01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TartışmaEditöre Mektup Bilimsel çalışmalarda kriter tartışmaları Bilimsel yayınların değerlendirme faktörü hesaplanırken o kişiye ait nümerik değerlerin yanına kısa notlar halinde o kişinin editörlük görevi, bilimsel kurul görevi ve laboratuvar sorumlulukları gibi özelliklerinin de bilinmesinde sayısız yarar vardır. lkemizdeki yurtiçi bilimsel makaleler ve özellikle yurtdışı bilimsel yayınlar son yirmiyirmi beş yıl öncesine kadar oldukça azdı ve bu derece önem arz etmemekte idi. Bilimsel yayın sayısından ve içeriğinden çok, ağırlığının ve kalınlığının konuşulduğu o dönemde, ülkemiz bilim adamları herhangi bir zorlama (özellikle akademik kariyer yükselmelerinde) olmaksızın çalışmalarını yurtdışına gönderip yayınlatma imkânına sahiptiler. O dönemlerde her bilim alanında şimdiki gibi bilimsel dergi sayısı da fazla değildi. Günümüzde SCI kapsamında dergi sayısı akla hayale gelmeyecek disiplinlerde çeşitlenmektedir. Etki faktörü (Impact factor) yüksek dergilerde (Core) yayın yapabilme, günümüzde de kolay değildir. Bunun dışındaki Expanded dergilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bir bilim dalında bundan on beşyirmi yıl öncesine kadar bir, iki SCI kapsamına giren dergi varken, bugün aynı bilim dalında ve pek çok ülkede onlarca dergi sayılabilir. Bir derginin sık yayımlanması ve bol makale basımı, o alanda çalışan üretken bilim adamları açısından büyük avantajdır. Bu tür bazı dergilerde editörlük ve hakemlik müessesesinin sağlıklı çalışmadığı ve hatta bazılarında bazı makalelerin hakem denetiminden dahi geçmediği ileri sürülmektedir (6). Nitekim bu tür olumsuzluklar dikkatli incelendiğinde, bazı saygın dergilerde yayımlanmış makalelerdeki ciddi bilimsel hatalar açıkça görülebilmektedir. Son on yıl içinde YÖK ve ÜAK kendi denetimleri altında gerçekleştirilen doçentlik ve kısmen profesörlük atamalarında, SCI’de taranan dergilerde yayın yapabilme koşulu getirdi. Bazı üniversitelerin senatolarının uygulamaya soktuğu atama kriterleri de sadakatle değil, liyakat ile yükseltilmeyi bekleyen akademisyenlerin önlerine koşul olarak getirildi. Böylece, Türk bilim dünyası, yurtiçi yayınlarını, haklı olarak ve nerede ise tamamen kesip araştırma ve çalışmalarını yurtdışına yönlendirdi. Bu arada, TÜBİTAK tarafından A, B ve C sınıfı olarak kategorize edilen ve bilim adamlarına teşvik ve ödül olarak belli miktarlarda parasal destek de yürürlüğe girdi (1). Ü ayrıca yıllık teşvik ve ödüller verilmesi bilimsel yayın artışına ivme kazandırdı. Bir zamanlar bilim adamlarımızın pek çoğu tarafından küçümsenen bazı Asya, Afrika, Güney Amerika ve Ortadoğu kaynaklı bilimsel dergiler de SCI kapsamında yer almaya başlayınca, etki faktörü düşük ve TÜBİTAK’ın kıstasında C sınıfı olan ve hatta sınıflamaya girmeyen bu dergiler, Türk bilim adamlarının çalışmalarının yayımlanması için cazip hale geldi. Sonuçta "vaka takdimi", "note", "teknik note", "short note", "short communication" gibi kısa yazılar da olsa, "ne olursa olsun, çalışmam ya da makalem SCI da taranan bir dergide basılsın" oldu. Ancak son zamanlarda yeni kriterler arama yoluna gidilmeye başlandı (2). Anlaşılan odur ki, gelecekte akademik atamalarda akademisyenlerin önüne yeni kriterler, koşullar ve objektif olmayan, tamamen nümerik değerlendirmelerle ifade edilebilen ve yayının özüne, içeriğine ve niteliğine bakılmayan sübjektif kıstaslar konulabilecek. TÜBİTAK teşvik ve ödülünün sadece A sınıfı dergilere ve etki faktörü yüksek "Core" tipi makalelere verilmesi ve en çok atıf alan eserlerin teşvik ve ödülden ve gerekse akademik yükseltilmelerde ön plana çıkması yönünde düşünceler ifade edilmektedir. Hatta atıf sayılarının da ötesinde, hsayısı/faktörü/değeri olarak nitelendirilen, sayısal bir ifade bilim adamlarının başarısında önemli bir kıstas olarak değerlendirilmeye başlanmıştır (2). Bilimsel eser okuyucu ile buluşmasından itibaren atıf almaya adaydır. Atıf sayısındaki artış, çalışmanın önemine, yoğunluğuna ve ortaya konulan bilimsel düşüncenin orijinalliğine de bağlıdır. Bir makale, yıldan yıla atıf sayısını arttırabilir veya onlarca yıl geçmesine rağmen, bir iki atıfla kalabilir veya hiç atıf almayabilir. Çoğu araştırıcı bir makalenin giriş kısmını kendi kendine (self Citation) atfın yanı sıra, kişisel ilişki, mesleki dayanışma ve dost atıfları ya da yaranma şeklinde bir atıf alanı olarak da kullanılabilmektedir. Nitekim bu konuda düşüncelerini belirten bilim adamları, kendi kendine atıfların toplam atıflardan ayırt edilmesinin zorluklarından ve bunların toplam atıftan çoğun çıkarılmadığından söz ediyor (2,4,5). BİLİMSEL RANT YARATMA Son yıllarda önemli bir etik dışı gelişme de, atıf sayısını arttırma yönünde, bazı bilim adamları tarafından yapay olarak yaratılan girişimlerdir. Bu kişiler mevcut uluslararası bilimsel pozisyonunu ve ulusal ya da uluslararası SCI kapsamındaki dergilerde editör, bölgesel editör veya bilim kurulu üyesi olarak yer almalarını da fırsat bilerek, bilimselliğin bu önemli kısmını, rant aracı olarak kullanmakta ve kendilerini nemalandırmakta. Bazı hakemler makaleyi inceledikten sonra, kendi çalışmalarını içeren onlarca makaleye neden bu çalışmada yer verilmediğini liste halinde yazara vermekte ve adeta "bunlara çalışmanda yer vermezsen bu çalışma benden geçmez" demeye getirmekte. Şüphesiz bir yazar makalesinde hangi önceki çalışmalara değineceği hususunda son derece özgürdür. Bir bilim adamı olarak, ben bu çalışmayı görmüyorum veya değinmek istemiyorum da diyemez, özellikle konu ile son derece ilgili ise… Ancak bir hakemin de konumunu fırsat bilerek bir yazardan ilgili veya ilgisiz kendisine ait çalışmaların önemli bir kısmına zorla değinmesini isteyemez. Bazı bilim adamları ise anlaşmalı bir şekilde kendi çalışmalarını birbirleri ile paslaşarak karşılıklı atıf vermektedir. Haksız bilimsel rant olayının bir diğer ayağı: Tamamen devletin vergileri ve üniver sitenin kazancı ile milyonlarca dolar verilerek alınan ve hizmete sokulan laboratuvarlar ve burada konuşlandırılan ileri düzeyde teknolojik aletlerdir. Bu tür ileri teknoloji aletleri, bazen sorumlunun inisiyatifi altında denetimsiz ve kontrolsüz çalışmaktadır. Laboratuvara giren ve çıkan örneklerin ve yapılan işlerin çoğu kez hesabı tutulmamakta, el altından kayıt dışı işler yapılmakta ve bu yolla kişiler haksız maddi kazanç sağlamanın yanı sıra, ayrıca yapılan iş karşılığı bilimsel yayına ortak olmakta ve böylece etik dışı ve haksız olarak nemalanmaktadırlar. Bilimsel yayınların değerlendirme faktörü hesaplanırken o kişiye ait nümerik değerlerin yanına kısa notlar halinde o kişinin editörlük görevi, bilimsel kurul görevi ve laboratuvar sorumlulukları gibi özelliklerinin de bilinmesinde sayısız yarar vardır. Bu arada, yukarıdaki olumsuz satırlarla ve ifadelerle hiçbir ilgisi olmayan bilim adamlarını da, ayırmak ve yayınları ile almış oldukları atıflar karşısında övünmek, gururlanmak ve karşılarında saygı ile eğilmek, yazarını ya da yazarlarını da kutlamak gerekir (3). Son söz olarak: Bilimsel bir yayının hiçbir aşamasında gizlilik olmamalı. Bilimsel bir yayında hakemlik yapan kişileri bilimsel kamuoyunun ve okuyucu kitlesinin bilmeye hakkı vardır. Prof. Dr. Cemal Tunoğlu Hacettepe Üniversitesi, Genel Jeoloji ABD Kaynaklar: 1. Orhan Bursalı, CBT Editörü, Cumhuriyet Bilim Teknik, 23 Nisan 2005, sayı: 944, Gündem, makalelere ücret ödeme(me); 2. Orhan Bursalı, CBT Editörü, Cumhuriyet Bilim Teknik, 03 Aralık 2005, sayı: 976, Gündem, Bilimde en iyiler tartışması; 3. Aral Okay, Cumhuriyet Bilim Teknik, sayı: 947, 14 Mayıs 2005, Bilimsel Araştırma, jeoloji Mühendisliği Bölümlerinin nesnel karşılaştırması, sayfa 10, 11; 4. Bahattin Baysal, Cumhuriyet, Bilim Teknik, 19 Kasım 2005, 19, 974, sayfa 10; 5. Mehmet Doğan, Cumhuriyet, Bilim Teknik, 03 Aralık 2005, 19, 976, sayfa 8, 9; 6. Kasım C. Güven, Cumhuriyet, Bilim Teknik, 24 Aralık 2005, 19, 979, sayfa 20; 7. Şafak Alpay ve Zafer Ercan, Cumhuriyet Bilim Teknik, 21 Ocak 2006, 19, 983, sayfa 21; 8. www.tubitak.gov.tr, www.yok.gov.tr TÜRKİYE’DE NEDEN ÖNEMLİ? Tüm bu gelişmeler sonucu yurtdışı SCI kaynaklı dergilerde Türk bilim adamlarına ait yayın sayısında ciddi bir artış gerçekleşti. Üniversitelerin, hatta bölümlerin birbirleri ile karşılaştırmalı rekabeti (2) ve yine bazı üniversitelerin de ayrıca bu tür makalelere TÜBİTAK benzeri ve hatta onun çok üstünde teşvik ve ödül dağıtmaları, kendi içlerinde en fazla bilimsel performans gösterene İ o kadar idari personeli ve yine bir o kadar mevsimlik işçilerle ve 30 bin öğrencisiyle Samsun’a ve ülkemize yetişmiş insan gücü ve bölge ekonomisine katkı sağlıyor. Rektör Ferit Bernay tarafından yönetildiği süreç içinde tüm bütçe ve kadro konusundaki engellemelere karşın, büyük bir atılım yapan ve bölTürkiye Cumhuriyeti kuvvetler ayrılığı (yasama, yargı, yüinsanı için şehirde dev bir poliklinik merkezi rütme) üzerine kurulmuştur ve bu kuvvetlerin hiçbirinin di ge açan, peşinden çocuk hastanesi, yine şehir merkeğeri üzerine bir üstünlüğü yoktur. Bu bağlamda Meclis’in zinde tam donanımlı Hemodiyaliz ve Onkoloji ünitesi açan ve bunları başta Samsun halkı ve yaüst iradeliğini de tartışmak gerekir. kın bölgenin hizmetine sunan bir rektöre en çok lginç günler yaşıyoruz. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesine yönelik desteği Samsun’un iktidar partisi milletvekilleri vermesi gerekmez olarak, cumhuriyet tarihinde ilk kez bir üniversite rektörü çete mi? Tam tersine üniversite iktidar partisi milletvekilleri tarafından suçlamasıyla 70 günü aşkın bir süredir tutuklanıyor; yine cum köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor. huriyet tarihinde ilk defa bir üniversite hakkında kamu kaynaklarıBöylesine büyük bir üniversitede sanki harcanan mesainin nı kötüye kullanma ve kadrolaşma konusunda Meclis Araştırma her dakikası yolsuzluk usulsüzlük uğruna harcanıyormuş gibi Komisyonu kuruluyor. OMÜ hakkında çeşitli iddialar üzerine kuru 2000 yılından bugüne kadar her tür belgenin (tüm ihaleler, tüm gölan Meclis Araştırma Komisyonu’nun araştırma ve inceleme adı al revlendirmeler, tüm atamalar, tüm yönetim kurulu kararları, anatında yaptıkları üniversiteye ve üniversiter düşünceye büyük bir okuluna kayıt olan öğrencilerin isimlerine kadar) fotokopisi istensaygısızlıktır. di, toplam belge sayısı 1 milyon 124 bin sayfaya ulaştı. 19 Mayıs Üniversitesi 20 fakültesi, 22 yüksekokulu, 4 enstitüsü,13 araştırma merkeziyle, 4 şehirde, 2000 öğretim elemanı, bir Yazının devamı 22. sayfada İktidarların üniversiteleri hırpalamasına izin verilmemeli 989/20 4 Mart 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle