24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NÜFUS ARAŞTIRMALARI Yaşanabilir bir Dünya için bugünkü nüfus azalmalı Dünya nüfusunun geleceği konusunda iki zıt kutup var. Bir tarafta dünya nüfusunun korkutucu bir hızla arttığını düşünerek kıyamet senaryoları yazan bazı bilim adamları, diğer tarafta ise dünya nüfusunun kritik bir eşikten sonra azalmaya başlayacağını ve kendi kendini optimum bir düzeye getireceğine inanan başka bir grup bilim adamı. Bu ikinci gruptakiler, nüfusun azalmasından kaygı duyanların öne sürdüğü sorunların küreselleşmenin yaygınlaşmasıyla çözüleceğine inanıyor. A şağıda Stanford Üniversitesi öğretim görevlilerinden Paul Ehrlich ve eşi Anne Ehrlich’in bu konudaki son görüşleri değerlendirdikleri yazı yer alıyor: Dünya nüfusunun korkutucu bir hızla azalacağı inancında olan çok sayıda politikacı ve bilim adamı "Demografik durgunluk", "Bebek kıtlığı" olarak isimlendirdikleri bu durumu "vahim" olarak değerlendiriyor. Bu duruma çözüm arayan gelişmiş ülke • Ulusal savunma için yeterli miktarda asker olmayacağı • Ulusal prestijlerinin erozyona uğrayacağı endişesini taşıyorlar. Bunlara göre bebek kıtlığı ekonomik duraklama ve hatta çöküşe neden olabilir. Bu görüşün öncülerinden Ben Wattenberg bu konudaki karamsarlığını şöyle dile getiriyor: "Nüfus yaşlanacak, müşteri tabanı küçülecek, işyerleri yeterli miktarda işçi bulamayacak, vergi tabanı inişe geçecek, emekli aylıkları kesilecek, emeklilik yaşı giderek artacak." Science dergisinin temmuz sayısında yer alan bir makale de (vol 312, p 1894) bu konuda şu görüşlere yer veriyor: "Nüfus azalması sanayileşmiş ülkelerde bir dizi negatif ekonomik sonuçların yanı sıra, sosyal güvenlik ve sağlık sistemleri üzerinde de büyük baskı oluşturacak." yükseltilmesi yönündeki çalışmalar bir araya geldiğinde doğum hızı azaldı ve insan ömrü uzadı. Bu koşullar altında küresel bazda nüfus patlamasının sona erdiği söylemezse de , "demografik değişim" pek çok sanayileşmiş toplumda kendini göstermeye başladı. GELİŞMİŞ TRENDİ ÜLKELERDE NÜFUS KARAMSARLIĞA GEREK YOK Aslında bu kadar kötümser olmaya gerek yok. Herkes insan nüfusunun sonsuza dek artmasının mümkün olmadığını kabul ediyor. Kabul edilmesi gereken bir diğer doğru da, yaş dağılımıyla ilgili tablonun er veya geç değişeceği. Eğer uygarlık bizim sonlu gezegenimiz üzerinde devam edecekse, muhtemel kaynak yetersizliği ve aşırı nüfusun neden olduğu çevre sorunları kaçınılmaz olarak insan sayısının yavaş yavaş azalmasına yol açacak. Bu azalmanın ne kadar olacağı bugün tartışmalı. Stanford Üniversitesi’nden Gretchen Daily bu sorunun şöyle sorulmasının daha doğru olacağını ileri sürüyor: "Dünyanın kaldırabileceği optimum insan nüfusu ne olmalıdır?". Uzmanların hesapladığı optimum nüfus 2 milyardır. Bu da bugünkü nüfusun üçte biri anlamına geliyor. Bu mantıklı rakam, ne var ki büyük bir olasılıkla ütopyadan başka bir şey değil. 1930’lu yıllarda dünyanın nüfusu 2 milyardı. Uzun vadede bunun elde edilebilir ve en uygun bir hedef olduğuna pek çok uzman katılıyor. Bebek kıtlığı, doğru yöne doğru ilerlediğimizi gösteren ilk işaret. Bu olgu panik yaratacak bir felaketten çok, hem nüfusu azalan uluslar hem de gezegen için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Son 50 yıldır demograflar insanlığın sonsuza dek gelişmeyeceğini kabul ediyor. 19.Yüzyıl’da sanayileşmekte olan ulusların geçirdiği değişiklikleri göz önüne aldıklarında, demograflar dünyada yüksek doğum ve ölüm oranından, düşük doğum ve ölüm oranına geçileceği tahmininde bulundular. Hijyen ve sağlık koşullarının iyileştirilmesi, bebek ölümlerinin azaltılması ve kadınların eğitim düzeylerinin lerin hükümetleri, vergi gelirlerinin bir kısmını kadınları daha fazla sayıda çocuk yapmaya özendirmek için kullanıyor. Fransız kadınlarına bu bağlamda üçüncü bir çocuk doğurdukları anda ayda 1.260 dolar vergi kesintisi sağlanıyor. Polonya hükümeti bir kereye mahsus olmak üzere her yeni doğan bebek için 375 dolar ödeme yapıyor. Bu arada Avustralya Maliye Bakanı Peter Castello bir adım daha ileri giderek, "bebek bonus"unun yanı sıra, genç kadınların milliyetçilik duygularına hitap ederek bir bebek kendileri için, bir bebek de Avustralya için doğurmalarını istiyor. Nüfus azalmasının büyük sorunlara zemin hazırlayacağına inanan bu uzmanlar, • Bugünkü tüketici harcamalarının düzeyini tutturmak için yeterli miktarda müşterinin kalmayacağı, • Maaşları düşük tutabilmek için yeterli miktarda işgücünün bulunamayacağı, CBT 1023/ 16 27 Ekim 2006 A) Avrupa Gelişmiş ülkelerde nüfus için başa baş noktası, çift başına 2.1 çocuktur. Bu oran, bir önceki kuşağın yerini, yeni doğanların aldığı Toplam Doğurganlık Hızı’dır (Total Fertilitiy RateTFR). Bu oran Avrupa’nın pek çok ülkesinde yıllar önce yakalanmıştı. Bugün bu bölgeler dünyanın en düşük doğurganlık hızına sahne oluyor. İtalya ve İspanya’da TFR 1.28, Polonya’da ise 1.25’tir. Avrupa bu konuda yalnız değil. Japonya’nın TFR’si 1.27, Güney Kore’nin ise 1.25’tir. B) Rusya ve Doğu Avrupa Ancak dünyanın diğer kısımlarında nüfus giderek azalıyor. Rusya ve bazı doğu Avrupa ülkelerinde doğurganlık hızı, en düşük batı Avrupa ülkeleri düzeyindedir. Fakat insan ömrü daha kısadır ve dış göçler iç göçlerden daha fazladır. Bunun da anlamı , 2050 yılında nüfusun yüzde 20 ve 35 oranında azalma göstermesidir. Rusya’nın bozuk sağlık sistemi, alkolizm, kötü beslenme ve çevre kirliliğine maruz kalma gibi yaygın sağlık sorunları şu sonucu doğuruyor: Bebek ölümleri batı Avrupa ülkelerindekinden 3 misli yüksekken, erkekler için ortalama ömür 59’dur. Bu da Batıdakilerden 20 yıl daha azdır. C) ABD ABD, gelişmiş ülkeler içinde bir istisna oluşturur. 2.09 TFR ve yüksek oranda göç almasıyla, nüfusu her yıl yüzde 1 oranında artıyor. Bu durumda 2050 yılında tahmini nüfusu yüzde 42 artacak. İlginç olan, ABD’ye en fazla göçmen gönderen ülkelerin başında gelen Meksika nüfusunun, tahmini olarak 2050 yılında yüzde 30 oranında genişleyeceği. Kaydı ki bu ülkenin TFR’si de 2.5. Nüfusu bu yıl 300 milyonu aşan ABD, Çin ve Hindistan’dan sonra 3.en kalabalık ülke ve 2050 yılında nüfusunun 420 milyonu bulacağı tahmin ediliyor. Ayrıca büyümenin sona ereceğinin işaretleri de şimdilik ufukta görülmüyor. NÜFUS AZALMASININ AVANTAJLARI Demografik değişim geçiren ülkelerin hemen hemen hepsinde, daha az sayıda bebeğin doğması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle