24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TartışmaEditöre Mektup inandıkları sonucuna varılabilir. Ayrıca, mezun oldukları öğretim kurumundan aldıkları hizmet öncesi eğitimin niteliğinin de öğretmenleri, öğrenme/öğretme güçlükleri ile ilgili bilgi/deneyimbeceri alanlarında yetkinleştirdiği söylenebilir. ? Yetkinlikyeterlilik bakımından öz değerlendirmelerini pekiyi olarak görenlerle, orta düzeyde gören öğretmenler arasında, orta diyenler lehine anlamlı bir fark bulundu. Buradan da, yetkinlikyeterlilik öz değerlendirmesi orta düzeyde olanların kendilerini geliştirmek istedikleri sonucuna varılabilir. ? Öğretmenlerin öğrenme/öğretme güçlükleri ile ilgili bilgi/deneyimbeceri alanları düzeyleri ve bu konularla ilgili seminer/işlik etkinliklerine katılma istekleri arasında korelasyonel ilişki bulunamadı. Oysa, konu alanlarında yeterlilik düzeyleri düşük olan öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun, bu alanlarda seminer/işlik türündeki etkinliklere katılmak istemeleri gerekirdi. ? Öğretmenlerin fen bilgisi ve fizik üniteleri bazında, öğrencilerinin öğrenme güçlükleri/kavram yanlışları konusundaki görüşleri ile bu konularda istedikleri seminer/işlik çalışmaları düzeyleri arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Oysa, öğrencilerin öğrenme güçlükleri/kavram yanlışları düzeylerinin yüksek olduğu ünitelerde, öğretmenlerin bu ünitelerle ilgili seminer/işlik türündeki etkinliklere daha çok katılmak istemeleri gerekirdi. Bu durumda öğretmenlerin, öğrenme güçlükleri/kavram yanlışlarını tanımadıkları ve/veya öğrenme güçlükleri/kavram yanlışlarının nasıl düzeltileceğini bilemedikleri veya düzeltme konusunda istekli olmadıkları gibi bir sonuç çıkarılabilir. Özgürlük bilgiden değil, bilgi özgürlükten doğar Bilim Teknik’in 18 Şubat 2006 tarihli sayısında yayımlanan "İnsan özgürlüğü tartışması" başlıklı yazısında, Sayın Vehbi Hacıkadiroğlu, özetle, “İnsanı özgür yapan bilgi sahibi olmasıdır”ya da "özgürlük bilgiden kaynaklanır" diyor. caba öyle midir? Bu soruyu sormamızın nedeni, "özgürlük bilgiden kaynaklanır" önermesi üzerine yapacağımız muhakemenin bizi "insanın hiç özgür olmadığı ve asla olamayacağı" gibi, söz konusu önermenin tam tersi bir sonuca götürmesidir. Bilgilenme sürekli genişleyerek ve derinleşerek ilerleyen bir süreçtir. Bu sürecin gerisine doğru gittiğimizde "mutlak bilgisizlik" noktasına ulaşırız. Bilgi özgürlük demek olduğuna göre, mutlak bilgisizlik mutlak olarak özgür olmama durumu demektir. Bundan da "bir zamanlar insanın özgürlüğü diye bir şey yoktu" sonucu çıkar. Öte yandan, Sayın Vehbi Hacıkadiroğlu’na göre, insan bilgilendikçe özgürlük düzeyi yükselir. Demek ki mutlak bilgisizlikten itibaren insan bilgilendikçe özgürleşmiştir. Peki, insanın bilgi düzeyi sürekli genişleyip derinleştiğine göre, bunun bir sınırı var mıdır? Eğer böyle bir sınır varsa, insanın bu sınıra gelmezden önceki durumu özgürlük sayılabilir mi? Eğer insanın bilgilenmesinin sınırı yoksa, insanın özgürlüğü nasıl mümkün olabilecektir? Kısacası, insan hep özgürleşme süreci yaşayacak ama özgürleşme sürecinin sonuna gelmeden "özgür" olarak nitelenemeyecektir. İşte Sayın Vehbi Hacıkadiroğlu’nun "özgürlük bilgiden kaynaklanır" önermesinin muhakemesinin bizi götürdüğü "insan özgür değildir" paradoksal sonucu budur. Öyleyse özgürlük diye bir şey yok mudur? A Özgürlüğü içine doğduğumuz doğal ve toplumsal ortamın sınırlı davranış olanakları içinde aramaya gerek yok, çünkü özgürlük bizim içimizdedir. Özgürlük bizim içimizde hep var olagelmiş olup, biz insanların özgürlük diye bir sorunu hiç olmamıştır. Özgürlük aklımızın karakteristiğidir. Bu önermemiz için kullandığımız argümanları aşağıda sıralıyoruz. Akıl canlı yaşamın evrimi sürecinin kör rastlantıları içinde belirmiş olan, duyu organları, sinirler ve beyinden oluşan maddibiyolojik bir sistem olup, "düşünme" denilen hareketi yapar, tıpkı elektronların "elektrik", fotonların "ışık", gravitonların da "kütlesel çekim" denilen hareketi yapmaları gibi. yük sayının ne olabileceğini, sıfır ile birin arasının kaça bölünebileceğini asla söyleyemez. Aklın bilgilenmesinin de sınırı yoktur; hiç kimse bize aklın yapabileceği en son kavramın, dile katılabilecek en son sözcüğün ne olabileceğini söyleyemez. Akıl her şeyi sarıp sayabiliyorsa ve her şeyi bilebiliyorsa, o bütün uzayzamanları içine alan, "uzayzaman ötesi olan" bir şeydir. Akıl harekete geçip de ilk olarak kendi bilgisini elde ettikten sonra, ilişki ve etkileşim içinde olduğu her şeyin bilgisini elde eder. EVRENİ ETKİYOR Aklı, hareket halinde düşünerek, bütün evrende etkiyen bir oluş olarak görmek gerekir. Çünkü akıl, etkinliğinin yayıldığı tüm evren boyunca akıldır, evrenin neresine bakarsak bakalım biz orada etkimekte olan aklı görürüz. Özetleyip sonuçlandıracak olur isek; eğer kendi kendini harekete geçiriyorsa, her şeyi bir kabuk gibi sarıp kapsama alanı içine alabiliyorsa ve kapsama alanındaki her şey üzerinde düşünme etkinliğinde bulunarak bilgilenebiliyorsa, böylece uzayzamanı içine alabiliyorsa, akıl, özgür hem de mutlak olarak özgür demektir. "Akıl" oluşundan itibaren böyle olduğu için o hep özgürdü, bu nedenle insanın özgürlük diye bir sorunu hiç olmamıştır. Akıl özgürlüğünü, bilme etkinliği olarak yaşar. Aklın bilgilenme düzeyi yükseldikçe insan bağımsızlaşmıştır. Acaba insan neye bağımlıdır da neyden bağımsızlaşır? İnsan belli bir doğal ve toplumsal yaşam ortamının içine doğar ve yaşamda kalma bakımından, içine doğduğu doğal ve toplumsal ortamın olanaklarına bağımlıdır. Peki insanın aklı mutlak olarak özgürse, birtakım koşullara nasıl bağımlı olabiliyor? Kuşkusuz bu durum bir çelişkidir. İşte bu çelişkiden, bağımlılığa göreceli olarak bağımsızlık düşüncesi ve bağımsızlaşma yönündeki davranışlar doğmuştur. Akıl, özgürlüğünü yaşayarak bilgilenmiş, bilgilendikçe yaşamda kalmasını sınırlayan, kendisini bağımlı kılan doğal ve toplumsal sınırlamaları, yaşamda kalma olanaklarını genişletmiştir. Yaşamda kalma olanaklarını genişlettikçe insan bağımsızlaşmıştır. Bağımsızlık, aklın özgürlüğünün doğainsan ve insaninsan ilişkileri içindeki etkinliğidir. İşte Sayın Vehbi Hacıkadiroğlu’nun "özgürlük" dediği, ancak bizi "özgürleşme" hatta "özgürleşememe" sonucuna götüren şey, canlı yaşamın evrimi süreci içinde oluşmuş ve aklın karakteristiği olan özgürlüğün, doğainsan ve insaninsan ilişkileri içindeki; bağımlılığa karşıt olan, bağımsızlaştırıcı etkinliğidir. Kölelik zincirleriyle efendilere bağlanmış Spartacus’ü Roma’ya isyan ettiren, ülkesi yabancı güçlerce işgal edilmiş Mustafa Kemal’e "ya bağımsızlık ya ölüm" dedirten, onların akıllarının özgürlüğünden başka bir şey değildi. Mehmet Uysal AKLIN SINIRI YOK Akıl kendi kendini harekete geçirerek evrene gözlerini açar. Aklı harekete geçiren şey, içindeki duyarlılıktır. Görme özürlü birisinin aklını hiçbir görsel fenomen harekete geçiremez. Görme, işitme vs duyarlılıklar aklı oluşturan mikrobiyolojik yapıların özelliği olup, canlı yaşamın evrim sürecinin kör rastlantıları içinde oluşmuştur. Öte yandan, akıl kendisine dışarıdan gelen bütün uyarılara otomatik olarak tepki vermez; uyarılar arasından seçme yapar. Akıl kendi kendini harekete geçirerek evrene gözlerini açtığı anda ilk kendi bilincinin bilgisini elde eder ve bunun üzerine bütün bilgi dünyasının yani "bilinci" inşa eder. Aklın hareketinin sınırı yoktur. Akıl her şeyi merak eder. Merak, aklı ufuklardan ufuklara, oradan sonsuzluğa taşır. Aklın sonsuzluğa yönelişi, kendi "iyiliği", yani insanın yaşamda kalmasını sağlama nedeniyledir; ola ki ufukların ötesinde de bir şeyler olup bitmektedir ve orada olup bitenler yaşamda kalma bakımından önemli olabilir. Sonsuzluğa yönelme hareketi içinde akıl her şeyi; en uzak ve en büyük galaksiden en küçük parçacığa kadar tüm evreni bir kabuk gibi sarabilir ve kabuğun içinde kalan her şeyi sayabilir. Aklın sarma etkinliği "geometri", sayma etkinliği "aritmetik", ikisi birlikte "matematik"tir. Aklın geometrik etkinliğinin sınırı yoktur; hiç kimse bize en büyük kürenin çapının kaç milyar ışık yılı olabileceğini, orijininde aklın bulunduğu koordinat eksenlerinin nereye kadar uzanabileceğini söyleyemez. Aklın aritmetik etkinliğinin de sınırı yoktur; hiç kimse bize düşünülebilecek en bü PARALEL ÖNERİLER ? Okullarda öğrenci merkezli/odaklı, teknoloji ve laboratuvar destekli fen bilgisi/fizik öğretimine yer verilmeli. ? Söz konusu öğretimi gerçekleştirecek olan öğretmenler, gerek hizmet öncesinde, gerekse hizmet içi eğitimde, öğrenci merkezli/odaklı ve teknoloji destekli fen öğretimi konularında isteklendirilmeli; teknoloji kullanımı, öğretim yöntemlerinin kullanımı ve bilimsel yetkinlik konularında yetkinleştirilmeli. ? MEBüniversite işbirliğinde etkin hizmet içi eğitimler düzenlenerek; bölgelerde ve bazı yörelerde, liderlik yapabilecek bir grup öğretmen yetiştirilmeli. +Trakya Üniversitesi Tekirdağ Meslek Yüksek Okulu, Tekirdağ *Türk Fizik Vakfı (TFV) Eğitim Danışmanı/ODTÜ Emekli Öğretim Üyesi, Ankara Araştırmadan elde edilen verilerin teknik analizleri ve bulguların ayrıntıları, 46 Mayıs 2006 günlerinde Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde düzenlenen 3. Uluslararası Öğretmen Yetiştirme Sempozyumu (UÖYS3) ve 79 Eylül 2006 günlerinde Ankara Gazi Üniversitesi’nde düzenlenen 7. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi’nde (UFBMEK7) sunulacak. Not: Raporun basılmış kopyasını MEBEARGED’den temin etmek olası. İsteyenler, aynı rapora aşağıdaki web sitesinden de ulaşabilir: http://www.tmyo.edu.tr/default.asp?PG=391 ÖZGÜRLÜK NEREDE? Özgürlük diye bir şey vardır, ancak yanlış yerlerde; insandoğa ve insaninsan ilişkileri içinde aranmıştır. Bu ilişkiler içinde özgürlük bulunamaz, en fazla "özgürleşme" bulunur ve bulunan şey de bizi "özgür olmama" sonucuna götürür. Çünkü, içine doğduğu doğal ve toplumsal ortam, insanın karşısına bir sürü kısıtlamalar ve sınırlı sayıda davranış olanakları demeti çıkarır. Biz de bu sınırlı davranış olanaklarından birisini seçmenin özgürlük mü yoksa özgürleşme mi olduğunu tartışır dururuz. Ancak yüzyıllardır tartışıp durduğumuza göre, özgürlük diye bir şey de var demektir. Peki özgürlük diye bir şey varsa, o nerededir? 992/21 25 Mart 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle