24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ARAŞTIRMA DÜNYASINDAN GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Dinozorlar ne kadar büyük, o kadar sıcak Amerikalı bilim insanlarının son bir araştırmasına göre büyük dinozorların beden sıcaklıkları daha yüksekti. Mesela on iki kiloluk bir dinozorun beden sıcaklığı 25 derece iken, on üç tonluk dinozorun beden sıcaklığı 41 dereceye kadar çıkabiliyordu. ilim adamları araştırma sırasında yararlandıkları matematiksel bir model sayesinde büyüme oranlarına göre hayvanların beden sıcaklıklarını belirleyebilmişler. Bunun için de kemik buluntularından genç ve yetişkin dinozorların boyları hesaplanmış. Çünkü modelle yapılan daha önceki hesaplamalar, beden sıcaklığının dinozorların boylarına bağlı olarak yükseldiğini göstermişti. Daha büyük dinozorların beden sıcaklıkları günümüzdeki memeliler ve kuşlara yakındı ve beden sıcaklıklarını sabit tutabilme yetisine sahiptiler. Ayrıca sıcaklığı depolayabilme yetisi de büyük bedenlerine iyi geliyordu. Küçük dinozorların beden sıcaklıkları ise tıpkı günümüzdeki sürüngenler gibi çevrenin sıcaklığına bağlıydı. Araştırmacıların tahminlerine göre en büyük dinozorun beden sıcaklığı 48 dereceye kadar çıkabiliyordu. Bilim adamlarının yararlanmış oldukları "Gilloolys modeli" günümüzde yaşayan timsahlarda kanıtlanmakta. Büyük timsahların beden sıcaklıkları gerçekten de küçüklerine göre daha yüksek. Bundan önceki araştırmalarda, dinozorların beden sıcaklıklarını ne şekilde ayarladıkları tartışmalıydı. Bazı bilim adamları soğuk kanlı olduklarını, diğerleri ise sıcak kanlı olduklarını iddia ediyordu. Üçüncü bir teoriye göreyse küçük dinozorlar soğuk kanlı, büyükler sıcak kanlıydı. Edep biz Anadolu insanları için yeni yorumlarını bekliyor. Edep, "çivisi çıkmış" bir dünyada, zâlimle, edepsizle baş etmenin çok önemli bir olanağıdır. Edep Üzerine... Bilimci edeplidir. Hep öyle düşündüm. Hakîkatin ardından gidecek bir de edepsiz olacaksınız! Ne mümkün! Boynu bükük, pısırık, sesini çıkarmaz, îcât çıkarmaz, görüşünü söylemez, sözde "uslu"lardan söz etmiyorum. Edepli olmak yiğit insanların işidir. Farklı düşünmekten korkmayan, kendi özerkliğinin ardına düşmüş, çatışmalardan yılmayan biri. Egemen olanın görüşünü onayladığı, ona destek verdiği için değil, egemenin önünde, egemeni nasıl gördüğünü anlatabilen saygılı biri. Saygı ile isyân nasıl bağdaşır? Bizim kültürümüzde "müeddep âsî" tip vardır. Yunus öyledir, örneğin. Aşk dolu, saygı dolu insandır, edepli âsî! "Molla Kasım"ların her an çıkabileceğini bilir. İsyân ettiğine, ediş biçimine isyân edip ondan hesap soracaklar, her zaman çıkabilir! İsyânımıza her zaman isyân edilebilir. Ey âsî! Birinci vazîfen, isyânın hesabını verebilmektir! Acımasız kavgaların içine düşmüş olabilirsin! Unutma, sen insansın! İnsanı kendi "görüşün" doğrultusunda değiştirmek istiyorsan. Savaşımın uzun sürecektir. Binlerce yıl! Direncin, sabrın var mı bunun için? Yolundan sapmamak için yeterince iç gücünü taşıyor musun bu uzun yolculukta? Ölüp gittikten sonra, bu gücü bir kıvılcım olarak aktarabileceğin insanlarla iletişimin var mı? Kısacası, sabır ve direnci barındıran bir edep enerjisinin ne kadarını taşıyorsun? Edebin en azından dörtlü bir bileşeni var! İlki, âsîmutluluktur! Edep sahibi, dünyada hüküm süren yanlışlıkların, belâların, zulmün, haksızlıkların ayırdında olduğu için âsîdir! Kendine, insana saygısı olduğu için âsîdir. Saygı, her insanın "ben" diyebilme hakkınadır, saygı tene, saygı ruha, saygı tine (mâneviyât)dir. Neden mutludur? Kendisiyle yüzleşebildiği için! Kendisiyle barışık olduğu için! Dünyada barışın oluşumunun kaynağı, kendimizle barışık olmaktan gelir. Mutluluk, âsînin acı çekmediği, yanlışlarını görmediği anlamına gelmez. İsyân için içinde gücü olduğunu gösterir. Âsî, güzel gariptir! Güzelleştirmeyi amaçladığı dünyayakendindeki güzelliklerinden kalkarak yürür. Hınçla, nefretle güzelleştirilemez dünya. Dünyanın bu hâli, âsîlerinin isyânı bilememelerindendir! Yalnızlığını, farklılığını anlayan âsî, gariptir elbette. Güzelliği egemenlerin dayattığı güzellik değil, gariplerin güzelliğidir! Gariptir, Batı’dan aşırdığı kuramların ardından koşan bir budala olmadığı için. Elbette, yüzlerce yıldır Batı’dan devşirilen düşüncelere saygı duyar, öğrenir onları. Özümseyerek. Kendi özgül durumu içinde onlara özgünlüğünü katarak. Âsî, insana olan saygısından dolayı, sorumludur yaşamdan. Almaktan çok, vermenin ardındadır. Erdemliyiğittir o. Bu üçüncü niteliğiyle, yaşama saygılı, gözünü budaktan sakınmayan biri olduğunu ortaya koyar. Erdem cesaretle birleştiğinde edebi oluşturur. Erdemsiz cesur edepsizdir, erdemli pısırık (nasıl olabilirse?) da öyle. Âsî, kendisini oluşturan, sahip olduğu ve etkisi altında kaldığı güçleri uyum hâline getirip onların âhenginden kaynaklanan yaratıcı atılımlarda bulunabilen sağlıklısabırlı biridir. Buradaki sağlık, tıbbî sağlık değildir. Bedenin, duygular ve düşüncelerle kültür içindeki bütünlüğünden kaynaklanır. Şu ya da bu hastalığımız olabilir medikal açıdan! İçimizdeki isyân, yaşama sevinci olarak yaşıyorsa, elden ayaktan düşmemişsek, Nietzsche’nin deyimiyle, bizi öldürmeyen hastalık, can verir bize. Yeter ki direncimizi, sabrımızı yitirmeyelim. Sabır; atâlet, hareketsizlik, edilginlik değildir. Israr ve devamlılıktır. Edep biz Anadolu insanları için yeni yorumlarını bekliyor. "Çivisi çıkmış" bir dünyada, zâlimle, edepsizle baş etmenin çok önemli bir olanağıdır. İş, bu olanağı değerlendirecek edepli âsîlerimize düşüyor. Bu topraklardaki binlerce yıllık yaşam birikimini yorumlayacak güzel, yiğit, çalışkan, erdemli insanlar neredesiniz? Edepsizler kadar cesur, edepsizler kadar insana âşık, bilgili insanlar, sesiniz duyulsun artık! B Uluslararası Akdeniz Bilimsel Araştırmalar Kuruluşu Kongresi A kdeniz ve Karadeniz’e kıyısı olan 20 ülke ile Almanya, İsviçre ve Portekiz’le birlikte 23 üyeden oluşan CIESM kuruluşunun merkezi Monako’dadır. Tüm deniz bilimleri konularında yapılan araştırmaları destekleyen ve Monako Prensinin onursal başkanı olduğu CIESM, Denizcilik Müsteşarlığımızın destekleri ve TÜDAV’ın (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı) katkıları sonucu 39. Kongresini 2007 yılında İstanbul’da yapacak. Yaklaşık 1000 deniz bilimcisinin İstanbul’a gelmesi yanında, çok sayıda Türk bilim insanının da bu Kongreye katılımı beklenmekte. CIESM Kuruluşu, Deniz Yerbilimi (Deniz Jeolojisi ve Jeofiziği), Okyanus Fiziği ve İklimi, Deniz Biyojeokimyası (Deniz Kimyası ve Deniz Radyoekolojisi), Deniz Mikrobiyolojisi, Deniz Ekosistemleri ile Canlı Kaynaklar ve Kıyısal Ekosistemlerden oluşan altı komiteyi kapsamaktadır. Üye ülkelerin içinde en uzun denizel kıyı şeridine sahip olmasıa karşılık, 2004 yılında Barselona’da yapılan 37. Kongrede sunulan 668 bildiriden sadece 22 sinin (yaklaşık % 3.4) Türk bilim insanlarına aitti. Diğer taraftan Türk katılımcılarının sayısı ise 13 kişiydi. Buna karşılık, Yunanistan 50’nin üstünde katılımcısı ve bildirisiyle ön sıralarda yer almıştı. 37. Barselona kongresinde yapılan Akdeniz ve Karadeniz Midye İzleme Projesi’nin yuvarlak masa toplantısında, ÇNAEM temsilcisi, Karadeniz, Marmara ve Eğe denizlerinde (İzmir’e kadar) 17 adet midye izleme istasyonlarının olduğunu belirtmiş ve bazı istasyonlarda elde ettikleri radyoaktivite ve ağır metal bulgularını ortaya koymuştu. Ayrıca, kara midye türünün yaşamadığı İzmirHatay arasında (Gökova, Ölüdeniz, Antalya, Taşucu, Botaş ve Arsuz) 6 istasyona da midye transplantasyonu yaptıklarını ve elde edilen bulguların 2007 CIESM Kongresinde sunulacağı da bayan edildi. 2007 CIESM İstanbul toplantısına ve özellikle de tebliğ teslimine çok az süre kaldı. Kongre hakkındaki tüm bilgiler www.ciesm.org/marine/congresses/index.htm sitesinde. CBT 1010/11 28 Temmuz 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle