14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Astronomi GÜNEŞ Resim 8 Tam tutulma anında Ay Güneşi nerdeyse tamamen örter. Tablo 1 Tam tutulmanın gözlenebileceği il merkezlerimiz için tutulma saatleri. (Kaynak: www.tug.tubitak.gov.tr/tutulma/turkish/tutulmazamanlari/ililtutulma.html Tam tutulma anında Ay Güneş’i hemen hemen tamamen örtüyor. Bunun sebebi, Ay’ın Dünya’dan görünen açısal genişliğinin Güneş’inki ile neredeyse ayni olması (Resim 8). Yani: Bu çakışma olmasa idi, tutulma farklı olurdu. (Ay daha küçük veya daha büyük olsaydı "tam" Güneş tutulması yerine nasıl bir olay görürdük?) Bu çakışma bir tesadüf. Yaklaşık, ama tama yakın örtme söz konusu. Zaten tama yakın olan bu örtülme Dünya Güneş etrafındaki yörüngesinin neresindeyse ona da bağlı. (Neden: çünkü Dünya, Güneş’in etrafında daireye yakın bir elips biçiminde bir yörünge izler. DünyaGüneş uzaklığı yörünge boyunca azıcık değişir. Güneş’in açısal büyüklüğü, yani Dünya’dan bakınca Güneş’i ne büyüklükte bir daire olarak gördüğümüz de azıcık değişiklik gösterir yıl boyunca.) Bu seferki tam tutulma sırasında Ay’ın açısal genişliği Güneş’inkinden birazcık daha büyük olacak. Böylece tam tutulma aslında tamdan da biraz fazla olacak. Güneş yüzeyinin biraz dışına kadar ince bir bölge de Ay’ın arkasında kalacak. PolitikBilim Aykut Göker lardan bakış yönüne göre Ay Güneş’in bir kısmını örtüyor, tam Güneş’i ortalamıyor. Tam Güneş tutulmaları pek sık olmuyor, düzenli aralıklarla ve hep aynı yerlerde de olmuyor. Ülkemizde 11 Ağustos 1999’da tam Güneş tutulması görülmüştü. 7 yıl sonra sonra bu yıl, 29 Mart 2006 da bir kez daha tam Güneş tutulması izleyeceğiz. Türkiye’den tam Güneş tutulması bir daha ancak 30 Nisan 2060’da, yani yaklaşık 54 yıl sonra gözlenecek. Resim 7’deki harita 29 Mart 2006’da Türkiye’nin nerelerinde tam Güneş tutulması olacağını gösteriyor. Bu haritada ortadaki kırmızı çizgi üzerindeki yerlerde tam tutulma en uzun sürecek (yaklaşık 4 dakika). Gölgeli şerit içinde daha kenarlardaki yerlerde tam tutulma daha kısa olacak. Mesela TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin (TUG) bulunduğu Antalya Bakırlıtepe’de tam tutulma 2 dakika kadar sürecek. Tutulma yavaş yavaş başlıyor, Ay’ın hareketi ile en fazla örtme durumuna kadar gelişiyor, o yerden tam tutulma oluyorsa, en fazla örtme tam tutulma demek. Sonra Ay hareketine devam ettikçe yavaş yavaş Güneş tekrar gözüküyor. En sonunda Ay Güneş’in önünden tamamen çekilince tutulma da bitiyor. Antalya’da tutulma saat 12:37’de parçalı olarak başlayacak; 13:54’ten 13:57’ye kadar tam tutulma olacak. Tutulma Kuzeydoğuya doğru gittikçe daha geç başlayıp bitecek. Giresun’da parçalı tutulma saat 12:54’te başlayacak. Tam tutulma 14:09’da başlayıp, 14:12’te bitecek. Re sim 7’deki harita tam tutulmanın gözlenebileceği bölgeleri gösteriyor. Tam tutulmanın gözleneceği iller için tutulma zamanları Tablo 1’de gösterilmiştir. Bu haritadaki gölgeli şerit dışında kalan yerlerde ise parçalı tutulma olacak. İl merkezlerimiz ve bazı ilçeler için tam veya parçalı tutulma zamanlarını da TUG web sitesindeki www.tug.tubitak.gov.tr/tutulma/turkish/tutulmazamanlari/ililtutulma.html sayfasında bulabilirsiniz. Büyük şehirlerimizde parçalı tutulma sırasında Güneş’in en fazla % kaçının örtüleceğini ve en fazla örtünmenin saat kaçta gerçekleşeceğini de not edelim: Ankara: % 98, 14:02. İstanbul: % 87, 13:58. İzmir: % 90, 13:53. Adana:% 96, 14:03 Yine Otomotiv Sanayiimiz (2) Tülay Akarsoy otomotiv sanayii ile ilgili son çalışmasında, önce, dünya genelinde bu sektörün hal ve gidişinde belirleyici olan temel etkenleri ortaya koyuyor. Akarsoy’a göre, otomotiv pazarındaki büyümenin sınırlı kalması; üretim kapasitesindeki fazlalığın doğurduğu mali yükü karşılama gereği; buna karşılık, müşterilerin artan beklentilerine yanıt verecek ilave teçhizat mâliyetlerini mâkul seviyelerde tutma zorunluluğu ve bütün bunların sonucu olarak, sektördeki rekabetin giderek şiddetlenmesi bu etkenlerin başında geliyor. Sektörün bu etkenlerle baş edebilmek için bulduğu en etkin çarenin teknolojisini geliştirip yenilemek olduğuna işaret eden Akarsoy, "can güvenliğini sağlamak ve çevreyi korumak amacıyla konulan kuralların uluslararası anlaşmalarla küreselleşip yaygınlık kazanması; örneğin, Kyoto Anlaşması’nın bir sonucu olarak CO2 emisyonunu ciddi ölçüde azaltma gereğinin ortaya çıkması da sektördeki teknolojik çözüm arayışlarını tetikleyen bir başka ana etken olmuştur", diyor. Teknolojik çözüm arayışlarının doğal sonucu, sektördeki ArGe harcamalarının artmasıdır. ArGe’de kim önde koşar ve değişen şartlara yanıt verecek teknolojik çözümleri daha düşük mâliyetlerle ve önce üretebilirse, dünya pazarlarında, onun ayakta kalma şansı artacaktır. TEKNOLOJİK DEĞİŞİM Akarsoy’a göre; söz konusu çözüm arayışlarının belirleyici olduğu, araç tasarımlarındaki başlıca değişiklik, yazılımın ağırlık kazanması ve sürüş güvenliğinin sağlanabilmesi için, enformatik ve elektroniğe dayanan sistemlerin, insan akıl ve becerisinin yerini almaya başlamasıdır. Bugün lüks araçlarda %30 olan enformatik ve elektroniğin payının, 2015’lerde, %4050’lere yükselmesi beklenmektedir. Bu alanlardaki teknolojik ilerlemelere dayalı olarak geliştirilen seyir sistemleri; hız sınırlama sistemleri; değişen yol verilerini algılayarak aracın fren düzeneğinin etkinliğini buna göre düzenleyen elektronik sistemler; arızanın araç üzerinde teşhisine yarayan düzenekler; sese duyarlı Internet uygulamaları; parmak izine duyarlı araç güvenliği uygulamaları; sürücüye yardımcı olan, akıllı ‘kokpit’ teknoloji ve uygulamaları ve bu bağlamda gece görüş sistemleri, uyuklama algılayıcıları, telematik (uzaktan kontrolü sağlayan) teknoloji ve uygulamalar giderek ağırlık kazanmaktadır. Bu değişime paralel olarak da, araç kontrol sistemlerinde mekatronik parça, sensör, aktuatör ve radar kullanımı ağırlık kazanmaktadır. Akarsoy’un işaret ettiği, araç tasarımlarındaki bir başka değişiklik ise, farklı yakıtların kullanılabilmesine imkân veren hibrid (çift güç kaynaklı) araçlar geliştirilmesidir. Bunlar, genellikle, benzin ve elektriğin ya da dizel yakıtı ve elektriğin güç kaynağı olarak kullanılabildiği, çift motorlu araçlardır. Hibrid araçların yanında, "yakıt pili" olarak adlandırılan ve hidrojeni enerji kaynağı olarak kullanan, sıfır CO2 emisyonlu tahrik sitemleri üzerinde yoğun olarak çalışılmaktadır. Ayrıca, doğrudan püskürtmeli benzin ve dizel motorları gibi, değişik tahrik sistemleri üzerinde de geliştirici çalışmalar yapılmaktadır. Resim 9 29 Mart 2006 Güneş tutulması esnasında gökyüzü. Tutulmayı Nasıl İzleyelim? Önceden kamera ve ayna düzeneğimizi hazırlamışsak, tutulma başlayınca sınıfımızda perdede büyütülmüş olarak izleyebiliriz. Tutulma başlamadan veya parçalı iken Güneş’e çıplak gözle, hele dürbün vs. ile bakmayacağız. Güneş’e sürekli bakmak gözümüze çok zarar verir. Tutulma sırasında güvenli gözlem yapmak için görünür ışığın yanı sıra , kızılötesi ve morötesi ışınımın da çoğunu geçirmeyeni uygun malzemelerden yapılmış filtre ve gözlük kullanmak lazım. (http://www.tug.tubitak.gov.tr/tutulma/turkish/gozguvenligi/gozguvenligi.html). Parçalı tutulmayı özel gözlükle veya sınıfta bir perdeden veya yerdeki görüntülerden izlemek gerek. Ama tam tutulma başlayınca doğrudan Güneş’e bakmak en güzeli. Tam tutulma anında Güneş’in her zaman göremediğimiz korona (taç tabaka) kısmını gözleyebiliriz. Güneş tutulması sırasında ortalık gün ortasında kararacağından bu mevsimde normal olarak görünmeyen bazı parlak yıldızları da göreceğiz. 29 Mart tutulmasında görülecek parlak yıldız ve gezegenleri Resim 9 ’da görüyorsunuz. Bu yıldızlar tutulma olmasaydı Mart’ta değil yaklaşık 6 ay sonra, Eylül’de ve yaz sonu sonbahar aylarında gece görüp tanıdığımız yıldızlardır. Neden? (*) Sabancı Üniversitesi [email protected] [email protected] 992/10 25 Mart 2006 YENİ HEDEFLER Motorların geliştirilmesinde genel eğilim, emisyonların düşürülmesi ve yakıt tüketiminin azaltılması yönündedir. Bu kapsamda otomobil üreticileri 100 kilometrede 3 litre yakıt harcayan otomobil projeleri geliştirmektedirler. Bu projeler motor teknolojilerindeki yenilikler yanında otomobil ağırlığını azaltmayı hedeflemekte; çeliğin yerini almak üzere, magnezyum, alüminyum, titanyum, kompozit malzeme ve nanomalzemelerin kullanılması öngörülmektedir. Sadece araç teknolojilerini değil; aracın üretiminde kullanılan teknolojileri de geliştirmek yenilemek söz konusudur (hızlı prototipleme ve sanal ortamda prototipleme tekniklerinin geliştirilmesi, nanoteknoloji uygulamalarının yaygınlaştırılması vb.). Sektör, imalatta kullandığı teknolojileri önemli oranda kendi bünyesinde geliştirmektedir. Bu oran AB’de %19, ABD’de %15 ve Japonya’da %13’tür. Kullanılmış araç parçalarının, kural olarak, %80’inin yeniden üretim sürecine sokularak çevre kirliliğinin azaltılması ve kaynak verimliliğinin yükseltilmesi; ayrıca, ürün tasarımından tam kapasitede üretime kadar geçecek sürenin altı aya düşürülmesi öngörülen hedefler arasındadır. Otomotiv sanayiinde, dünya genelinde gözlenen bu teknolojik değişim sürecine paralel olarak, yeni bir yapılanma ve coğrafi konumlanma da söz konusudur. Akarsoy’un bu konudaki tespitlerini de aktardıktan sonra sektörün Türkiye’deki hal ve gidişine döneceğiz. http://www.inovasyon.org
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle