25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Deprem Araştırmaları ve yorumlar eleştirilemez. Ortam kendi canavarını yaratarak yargı bağımsızlığını tartışılır durunıa getirmıştır. Özellikle apar topar bir anlamda ödüllendirilerek başka bir ile başsavcı olarak atanan soruşturmayı yapan savcının basına yansıyan tutum ve davranışları bu bağlamdaki yorumlan kolaylaştırmıştır. Olayın ayrıntıları ve buna bağlı olarak hukuksal yorumlarının sağlıklı yapılması, yargılamada tartışılacak kanıtlar ve sonuçta verilecek kararların gerekçeleriyle olanaklıdır. Ancak olayın dışa yansıyan görünümü ve Ceza Muhakemesı Yasası'nın (CMK) tutuklanmayla ilgilı buyrukları gözetildiğinde, kararı veren yargıçların bilgi ve kültür durumlannı tartışmaya getirir niteliktedir. zmir deprem dizilerinin nedeni, faylardaki 'Çiçek yapısı' Izmir ve çevresinde son 15 yılda meydana gelen orta büyüklükteki üç deprem, bölgenin doğrultu atımlı fayların kontrolünde şekil değiştirdiğini gösteriyor. Bu değişiklik bölgesel ölçekte Gümüldür ve Bigadiç arasındaki kuşak boyunca uzanan kabuksal ölçekteki transfer zonunun varlığıyla açıklanabilir. Diri Pay Araşürma Ekibi* ilim adamları ve devletin yetkili kurumları ile meslek odaları, her depremden sonra halka hitaben yaptıkları konuşmalarda yapılması gerekenleri sistematik olarak sıralar, bu konularda yazılı ve sözlü açıklama yaparlar. Acaba bilim adamları, özellikle yerbilimciler, deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında ne yapacakları konusunda yeterli bilgiye sahipler mi? Medya'ya çıkan bilim adamları, gerçekten elde ettikleri bilgilere göre mi konuşuyor, yoksa klasik bilgileri mi aktarıyorlar? Bu yazıda Ekim2005 İzmir depremleri ile ilgili olarak, DEÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Diri Fay Araşürma Ekibi tarafından yapılan çalışmaları ve elde edilen bilimsel verileri aktaracağız. Şekil 1. Türkiye'deki depremlere neden olan ana fayzonlan (15, 13, 3). Izmir ve çevresi İzmirBalıkesir Transfer Fay Zonu (İBTZ) içinde kalmaktadır. KAFZ: Kuzey Anadolu Fay Zonu, DAFZ: Doğu Anadolu Fay Zonu, ÖFZ: Ölü Deniz Fay Zonu, BZSZ: BitlisZagros SüturZonu. farklı disiplinlerde bulunan verileri bir araya getiren Radius projesidir. Bu verilerden yerbilimsel olanları, MTA Ege Bölge Müdürlüğü jeologlan ve Kaya (1979, 1982) tarafından yapılmış olan jeoloji haritalan baz alınarak hazırlandı. Radius projesinde revize edilen bu haritalar, MTA'nın 2005 tarihli raporlarında bir revizyon daha geçirdi. 1999 Körfez depremi, her ne kadar Türkiye'deki yerbilimleri çalışmalarına önemli bir ivme kazandırmış olsa da, üniversitelerde kurulmaya başlayan araştırma merkezleri, bilimsel araştırma yapmak yerine, döner sermaye kapsamında ticari etütler yapmaktan ileri gidemedi. Ancak, MTA, DEÜDeniz Bilimleri ve DEÜJeoloji Mühendisliği BölümüDiri Fay Araştırma Ekibi'nin yaptığı çalışmalarla yeni veriler elde edildi. MTA topladığı verileri 10754 ve 10756 nolu raporlarında 29 Ekim 2005 tarihinde kamuoyuna duyurdu. ÜEÜBAP ve TÜBİTAK projesi çerçevesinde tarafımızdan yapılan çalışmaların sonuçları ise, birçok ulusal ve uluslararası kongrelerde tartışıldı, fakat çok az bir kısmı yayımlandı (3,5, 1722). Öte yandan, DEÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Piri Reis ve MTA Sismik1 gemisinin İzmir ve Sığacık Körfezı açıklannda, yaptıkları çalışmalar bulunmaktadır (9,10). min karadaki uzanımı, İzmir (Gümüldür) ile Balıkesir (Bigadiç) arasındadır (Şekil 1). Bu kuşak içinde yeralan fay parçaları, hem doğrultu atımlı hem de eğim atımlı normal fay şeklinde çalışmaktadır. Bu verilerimiz (1722), Utku'dan (2005) referans gösterilmeden kullanılmıştır. Bu fay kuşağı 65 milyon yıl önce Neotetis okyanusunu kesen bir transform fay zonu şeklinde oluşmaya başlamış (A. Okay ve diğ. 1996) ve günümüze kadar farklı zamanlarda yeniden aktif hale geçerek (3, 14, 1722), İzmir ile Balıkesir arasında bulunan bu fay sistemi, Anadolu ve Afrika levhalarındaki gerilim değişimlerine bağlı olarak (15, 16), oluşumundan bu yana sol veya sağ yönlü doğrultu atımlı fay zonu şeklinde çalışmıştır (E. Bozkurt ve H. Sözbilir, 2005). Bunun en belirgin göstergeleri, fay düzlemlerindeki birbirini kesen fay çizikleridir (Şekil 2A). ELEŞTİRİ HERKESİN HAKKI Yargıçlar, siyasal gücün politik beklentilerinin etkisi altında kalmadan karar vermiş olabilirler! Ancak tutuklama kararlarında CMK'nun 101. maddesinde ö'ngörülen "tutuklamaya ilişkin kararlarda hukuki ve fiili (eylem) nedenler ile gerekçeleri gösterilir" buyruğu güncelleşmemiş ise: "Yasaya ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatları tam oluşmadan» karar verildiği yorum ve eleştirisi haksız sayılmamalı. Tutuklama kararları "suç şüphesinin varlığını gösteren olgular gösterilmeden", "kanıtları yok etme ya da başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunmasının nedenleri açıklanmadan", "suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın somut olay da nasıl oluştuğunun dayanakları gösterilmeden" yasanın soyut sözcükleri açıklanarak verilmiş ise: Karar gerekçesizlik nedeniyle yasaya ve hukuka aykırı sayılır. Ceneldeki bilgi ve kültür yoksunluğu nedeniyle; Türk yargısında, gerekçe bilincı yerleşmemiştir. Bu nedenle yargıçların, tutuklama kararında, gerekçe adı altında soyut yasa sözcüklerini kullanmış olmaları olasılığı güçlüdür. Kaldı ki mantıksal hatalar da gerekçesizlik nedenidir. "Şeriatın kestiği parmak acımaz» atasözü; yargının bağımsız ve yansız olduğuna inanan bıreylerin "yargısal işlemlerin sosyal doğruluğuna" saygı inancını ortaya koyar. Toplum ve bireyler bu inançlarını yitirdiklerinde yargının bağımsızlığından, yansızlığından söz edilemez. Yargıçların ön yargılı olmamaları ve adaletin yerine getirilmesi yeterli değildir; adaletin yerine getirildiği görünümü verilmemışse yargının bağımsızlığını ve yansızlığını tartışmak, eleştirmek herkesin hakkıdır. Van olayında yargının bu görünümü vermediği inancı beni bir yargıç ve hukukçu olarak üzmektedir. *Yargıtay Onursal Üyesi cetina&mail.koc.net (1) Cumhuriyet 25 Ekim 2005 B DEPREM ÖNCESİNDE YAPILANLAR İzmir ve Balıkesir arasında uzanan ve deprem üretmesi beklenen ana faylar, ilk kez Orhan Kaya (1979, 1982) tarafından yayımlandı. Yöredeki en kapsamlı çalışma, DEPREM SONRASINDA YAPILANLAR 17 Ekim 2005'te meydana gelen depremlerden sonra Kandilli, USGS, Harvvard ve SED gibi merkezlerden toplanan veriler, depremin Karaburun Yarımadasfnın güneyinde oluştuğunu ve KDdoğrultulu sağ yönlü veya KBdoğrultulu sol yönlü bir faydan kaynaklandığını gösterdi. Bu veriler 1/25000 ölçekli diri fay haritalarına aktarıldığında, deprem dış merkezlerinin Sığacık Körfezi'nin orta ve batı Şekil 2. Faylanma türîiyle ilgili arazi fotoğraflan: a) İzmirBalıkesir Fay Zonu içindeki fay parçalarmın yeniden aktif hale geçtiğini belgeleyen bir fay düzlemi. Fay düzlemi üzerindeki doğrultu atımlı (1) hareket oblik atımlı (2) bir hareketle kesilmektedir. b) yapıların bahçe duvarlarında oluşan sağ yönlü ötelenmeler. Demircili Koyu'nda gözlenen c) çatlaklar ve d) eğim atım bileşenli kırılmalar. TRANSFER FAY SİSTEMİ Çalışmalarımız, İzmir ve çevresindeki depremlerin MTA çalışanlarının iddia ettiği gibi 13 fayla açıklanamayacağını göstermektedir (Emre ve diğ. 2005). Yöredeki tektonik çok daha karmaşık ve kabuksal ölçekte bir fay sistemi şeklindedir. Bu siste İZMİRBALIKESİR bölümünde yoğunlaştığı gözlenmektedir (Şekil 3). Arazi gözlemlerinde, Demircili Koyu'ndan Yağcılar köyüne kadar uzanan bir zon boyunca yüzey deformasyonları tespit edildi. İncelemeler, K4070D doğrultusunda uzanan çatlakların sağ yönlü doğrultu atımk faylanma mekanizmasıyla oluştuğunu ve bazı kesimlerde sıvılasma izlerinin geliştiğini göstermektedir (Şekil 4). 976/18 3 Arahk 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle