25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BilimDinToplum harcadılar, ancak başarılı olamadılar. Ayrıca akıllı tasanmın ABD'deki devlet okullarında okutulması girişimleri de başarısızlıkla sonuçlandı. İngiliz hiikümetinin bilimsel konulardaki danışmanı David King, "Bu hareketin gerçek etkisi ne?" diye soruyor ve bu konuda çok da kaygılı olmadığını belirtiyor. Southeastern Louisiana Üniversitesi'nden felsefe profesörü ve yaradılış hareketinin en sert muhaliflerinden Barbara Forrest'ın görüşleri ise şöyle: "Bunlar bilim için bir tehdit oluşturmuyor. Bugüne dek bilimin ilerleyişine hiçbir katkılan olmadığı gibi bundan sonra da olmayacak. Çünkü kendileri bilim yapmayı bilmiyor." Ancak Forrest ve King, düşmanlannın stratejilerini doğru anlamamak gibi bir yanılgı içinde olabilirler. Öyle ki Dembski gibi köktendinciler hiçbir zaman bilimsel veya siyasi bir başarıdan söz etmez; yaygın bilimsel fikirleri değiştirme amacı gütmek gibi bir görüntü de vermemeye dikkat ederler. Dembski ve arkadaşları "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" deyişinden hareketle, bilimin sakladığı bir şeyler olduğunu ima ederek kampanyalarmı her zaman bilimin en zayıf olduğu noktalar üzerine yoğunlaştırma yolunu tercih ederler. Kaldı ki ABD'de Bill Moyers adındaki televizyon programcısının dile getirdiği gibi bilime karşı çıkanlar bugiin "Oval Ofıs'te ve Kongre'de koltuk işgal ediyorlar". Türkçesi: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 8 Ekim 2005 GüncelTıp . Mustsfa Çetiner İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İDDÎASINI REDDETME KAMPANYASI Ahmanson'ın bir diğer uğraşı da iklim değişikliğini reddeden grubu desteklemek. Kuşkulu bir tarikatın kurucusu olarak tanınan Giiney Koreli dini lider Syung Moon'un desteği ile kurulan Bilim ve Çevre Politikaları Projesi'ne (Science & Environmental Policy ProjectSEPP) para yardımı yapan Ahmanson, böylece iklim değişikliği iddialarına karşı ABD'de en şiddetli kampanyayı yürüten SEPP'i dolaylı olarak destekJemiş oluyor. Ve Ahmanson'un etkisi İngiltere'ye de uzanmış durumda. Ocak ayında İngiliz Bilimler Akademisi Başkanı Robert May, ABD'deki iklim değişikliği iddialarına karşı çıkan kurumlann İngiltere'de aynı amacı güden Bilimsel İttifak (Scientific AllianceSA) isimli kurumla sıkı işbirliği içinde olduğunu belirterek, bilim adamlarını uyanık olmaya çağırdı. Süreyya Tahsin Aygün Bu köşeyi devamlı izleyenler belki anımsayacaktır, "Talidomid geri dönüyor" adlı bir yazıda, bir zamanlar gebelik bulantıkusmasının tedavisinde kullanılan ve Avrupa'da neredeyse 10.000 sakat doğuma neden olan Talidomid adlı ilacın artık kanser tedavisinde yeni ve etkili kullanım alanları bulduğunu anlatmıştım. Yazıda, 196O'lıyıllarda FDA'da (Foodand DrugAdministration) görevli Dr. Kelsey'i anmış ve Kelsey'in, yeterli ve ikna edici klinik araştırma olmadığı gerekçesi ile ilacın ABD'de kullanımına izni vermediğini, iki yıl boyunca üzerinde baskı kurmaya çalışan ilaç tekellerine tek başına direnmeyi başardığını ve bu mücadele sonucu ABD'de Talidomid nedeniyle sakat kalan çocuk sayısının sadece 17 ile sınırlı kaldığını yazmıştım. Hatta ünlü Washington Post gazetesi, 15 Mayıs 1962 tarihli manşetinde "FDA 'nın bayan kahramanı ilacı piyasalardan uzak tutmayı başardı" diye yazıyordu. Aynı yıl Dr Kelsey, dönemin başkanı Kennedy tarafından da ödüllendirilmişti. Sayın Hıncal Uluç o zamanlar bu yazımı eleştiren bir makale yayımladı. "Diyor ki Dr. Çetiner. "Bu dünyayı saran trajedi, Amerika'da hiç yaşanmadı. Çünkü Amerikan Sağlık Bakanlığı 'nda çalışan Dr. Kelsey adlı yönetici, yeterli klinik deneyler olmadığı gerekçesi ile izin vermedi. ilaç kartellerinin bütün baskılarına direndi. Başkan Kennedy, Bayan Kelsey'i ödüllendirdi.. "Peki, Sevgili Doktor Çetiner, Süreyya Tahsin Aygün kim? Bu adı bilir misiniz? Yaptıklarını bilir misiniz? Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün, Talidomid'in Türkiye'de satılmasına izin vermeyen adamdır. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün, Türkiye'nin Dr. Kelsey'i olarak önüne gelen kâğıda imza atmayan ve Amerika'daki 17 vakaya karşılık, bu ülkede tek Talidomid kurbanı olmamasını sağlayan adamdır". Gerçekten de, ben bir Türk olarak Süreyya Tahsin Aygün'ün ismini öncelikle anmam gerekirken Dr Kel Her derdîn devası Ontllmfk hmt Wrl0 sey'i yazmıştım. iyiamasahiden kimdi bu Tahsin Aygün, hattatık tmdrn/İ •dltiyor,, ismini daha önce hiç duymamıştım ve tıp eğitimim boyunca kimse bana ondan söz etmemişti. Goggle'a girdiğimde onun hakkında çok az şey bulabildim. Ne yazık değil mii Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün ile ilgili hemen hiçbir kaynak bulamazken, Google arama motoru, Dr. Kelsey hakkında onlarca kaynak ismi veriyordu. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde karşılaştığımda Sayın Hıncal Uluç'a, Tahsin Aygün'ü sormuş ve "aile dostlan" olduğu yanıtını almıştım. Konuşmadan çıkarttığım sonuç Sayın Uluç'un da Süreyya Tahsin Aygün'ü bu nedenle iyi tanıdığıydı. Hakkında pek az şey bildiğim Aygün, yıllar önce bir gazete haberinde şunları söylüyordu "Hücre üretilerek her türlü hastalık tedavi edilebiliyor." Yine Sayın Uluç'un yazısına bakalım. "Bugünün kök hücre, gen tedavisi üzerine dünyada belki de ilk çalışmaları yapan, insan ömrünü uzatmanınyolunun, doğum sonrası kesilip atılan kordon hücreleri, plasentalarda olduğunu hem de ne yıllar önce gören hocaya, bir laboratuvar bile vermedik. Onu bir sahtekâr ilan etmediğimiz kaldı. Prof. Süreyya Tahsin Aygün kahırlar içinde öldü. Görüş ve buluşlarının bugünkü modern tıbbin, ama ne yazık ki bizim değil Amerikan ve A vrupa modern tıbbının temelini oluşturduğunu bile göremeden öldü.." HINCAL ULUÇ'UN TEPKİSİ TEHLİKENİN BOYUTLARI Sekülerizm karşıtı akımlann bilime de el atmış olmaları, Aydınlanma hareketinin takipçileri olan bilim adamlarını ne kadar korkutmalı? Şu ana dek bu grupların başarısı önemsenecek bir düzeye ulaşmış değil. Örneğin bugün ABD'de kök hücre araştırmalarının pek çoğuna yasak getirmeyi başarmış durumdalar. Ancak 400.000 doları pek çoğu Ahmanson'ın bağışlarından oluşuyorKaliforniya'daki araştırmaları yasaklamaya Doğa En küçük kelebeğin kaderi iklime bağlı Başparmak tırnağı büyüklüğündeki Sina Baton adlı mavi kelebek ilk bakışta önemsiz bir yaratık gibi görünse de, hayvanlann çevresel koşullara ne kadar duyarlı olduğunu göstermesi açısından çok büyü'k 0/72/77 taşıyor. ıiKini bilim adamları, Sina Yanmadası'nın kıraç bölgelerinde yetişen yabani kekiklerin bulunduğu dağ yamaçlarında yaşayan mavi kelebeğin, sıcaklığın kritik bir dereceııin üzerine çıkmasıyla birlikte yok olacağını ileri sürüyor. İngiltere'deki Nottingham Üniversitesi'nden matematiksel ekolog Martin Hoyle ve biyolog Mike Jones bitki ve hayvanlann yavaş yavaş yok olmadıklarını, tam tersi sıcaklık belirli bir noktaya geldiğinde birdenbire kaybolduklarını ileri sürüyor. Hoyle ve Jones, dünyanın en küçük kelebeğinden yararlanarak, küresel ısınma ve büyükbaş hayvanlann otlaması gibi nedenlere bağlı olarak bazı hayvan türlerinin ortadan nasıl kalktıklannı araştırdı. Araştırmalarının sonucunda bitki örtüsünde küçük miktardaki azalmanın veya sı I caklığın biraz artmasının çok küçük bir etkisi olduğu ortaya çıktı. Öyle ki dağ keçilerinin kelebeklerin üzerinde yaşa.^ dığı vahşi kekiklerin * J H yüzde 60'ının yemesi durumunda bile kelebeklerin yaşamlarını sürdürebilecekleri görüldü. Ancak ortalama sıcaklık kritik bir eşiğin üzerine çıkarsa kelebek popülasyonunun tümü bir anda ortadan kalkacak. Bilim adamları çalışmalarını kelebeklerle sınırlı tutmakla birlikte, bulgularının diğer hayvanlara da uygulanabileceğine dikkat çekiyorlar. Hoyle bu konuda şöyle konuşuyor: "Buna benzer bir olayın soyları tehlikede olan diğer endemik türlerin başına gelmeyeceğini kim söyleyebilir. Örneğin kutup ayıları daha kuzeye gidemeyeceklerine göre soyları tükenecek." ANILMALARI GEREKİR Son derece etkileyici olan bu gazete başlığı ve Sayın Uluç'un yorumu gösteriyor ki, Tahsin Aygün'ün yıllar önce bugün tıp alanının en güncel konusu olan kök hücre ile ilgili belki de bazı fikirleri ve çalışmaları vardı. Bunlar ne kadar bilimsel bir anlam taşıyordu, elbette bilemiyorum. Süreyya Tahsin Aygün Hoca ile ilişkili bulabildiklerim 12 Aralık 2002'de vefat ettiği, 1620 Kasım 2005 tarihleri arasında Antalya'da yapılacak KLİMİK toplantısında "Mikrobiyoloji ve infeksiyon Hastalıklarında 30 yıl" plaketinin ölümünden sonra daha birçok hekim ile birlikte kendisine verilecek olduğu ile sınırlıdır; dahası elde ettiğim bu bilgilerin doğruluğundan bile kuşkuluyum. meyen ve dolayısıyla onlarca çocuğun sakat doğmasına engel olan, kök hücre kavramı hakkında fikir ve çalışmaları olduğunu sandığım bu bilim insanını tanımayı, hakkında bilgi sahibi olabilmeyi, çalışmaları varsa ulaşabilmeyi çok isterdim. Örneğin, Veteriner Gıda Hijyenistleri Derneği Genel Sekreteri Frol Kabil, derneğin web sayfasına yazdığı yazıda Mehmet Ali Kışlalı'nın Yankı dergisinin bir sayısında Tahsin Aygün ile bir röportaj yayımladığından söz ediyor, o yazıya ulaşabilmeyi çok arzu ederdim. Belki ülkemizin tıp tarihçileri, emekli hekimler, hocalarımız veya tanıyanları, onun hakkında bildiklerini bu sütunda okuyucular ile payiaşmak ister. Çünkü özellikle şu günlerde Tahsin Aygün Hoca gibi olumlu örnekleri tanımaya gereksinimimiz var. cetiner.m@superonline.com Ancak şunu belirtmeliyim, bir TMolmk TaliıJomirJ'inütmizegirmesineizin w 976/153 Arahk 2905
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle