzeldir" tartışmasının geri planında da, bilimde üretememek yatıyor. Geçen hafta, arkeolojik eserler üzerine tartışma, başka bir yönü ile bu köşede ele alınmıştı. Arkadaşlarımla konuyu tartışırken, ağırlık noktası, bilim bilgi üretme noktasında takılı kaldı. Şüphesiz, bilimde esas konu budur. Nitekim Celal Şengör de arkeolojik eserler konusuna yaklaşımında üzerinde önemle durduğu nokta, bilgi üretebilmek, insanlığın hazinesine katkıda bulunmaktı... Bu nedenle konuya "ulusal, yerel, coğrafi" değil, evrensel bilim açısından yaklaşmıştı. Şengör’ü konunun diğer yönleri ilgilendirmeyebilir; olayın sosyal ve ekonomik, hatta bilgi hegemonik boyutlarına "yan gözle" bakabilir, sonuçta herkes kendi açısndan bir yönünü vurgularsa zaten bütün boyutlar da ortaya çıkmış olur. Bir tartışmanın anlamı ve amacı da bence budur. Dostlarım, Türkiye’nin, bu toprakların değerleri üzerine her zaman en iyi araştırmaları, biyografileri, raporları vb. yabancı araştırmacı, yazar ve bilimcilerin yazdığına işaret ettiler. Atatürk biyografilerine örnek verdiler. Şüphesiz Lord Kinross’dan sonra, Andrew Mango da parlak bir Atatürk biyografisi ile "dünyanın önüne" çıkıverdi!.. Acaba, bu iki "yabancı"nın yazdıkları değerde ve parlaklıkla Atatürk biyografisi var mı bilmiyorum. Belki de vardır da, yeterince tanınamamıştır... Eğer yoksa, burada temel bir soru ile karşı karşıyayız: Atatürk üzerine yüzlerce kitap yazıldı, araştırma yapıldı ve yayımlandı, Atatürk üzerini enstitüler, üniversitelerimizde birimler var... Peki neden Kinross ve Mango’nun biyografileri değerinde kitaplar yazılamadı? Bizi burada engelleyen nedir. Mesele sadece Atatürk değil. Bütün diğer alanlarda, Arkeoloji dahil, benzeri durumlarla karşı karşıyayız. Burada, arkadaşlarım, şüphesiz ki, "bizle ilgili herşeyin en iyisini yabancılar yazıyor, araştırıyor, yayımlıyor" derken, olayı abartıyorlar, ama bu abartmanın sakladığı gerçeği de görmezlikten gelemeyiz... *** Ülkemizin, siyaset dahil, üretken olamamak gibi bir ezeli ve tarihsel derdi, hastalığı var. Sanayimiz, iş hayatımız da "üretebilmek için" dışarıdan makine, techizat, yarı mamül madde ve hammadde ithal etmek zorunda! İthal ettiğimiz sürece üretebiliyoruz ve dışarıya mal satışını arttırabiliyoruz. İthal edemediğimiz, üstüne üstlük, ucuz döviz kuruyla ithal edemediğimiz zaman, üretimimiz düşüyor, mal satışı azalıyor, cari açık fazlalaşıyor. Kriz sarmalına giriyoruz. İki adım ileri, bir adım geri.. bazen de bir adım ileri, iki adım geri. Geriye yuvarlanmaların sarmalında yaşıyoruz. Ama, örneğin, siyaset, "yahu neden üretimimiz bu kadar dışa bağımlı" sorusunu sormak, mümkün olan herşeyi burada, bu ülkede üretebilmek için büyük bir teşvik mekanizmasını harekete geçirmeye yanaşmıyor. Aklını bu noktaya yoğunlaştırmıyor. Çünkü bu orta ve uzun vadeli bir siyaset stratejisi gerektiriyor. Siyasetin aklı, izdüşümü ise, ancak iki –üç yıl sonrasına erebiliyor, düşebiliyor! *** Üretmek, bütün alanlarda üretici olabilmek, temel sorunumuz.. üreten bir üniversite, üreten yenilikçi bir sanayi, üreten bir siyaset, üreten bir düşünce dünyası. Bunlardan hiç biri, diğerinden önde değil... belki bir parça bilim.. o da, eğer makale sayısına bakılacak olursa... Fakat yayınlanan onca makalenin içinde yüzde kaçı, doğurgan, üreten, katmadeğer yaratan? Bu sorular yanıtsız... Ama yukarıda saydıklarımız arasında en geri olanı şüphesiz ki siyaset! Herşey birbirini etkiliyor. Çünkü ne yazık ki bileşik kaplar hükmünü sürdürüyor. Ben Türkiye’nin bileşik kaplar yasasına uymak zorunda olduğuna inanmayanlardanım. Ülkemizde önemli adacıklar her şeye rağmen yaratılabilir. Sanayide, bilimde, teknolojide... hele hele siyasette! Burada en büyük şansı olan da bilim dünyamız. Ama bilim dünyamızın o kadar derin yönetim sorunları var ki, bilimde büyük düşünemiyor... bir kaç istisna dışında!.. Gönlümüz her alanda üreten bir Türkiye’den yana. *** Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle..