Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEKNOLOJİYARIŞMA GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Sosyal bilim indekslerinde atıf sayılarımızın devamlı yükselmesi gerek. Ama neden yükseldiğimizin anlamını bilmeyebiliriz. Önemli değil, devamlı yükselelim. Birileri bunun anlamını biliyordur.. Yaratıcı Kalkınma Fikirleri Yaratıcı Kalkınma Fikirleri Yarışmasında ödül ve desteğe layık bulunan ‘’Eski Köye Yeni Adet Getirin’’ (EKİN) adlı projenin final etkinliği ve ödül töreni gerçekleştirildi. DTÜ’de gerçekleştirilen tören öncesinde, çocuklar tarafından kurulan sanal şirketlerin standlarında oluşturdukları yenilikler sergilendi. Biri Mersin’den diğer ikisi Ankara’dan olmak üzere toplam 3 ilköğretim okulunda, 5. sınıflarda okuyan öğrencilerin yenilikçi fikirlerinin sergilendiği 10’a yakın standda, öğrenciler bir şirketteki gibi pazarlama müdürü, genel müdür, üretim müdürü şeklinde örgütlenerek gelenlere projelerini anlattı. Katılımcılara girişte hisse senedi örnekleri verilerek, bunların üzerine beğendikleri ve desteklemek istedikleri projeleri yazmaları sağlandı, proje kapsamında en çok desteği alan projelere ödülleri verildi. Çocukların yenilikçe projeleri arasında, buzdolabı durduğunda buz üretiminin devamını öngören sistemden, çok fonksiyonlu diş fırçalarına, tabanı değiştirilebilen spor ayakkabısından, engelli arabalarına dek geniş bir yelpazede yenilikçi fikirler sergilendi. Dünya Bankası Ülke Müdürü MarieHelene Briccnell çocukların yenilikçi kültüre aşina oyarak yetişmelerine verdikleri önemi vurgularken, girişimcilik faaliyetlerine ilgi duymalarını hedeflediklerini ifade etti. EKİN Projesi Danışmanı Prof. Dr. Ziya Selçuk ise Güney Kore ve Singapur gibi ülkelerin yüksek büyüme hızlarının kaynağında yenilikçilik olduğuna işaret ederek, bunun için yenilikçilik fikrinin Türk toplumunun kılcal damarlarına kadar yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. Proje Yöneticisi ve Teknoloji Yönetim Derneği Başkanı Şirin Elçi, Türkiye’de üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranının yüzde 38’lere kadar çıktığını, bunun azaltılabilmesi için kullandığından fazlasını üreten ve bilgiyi sermaye olarak kullanabilen bireylere ihtiyaç olduğunu kaydetti. Anlam Sağlığı Ve Eğitim Üzerine Öğrendiğimiz bilgi içerikleri ya da malumat yığınlarıyla anlamlarının ayrık oluşu, anlamlarla birleşmemiş bilgisel "malumatsal" içerik, işte bu, büyük bir sorun oluşturuyor..(Öğrenmeye çalıştığımız konuların içeriği ile anlamları ayrı ayrı öğreniliyor!) Burada bilgi ile malumatı da ayırmaya çalışıyorum. Malumat enformasyon anlamında. Günlük yaşamımı sürdürmek için sahip olmam gereken şeyler ama üzerinde fazla kafa yormama gerek yok. Enformasyon ile ben matematikçi diploması alabilirim. Hiç de ne yaptığımı anlamama gerek yok. Sadece enformasyon ile Felsefe Bölümünü bitirebilirim. Yalnız enformasyonla herhangi bir üniversitenin dört yıllık eğitim veren bölümünden mezun olabilirim. Hatta daha acısı o bölümde doktora bile yapabilirim. Hatta biraz daha gerçeği, profesör bile olabilirim. Yeterince zeki isem ne yaptığımı çok düşünmeme gerek yoktur. Çünkü benim bilmem gereken yanıt: terfi etmem için ne lazım? Makale yazmam için ne lazım? Makale nasıl yazılır? Makale nasıl yazılır diye kitaplar vardır. Bunlar okunur ve yazılır. Zeki ve uyanık bir adam iseniz, anlam gibi şeylere takmayacaksınız. Zaten bu tip şeylere takan insanlar bu makaleleri doğrudürüst yazamayan insanlardır. Yazamayınca anlamı ne deyip durursunuz. Sordukça da hiçbir zaman yazamazsınız. O nedenle, hiç sormayın, yazın! Bizim, dünyadaki sosyal bilim indekslerinde atıf sayılarımızın devamlı yükselmesi gerek. Ama neden yükseldiğimizin anlamını bilmeyebiliriz. Önemli değil, devamlı yükselelim. Birileri bunun anlamını biliyordur. Yükselmenin anlamını nasıl olur da bilemeyiz! Bu kadar makale yazmışız! İşte ben anlam sağlığı problemlerinin buralardan başladığını düşünüyorum. Kendim yıllardan beri akademik cemaatin içinde olduğum için ne denli anlam körlüğü yaşadığımızı görmekteyim. Bu anlam körlüğü de nesnellik adına, tarafsızlık adına. Bakın akademik hayat, ilk başladığı yıllarda anlam ilişkisi ile bilgi ilişkisi galiba şöyleymiş: Kendini bir alana vakfetmiş bir bilge olarak –âlim dediğimiz insanlar, gerçekten bilge insanlarmış, bir konunun araştırmasını yapan kişi; bütün hayat tarzıyla, duygularıyla, varlığıyla biraz daha abartarak söylersek; bütün hücreleri ile o işin içindeymiş. O işi, o işe duyduğu aşktan dolayı yaparmış. Bu kişinin yanına almaya çalıştığı genç insan da bu aşkı, kendinden önce araştırma yapan insandan edindiği kıvılcımlarla kendi yüreğinde, beyninde yaşamaya çabalarmış. O aşkı tutuşturan insanı izlemek için bu yola koyulan genç insanı, usta kendinin bir parçası olarak gördüğü için yanına alıyor ve genç insana kefil oluyormuş. Genç insanın araştırma etkinliğini başarıyla yürüteceğine, sadece araştırma heyecanı ve aşkıyla bu işi yapacağına inandığı, kendisinin o araştırmaya verdiği anlam dünyasının genç insan tarafından da bütün masumiyeti, heyecanı ve aşkı içinde yaşandığını düşündüğü için, o insana kefil olup, birlikte hakikat araştırması yolculuğuna çıkarlarmış. Burada bence anlam sağlığı açısından çok sıkı dokunmuş bir bilgi ilişkisi, çok sağlıklı bir durum vardır. Ben bu arkadaşın hakikat yolculuğuna çıkabileceğine inanıyorum. Kendisi ile dört yıl çalıştım, fazla da konuşmadı, boynunu büktü, dinledi. Ama öyle bir şey duydum ki, bu adamda iş var, kefilim, ona" dediği zaman usta, herkes ona saygı duyuyor. Böyle bir anlam ilişkisi, üniversitelerin sayısının artması, bilimsel araştırmaların çoğalması ve bir çok bakımdan yaşam tarzının kökten değişmesi gibi nedenlerle artık kurulamıyor. Kurulamadığı için, öznellik dediğimiz şey giderek şu anlama gelmeye başlıyor: Ben bir insanı yanıma asistan olarak aldığımda; Neden bu adam senin asistanın? Öyle istiyorum diye eski ustalarhocalar gibi söylesem; o zaman karşımdakiler şöyle kuşkularla bakıyorlar: "Bu adam ya akrabası, ya aynı tarikattan veya o da mason veya ikisi de Atatürkçü, veya bir menfaati var. O çocuğun babasının bir şirketi var. O şirkette bu adamın bir menfaati olsa gerek ki, bunu yanına almış demeye başlıyorlar. O CBT 1003/10 9 Haziran 2006