29 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Evrim Tartışmaları gittiği yöne uygun şekilde yeni moleküler genetik bulgularla desteklendikçe giderek güçlenen evrim teorisine neden güvenmeyelim? Bu işin içinde başka şeyler var gibi görünüyor. ABD’de son zamanlarda ortaya atılmış olan yaratılışçılık (creation science) ve devamı olan akıllı tasarım (intelligent design) akımı Hıristiyan dinci radikallerin geliştirdiği ve yatırım yaptığı akımlardır. Biz bu akımlara kanıp onların savunucusu, ya da yardakçısı olacağımıza kendi geçmişimizde iz bırakan (ancak çoğu deneye dayanmayan ve kimi gözleme dayalı) Türk ve İslam düşünürlerinin evrim için söylediklerine baksak ve bugünkü bilimsel görüşle karşılaştırıp varsa artılarını ve eksilerini anlamaya çalışsak daha isabetli olmaz mı? Bunlar arasında Nazzam (ölümü 835 veya 845) ve Cahız(776869)’dan başlayarak İbni Miskeveyh (9701035), İbni Sina(9801037), Mevlana(12071273), İbni Haldun(13321406), Kınalızade Ali Efendi(15101572) ve Erzurumlu İbrahim Hakkı(17031772)’ye kadar birçok ismi sayabiliriz. Bu Türk ve İslam düşünürlerin her birisi değişik görüşlere sahip olsa da, büyük canlı grupları (âlem) arasındaki evrimsel geçiş formlarını merak etmişler ve bazıları bu ara türleri vermişlerdir. Örneğin, madenler âleminden bitkiler alemine geçişte mercanlar, bitkiler âleminden hayvanlar âlemine geçişte hurma ağacı, hayvanlar âleminden insanlar âlemine geçişte maymun ara tür olarak kaydedilmiştir. Cahız ve Mevlana’ya göre maymunun bizzat insana dönüşümü söz konusudur. Mevlana özümleme yoluyla evrim fikrini işlemiştir(2). Dünyayı bilimden ve teknolojiden aldığı güçle yönetmeye kalkan ABD’nin ve onun Tanrı tarafında görevlendirildiğini iddia eden Evangelist görüşteki başkanının, bilim dışı Hıristiyan öğretilerini geri kalmış ülkelere ihraç etmesi eylemi sürüyor. "Haçlı seferi" diyerek uygarlıkların çatışmasını savunan bir liderin çağdaş, laik ve bilimi temel alarak kurulmuş Gazi Mustafa Kemal’in Türkiye’sine dinsel öğreti ihracı ve bunun boy sürmesi akılla bağdaşır mı? ÖĞRENCİ ANKETİ SONUÇLARI 2005’te yapılan bir araştırmadan çıkan sonuç dikkat çekicidir: Öğrencilerin okullarına göre, insanın doğadaki (canlılar dünyasındaki) yerine ilişkin görüşleri karşılaştırıldığında çok çarpıcı bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Ankara Kurtuluş’ta okuyan öğrencilerin %66.7’si insanı diğer canlılarla birlikte (memeli ve primatlar) sınıflandırırken, Mamak’taki öğrencilerde bu oran %29.2’de kalmaktadır" (bunlardan ilki bugünkü sınıflandırmabiyoloji biliminin saptamasıdır). Öğrenciler, ilköğretimdeki kimi derslerden ya da aile ve çevresinden bu konuyu öğrenmiş olmalıdırlar; ancak, Lise 3. sınıf Biyoloji’de ÖSS sınav hazırlığı, konunun müfredatın sonunda olması vb. nedenlerle öğrenciler bu konuları okumadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca kimi kültürel farklar, okullardaki öğretmenlerin genel eğilimleri vb. nedenlerle iki semt arasında önemli farklar ortaya çıkmış olabilir. Özetle ve genel olarak Mamak’taki çocuklar yaratılış görüşüne uygun cevaplar vermişlerdir. Bu araştırma sonuçlarından çıkarılan sonuç şu olmaktadır: "Eğitimin değişen ideolojik işlevlerini belirleyen unsur, ülkenin içinde bulunduğu siyasal ve ekonomik koşullar ile iktidar sahiplerinin hedefleridir"(3). Oysa asıl eğitim, insanlara bilgi aktarmaktan çok onlara kafalarının içini aydınlatmaya, yani düşünme disiplini kazandırmaya yönelik eğitimdir. (*)Prof.Dr. bozcuk@hacettepe.edu.tr Kaynaklar 1 Futuyma, J.D., (2005), Evolution, Sinauer Ass., Inc., Massachusets, U.S.A. 2 Bayrakdar, M., (2001), İslam’da Evrimci Yaratılış Teorisi, Kitabiyat, Ankara. 3 R.Nazlı Öztürkler, (2005), Türkiye’de Biyolojik Evrim Eğitiminin Sosyolojik Bir Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. likle suçluyor... İddiaları doğru olsa bile, bilim adamının doğayla ilgili gerçekleri saklaması beklenebilir mi? Gerçek sonunda ortaya çıkar. Bilimsel verilerle dinsel veriler gittikçe birbirinden uzak noktaya sürükleniyor. Dinle bilimi çatıştırmak doğru değil, 11 Eylül’e bakın. Din hep iyiyi temsil etmez. O uçakları düşürenler, ödülün cennet olacağına inanmasa bu işi yapar mıydı?" KİMİ TÜRKİSLAM DÜŞÜNÜRLE RİNDE EVRİM YAKLAŞIMI Bilimin karşısına dinimizi çıkarmak amaç olamaz, olmamalı. Öyleyse, bilimin gözlem ve deney sonuçlarını (bulgularını) ele alıp incelemeye ve öğretmeye hangi saikle karşı çıkılıyor? Bunun iyice anlaşılması gerekir. Bir doğal bilim olan fiziğin, kimyanın, yer bilimlerinin, astronominin kurallarını, bulgularını, teorilerini kabul edip biyolojininkini (siyasamıza aykırıdır diye) kabul etmemek bir çelişki değilmidir? Bilimsel yöntemle araştırılıp sınanan, gözlem ve deneylere dayanan ve onlarla desteklenen bir teori, başka başka soruları da açıklamaya katkıda bulunuyorsa, tüm biyoloji dünyasında evrim teorisi kabul görüyorsa biyolojinin eksensel bir teorisi olarak neden "doğal seçilim teorisi"ni biz de kabul etmeyelim? Biz tüm dünyadaki çağdaş bilimin ÜNİVERSİTELERİMİZDE EVRİM DERSLERİ Bilime ve dolayısıyla evrim teorisine karşı çıkanlar, yalnızca ilköğretim ve lise düzeyinde kalmıyor, doğal olarak bu üniversitelerde de yer yer kendini gösteriyor. Öncelikle, üniversitelere yeni gelen öğrenciler (genellikle) bu eğitim sistemi içinde bilgisiz, düşünce olarak bağnazlaşmış ve evrime tepkili olarak yetiştirilmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bunun yanında, üniversiteler son çeyrek yüzyıldır hızla çoğalınca, evrim gibi üst düzeyli sentez gerektiren bir dersi verebilecek öğretim üyesi sayısı yetersiz olduğundan, eğitsel anlamda evrim bilimi desteksiz kalmıştır. Üniversitelerimizin bazılarında eski metin, risale ve tarikat görüşlerinden yararlanarak evrim dersleri verildi. Bu dersi veren çağdışı zihniyetle yaklaşık 20 yıldır ya ciddi bir denetleme yapılmadı, ya da yapıldı ise etkisini göstermedi. Yalnızca 2005 yılında, evrim dersini yazdığı çağdışı kitabından okutan bir öğretim üyesi hakkında Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığının inceleme başlattığını duyduk. Kimi TV programlarında belgesel çevirilerinin yanlışyönlendirici olarak yapıldığı ve böylece halkımızı yanıltarak sunulduğunu izliyoruz. Uyduruk ve meslek dışı kimi sözdeuzmanların evrim konusu hakkında açık oturumlarda saatlerce konuşturulduğunu, konuyu bilmeyen ve çoğu eğitilmemiş halkımıza yanlış ve saptırılmış bilgiler verdiğini, yalnızca evrim teorisinin kimi eksik kanıtlarını, bilirbilmez üslupla anlattıklarına ne yazık ki hep birlikte tanık oluyoruz. 993/14 1 Nisan 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle