24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KENT VE MİMARİ POLİTİK BİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org Nanotıp, rejeneratif tıp, biyoyapay organlar geliştirme ve doku mühendisliği ne vaât ediyor... Sağlıkta Nasıl Bir Gelecek? Sağlık bilim ve teknolojilerinde yarınlara hazırlanan ülkelerde öne çıkan araştırma alanlarının bir bölümüne değinmiştim. Listenin kalan kısmını sunuyorum: • Tıbbî Nanoteknoloji Uygulamaları / Nanotıp: Nanoteknolojinin tıptaki uygulamaları anlamına gelen ‘nanotıp’, terim olarak, (1)İnsanın bütün biyolojik sistemlerinin, moleküler düzeye kadar inildiğinde de çalışabilecek nanoaygıtlar kullanılarak, tam anlamıyla izlenmesini, kontrolünü, onarılmasını, korunmasını ve geliştirilmesini; (2)Moleküler aletler ve insan vücuduna ait moleküler bilgileri kullanarak tanı koyma, tedavi etme, hastalıkları ve travmatik incinmeleri önleme, ağrıyı dindirme ve insan sağlığını geliştirmenin bilim ve teknolojisini; (3)Tıbbî problemlerle başa çıkabilmek için, moleküler bilgiyi insan sağlığını moleküler ölçekte sürdürme ve geliştirme yönünde kullanabilen, moleküler makine sistemlerinin kullanılmasını ifade eder. Nanotıp, bir yönüyle de, biyoteknoloji ile nanoteknolojinin kaynaştırılmasından doğan nanobiyoteknolojik uygulamaları ifade eder. Nanobiyoteknoloji, belirli nokta hedeflere yöneltilebilen ilâçların ve yeni ilâç salım sistemlerinin geliştirilmesinde; ayrıca, nanoyapılı yüzey ya da kaplamalardan yararlanılarak implantların biyouyumluluğunun artırılmasında şimdiden geniş bir uygulama alanı bulmuş gibidir. • Rejeneratif Tıp: Hücrelerin nasıl şekillendiklerini, nasıl organize olduklarını, kendilerini nasıl sürdürüp yenileyebildiklerini ve, doku ve organların üç boyutlu yapılarını nasıl onarabildiklerini anlamaya; bu olguların altında yatan ana ilkeleri keşfetmeye çalışan bir tıp disiplinidir. Nörolojik hastalıkların ve kâlp hastalıklarının tedavisinde uygulanabilecek hücre tedavisi yöntemlerinin geliştirilmesi rejeneratif tıbbın odaklandığı önemli bir araştırma alanıdır. Ayrıca, yapay iç kulak, yapay retina gibi nöroimplantların geliştirilmesi ya da münferit kas gruplarının düşünceyle kontrolünün sağlanması gibi konular da rejeneratif tıbbın ilgi alanına girmektedir. Nöroimplantlar ve yapay uzuvlar geliştirme konusunda rejeneratif tıbbın üstesinden gelmesi gereken sorun, teknik sistemlerle insan beyni arasında arayüzlerin geliştirilebilmesidir. • Yapay ve Biyoyapay Organlar Geliştirilmesi: Bu alandaki araştırmaların ana hedefi, bütün kompleksite seviyelerindeki biyolojik sistemlerin yapay olarak yaratılabilmesidir. Bu araştırmalar, bir başka insandan alınmış organların nakli yerine bütünüyle yapay organların kullanılabilmesinden biyouyumlu, yapay dokuların geliştirilmesi ve yapay hücre elde edilmesine kadar uzanan, iddialı bir alanı kapsamaktadır. Bu aynı zamanda rejeneratif tıbbın da bir alanıdır. • Doku Mühendisliği: Aslında biyoteknolojinin yeni bir alanıdır. Hastalıklı dokuların yenilenmesi, onarılması ya da değiştirilmesi amacıyla, tıp, hücre biyolojisi ve moleküler biyoloji, malzeme bilim ve mühendisliği disiplinlerinin çeşitli veçhelerini birleştirerek kullanabilmeyi ifade eden, disiplinler arası bir araştırma alanıdır. Hizmet ettiği amaç açısından da yine rejeneratif tıbbın bir araştırma alanıdır. • Ksenotransplantasyon Araştırmaları: Bir cinsten diğer cinse canlı hücre, doku ve organ nakletme imkânlarını anlamaya ve geliştirmeye yönelik araştırmalardır. • eSağlık Araştırmaları: 'eSağlık', sağlık sektöründe telekomünikasyon ve enformasyon teknolojilerinin birlikte kullanılmasını anlatır. Bileşenleri ‘telebakım’ ve ‘teletıp’tır. ‘Telebakım’ söz konusu teknolojilerden yararlanılarak, evindeki insana ya da daha geniş bir çevreye uzaktan sağlanan sağlık ve sosyal yardım hizmetlerini ifade eder. ‘Teletıp’ ise, yine aynı teknolojilerden yararlanılarak sağlık çalışanları arasında daha etkin bir iletişim ortamı yaratılmasını ve hekimlik pratiğinde, onlara uzaktan yardımcı olunabilme imkânının sağlanmasını ifade eder. Bu hizmetlerin verilebilmesi için gerekli teknik, sistem ve cihazların geliştirilmesi eSağlık araştırmalarının konusunu oluşturur. Liste tamamlandı. Peki, ya bizim tıptaki araştırma önceliklerimiz ne? Toplum kültürü ve kent mekânının oluşumu Bu yazıda "toplum kültürü" deyimini kentlerde yaşayan insanların ürettikleri kültürel içeriği, "kent mekânı" deyimini ise düşünce yapısındaki kent imgesi bağlamında, yapılarıyla, yollarıyla, meydanlarıyla, ulaşım araçlarıyla günlük yaşamın fiziksel çevresini oluşturan strüktürler anlamında kullanıyoruz. Doğan Kuban Deniz İncedayı T CBT 1021/6 13 Ekim 2006 oplum kenti nasıl yaratıyorsa, kent de kentliyi yaratır. Bu ikisinin birlikte oluştuğunu söylemek belki de, kentin gelişmesini ve doğasını açıklamak açısından en gerçekçi tutumdur. Bugün hâlâ bir meydan ya da bir sokak boyunca bir düzenli yapı dizisi bulmakta çektiğimiz zorluk, kentlileşmemiş kültürün bir göstergesidir. Kentlileşememekten söz ederken, ya da kırsal kültürle kentlileşme arasındaki ilişkileri vurgularken, kentin fiziksel yapısının ve kente özgü kültürel davranışların yaşam pratiği ile geliştiğini kabul etmek gerekir. Toplum kültürü çağı yakalayıp özümseyerek, onu kendi senteziyle yeniden üretebilirse, gelişmesini sürdürebilecektir. Türk toplumunun, çağdaş dünyanın kölesi olmadan yaşayabilmesinin ölçütü, kent bütününün mekânsal kalitesidir. Bu kalitenin, kentin içerisine serpiştirilmiş birkaç yapı ile gerçekleştiğini düşünmek kendini aldatmaktır. Bugün kalkınma açısından en geri kalmış dünya ülkelerinde de çok yıldızlı, dünya çapında oteller var. Uçak, otomobil, silah nasıl ithal ediliyorsa, gökdelenler, büyük iş ve alışveriş merkezleri, haYönetimlerin azman Türk vaalanları gibi yapılar da ithal kentlerine diktikleri elbiseediliyor. Bunlar gelişmenin ler, vücutlara uymuyor adeta. işaretleri oldukları kadar, küOysa Türkiye’nin mimari biriresel sömürünün işaretleri de olabilmektedirler. kimi şüphesiz ki, çok daha Günümüzde mimari, dünyaakıllı, daha estetik ve ekononın hiçbir köşesinde "küresel" mik uygulamaları gerçekleşolandan soyutlanamıyor. Bu tirmek olanağını verecek ponedenle mimarlık ve kente ilişkin uluslararası iletişimin tansiyele sahiptir. Türkiye’de mimarlık üretimi ve kentsel yapılaşmayı olumlu ya da olumsuz etkileyip etkilemediğini sorgulamak gerekir. Bazı temel eksiklikleri kolaylıkla saptıyoruz. Bunlar İstanbul’un imarı denebilecek genel yapılaşma etkinliğinin estetik kalitesi ve yönetimlerle mimarlık kamuoyu arasındaki ilişkiler bağlamında düşünüldüğünde olumlu değildir. Uygulamalarda yeterli plan sorunu, ihale sisteminin irrasyonelliği ve finansal anomaliler, toplum katılımının yokluğu, kentin gelişmesi doğrultusunda önceliklerin saptanmasındaki program sorunları, kentin büyümesine, yapılaşmasına ilişkin sayısal bilgilerin bilinmezliği ve erişilmezliği, eleştiri yokluğu, politik söyleme ve motiflere kurban edilmiş bir kent, tarihi konut dokusunun pratik olarak ortadan kalkmış olması gibi ölçütler bağlamında ele alındığında, İstanbul’da imar etkinliklerinin sonucundan umutlu olmak gibi bir lüksümüz olduğunu söyleyemeyiz. UYGARLIK VE ENVANTER Bütün bu yöntemsel isteklerin gerçekleşmesi için kente ilişkin envanYazının devamı 16. sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle