22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kitap “1982 LYKİA GÜNLÜĞÜ” 1892 yılında, Güneybatı Anadolu’nun Likya bölgesinde ilk dönem incelemelerini yapan Avusturyalı bilim adamlarının "kroki, harita çizimi yapmak ve fotoğraf çekmek" üzere yanlarına aldıkları Avusturyalı istihkam subayı Ernst Krickl’ın kendi tuttuğu fotoğraflı günlük, yaklaşık 100 yıl sonra, tıpkıbasımı ve günümüz değerlendirmeleriyle ilk kez Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından yayınlandı. Işık ülkesi olarak bilinen Likya bölgesi ve kültürüne ait eşsiz belgeyi ilk kez gün ışığına çıkaran "1892 Lykia Günlüğü"nün ilk baskıları, geçtiğimiz Kasım ayında AKMED (Suna ve İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü) tarafından Antalya’da düzenlenen III. Uluslararası Likya Sempozyumu’nun kapanışında, yurtiçi ve yurtdışından katılan bilimadamlarına Suna ve İnan Kıraç tarafından armağan olarak verildi. 19. yüzyıl sonunda genç bir istihkam yüzbaşısının, kendisine bütünüyle yabancı bir dünyayı, o GÜNCEL TIP Dr. Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com ARGE YÖNETİMİ Metodoloji önerileri, Şirketlerden örnekler ve Araştırma sonuçları Yayına hazırlayan: M. Atilla Öner, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi Şaşırmamak olanaksız. Bu listeler hazırlanırken kimlere danışıldığı bilinmiyor. Hekimler, hastalar, hasta yakınları bu tür uygulamaların altında kimlerin imzası olduğunu, bakanlığın danışmanlarını, meslek örgütleriyle neden işbirliği yapılmadığını merak ediyor.. Tedavi Giderlerine Ait Bir Tebliğ ve Sağlık Bakanlığı Ülkemizin oldukça geç tanıştığı sivil toplum örgütleri, uygar batıda yurttaşlık bilincini geliştirmek amaçlı kuruluşlardır. Bu kuruluşlar çoğu kez toplumun dikkatinden kaçmış ve duyarlılık gerektiren konularda toplumsal bilinç yaratmak, üyelerinin ve toplumun haklarını savunmak amacı güderler. Demokratik toplumlarda siyasal iktidarlar, bu sivil örgütlerin düşüncelerine aldırmazlık, bunları dikkate almazlık edemezler. Çünkü bu örgütler toplumsal dinamiklerin oluşmasında önemli rol oynarlar. Bilimsel amaçlı dernekleri ve meslek derneklerinin büyük çoğunluğunu da sivil toplum örgütleri olarak değerlendirmek gerekir. Nitekim batılı toplumlarda bilimsel amaçlı kurulan derneklerin başlıcaları, alanlarında siyasal iktidarların danışmanlık aldığı kurumlardır. Bu tür danışmanlık almak, iktidarları da önemli bir sorumluluktan kurtarır. Bu yolla iktidarlar, hiçbir siyasal içeriği olmayan ancak teknik birikim gerektiren konularda hata yapmamış ve sorumluluğu paylaşmış olurlar. Bütün bunları yazmamın nedeni Türk Hematoloji Derneği Başkanı Sayın Prof .Dr. Muhit Özcan’ın dernek üyelerine gönderdiği bir bilgilendirme mesajıydı. Büyük bir sorumluluk örneği ile Dr. Özcan, Dernek üyelerini Resmi Gazete’nin 1 Temmuz 2006 tarihli sayısında yayımlanan tedavi yardımına ilişkin bir tebliğ konusunda bilgilendiriyordu. Bu tebliğe göre; üniversite hastane polikliniklerinde muayene edilen ve tedavi uygulanan hastalara, yapılan işleme ve istenecek tetkiklere bakılmaksızın, her bir tıp branşı için belirlenen sabit bir ücret ödenecekti. Tebliğde, bu sabit ücrete ek olarak, istenmesi durumunda ayrıca ücretlendirilebilecek testlerin de bir listesi yer almaktaydı. Bu ek listede yer almayan tetkiklerin tümü paket program için belirlenen fiyata dahil edilmişti. Yani Sağlık Bakanlığı; ederi, belirlenen sabit ücretin üzerinde bile olsa, listede yer almayan ancak hastaya gerekli birçok tetkik için üniversite hastanelerine bir ödeme yapmayacaktı. Ancak kimler, nasıl ve kimlere danışarak bu ek tetkik listelerini hazırladıysa, liste bilimsel olarak akıl almaz eksiklikler içeriyordu. Örneğin tekrarlayan tromboz (anormal pıhtı oluşumu) saptanan bir hastada nedene yönelik tetkik istediğinizde ayrıca ücretlendirilecek testler listesinde yer alanlar için kurumunuza ödeme yapılacak, ancak en az onlar kadar önemli olan ve ek listede yer verilmemiş başka tetkikler, belirlenen sabit ücretin içinde sayılacak ve ayrıca ödeme yapılmayacaktı. Tahmin edileceği gibi ek listede yer almayan ancak hasta için gerekli testlerin birçoğunun tek başına maliyeti bile bu belirlenen sabit ücretlerin çok üzerindedir. Bu uygulama, zaten alacakları düzenli ödenmeyen üniversite hastanelerini ve bu kurumlarda tedavi gören hastaları zor durumda bırakacaktır. Şaşırmamak olanaksız. Bu listeler hazırlanırken kimlere danışıldığı bilinmiyor, konunun doğrudan muhatabı olması gereken önemli bilimsel derneklerin başkanları konu hakkında bilgileri olmadığını ve kendilerinden danışmanlık alınmadığını belirtiyor. Sağlık Bakanlığı içine düştüğü ekonomik kıskacı aşabilmek için yukarıda andığım gibi kabul edilemez yöntemler ile ekonomi sağlamaya çalışmaktadır. Oysa üniversitelerle, etki alanı ve birikimi büyük olan bilimsel derneklerle yapılacak işbirliği, bakanlığın içine düştüğü ekonomik açmazın çok daha akılcı biçimde aşılmasını sağlayabilir. Gelinen bu noktada sormak hakkımız vardır. Kamuoyu, hekimler, hastalar, hasta yakınları bu tür uygulamaların altında kimlerin imzası olduğunu, bakanlığın danışmanlarının kimler olduğunu, meslek örgütlerine, derneklere, bu örgütlerin bilimsel alt komitelerine danışılmaksızın, uygulamaya ilişkin bu tebliğleri kimlerin kaleme aldığını, kuralları kimlerin koyduğunu bilmek istemektedir. Yüzlerce sağlık çalışanı, hasta ve hasta yakını bakanlıktan açıklama beklemektedir. Bilgi: www.bupress.com, 0212257 8727 CBT 1010/15 28 Temmuz 2006 dönemin çok önemli bilim adamlarının eşliğinde gezerken tuttuğu notlar ve çektiği fotoğraflarla aktaran "1892 Lykia Günlüğü"nün günümüz değerlendirmelerini ise arkeolog Nezih Başgelen yaptı. Arkeoloji ve Sanat Yayınları ile ortak yayınlanan "1892 Lykia Günlüğü" üzerine, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi’nin Genel Müdürü Özalp Birol, "Sanat tarihi açısından belge niteliği taşıyan yayınlarımızı meraklılarıyla buluşturmaya devam ediyoruz. ‘1892 Lykia Günlüğü’ 100 yıl sonra yeniden gün ışığına çıkarılan eşsiz bir albüm. " dedi. www.peramuzesi.org.tr Detaylı bilgi için: İpet Altınay / Plan (212) 211 41 00 (532) 234 28 76 – ipet@planpr.com ARGE’nin önemini artık biliyoruz, fakat ARGE’nin yönetiminin de başlıbaşına bir disiplin haline geldiği konusu da gündemimize girdi. Teknoloji Yönetimi’nin önceki hafta İstanbul’da uluslararası bir toplantıda ele alınması, Boğaziçi Üniversitesi’nin yayımladığı ARGE Yönetimi başlıklı kitabın da güncelliğini vurguluyor. Kitap "Hangi ARGE çalışmalarının yapılması gerektiğinin nasıl belirleneceğinin öne çıktığını" vurgulayarak, kitabın esas görevine gönderme yapıyor. Kitap 11 bölümden oluşuyor: Niçin ARGE, Dünyada ARGE, Uluslararası ARGE, Devlet ve Üniversitelerin rolü, Proje seçimini etkileyen faktörler, ARGE Proje seçim prosedürleri, Türkiye’de ARGE Personel Profili, ARGE denetimi, ARGE kalite modeli, ARGE’de proje tamamlama ve sonlandırma,.. Kitabın sonunda 4 tane de ek verilmiş: ARGE’de bazı tanımlar; ARGE’de kalite anket soruları; Proje bitirme değerlendirmesi; Uluslararası ARGE işbirliği Atilla Öner, sonsözünde özetle şunları belirtiyor: İnsanoğlunun üç zayıf yönünden biri olan ve "uzun vadeli sürdürülebilir çıkarlar yerine kısa vadeli çıkarmlara odaklanmak", anlamına gelen fırsatçılık ve kolaycılıktan kurtularak ARGE yatırımları için kaynak ayırmalıyız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle