Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİYOLOJİEVRİM Bilime kökten saldırı: Özgürlüğün bedeli ihtiyatı hiç elden düşürmemektedir “Bunların amacı bilime duyulan saygıyı ve inancı azaltmaktır. Bunun için de önce evrimi kullanıyorlar. Evrim kuramını bilinçli tasarım iddiası ile çürüttükten sonra bilimin diğer alanlarına saldıracaklar. Bu şekilde daha kolay yönlendirilebilen bir toplum yaratmayı hedefliyorlar” CBT’’yi ziyaret eden ABD Bilimler Akademisi üyesi Dauglas Futuyma, böyle diyordu. Orhan Bursalı ve Reyhan Oksay, soruları yöneltti ew York Eyalet Üniversitesi Evrim Biyolojisi Bölümü’nden Profesör Dr. Douglas Futuyma, ODTÜ Fen ve Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Profesör Dr. Aykut Kence ve Doç. Dr. Meral Kence ile gazetemizi ziyaret etti. Çağdaş evrimsel biyolojinin önemli bilim adamları arasında yer alan Dr. Futuyma, akıllı tasarım fikrini ortaya atanlara karşı yürüttüğü etkin mücadele ile tanınıyor. Kendisiyle yaptığımız söyleşide, Dr. Futuyma ABD’de yaratılışçılara karşı verdikleri mücadeleden edindiği deneyimlerini aktardı ve bu bağlamda Türkiye’de tüm bilim adamlarının ortak bir strateji çerçevesinde aktif bir politika gütmelerinin önemine değindi. Dr. Futuyma sorularımızı şöyle yanıtladı: N ABD’deki köktendincilerin amaçlarının soru sormayan, merak etmeyen insanlar yetiştirmek olduğunu biliyorum. Öğrencilere düşünmeyi kuşkucu olmayı, soru sormayı, analiz etmeyi, kanıt aramayı öğretmek çok önemlidir. Dr. Futuyma, yaratılışçılık ve bi linçli tasarım ABD’de toplum ve bilim için ne kadar tehlikeli? Dr. Futuyma Bilinçli tasarım bilim değildir ve bilim için bir tehlikedir. ABD’de yaratılış düşüncesi bilinçli tasarım düşüncesi ile kamufle edilmek isteniyor. Bilinçli tasarım yaşam şekillerinin tümünü tasarlayan üstün bir varlığın esas alındığı dini bir doktrindir. ABD’de bu doktrini savunanlar genellikle temel bilimlerden çıkmaz. Bilinçli tasarımcıların çoğu, çalışmaları daha çok uygulamaya yönelik olan mühendislerdir. Bunların amacı bilime duyulan saygıyı ve inancı azaltmaktır. Bunun için de önce evrimi kullanıyorlar. Evrim kuramını bilinçli tasarım iddiası ile çürüttükten sonra bilimin diğer alanlarına saldıracaklar. Bu şekilde daha kolay yönlendirilebilen bir toplum yaratmayı hedefliyorlar. yor. Dünya’da böyle bir uygu lamanın yapıldığı başka bir laik ülke biliyor musunuz? Hayır bilmiyorum. ABD’de yaratılışçılar evrime karşı sürekli bir mücadele halindeler. Fakat ABD’de yargı bunların başarılı olmasını engelliyor. Zira yaratılışçılık dinsel bir doktrindir. ABD anayasası dinle devlet işlerini kesin bir çizgi ile ayırmıştır. ABD’de okullarda herhangi bir dinin ilkelerine dayanan görüşler okutulamaz. Yerel olarak zaman zaman yaratılışçılık okullarda ders programlarına girebiliyor. Bu konuda birçok eyalette çok sayıda dava açılmış ve her seferinde yaratılışçıların görüşleri anayasayı ihlal ettiği için mahkum olmuştur. En son örnek, Kitzmiller adındaki bir velinin, bölgesindeki diğer bazı veliler ile birlikte Dover’de okullarda bilinçli tasarım öğretimi ile ilgili olarak 2005 yılında kazandığı davadır. Burada da daha önceki davalarda yaratılışçılığın bilim olmadığı, dinsel bir doktrin olduğu yönündeki mahkeme kararlarına paralel olarak, bilinçli tasarımın dinsel bir görüş olduğu, dolayısıyla fen derslerinde öğretilmesinin anayasanın laiklik ilkesini ihlal ettiği şeklinde bir karar verilmiştir. ABD’deki deneyimler konusunda bilgi verir misiniz? Türkiye’de yaratılışçıların ne türlü faaliyetlerde bulunduğu hakkında çok fazla bilgim yok. Ancak ABD’deki köktendincilerin amaçlarının soru sormayan, merak etmeyen insanlar yetiştirmek olduğunu biliyorum. Öğrencilere düşünmeyi kuşkucu olmayı, soru sormayı, analiz etmeyi, kanıt aramayı öğretmek çok önemlidir. Okullarda bu doğrultuda etkinlikler düzenlemek, konferanslar vermek, Darwin Günü gibi özel günler düzenlemek de yarar sağlar. Bu tür bilimsel faaliyetlerle kamuoyuna bilimin ne olduğunu, bilimin evrimle ilgili ne yaptığını, yaratılışçılığın bilimle bir ilgisi olmadığını açıklama şansını elde ederiz. Örneğin Darwin Günü bir nevi Darwin’i ve evrimi kutlama günü inananlar yine aynı yüzde içinde kalacaklar. Ne yazık ki ABD’de evrime inanan kişilerin oranı son 40 yılda bir değişiklik göstermedi. Açıkça eğitimde bazı yanlışlıklar yapıyoruz. Korkarım, bu savaş devam edecek. İnsan hakları, vatandaşlık hakları, özgürlük için savaşacağız. Ünlü bir Amerikalı vatanseverin dediği gibi özgürlüğün bedeli sonsuza dek ihtiyatı elden bırakmamaktır. Hâlâ bu durum devam ediyor. Tamamen siyasi arenada ABD’de insan hakları azalıyor. 50 yıl önce ne ile savaşıyorsak bugün de aynı şeyler için savaşıyoruz.. 50 yıl sonra yaratılışçılarla da aynı şekilde mücadele edeceğiz. Belki de durum daha da kötüleşecek, çünkü evrimi baskılamaya yönelik girişimlerinde ilerleme kaydederlerse, biyoteknolojinin bazı yönlerini, antropoloji, jeoloji öğretilerini değiştirmeye uğraşacaklar. En azından ABD’de kesin olarak sosyal bilimler ve tarih üzerinde daha etkili olacaklar. Köktendincilerin hedefi eğitimi tümüyle yeniden yazmaktır. Hatta bunu dile getirdiler bile. Dolayısıyla konu yalnızca evrim veya yalnızca biyoloji ile sınırlı değil, daha geniştir. Sosyolojik olarak, 50 yıl sonra Tanrı nerede ola cak? 50 yıl önce farklı bir yerdeydi. 1000 yıl önce daha farklı bir yerdeydi. Bunun yanıtını bilmiyorum. ABD’de bugün insanların büyük bir çoğunluğu dindar. Dini inanışlar konusunda kuşkuları olan insanlar, bugün kendilerini ifade etme konusunda eskisine göre daha özgürler. ABD, bilim ve teknoloji alanında en gelişmiş ülkelerden biri olduğu halde, bunlar hâlâ azınlıkta. Bilim ve din arasında bir uzlaşma sağlanabilir mi? Yani hem bilimsel bir toplum yaratmak hem de dindar insanlara sahip olmak mümkün olabilir mi? Dinin bilimsel olan alanların dışında kalması gerekir. Ben şuna kesin olarak inanıyorum ki iki tarafın da birbirlerinden ayrı kalmaları, ikisinin de yararına olacaktır. Ayrıca din ve bilim arasında ve din ile evrim arasında bir fikir ayrılığına gerek olmadığına inanıyorum. ABD’de çok sayıda insan evrimi kabul ediyor ve bu insanlar aynı zamanda Hıristiyanlığın çeşitli mezheplerine bağlıdır. Hatta Papa bile evrimin doğruluğunu kabul ediyor. Dolayısıyla bu ikisi arasında bir çatışma FUTUYMA (sağda), Dr. Meral Kence ve Aykut Kence, CBT ofisinde. olması gerekmiyor. Çatışmayı çıkartanlar, İncil’i, mecazi anlamda değil, harfi harfine kabul eden köktendincilerdir. Yani hem dindar olup hem de evrimi kabul etmek mümkündür. İlaç araştırmaları neden daha çok fareler üzerinde deneniyor? Bu soru daha geniş anlamda "Diğer hayvanlar niçin insan fizyolojisi ve sağlığı için model olarak seçiliyor?" olarak değiştirilebilir. Bunun tek açıklaması diğer hayvanların biyokimyasal, fizyolojik, moleküler süreçlerinin insanlarla benzerlik göstermesidir. Doğal olarak insanlar üzerinde yapamadığımız deneyleri hayvanlar üzerinde yapabiliriz. Bu benzerliklerin niçin olduğunu sorarsak.. Bunun tek bilimsel açıklaması diğer türlerin ve insanların tek bir kökenden gelmeleridir. Fakat ortak bir atayı paylaştığımız en son türler şempanzeler gibi ile olan benzerliklerimiz, daha eski ortak atalara sahip olduğumuz türlerden –fareler ve sinekler gibi daha fazladır. Bu nedenle şempanzeler üzerindeki araştırmalar daha fazladır. Şempanzelerin DNA’ları, genomu analiz edildi, çünkü bu şekilde insan genomunun daha iyi anlaşılacağı düşünülüyor. Bu hayvanların genleriyle insan genleri karşılaştırılarak, bu genlerin fonksiyonları, bozulmalarına nelerin yol açtığı araştırılıyor. dür. Filmler gösterilir, masalar kurulup, kitaplar satılır, buroşürler dağıtılır, ünlü konuşmacılar çağırılır, herkese laboratuvarlar gezdirilir ve evrim sırasında neler olup bittiği görsel olarak açıklanır. Bu tür olaylarla evrimin ne olduğu, niçin önemli olduğu, niçin bu kadar heyecan uyandırdığı ve niçin doğru olduğu anlatılmış olur. ABD’de köktendinciler çok iyi örgütlenmiştir. Radyoda, televizyonlarda konuşmalar yaparlar, büyük bir kitleye posta yoluyla ulaşarak görüşlerini yaymaya ve para toplamaya uğraşırlar; politik kampanyalar için büyük miktarlarda paralar toplarlar. Biyoloji 50 yıl sonra nereye gelecek? 50 yıl sonra yine bunları tartışıyor olacak mıyız? Fütüristik bir bakış lütfen.. Bundan 50 yıl sonra biyoloji hayatımızda çok önemli bir yere oturacak. İnsan genomunun anlaşılmasında inanılmaz bir ilerleme kaydedildi. Evrimsel analizler insan genomunun anlaşılmasına çok büyük katkı sağladı. İnsan genomu hakkındaki gerçekler, ancak evrimsel ilkelerin yardımıyla daha iyi anlaşılabilir. Bu özellikle tıp, halk sağlığı ve tarım gibi alanlarda belirgindir. Bu, evrim bilimcilerinin giderek sosyal sorunlarla daha fazla ilgilenmelerinin örneğidir. Bundan 50 yıl sonra biyoloji pek çok bilinmeyeni gün ışığına çıkaracak. İnanıyorum ki yaratılışçılar yine aynı savaşı sürdürecekler. Ve evrime çılıkla ilgili bazı deklarasyonlar yayımladı. Bu deklarasyonlarda yaratılışçılığın okullarda ve fen derslerinde öğretilmemesi gerektiği bildiriliyor. Çünkü bütün bunlar bilimin bütünlüğüne ve anlaşılmasına yöneltilmiş bir tehdittir. Bu gerçeği görenler yalnızca evrimi ders olarak okutan fizikçiler, kimyacılar, biyokimyacılar, moleküler biyologlar değil. Tüm bilim adamları bunun bir tehdit olduğunun farkında. Sonuçta Amerikan Kimyacılar Birliği, Amerikan Fizikçiler Birliği, Amerikan Psikologlar Birliği gibi kurumlar da benzer deklarasyonlar yayımlıyor. Bu bağlamda şunu söylemek istiyorum: ABD’de az sayıda bilim adamı, bireysel olarak yaratılışçılarla mücadelede aktif bir pozisyon almış durumda. Türkiye’de Profesör Kence bu konudaki önde gelen bilim adamlarından biri. Umudum, Türk bilim adamlarının da Amerikalı meslektaşları gibi bu sorunun ne kadar önemli olduğunu anlamalarıdır. Yalnızca biyolojide değil, tüm bilim dallarındaki bilim adamları bir araya gelerek birleşmeli ve karşılarındaki tehlikeye karşı ortak bir mücadele stratejisi belirlemeli. Siz böcekbilimcisiniz. Böcekler ve insanlar arasındaki farklılıklar ve benzerlikler üzerinde duralım. İnsanların temel özelliğini gelişen bir kültür inşa etme becerisidir. Bu, bizi diğer canlılar dün yasından ayıran en temel özelliktir. Acaba böcek lerde de kültür gelişmesi var mı? Böceklerde bir kültür gelişmesi olduğunu düşünmüyorum. Bunun nedenlerinden biri bunların kültür yaratamayacak kadar kısa yaşamaları. Ancak diğer hayvanlarda kültürel bir evrim var. Maymunlar, primatlar ve şempanzeler ve kuşlar bazı spesifik işleri yapmayı öğrenebilirler ve bu öğretiyi diğer nesillere nakledebilirler. İnsanlar kültürel evrim geçiren tek tür değil. Ancak insanlar bu konuda diğer türlerden çok daha ileri. Haftaya söyleşinin devamı “İlkelliğe düşme tehlikesi” Bilinçli tasarımcıların bilim dünyası içinde yüzdesi nedir? Hemen hemen sıfırdır. Sadece üç ya da dört bilim adamının bilinçli tasarımı savundukları biliniyor. Türkiye’de şu anda biyoloji ve fen derslerinde evrimin alternatifi olarak yaratılış görüşü okutulu Evrim neden sürekli gündemde kalıyor? Yaratılışçıların yol açtığı tek sorun evrimin öğretilmesine yöneltilen baskılar değil; bunların insanların evrimi anlayıp anlamadıkları ve saygı duyup duymadıkÖzgürlüğün bedeli sonsuza dek ihtiyatı elden bırakmamakları konusunda daha getır. Hâlâ bu durum devam ediyor. Tamamen siyasi arenada niş yansımaları var. ABD’de insan hakları azalıyor. 50 yıl önce ne ile savaşıyorABD’de Ulusal Bilimler Akademisi sak bugün de aynı şeyler için savaşıyoruz.. 50 yıl sonra ya–dünyadaki en prestijli ratılışçılarla da aynı şekilde mücadele edeceğiz. bilimsel kurumlardan biri evrim ve yaratılış CBT 1003/12 9 Haziran 2006 CBT 1003/13 9 Haziran 2006 BİYOLOJİEVRİM