24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM ÖDÜLÜ TEKNOLOJİ=YAŞAM Edip Emil Öymen eoymen@bilgi.edu.tr Soru: Fransızlar İnternete ısınamamıştı hani? Yanıt: Acaip ısındılar, laf ebeliği ortamı yaptılar İKÜ’nin ilk bilim ödülü, jeolog Neslihan Ocakoğlu’na İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Kurucu Rektörü Prof. Dr. Dr. hc Önder Öztunalı anısına her yıl verilmesi planlanan bilim ödülünün ilk yılında, 25’i uluslararası nitelikte dergilerde yayınlanan, yerbilimlerinin çeşitli disiplinlerinde toplam 28 başvuru yapıldı. İKÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Okay Eroskay Başkanlığı’ndaki Seçici Kurul, birinci yılında bilim ödülüne İT Ü Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümünden Dr. Neslihan Ocakoğlu’nu layık gördü. Dr. Ocakoğlu, ödülü Elsevier Marine Geology 2005, yayınlanmış olan "Neotectonic structure in İzmir Gulf and surronding regions (Western Turkey) evidences of strike slip faulting with compression in the Aegean extensional regime" makalesiyle kazandı. Türkiye’de ilk Dr. Neslihan Ocakoğlu makalesinde, ülkemizin aktif tektonik bölgelerinden biri olan İzmir Körfezi ve çevresindeki alanlarda denizaldefa bir vakıf üniversitesini tındaki aktif fayların çok kanallı sismik yansıma verisiyle saptanması ve bu fayların karadaki bölgesel tektonik ile de korelasyonunu anlattı. n koyduğu İzmir Körfezi ve onu çevreleyen alanların aktif tektonizması Batı bilim ödülü Anadolu’da hakim tektonik yapıları olarak bilinen DB uzanımlı grabenleşme ve ona bağlı normal fayların aksine, yaygın bir şekilde KG Ege ve KDGB uzanımlı ve yer yer sıkışma bileşenli doğrultu atımlı faylajeolojisini rın etkisi altında olduğunu ortaya koydu. Bu faylar, bölgede grabenlearaştıran rin batıdaki uzantısını sınırlamakta ve tektonik anlamda bir geçiş zomakaleye nu yaratmaktadır. Araştırma Batı Anadolu aktif tektoniğinin anlaşılmasında farklı verildi. bir bakış açısı kazandırdı. Bu faylardan belli başlıcaları bölgenin depremselliğini kontrol eden önemli süreksizlikler olarak yorumlandı. Faylar denizaltında da haritalandı ve karadaki uzanımları ile kontrol edildi. Araştırma, İTÜ’den Prof. Dr. Emin Demirbağ’ın danışmanlığını yaptığı doktora çalışmasının ürünü. Dr. Neslihan Ocakoğlu’na ödülü 18 Ekim 2006 Perşembe günü düzenlenecek "Prof. Dr. Önder Öztunalı Günü"nde takdim edilecek. Fransa Bilgi Toplumunu Katlıyor İnternete AB içinde en yavaş benimseyen ve adeta zoraki kullanan Fransızlara bir şey oldu: 61 milyonluk ülkede İnternet kullanıcı sayısı 27 milyona çıktı. Bunların 4.5 milyonu blog kurdu. İnternet kullananların %18’i. Blog merakına hemen sözcük uyduruldu: blogosphère. Üstelik, Fransız blogları AB içinde en çok ziyaret edilenler. İnternetin dünya çapında kullanımını izleyen Médiamétrie’ye göre global İnternet kullanıcıların %36’sı Fransız bloglarını okuyor. Bu, İngiliz blogları için %24, İtalyan blogları için %18, Alman blogları için %9. Her halde Fransız blogcuların yazdıkları, diğer milletlere göre daha doyurucu. Yeni bir şey daha var: Fransa’da bilişime en uzak, en yoksul kesim, günde 1 Euro karşılığında İnternete bağlanacak. Parayı devlet verecek. Amaç, İnternetle hiç işi olmayan, ilgilenmeyen en yoksul kesimi İnterneti kullanmaya teşvik etmek. Fransa, daha ortada İnternet yokken televizyona bağlı özel klavyeyle bilgi ve ürün alışverişi sağlayan Minitel sistemini icat etmişti. Minitel, kurulduğu 1982’den bu yana 25 milyon aboneye erişti. Ülkede 9 milyon terminalden kullanılıyor. Dünyadaki ilk ve en yaygın eticaret portali. Fransızlar bu yüzden www ile çok ilgilenmedi. Fransa’da nüfusun %43’ü İnternet kullanıyor. AB ortalamasının %7 altında. Evlerden İnternete bağlanma oranı %38. Genişbant kullananlar 10 milyonu aşıyor. Yaşlı veya yoksullar, İnternete en uzak. Devletin sosyal yardımına en ihtiyaç duyanlar. Devletin, bu kesime İnterneti kullansınlar diye sübvansiyona karar vermesinin nedeni, edevlet kapsamında sunulan hizmetlerden İnternet üzerinden yararlanmalarını sağlamak... Günde 1 Euro destek kararını, Fransa’da bilişim işlerini eşgüdümleyen Bakanlıklararası Bilgi Toplumu Komitesi aldı. Başbakan Dominique de Villepin açıkladı. *Hükümet, İnternet servis sağlayıcıları yoksullara, 3 yıl süreyle ayda 15 Euro veya daha ucuza genişbant İnternet bağlantısı sunmaya davet etti. *2004’te hükümet, günde 1 Euro karşılığında üniversite öğrencilerine dizüstü bilgisayar sağlamayı vaad etmişti. Bu proje sürüyor. 200405 döneminde bu parasal destekle dizüstü sahibi olan öğrencilerin oranı %8’den %22’ye yükseldi. Hükümetin hedefi %35. Öğrenciler, devletin parasal desteğiyle İnternete bağlanmış oluyor aynı zamanda. *Fransa, AB ülkeleri arasında kırsal kesim nüfusu en büyük ülke olarak, bu kesimin de İnternet kullanmasını teşvik ediyor. ADSL kurulması ekonomik olmayan bölgelere doğruca WiMax sistemiyle kablosuz İnternet bağlantısı için çalışma başladı. Alsace bölgesinde Alcatel, ülkede elektrik naklini sağlayan Réseau de Transport Electricité (RTE) ile ortaklaşa WiMax kurmak için çalışıyor. Bundan ilk yararlanacak kasaba, Strasbourg’un kuzeyindeki Truchtersheim olacak. Her kullanıcı İnternete saniyede 2 megabit (2 Mbps) kapasiteyle ulaşacak. İnternet üzerinden telefon konuşması yapabilecek. *Hükümet, istenmeyen mesajlara savaş açan "Signal Spam" adlı sivil toplum platformuna destek verecek. Signalspam.fr sitesini açan platform, bu yoğun sorun konusundaki mücadelesinde hükümeti yanında bulacak. TOPLUM KÜLTÜRÜ VE KENT MEKÂNININ OLUŞUMU Baştarafı 6. sayfadan terlerin varlığı gerekir. Dünyanın en ünlü tarihi kentlerinden birisi olan İstanbul’da tarihi yapıların ve fragmanların bir envanteri yoktur. İstanbul’un yöneticileri kentin tarihi envanterini, resimli masa kitapları olarak algılayabilmekte ve sunabilmektedirler. İstanbul’un en büyük endemik hastalığı, müzmin bir sıtma gibi kenti kavuran kaçak yapılaşmadır. Genel yapılaşmanın yüzde 60’ına vardığı söylenen bu kaçak yapılara ait bir envanter var mıdır? Bunun olması, kuşkusuz kaçak yapıların ortadan kaldırılmaları anlamına gelmez. Bu neredeyse olanaksızdır artık. Fakat böyle bir gözlemle, İstanbul’da hiçbir iyileştirme yapılamayacağı gibi bir sonuca da varılmamalı. İstanbul’da hangi alanda olursa olsun, yapılacak her iyi niyetli, doğru hesaplanmış teşebbüs yüzde 60 kaçak yapı ile onun yarattığı toplum psikolojisinin çok yönlü sorunlar yumağıyla karşılaşmak durumundadır. Politik kavgaların unutturduğu önemli bir başka sorunu daha burada anımsamakta yarar var. İstanbul’un bir eksikliği de, tarih bilinci işlevini yerine getirememesidir. Oysa Türkiye’nin bugünkü eğitim ve kentleşme sürecinde kentlileşmeyi teşvik eden en önemli süreç, büyük kentin eğitici ortamı olmalıdır. Bu sıradan bir okullaşma sorunu değildir. İstanbul, fethinden bu yana kentlisini, bir Avrupa kenti düzeyinde olmasa da eğitmiştir. Fakat kentte yaşayanlar, kentli gibi yaşayan ve kent kültürünü üreten insanlardı. Kendine özgü bir kültürün merkezi olan İstanbul’un, 21. yüzyılda örgüt, teknoloji, yapı ve kent vizyonu olarak Batılı olması gerektiğini vurguladığımıza göre, bunun modeli geçmişten gelmeyecektir. İstanbul bir yandan kendisini geliştirecek, öte yandan da kentlisine eğitim olanağı verecektir. Yönetimlerle düşünceleri paylaşmanın kolay olmadığını bildiğimiz bu kentte, hangi konsensüs temelinde bir ortak akıl kente doğru yolu gösterecektir? Akademik platformda formüle edilecek bütün istekler idareciler için anlaşılması ya da kabul edilmesi zor, soyut önerilerdir. AKADEMİSYENLER VE YÖNETİCİLER Akademisyenler kendi aralarında konuştukları zaman kenti geliştirdikleri söylenen sorumluların duymak bile istemedikleri, belki de duyunca içeriğini kavramakta zorlandıkları bir iletişim örgütlenmesinden söz ediyorlar. Kentsel mekânların projelendirilmesi sürecinde şeffaflık ve karar aşamasında katılım; araştırma yöntemlerinin, proje hazırlık süreçlerinin, proje uygulama zamanlarının, politik önceliklerle acele edilip, yanlış saptanmaması, projelerin kültürel mesajlarının doğru tanımı, uluslararası iletişimin sağladığı bilginin değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır. Ne var ki bu davranışlar yöneticilerden, bir ütopya bile olamayacak kadar uzak gözükmekteler. İletişim ve bilgilenme kanalları açık olmadığı için Galata limanı, Haydarpaşa, Dubai Kuleleri, uluslararası yarışmalar, Türkiye’deki uzman kamuoyunu, başka bir deyişle ortak aklı tatmin etmeden sürüp gidiyor. Ramazan nedeniyle Sultanahmet Meydanı’na yerleştirilen cüce ev maketleri, ya da tüm İstiklal Caddesi’ni, hiçbir tasarım endişesi olmadan, ucuz bir servis mekânıymış gibi karolarla döşeme uygulamaları, İstanbul planlamasında kültürel ve estetik içeriğin henüz hangi boyutta ve kalitede olduğunu sergilemektedir. CBT 1021 / 16 13 Ekim 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle