Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TartışmaEditöre Mektup Egitimde sınav çukuru Eğitim meselesine baktığımızda, esas olarak sorunun yapısını görüyoruz. Buna bir isim koymak gerekirse, sınavlara hazırlama eğitimi denebilir... 1. Zorunlu eğitim mi sorunlu eğitim mi? Zorunlu eğitim kişinin doğuştan getirdiği ilgi ve yeteneklerini fark etmesini ve bunları geliştirerek yaşamını en az sorunlu olarak nasıl devam ettirebileceğini öğrenmesi sürecidir. Runa ılaveten oğrendiklerini yaşamda kullanma (aklını kullanma). olaylara özgür yaratıcı eleştirel bakabilme, kendini sürekli geliştirebilme, bılimsel bilgi üretebilme kişinin kazanacağı temel becerilerdir. Bu tanıma bakınca sizde eğitimimizın sorunlu olduğunu sdyleyebılirsiniz. Adını da sınavlara hazırlama eğitimi koyabilirsiniz. arasında uyumlu bir birliktelik oluşturuluyor. Ülkemizde ise aileokul işbirliği oluşturulamıyor, okul aileye yeterince rehberlik yapmıyor, ya da aile okulla işbirliği yapmıyor veya özel okullarda olVelilerde güven oluşturamamış ve uzun süren gözleme dayalı yazılı verilerle vönlendirıcı seçenekler sunamayan okulların tavsiyelerine uyulmaması gayet normal bir durumdur. Bunlar yapılmayınca egitimde yö'nlendirme sokak dııyumları ve veriye dayanmayan kısır dersane tavsiyelerine kalmaktadır. vazgeçebilıriz. 4. Çukura düşmüş gençler; diplomalı mutsuzlar Bugun ülkemizde yaşamının en güzel yıllarında uzun, yıpratıcı ve masraflı sınav lıazırlıklarıyla liselere ve üniversitelerin, çoğu zaman ilgi ve yetenekleriyle örtüşmeyen, rastgele hölümlere girip sonra birkaç kere bölüm değıştirip, ya da buna katlanamayıp zorunlu mezun olan birçok genç vardır. Bu gençler üniversitelerdeki notları yüksek bile olsa kendini gerçekleştirme ve geliştirme bakımından düşük düzeyde yetişiyorlar. İş heklentısıyle mezun olan bu ınsanlar: işsizlik, çok düşük ücret ve alanıyla ilgili olmayan işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Böylece diplomalı mutsuz genç ordusıı yaratılmış oluyor. Diğer taraftan bazı ış alanlarında ise kalfa, usta, teknisyen düzeyinde nitelikli eleman aranıyor. Bu işlere normal liseyi bitirmiş veya liseden sonra meslek yüksek okulundan mezun fakat yeterli beceri sahıbı olmamış gençler talıp oluyor. Ancak onlar da işe uygun düşmüyor. Böylece işe uygun olmayan lise ve üniversite mezunu gcleceğine güveni olmayan mutsuz dıplomalılar kitlesi oluşuyor. 3.Yerleştirme sınavları mı, öğütme sınavlan mı? 2. Neden taşlar yerine oturmuyor: Rehberlik Eğitimin degişkenlerine bakalım; Program, Öğretmenler, Okullar ve Yönetim. Dünyanın bırçok bolgesınde eğitimoğretım progranıları ve kitaplar arasında büyuk farklar yoktur. Buna karşın gelişmiş ülkelerle aramızda öğretmen niteliği, okulların fiziki imkânları, aile yapısı ve eğitimin yönetimi düzenlenmesi konusunda önemli farklar vardır. Bu farklar nelerdır? a. Ülkemizde öğretmenler alan öğretimi becerıleri, öğrenciöğretmen iletişimi ve rehberlik konusunda isteksiz, kendini yetersiz ve yetkisiz bulmaktadır. Öğretmenler eğitim sürecinde öğrencının ılgi ve yeteneklerini fark edebilmeli ve oğrencıııın de fark etmesini sağlamalıdır. Öğrencıye keııdi yeteneklerini nasıl ğeliştirebileceği öğretilmelidir. Oğretmenlerin büyük bir çoğunluğu halen atadan kalma geleneksel öğretim yöntemlerını uyğulamakta, kendini geliştırmeye ihtiyaç duymamaktadır. b. Okulun fiziki iınkanlarının yetersızliği noktasmda şunlar söylenebilir. Ülkemizde okul sadece sınıfsıratahtatebeşir sistemi olarak görülmektedır. Halbuki hunların dışında donantmlı kutuphane, yetenek ve beceri geliştirmek içm uyğulama yerleri, (uygulama bahçeleriiş atdlyelerisağlık odası vb.) toplantı salonları. spor salonları, sergi salonları gibi işlevsel kısımlardan oluşan bir yerleşme alanından oluşmalıdır. Bunlar da sınıflar kadar önemlidır. c Eğitimin düzenlenmesine bakarsak ne kadar güdük düşündüğümüz ortaya çıkar. Gelişmiş ülkelerde aile çocuk yetiştirme konusunda daha donanımlı, okul ve diğer resmi kurumlar ailelere rehberlik yaparak ülkenin ve okulun eğitim politikalarını anlatıyor ve okul aile duğu gibi aile okula rehberlik yapmaya kalkışıyor. Öğretmenler öğrencinin kişisel ozellikleri ve ğelişim sürecini yıl boyu ğözlemeli ve öğrencinin kişilik dosyasına kaydetmelidir. Öğrencinin gelişim sürecinin her aşamasında aıleyle ışbırliğı yapılmalıdır. Ülkemizde öğrencilerle ilgili sınırlı gozlem yapılsa da gozlemler kaydedılmemekte akılda kaldığı kadanyla bir kanaat olarak yansıtılmaktadır. Bu bilgilerin aile ve öğrenciyle paylaşılması ailenın çocuğunu ve öğrencinin kendini tanımasını sağlayacak, oğrencıaıleokul uçğenının oluşturduğu ortanıdakı ılışkilerınde karşılıklı güven ortamı oluşmasına yol açacaktır. 8. sınıf sonunda ilgili öğretmenlerden oluşan kurul öğrenci ve aileye çocuğun gelecekte nasıl bir eğitim alması gerektıği konusunda kişısel dosyadaki verilere dayalı olarak bazı seçenekler sunmalıdır. Bu seçenekler sonucu yapılan yönlendirme, öğrencinin bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanlardaki davranışlarıyla ilgili verilen notlarla da desteklenmelidir. Notlar ve gözlem kayıtları, aile ve öğrencıyi inandırıcı ve ikna edici, yaptırımcı olmalıdır. Halen bu süreçte yapılan eksik ve yanlışlıklar büyük sorunlara, LGS ve ÖSS'ye üniversiteler önünde yığılmalara yol açmaktadır. Yukarıda uygulanan tür bir rehberlik seçme ve yerleştirme türü sınavlara ilgiyi azaltacaktır. Sadece liselerde okumak isteyenler LGS'ye girecektir. Bu sınavda sorun sadece kimin, hangi tür liseye (fen liseleri, Anadolu liseleri, normal liseler) yerleştirileceği noktasındadır. Bundan sonrada lıse mezunlarını tumu universitelere gırebilir. Burada da sorun sınav yerine liselerde yine ilköğretim benzeri öğrenci yazılı gözlem bilgileri ve notlarının öğrencinin de tercihiyle üniversitelerin seçme kurullarına gönderilmesiyle çözülebilir. Başvuran öğrencileri seçmede üniversitelerin ilgili kurulları lise başarısına sınırlı katkı sağlayacak şekilde yazılı, ııygulamalı ve görüşme sınavları yapabilir.. Diğer taraftan liseye gitmeyip de meslek okullarına yönlendirilenlerin içinden sınırlı bir kısmı 8. sınıftan sonra meslekleriyle ilgili üniversite bölümlerine ğirişleri liselerin girişlerine benzer bir yöntemle yapılabilir. Bu sınavlar bilgi değıl yaratıcıeleştirel bakış, zihin ğücünü kullanma, yeteneklerının düzeyini yoklama ve kişilik yeteneklerini yoklamaya yönelik olarak her üniversite tarafmdan ayrı ayrı sanal ve gerçek ortamlarda düzenlenebilir. Böylece genç insanlarımızı öğütmekten 5. Ne önerilebilir? Eğitim bir bütün ve ciddi bir iş olarak ğörülmelıdir. Gırdısindeki bir değişken değiştirildiğinde bir fabrikanın ürünündeki değişiklik hemen fark edilebilir. Egitimde ise en erken 510 yılda fark edilebilir. Ya yavaş yavaş oldürür ya da yavaş ondurur. Eğıtıme bıraz daha fazla kaynak, fakat çok daha fazla planlamadüzenleme getirilebilir. Eğitimimizin bu derece dağınıklığında bir kasıt aranmalı ve birilerinin işine yarıyor olmalıdır. Egitimde düzenlemeyle çocukları iyı tanımalı ve kendisıni kendisıne tanıtarak yetenek ve ilgi alanlannda yetiştirmelidir. Okullarda yönlendirme; gözlem ve başarı notlarına bağlı yaptırımcı olmalıdır. Sınavlar kazanmaya, yarışmaya değıl, eşdeğerleri arasında hangi okula veya fakülteye gireceğini belirlemeye yetenek, ilgi ve beceri düzeyini ölçmeye yönelik yapılmalıdır. Üniversite kontenjanları ülkenin ihtiyaçlarına paralel planlanmalı, tercıhimız çok diplomalı yerine niteliği yüksek, üretken, yaratıcı, aklını kullanabilen insan yetiştirmeye yönelik olmalıdır. Prof. Dr. Ömer Ergin D.E.U. Buca Eğitim Fakultesi 902/20 3 Temmuz 2004