Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GENETİK ARAŞTIRMALAR Türkiye’de ilk hastalık geni bulundu Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aslıhan Tolun ve arkadaşları dünyada Türk hastalığı olarak bilinen PAM hastalığına yol açan geni buldu. Bu hastalık röntgen filmlerinde, akciğerde "kum fırtınası" görünümüyle kendini belli eder. Aslıhan Tolun ve araştırma ekibi kalıtsal hastalık genleri arıyorlar, yani onlar "gen avcıları". Tolun sorularımızı yanıtladı. Ö nce bize hastalık genlerinin nasıl genler olduklarını anlatır mısınız. AT: Bizim kısaca "hastalık geni" dediğimiz genler, aslından gelişmemizde ya da vücudumuzun herhangi bir işlevinde görev alan genlerdir. Herkeste bulunurlar ve normal olduklarında varlıklarından hiç haberdar olmayız. Ama bunların biri bir kişide iş göremez durumdaysa, yani yapısı (DNA’sının dizisi) bozuksa, belli bir sıkıntı, hastalık, gelişim bozukluğu, hatta yaşamı sürdürememe durumu ortaya çıkabilir. Son yayınınıza konu olan hastalık nedir? AT: Pulmoner alveolar mikrolitiasis (PAM) denilen bu hastalığı, akciğerlerde kum oluşması olarak kabaca tanımlayabiliriz. Röntgen filmlerinde, akciğerde "kum fırtınası" görünümüyle kendini belli eder. Çok yavaş seyreden bu hastalığın seyrini sigara kullanımı çok hızlandırıyor. Hastalık olgularının yaklaşık yarısı ailesel olduğundan, bu nadir hastalıkta genetiğin önemli bir rolü olduğu anlaşılmıştı. Biz bu hastalığın tamamen genetik temelli olduğunu gösterdik. Bu bizim bulduğumuz ilk hastalık genidir, sanırım ülke dahilinde yapılmış çalışmalarla da ilk bulunan hastalık geni. Hastalığın ilginç bir özelliği var, o da bize "genini iyi ki biz bulduk" dedirtiyor: Hastalık biraz "Türk hastalığı" olarak biliniyor. Çünkü Prof. Dr. Eyüb Sabri Uçan uluslararası dergilerde yayımlanmış PAM olgularıyla Türkiye’de yayımlanmış dergilerdekileri toplayarak, 1993 yılında bir klinik değerlendirme makalesi yayımlamış. Uluslararası bir dergide yayımlanan bu makale epey ses getirmiş ve çok sayıda Türk PAM olgusu bildirildiğinden, hastalığın biraz "Türk hastalığı" olarak bilinmesine yol açmış. Ama hastalığın tamamen genetik temelli olduğu bilinmediğinden, "acaba Türkiye’nin havasından ya da suyundan mı kaynaklanıyor" konusu hep gündemde kalmış. Çalışmalarımız hastalığın genetik açıdan bildiğimiz kalıtsal hastalıklardan hiç farklı olmadığını gösterdi. Akraba evliliğinin sıklığı nedeniyle Türkiye’de sık görüldüğünü de ortaya koyduk. Gen bir fosfat taşıyıcısı kodluyor, bozulduğunda fosfat birikerek kalsiyum fosfat taşçıkları oluşuyor. Akraba evliliği kalıtsal hastalıkların ortaya çıkmasında çok önemli, değil mi? AT: Evet, genellikle. Her bireyde her genden iki kopya bulunur. Bir genin iki kopyası da bozuk (işlevsiz) olduğunda, hastalık ortaya çıkar. Kalıtsal hastalıkların çoğunda hasta hem anneden hem de babadan genin bozuk bir kopyasını alır. İnsanda 2530 bin gen olduğu düşünüldüğünde, rastlantısal olarak bir kişide aynı genin iki kopyasının da bozuk olma olasılığı çok düşüktür. Bu nedenle, nadir görülen hastalıklar hemen hemen sadece akraba evliliklerinde görülür. S i z e çarpıcı bir hesap yapayım: Belli bir geninin bozuk kopyasını yalnızca bin kişiden biri taşıyorsa, akraba evliliği nin olmadığı bir toplumda bir sonraki kuşakta dört milyon kişide bir hastalık görülür. Ama annebaba kuzen olduğunda, bu olasılık 126 kez yükselerek, otuz iki binde bire çıkar. Bu çekinik, yani resesif geçişli hastalıklar için geçerlidir. Bu hastalığı neden seçtiniz? AT: Dicle Üniversitesi’nden Doç. Dr. Abdurrahman Şenyiğit ve arkadaşları altı bireyinde PAM belirledikleri çok geniş bir ailenin bulgularını yayımladı. O güne kadar bu kadar çok bireyinde PAM bulunan bir aile rapor edilmemişti. Ben o yayını görünce, hemen Dr. Şenyiğit’e işbirliği önerdim. O da ailenin tüm fertlerinden kan örneği alıp bize gönderdi. Ama şunu da belirteyim ki, biz hiç hastalık seçmiyoruz. Yalnızca ailenin çalışma yapmaya elverecek kadar büyük olması gerekiyor. İnsan genlerinin çoğunun işlevi bilinmiyor. Bir genin bozuk halinin bir hastalıkla ilişkisi belirlenirse, o genin işlevi çözülür ve bu da genetik bilimine önemli bir katkı olur. Bunun gibi "hastalık genleri" çok mudur? AT: Oldukça çok sayılabilir, halen böyle yaklaşık iki bin gen biliniyor. Ama geni bilinmeyen daha fazla sayıda hastalık tanımlanmış. Üstelik, bunun birkaç misli de veritabanlarında bulunmayan nadir hastalık var. Örneğin hastalık genleri üzerine yayımladığımız ilk makale yeni bir hastalık üzerineydi. Geni bulamamıştık, ama onun kromozomlardaki yerini bulmak bile önemli olmuştu. O makalemiz de Dicle Üniversitesi öğretim üyeleriyle işbirliğiyle gerçekleşmişti ve aynı dergide (American Journal of Human Genetics) yayımlanmıştı. O zaman bu çalışma iki üniversitedeki araştırıcıların işbirliğiyle gerçekleşti.. AT: Hayır, daha fazla kişinin katkısı var. Çalışma başladıktan sonra, başka PAM ailelerine ulaştık. Bu da şöyle oldu: PAM hastalarından kan örneği istemek üzere, Prof. Dr. Eyüb Sabri Uçan ile irtibat kurdum. Abdurrahman Bey gibi, Eyüb Bey’i de daha önceden tanımıyordum. İnternet aracılığıyla, çalışmamızdan ülkedeki diğer akciğer uzmanlarını haberdar etti ve bize 6 PAM olgusundan daha kan sağlandı. Tabii hekimler bu olguları ayrıntılı olarak inceleyip klinik açıdan değerlendirmişlerdi. Böylece çalışma grubumuza iki üniversiteden daha öğretim üyesi katıldı: Hacettepe Üniversitesinden Doç Dr. Uğur Özçelik ve Prof. Dr. Ayhan Göçmen ile İnönü Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zeki Yıldırım. Ayrıca iki hastaneden de hekimler katıldı: Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nden Doç. Dr. Sedat Altın ile Süreyyapaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Haluk Çalışır. Genetik çalışmanın tamamı laboratuvarımızda ger CBT 1023/8 27 Ekim 2006 Prof. Dr. Aslıhan Tolun. (Fotoğraf: Nihan İnal)