Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEKNOLOJİ=YAŞAM Edip Emil Öymen eoymen@bilgi.edu.tr nın ve bunların daha uzun ömürlü olmasının kaçınılBebek doğumları, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere her yerde azalıyor. Fakat pek çok yerde aile maz sonucu, ortalama yaşın Toplam doğurganlık hızı başına düşen çocuk sayısı hâlâ başa baş noktası yükselmesidir. Demograflar olan 2.1’in üzerinde. 2050 yılında 60 yaşının geJaponya K. Avrupa çen insan nüfusunun üçe Ülkeleri katlanarak, bugünkü 600 OECD milyondan yaklaşık 1.9 milAB12 (1995’ten önceki üyeler) yara fırlayacağını tahmin ABD ediyor. Bu değişik beraberinde pek çok sorunu da getirecek. Ancak bunun yararları da olacak. Yüksek doğum hızına sahip olan gelişmekte olan ülkelerde nüfusunun yaklaşık yarısı 15 yaşının altında olacakken, sanayileşmiş ülkelerde bu oran yüzde 20’lerin altında seyredecek. Ulusların yaşlanmasından kaygı duyan uzmanlar bu arada önemli bir noktayı gözden kaçırıyor. Çocuk sayısının azalmasıyla toplumun sahip olduğu kaynakların daha az miktarı bu çocukların eğitimine ve bakımına ayrılacak. Ayrıca, daha az sayıda genç insan nüfusu, şiddet olaylarında azalma anlamına da gelebilir. Çünkü suç işleme girişimleri –terör eylemleri de dahil büyük oranda 15 ile 30 yaşları arasındaki insanlar tarafından işleniyor. ABD’de suç oranı 1990’lardan bu yana büyük bir düşüş kaydediyor. Bu da doğum hızındaki büyük düşüşten 18 yıl sonrasına denk geliyor. Bunun bir rastlantı olmadığı düşünülüyor. Nüfusun artmamasının bir diğer avantajı da ulusal altyapıyı –yollar, binalar, konut, okul, hastane ve benzerleri genişletme gereksinimi üzerindeki baskının azalması ve yeni iş alanların yaratma zorunluluğunun ortadan kalkmasıdır. Bazı Avrupa ülkeleri işgücündeki azalmayı olumsuz bir gelişme olarak ele almakla birlikte, bu performansı artırma yönünde teşvik olarak da değerlendirilebilir. Kesin olan, bu sorunun küresel açıdan irdelendiğinde, sorun olmaktan çıkmasıdır. Kaldı ki Batı Avrupa ve ABD’de göçmenler işgücünü artırıyor ve küreselleşme yayılıyor. Bu arada sanayileşmiş ülkelerdeki kalifiye işgücü gereksinimi gelişmekte olan ülkelere "outsourcing" yöntemiyle giderilebilir. Bu ülkelerde sayıları çok yüksek olan eğitimli ve genç nüfus da bu arada istihdam edilmiş olur. Bu iki girişim yoksul ülkelerin gelişmesine ve yoksulzengin arasındaki farkın kapanmasına da yol açabilir. Bütün bu gelişmeler kadınların eğitim ve iş bulma şanslarını artırır. Nihai olarak bu da doğum oranlarında azalma anlamına gelebilir. Bebek doğumları Soru: Sanal yaşamdan mı söz ediyoruz? Yanıt: Somut yaşamın neresi sanal? Milyonlar Ekranlara Yapışık *Güney Kore’de 11 milyon kişi aynı sitede... Nüfusun %25’i Cyworld platformunda birbiriyle şiir, öykü, şarkı, fotoğraf, video, yaşambiçimi ipucu paylaşıyor. *11 milyon kişiye ait "köşe"lerin tasarımı kendilerine ait. İstedikleri sayısal süslemeyi kullanabilirler. Yazılarına video klip koyabilirler. *Yazı yazmak bedava. Ama süsleme sanatına girmek için ücret, "kozalak"la ödeniyor. 1 kozalak=100 won=10 cent gibi. Örneğin, yazıda banner kullanmak 515 kozalak. Müzik varsa 5 kozalak. *Cyworld’ün bir günlük kazancı 150 milyon won=160 bin Doları buluyor. *Ülkedeki görüntülü cep telefonu bolluğu, Cyworld’ün görsel malzemesini sağlıyor. Örneğin, yemeğe çıkan arkadaşların, sofradaki tabağın resmini çekip "köşe"lerine koymaları doğal. İzlerini çoktan kaybetmiş arkadaşların tesadüfen buluştukları bir pazaryeri. *Siyasetçiler de, "oy kokusu" sezdikleri bu sanal dünyaya dadanmış. Muhalefetteki Büyük Ulusal Parti’nin bayan lideri Park Geunhye, 2003 genel seçimine gidilirken bir "köşe" açtı kendine. Günlüğünü yayımladı. Köşeyi tıklayan 1.000.001’inci gençle yemeğe çıktı. *** İnternet dünyasından istatistiklere devam... *Oyuniçine reklam yerleştirmenin sadece ABD’deki piyasası 2005 yılında 56 milyon Doları buldu. Bu rakam 2004’te 34 milyon dolardı. 2010’da yine sadece ABD’de 732 milyon Dolara ulaşacağı hesaplanıyor. *New York Times’in verilerine göre her ay 100 milyonu aşkın kişi etkileşimli bilgisayar oyunu oynuyor. *Sadece ABD’de 1834 yaş grubundaki yetişkinlerin %70’ten fazlası video oyunu meraklısı. Gençlerin ortalama oyun süresi haftada 12.5 saat. Televizyon izleme süreleri ortalama 9.8 saat. 834 yaş grubunda video oyun sistemi sahiplik oranı %75. *Avrupa’da bilgisayar oyunu oynama ortalama süresi haftada 10.9 saat. Bir hafta önce oynadım diyenlerin oranı %87. Haftada en az 3 kez oynarım diyenler %72. Avrupalılar hâlâ (!) televizyon izliyor: %96 oranında. Müzik dinliyor: %94 oranında. Ve üçüncü sırada bilgisayar oyunları. *Sentetik dünyalarda yaşam artıyor. Buralarda nüfus (!) 1020 milyon kişi (?). Toplam oyuncu sayısı 2020’de 40 milyona ulaşacak diye hesaplanıyor. University of Chicago gibi saygın bir üniversite bu konuda kitap yayımladı: "Sentetik Dünyalar: ÇevrimiçiOnline Oyunların Kültürü ve İş Dünyası" (Synthetic Worlds: The Business and Culture of Online Games). Yazan: Edward Castronova. Konu, artık bilişimbilgisayar değil, kültür çalışmaları, ekonomiiş dünyası kapsamında... *Habbo Hotel’in 50 milyon kullanıcısı var. Neopets: 70 milyonu aştı. Coke Studios: 8 milyonu aşkın kayıtlı üye. Virtual Magic Kingdom: 1 milyonu aşkın üye. Kore’deki Goonzu: 3 milyon üye. Guild Wars: 2 milyon üye. Project Entropia: 17 milyon üye. Ragnarok Online: 17 milyon üye. Second Life: 290 binle sınırlı. World of Warcraft: 5.5 milyon üye. Sonuç: Yukardaki bütün satırların içeriği, hepsi ayrı birer yazı konusu... DEMOGRAFİK DEĞİŞİMİN SAKINCALARI Demografik değişimin tartışmasız en önemli sakıncası, emekli aylıklarının geleceğinin tehlikeye girmesidir. Bu, pek çok ülkede önemli bir sorun olarak değerlendirilmekte, hatta bazılarında panik yaratmakta dır. Bu panik ABD’de bile hissediliyor. Burada nüfus sürekli olarak artmakla birlikte, savaş sonrası nüfusun bugün emeklilik yaşına gelmesi ve emekli aylıklarını alabilmek için daha az sayıda genç işgücüne bağımlı olmaları, karamsarlık yaratıyor. Saati tersine döndürerek, nüfus artışını eski haline çevirmek –bazılarının önerdiği şekilde yerine, yaşlanmakta olan ulusların, emeklilik ve sosyal güvenlik sistemlerini yeniden ele almaları daha akılcı bir yaklaşım olabilir. Kaldı ki insanlar 65 yaşından sonra tüm yeteneklerini kaybetmiyor. Sanayileşmiş ülkelerin pek çoğunda sağlık hizmetlerinin sağladığı avantajlara bağlı olarak yaşlılar eskisine göre daha sağlıklı, daha dinç ve faal durumdadır. Bunların pek çoğu bugün yeterince kıymeti bilinmese de gönüllü işlerde, sivil toplum örgütlerinde ülke refahına büyük katkılar sağlamaktadır. Kesin olan şu ki, önümüzdeki yıllarda yaş dağılımındaki değişiklikler, işgücündeki farklılıklar tüketim, istihdam, göçler gibi pek çok konuda değişiklikler yaratacak. Bu arada şu sorular da kaçınılmaz olarak gündeme gelecek. 25 yaşındakilerin, sağlık sorunları minimum düzeyde seyreden 65 yaşındaki insanları desteklemek için daha fazla vergi ödemeleri ne kadar adaletli bir uygulamadır? Ülkedeki yaş dağılımındaki orantısızlığı düzeltmek için yoksul ülkelerden genç, ucuz işgücü ithal etmek mantıklı mıdır? Bunlar yanıtlanması ve uygun bir çözüm bulunması gereken sorulardır. Küreselleşme arttıkça bir ülkedeki sorun başka bir ülkenin çözümü haline gelir. Bütün zorluklarına karşın, sanayileşmiş ülkelerdeki nüfus azalması olumlu bir trend olarak değerlendirilebilir. Kaldı ki sanayileşmiş ülkelerdeki yüksek tüketim gücüne sahip olan zenginler, kaynak taleplerinin istedikleri ölçüde karşılanması için, dünyadaki yoksullara ve gelecek nesillere nasıl bir bedel ödettiklerine bakmaksızın, insanlığın yaşamdestek sistemlerine zarar veriyorlar. Bu sanayileşmiş ülkelerde ne kadar çok insan yaşarsa, insanlık o kadar fazla iklim değişikliğine hedef olacak. Bu arada biyo çeşitliliğe ve kritik eko sistemlere verdikleri zararı da unutmamak gerekiyor. Bütün bu nedenlere bağlı olarak nüfus artışının doğal olarak sona ermesini ve inişe geçmesini geciktirmeye çalışmak mantıklı bir politika değildir. Gerçekten de çocuklarımıza ve torunlarımıza yaşanabilir bir Dünya bırakmak istiyorsak, nüfus azalmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirmeliyiz. Reyhan Oksay New Scientist 30 Eylül 2006 CBT 1023 / 17 27 Ekim 2006