11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CBT 1023 sayfa 3 24/10/06 15:03 Page 2 (1,1) GÜNDEM Atatürk ile Einstein ve Rektörlük Seçimleri "Manevi Mirasım Akıl ve Bilimdir!" "Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar." Mustafa Kemal (1933, Cumhuriyet Bayramı Açılış Konuşması’ndan) Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1023 27 Ekim 2006 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Güray Öz GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No:2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.343 72 74 Faks: 0212. 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Yerel Süreli Yayın Tel: (0212) 251 98 7474/ 343 72 74 BASKI İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna İstanbul www.cumhuriyet.com.tr CBT 1023/3 27 Ekim 2006 Geçen hafta kapak konumuz olan Prof. Dr. Münir Ülgür’in Einstein ile Atatürk arasındaki ilişki üzerine açıklamaları büyük ses getirdi. Haber, gazetemizin manşetine taşındığı gibi, Hürriyet gazetesi dergimizi kaynak göstererek habere önemli yer verdi; ayrıca Yalçın Bayer "Halkın Sesi" köşesinde bu önemli haberi duyurdu. Kurtarıcı’nın, Cumhuriyetin kuruluş ve ülkenin tepeden tırnağa inşa aşamasına verdiği büyük önemin göstergesidir, Einstein’i ülkeye davet etmesi. Mustafa Kemal’in, "ilim ve fenne" dayalı bir kuruluş arzusunun kanıtıydı. Münir Ülgür’le bu tarihi görüşmeyi gerçekleştiren erken dönem Cumhuriyet bilim tarihçisi Osman Bahadır’ın "Atatürk bir Bilim Cumhuriyet’i kurmak istiyordu" tezine de önemli destektir. Mustafa Kemal’in Einstein’i Türkiye’ye getirme çabasını doğrulayan başka tanıklıklar da vardır. Bunlara da yakında dergimizde yer vereceğiz. *** Mustafa Kemal, ülkemiz için en iyiyi gerçekleştirmek istiyordu. Özellikle bilime, bilimsel düşünceye verdiği önemi biliyoruz. Darulfünun’un uzun süre kendiliğinden "adam olmasını" bekledi. Fakat, Darülfunun’da bazı kımıltılar var olmasına rağmen, bilimin milim milim bile ilerleyemediğini gözlemliyordu. Ayrıca bu kuruluş, evrensel anlamda üniversite olmaktan çok uzaktı... Mustafa Kemal, devrimciliğini yenilikçiliğini burada da gösterecek, gerçek anlamda bir üniversitenin kurulması ve bilimin hızla gelişmesi için dışarıdan destek arayışına girecek, uzman getirecek, raporlar hazırlatacak, raporları dikkatle irdeleyerek kenarlarına notlar düşecek, Nazilerin Almanya’da iktidarı ele geçirmesinin özellikle yahudi kökenli kaliteli bilim adamlarında yarattığı büyük huzursuzluğu görecek ve ülkenin kapılarını onlara açacaktır. Şüphesiz, bu dönem, üniversite dünyamızdaki en büyük atılım olarak tarihe geçmiştir. Fakat Mustafa Kemal’in düşlediği "bilime dayalı bir ülke, bir ekonomi, bir eğitim, bir siyasetin ülkemizde ne kadar gerçekleştiği ise derin tartışma konusu bile değildir. Ülkemiz siyaset, ekonomi, eğitim hayatı ve ülkenin genel görünüşü, Mustafa Kemal’in arzuladığının çok uzağındadır. Ülkemiz, fikir olarak, dünyada en hızlı kalkınmayı gerçekleştirecek bir altyapıya sahipken, bu altyapı ekonomik ve bilim dahil hemen her alanda atılmışken ve ülkemiz dünyanın en hızlı ilerlemesini kaydederken, sağcımuhafazakâr politikacıların ve düşüncelerin elinde, bugünkü konumuna düşürülmüştür! Bu tarihi süreç içinde hâlâ debelenip durmaktadır! Mustafa Kemal, ülkesi için en iyisini planlamaya çalıştı, en iyileri Kuruluş’a katmak istedi, Einstein bilimin en büyüğüydü ve O’nu da istedi. Türkiye’de intikamcı dincisağcı düşünce, Mustafa Kemal gibi, Einstein’in tanımlamasıyla, "sahip olduğu" "dünyanın en büyük lideri"nin kuruluş harcına su kattı, yer yer binayı yıktı, üstüne üstlük, bugün de, binayı temelden yıkmak için büyük uğraş içinde. *** Geçen hafta Kocaeli Üniversitesi rektörlük seçimlerinden yola çıkan Gündem yazısı, üniversitede epey çalkantı yarattı. Seçimlerde en çok oyu alan Sezer Komsuoğlu’nun rakipleri destek mesajları gönderdiler. Sayın Komsuoğlu da aradı. "Keske yazıdan önce benimle görüşseydiniz"dedi. Yazımın amacı, rektörlük seçimlerinde "taraf tutmak" değildi. Sezer Komsuoğlu’na karşı diğer adayları tercih etmiş de değilim. Kimin, hangi adayın üniversitesine bilim ve eğitim açısından en büyük hizmeti verebileceğini de bilemem, çünkü adayları ve programları incelemedim. Bu açıdan, yazımın rektör atamalarında bir etkisinin olmasını da istemem. Yazı, rektörlük seçimlerinin ta kendisini hedef almıştı. Kocaeli örneği doğrusu, yıllardır savunduğum, rektörlerin ortaya konan seçim sandığıyla belirlenmesi sürecine karşı görüşlerimi dile getirebileceğim somut bir örnek, iyi bir laboratuvardı! Sezer Komsuoğlu, atanırsa hiç bir ayrımcılık yapmayacağını özellikle vurguladı ve lojman, bilgisayar ve atamalar konusunun diğer adaylar tarafından bilinçli olarak istismar edildiğini ileri sürdü. Ben zaten, rektörlüğe somut bir suçlama yapmadım. Ayrıca bu seçim sistemi varsa, böyle süreçlerin yaşanmasını da normal karşılamak gerekir. Şüphesiz Kocaeli Üniversitesi, Baki Komsuoğlu yönetiminde önemli ilerlemeler kaydetti. Fakat, bu olgu, diğer adayların üniversiteyi gerileteceği veya bir kaç gömlek daha ileri taşımayacağı anlamına da hiç gelmez... Kocaeli Üniversitesi için en iyisinin olmasını dilemekten başka ne yapabilirim? Herşey ortada cereyan ediyor... Gelecek cuma yeniden buluşmak umuduyla?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle