Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TartışmaEditöre Mektup Yeni "dil"lere ihtiyacımız var, hemen! esim" gereksinimi nereden çıkmıştır? Bu soruya pekala "yazı kbilintnediği için" şeklinde yanıt verilebilir. Ama herhalde kökneden "ifade etmek" olsa gerektir. Kendini, bir olayı ya da herhangi bir şeyi ifade etmek isteyen her canlı bir takım sembollerle bu önemli ihtiyacı ğideriyor. Resim tüm zenginliğine karşın standart sembolleri olmadığı, her resim her bir kişiye farklı mesajlar iletebildiği için yazı icat olmuştur. İ.Ö. 3500 yıllarında Sümer uygarlığında icat edildiği bilinen yazı, ifade etme işlevini biiyük ölçüde yerine getirmesine karşın önemli birkaç eksiklik taşıyor. Bunlardan birisi üzerine yazıldığı iki boyutlu ortamlan (taş, papirüs, kâğıt ya da bilgisayar ekranı) tek boyutlu (satırlar) olarak kullanmasıdır. Sinekten yağ çıkarmaya meraklı insan ne hikmetse iki boyutlu ortamlan hep tek boyutlu olarak kullanagelmiştir. (Alternatif bir kullanım için Bkz. http://tinyurl.com/dc8ea). Yazı'mn ikinci ve daha büyük eksikliği çözümlemeye (tahlil, analiz) pek uygun olmayışıdır. Daha da kötüsü çözümlenmek istenilen durum karmaşıklaştıkça yazı daha da işe yaramaz hale gelmektedir. Belirsizlikler, bilinmezlikler, çok taraflı etkileşimler içeren ve bu nedenle de ancak olasılıklarla ifade edilebilen durumlarda yazı tamamen yetersiz hale gelmektedir. İnsanlık bu gibi durumlar için bir çıkış yolu bulmuş, "durum kategorilerine göre özel dil" yaklaşımını icat etmiştir. Kanımca bu, medeniyetin başlangıcı sayılan yazmın icadından daha da önemli bir buluştur. 1 11 R; BİRKAÇ ÖRNEK "ÖZEL DİL .. •Bir örgütteki birimler ve kişiler arasındaki ilişkileri ifade için kullanılan örgüt şemaları en basit dillerden birisidir. • Maddeler arasındaki tepkimeleri ifade etmek için kullanılan kimya formüllerindeki sembol ve kurallar, • Sabit ve değişkenler arasındaki ilişkileri ifade için kullanılan matematik, sembol ve kuralları. En karmaşık ilişkileri bile ifade edebilen bu özel dilin en önemli so 11 runu, karmaşık sorun ifadelerinin ancak uzmanlarca yazılıp okunabilmesidir. Bu sakıncanın giderilebilmesi için daha sıradan uzmanların kullanabileceği arakesit dilleri geliştirilmiştir. Karmaşık durumları matematik modellere çevirebilen arakesit dilleri (örn. QGERT, SimKit, SIMUL8 gibi benzetim dilleri) yaygınlıkla kullanılmaktadır. • Birbirleriyle önceliksonralık ilişkisi içinde bulunan işlerin sıralanması hemen tüm sanayi dallarının gereksinimidir.İnşaat veya tesisat yapan yükleniciler, tesis işleten yöneticiler, araştırma kuruluşları ve daha yüzlerce kişi ve kuruluş karmaşık ilişkili işleri sıralamak, bu sıralamaya göre uygulamak ve bir yandan da izlemek isterler. Bunun için icat edilen çubuk diyagram, CPM, PERT, GERT gibi teknikler tam anlamıyla birer dildirler. Aynen yazılarda kullanılan harf ve noktalama işareti sembollerinde olduğu gibi bu dillerin de standart sembolleri ve bu sembollerin kullanım kuralları vardır. • Karmaşık durumlar hakkında kaba ama bir bakışta kavrama sağlayabilecek dillere örnek ise Rich Pictures veya Mind Mapping dilleridir. • Bir olayın nelere yol açabileceğıni göstermek için kullanılan Spray Diagrams. • Bir olaya nelerin yol açtığını göstermek için kullanılan Ishikavva Diagrams (Kılçık Diyagramları), • Çeşitli olaylar arasındaki durağan ilişkileri açıklamak için kullanılan nedensonuç diyagramları, Bunlar, çeşitli karmaşıklıktaki "durum"ları değişik düzeylerde "kavramak" amacıyla geliştirilmiş çok sayıdaki özel dile sadece birkaç örnektir. Tabii ki bu "kavrama" ihtiyacı tek başına bir gereksinim olmayıp hemen ardından "durumu değiştirmek" esas amacı gelmektedir. vardır. Ayrıca parçalar arasında da etkileşim bulunmaktadır. Kısacası durumu zor ifade edebilecek her ne varsa mevcuttur. İşte sorun da burada başlıyor. Her "karmaşık durunY'un bir ortak yanı, gerek çözümleme gerekse çözüm aşamalarında mutlaka ortak akla ihtiyaç oluşudur. Bunun için önkoşul ise o durumun herkesçe aynı şekilde anlaşılabilmesini sağlayabilecek şekilde ifade edilmiş olmasıdır. Bu gereklilik bizi ister istemez bir "duruma özgü dil" ihtiyacına götürmektedir. Yukarıda birkaç örneği verilmiş duruma özel diller içinde Doğu ve Güneydoğu olaylarını doğru ifade etmeye yarayanlar en azından modüller vardır. Halbuki, içinde bulunduğumuz durumda kullanılmakta bulunan başlıca iki dil ler işe yarardır ama standart sembol ve kurallar çevresinde oluşmadığı için kişi sayısı kadar ayrı ifade biçimi ortaya çıkmakta, aranılan ortak akıl bir türlü oluşmamaktadır. Kısacası son gelinen durumda neler olup bittiğinin çözümlenmesi gündelik konuşma ve yazışma dilleri ile ifade edilememekte, dolayısıyla da çözüm geliştirmek söz konusu olamamaktadır. İHTİYAÇ OLAN VE OLMAYAN! İhtiyaç bellidir: Bu karmaşık durumu, anlaşılabilir şekilde kağıt üzerinde ifade edebilecek ve sonra da buradan çıkarabilecek çözümlerin uygulanmasına temel yaratacak olan sembolleri ve kuralları belli bir "duruma özel dil". İhtiyaç olmayan, olmadığı gibi kesinlikle bulunmaması gereken ise, bu durumu ifade etmeye yeterli olmayan dil(ler)i kullanarak çözümleme yapmaya kalkmak ve daha da kötüsü bunlara dayalı çözümler geliştirip uygulamak ya da en azından önermektir. Son İsviçre maçları, durumları anlamaya ve ifade etmeye yeterli olmayan diller kullanıldığında neler olabileceğini gösaçısından ulusumuzun başına stermesi . gelebilecek en hayırlı olay sayılmak gerekir. Bu iş kimin işidir? Kuşkusuz ki bu özel dil geliştirme işi topluma ihale edilerek içinden çıkılabilecek bir iş olamaz. Demokrasi, doğru ifade edilmiş durumlar hakkında seçenekler yaratma ve seçme rejimidir, ama bu ifade dilini geliştirecek olan onun ihtisas kurumlarıdır. Günümüz Türkiyesinde böylesine karmaşık bir dilin sembollerini ve kurallarını geliştirebilecek hiç olmazsa birkaç kurum ya da onların birkaç birimi olması gerekir. Birkaç üniversitemiz, birkaç sivil toplum kuruluşumuz, askeri ve sivil bürokrasi uzmanları içinden seçilecek bir çalışma grubu Türkiyenin bu varlık sürdürme projesinde görevlendirilebilir. Manhattan projesi sonuçları hayırlı olmasa da böyle seçme bir ekip tarafından yürütülmüş ve ikinci sınıf bir ülkeyi birdenbire dünya lideri yapıvermiştir. ASAM mesela böyle bir örgütlemeyi yapamaz mı? Bir şey bir kere olmuşsa ikinci defa olmaması için bir neden var nııdır? Tınaz titiz http://www.tinaztitiz.com BUNDAN BİZE NE? Doğu ve Güneydoğu'da uzun yıllardır "bir şeyler" oluyor. Bu bir "durum"dur ve karmaşık bir durumdur. Bilinen parçaları, bilinmeyen parçaları, belirsiz parçaları, zaman içinde sabit ve zaman boyunca değişen, ekonomik, psikolojik vd parçaları doğru ifade etme" ihtiyacına maalesef cevap vermemektedir. Bu gruplardan biri sokaktaki insanın dilidir. Sağdan soldan duyduklarını birleştirerek hemen sempati ve nefret bileşikleri yaratan insanların sempati ve nefretleri allahtan ki dağımktır. Aksi halde küçük bir çaba ile örneğin bir TV kameramanının, bir tekmenin sadece ikinci yansını göstermesiyle bir ülkeye savaş açabilecek durumlara gelinebilir (bakınız şekil 1a, İsviçre maçı). Bu "sokaktaki insan"ların bir bölümü sokakta, bir bölümü ise daha yüksek rakımlı yerlerdedir. Durumu ifadede kullanılmakta bulunulan ikinci grup kişi ve kullandıkları dil "Çocuk ve Şiddet" e bazı düzeltmeler Savunmasız yurttaşlarımız olan o yavrular için daha iyi yapılanma ve daha iyi denetim isteğimizi siirekli giincel tutmamız gerekiyor. rak saptamalarda bulunmakta ve çocukların fıziksel istismarıyla ilgili birtakım bilgiler sunmaktadır. Acaba tek sorun hepimizin tanık olduğu fıziksel ve duygusal istismar mıdır? Konuyla ilgili bütün sağlık çalı S ayın Editör, 05.11.2005 tarihinde Cumhuriyet BilimTeknik Dergisinde Mustafa Çetiner'in köşesinde yayımlanan "Çocuk ve Şiddet" başlıklı yazının düzeltilmesi gereken tarafları vardır; o haliyle okurların zihninde kalmasının sakıncalı olacağını düşündüğümden bu yazıyı kaleme alma gereksinimi duydum. Sayın Çetiner, Çocuk Esirgeme Kurumu Malatya Yurdunda kalan çocuklara uygulanan şiddeti merkez ala şanlannın bildiği gibi, gerek uluslararası, gerekse yerli kaynakların pekçoğunda kullanılan terim Çocuk İstismarı ve İhmali'dir; İngilizce söyleyecek olursak Child Abuse and Neglect. İstismar, çocuğa zarar verici eylemler olarak tanımlanır, ihmal ise bakımvericinin çocuk için gerekli yükümlülüklerini yerine getirmemesidir. Her iki durum sıklıkla bir arada görülür ve olguların özelliğine göre çocuk sağlığı açısından çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Sözgelimi, bir bebeğin beslenmesi veya hasta 976/20 3 Arahk 2005 bir çocuğun tıbbi bakımının ihmal edilmesi ölümle sonuçlanabilir. Çocuğa kötü muamele türleri arasında en sık