Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BiyolojiGenetik mektedir. Sahip olduğumuz 30.000 gen en azından bazı çeşitlilikler sergiler. Mutasyonların tümü genlerin anlamını değiştirmez veya her gende bulunmak zorunda değildir. Bazıları, insan genomunun hiçbir anlam taşımayan geniş alanlarını değiştirirken, bazıları ise proteinlerin dizilimini değiştirmeyebilir. Genlerin anlamını değiştiren mutasyonların küçük bir kısmı yararlıdır ve zaman içinde giderek yaygınlaşır. O kadar yaygınlaşırlar ki bunlara mutasyon demek bile haksızlık olur. O nedenle bunlara mutasyon yerine "polimorfizm" demek daha doğrudur. Sözgelimi Afrika'da CCR5 genindeki bir mutasyon giderek yaygınlaşıyor, çünkü bu gen HlV'e direnç gösterir. bir gelişim çizgisi izler ki, zaman içinde doğal seleksiyon mutasyonların giderek yok olmasına yol açabilir. Bunlar kesin olmayan rakamlardır. Zararlı mutasyonların oranı dolaylı yöntemlerle tahmin edilebilir. Bunların en kötü tarafı korkutucu sonuçlara yol açmalarıdır. Mutluluğumuz ve sağlığımız sürekli olarak genetik hatalar nedeniyle erozyona uğrar. Ancak gerçek durum daha da vahimdir. Hepimiz yalnızca kendimize özgü mutasyonların değil, ayrıca ana babamızdan bizlere miras kalan mutasyonların da ağırlığı altında eziliriz. Ayrıca ana babalarımız da kendi ebeveynlerinden kalan mirasın sıkıntısı içindedir. Bu böyle devam edip gider. Bu durumda ortalama bir insanın toplam mutasyon yükü ne kadardır? Bir mutasyonun bir nesilden diğerine geçiş süresinin uzunluğu, mutasyon etkisinin şiddetine bağlıdır. Eğer ortalama bir mutasyonun, üreme başarısı üzerindeki etkisi orta derecede ise, yeni oluşmaya başlayan bir insanın sağlığını olumsuz yonde etkileyecek 300 mutasyona sahip olacağı sonucu çıkar. Kiın.se bu mutasyon fırtınasından kendisini kurtaramaz. Ancak mutasyonun gücü hepimizi eşit oranda etkilemez. Rastlantısal olarak, bazılarımız çok sayıda mutasyonla birlikte doğar, bazılarımızda ise mutasyon sayısı düşüktür. O zaman kimlere mutant deriz? Bunun tek bir yanıtı olabilir. O da, hepimizin birer mutant olduğudur. Ancak unutmamalıyız ki bazılarımız diğerlerinden daha mutant'tır. Reyhan Oksay ZARARLI VE YARARLI MUTASYONLAR Polimorfizm, insanlar arasındaki farklılığı yaratan bir kavramdır. Bunlar sayesinde derimizin rengi, boyumuz, kilomuz, yüz şeklimiz, huyumuz ve zekâmız şekillenir. Bir mutasyon ne zaman polimorfizm olarak nitelcndirilebilir? Bunun yanıtı kişiden kişiye değişir. Ancak bir dizilimin küresel frekansı yüzde bir veya daha yüksek bir düzeyde seyrediyorsa, yararlı denilebilir veya en azından zararlı değildir ve polimorfizm olarak sınıflandırılabilir. Bu kriterden yola çıkarsak, insan genlerinin yüzde 65'inde en azından bir polimorfizm bulunur; bazılarında düzinelerce vardır. Mutasyonların hepsi zararsız değildir. Genomlarıınıza zarar veren pek çok Kolları ve bacaklan olmayan bu bebek annesi için yaşam boyu acı kaynağı değişiklik hangi kriterde olursa olsun bize zarar verir. Her yeni embriyo ortalama olarak ebeveyninde olmayan yüz kadar mutasyona sahip olur. Bu yeni mutasyonlar spesifık sperm veya yumurtaya özgüdür ve bu hücreler, ebeveynin erbezi veya yumurtalığında iken oluşmuştur. Yüz mutasyonun içinden yaklaşık dördü proteinlerin amino asit dizılimini değiştirirken, üçü zarar verir. Açıkçası, bunlar embriyonun nihai üreme başarısını etkilerler. Bu etkiler öyle Kaynak: New Scientist, 12 Haziran 2004 DörtKöşe İrefH.Ökkeş nağıdır. Bakınız, bu kuş baskın dillerde ne anlama geliyor: ingilizce=Turkey Portekizce=Peru Fransızca=Dinde (D'lnde, yani Hindistan'dan) ibranice=Tarngol Hodu (Hindistan tavuğu) Arapça= Deek Rumi ("Rum" ya da Romanya tavuÖu) Rusça=lndyuska (Hindistan) Hindu=Peru Pakshi (Peru kuşu) * ** ABD'de her yıl kutlanan Şükran Günü'nde (Thanksgiving) hükümet başkanımız ABD başkanına şöyle etlibutlu bir "hindi" hediye etmelidir. Ayrıca, ABD yaşayan (eski) Türkler beysbol ve basketbol maçları ile New York'taki Türk Günü yürüyüşüne rengârenk hindi kostümleriyle katılmalıdırlar. Böyle bir olay, "çivi çiviyi söker" misali, kendi kendiyle dalga geçebilen toplumların rahatlamış, olgunlaşmış ve sevecen insanlardan oluştuğunun göstergesidir. Unutmadan ekleyeyim, "Turkey'yi "Türkiye" yapınca, "Mısır'ı da "ijip" yapmak lazım! Hindi Meselesi Ingilizce'de "Turkey" sözcüğünün karşılığı "hindi'dir. ingilizce konuşulan ülkelerde konuşlanan Türkler bu sözcüğü hiç sevmez; çünkü hindi argoda "aptal" ve "korkak" anlamında kullanılır. Oralarda, birisi kalkar da bir Türk'e "Where are you from?" (yani "Memleket neresi hemşerim?") diye sorarsa, "Turkey" diye yanıt vermek hemşerilerimizin gücüne gider. Sanki, kendi ülkesini, aptallığı ile ün salmış bir hayvanın ismi ile paylaşmış gibi hisseder. Dahası, soruyu soran kişinin bıyık altından gülümsediğini varsayar. ABD'de yaşayan Türkler bu tür sorulara artık "Türkiye" diye yanıt vermektedirler. "Turkey" yerine "Türkiye" denmesinin devlet politikası olmasını isterler, yıllardır bıkmadan, usanmadan. Bu doğrultuda kampanyalar düzenlerler. *** Oysa, zavallı hindicik hiç de "aptal" bir hayvan değildir Aptallık sadece insanlara mahsustur. Bırakın hindileri, kuşlar yakından incelenecek olursa, sanıldığı gibi aptal olmadıkları görülecektir. Örneğin, beğenmediğimiz "karga" son derece sosyal bir kuş olup birbirbuçuk yaşındaki bir insan yavrusunun zekâsına olmasa bile belleğine eşdeğer belleğe sahip olduğu gözlenir. imdi, hindiye geri dönelim. Aziz okurlarım bilirler mi, bilmem. ABD'nin kuruluş yıllarında Benjamin Franklin ulusal simge olarak hindiyi önermişti. Önerisi ne yazık ki kabul görmedi ve yerine Kızılderililerin iki başlı kartalı simge olarak kabul edildi. Düşünüyorum da, eğer bugün ABD'nin simgesi hindi olsaydı, kim bilir belki de "Turkey'li olmaktan övünç çıkarıyor olurduk şimdi... * ** Dikkat buyurunuz: "Turkey hindi" dünyanın en karmaşık sözcüklerinden biridir Kuş, kuş değil, adeta skandal kay902/14 3 Temmuz 2004