Katalog

AylakBilgi Ölüm Kongre TatıirM. Ceylan Tıp'ta çok kullanılan ama kamuoyunun bilmediği bir alan: Hatice Bodur'un aziz anısına Resimde reformları yetersiz, mimaride stili kısır Protestan Sanatı'nın müzikte daima kendine has bir dili olmuştur, bu dilin son kelimesi biryüce ölümü anlatan Bach'ın Matthaus Passionuüdur. Passion'da ölüm Isa'nın öliimüdür ve Bach'ın ikinci karısı A.Magdelena'ya göre sahnede kendi kendine ağlayan bu eser, bir elden değil sanki bir ruhtan, Bach'ın Isa'yı içmiş ruhundan çıkmıştır. Yaşam daralarak ölume götören bir süreçtir. Bebek doğduğunda neredeyse tamamı sudur. Sonra giderek kururuz. Yaşlı birinin suyu örneğin koca gövdenin ancak yarısıdır. Yaşam katılaştırır bizi, zaman esnekliğimizi alır, olaylar eğilip bükülmez kvru bir kemik yapar hepimizi. Yaşamın her aşaması, dar bir kanala sokup bizi, alternatifleri elimizden alır. Doktorluğa adım attın mı mesela, felsefeci olamazsın bir daha; bir şeyi seçmek, öbürünü seçmemektir her zaman. Neticede hep azalarak gideriz. Doğunca zenginizdir belki ama, yaşadıkça elden gider sahip olduklarımız. Organik başlarız ve adım adım inorganiğe ulaşırız sonunda: Böbreğimiz taş atmaya, mafsallarımız kireç tutmaya, yüreğimiz üzerine ancak taş basmakla durabilecek sızılar duymaya başlar! inorganikliğin, yiten esnekliğin, katılaşan gövdenin gıcırtısıdır bunlar! Anababamızın cinsel uyarılmasıyla yokluktaki sessizliğimiz bozulur ve yeryüzüne geliriz. Sonra geldiğimizyere ger'ı gitmek gerekecektir; fakat bunu gerçekleştirecek kadar katı değilizdir henüz; esneklik gitmemize izin vermez, önce, güçsüzü yargılayabilenin yüreği kadar katılaşmayı bekler, sonra tekrar sessizliğe döneriz. Sessizlik, ölüm ve inorganikliktir; kararlı durum budur. Heryapı kararlı bir duruma dönmek ister. Oysa yaşam kaygan ve kararsızdır; bütün damarların yüreğe ağızlanması gibi, kayganlıktan uzaklaşıp, kararlı bir sonla, ölümle buluşmayı özler herkes; tersini ister görünse de. Çocuk açlıkla uyarıldığı zaman huzursuzdur, doyup uyarıdan kurtulmak ister. Organik yaşam uyarılmaysa, ölüp inorganiğe dönmekte, dinme ve kendine denklenme halidir. Insan, uyarılmayı ortadan kaldırmak için dış dünyaya gereksinim duyar. Eğer uyarılmasaydık bu yaşam yorgunluğunu, sorarım size kim çekerdi. Yaşamı can havliyle tırmalayanlara bir bakın, hepsi uyarılmışlığı söndüremeyeceğini düşünen eksik gövdelerdir. Cinsel uyarılmışlığını bastıramayan adamın, kadından kadına yuvarlanmasını yaşam bağlılığı sanabiliriz belki. Asıl nedense "ölüm kapıda" diye, telaş içinde yaşama doyma çabasıdır. Sonuçta her zevki tatmaya uğraşan tinsel olarak eksik olandır. •,..... Insan gelişmemişse eğer, durtüsel amaçlarına yıkıcı biçimde ulaşır. Çinliler örneğin, lokantada bir camın ardından canlı kediya da köpek seçer ve yirmi dakika sonra onu tabakta isterlermiş. Vahşet korkudan, yıkıcılık zayıflıktan gelir. Yakıp yıkarak ya da onarıp çatarak yaşama bağlı olanlaryedek enerji kullandığından canlıdırlar, fazla enerji tükettikleri için de ölüme yakın ve aslında korkaktırlar. Canlıya saldırmak, yaşama tutkuyla sarılmak, neredeyse yaşamı yutarak yok saymaktır ve kendine boş bir güven vermekle eşanlamlıdır. Freud yaşamın tahribini, eros ve ölüm güdüsünün birleşmemiş olmasına bağlar, libido ve saldırganlık ise başından beri ayrılmamıştır, sonra ayrılır; o nedenle aşk ve nefret aynen doğum ve ölüm gibi aynı kökten gelir. Bach'ın ölumsuz eseri Matthaus Passion'un notaları Mendelssohn tarafından yıllar sonra birkasap dükkânında bulunmuştu ve yazılışının yüzüncü yılında Venedik'in San Marco meydanında yapıldığı gibi duacevap tarzı bir söylemi yakalamak için, karşılıklı çift koroyla seslendirilmişti. Işte öyle, iki kadından on dokuz çocuk yapmaktan başka, bir ömre sığmayacak kadar besten olacak ve kör olarak öleceksin ve ilginç ki yazdığın ölüm notaları, ölmüş hayvanların asıldığı bir kasap dükkunından çıkacakl Bach'ın dedeleri enstrüman çalsa da fırıncıya da değirmenciydiler ve Sebastian gibi bir torun doğurmuş olsalar da yıllar içinde gittikleri yol fırıncı dükkSnından kasap dükkânına kadar olmuştu ancak! Tanrı dünyayı bizim gördüğümüz gibi görmüyor. Doğan hiç kimseyeBach dahilölmeme sözü vermedi daha; ölen herkese ama bir daha doğmama sözünü verdi daima. Başka türlü olmuyor, uğraşmayalım; gelin bu keskin şeyle ölümle anlaşalım; ardından uzayda upuzun akan ışık kadar doğru bir yaşam gelecektir, inanalım. tmceylan@superonline.com Nükleer Tıp Onkolojisi Gelişmiş bir cihaz olan PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) görüntüleme yöntemi moleküler düzeyde vücut taraması yapıyor. Kanserli dokunun ilerleme yolunu bile gösteriyor. ÛLÛM SESSİZÜĞE DÖNÛŞTÛR. BACH'IN NOTALARI ükleer Tıp Derneği tarafından düzenlenen 6. Uluslararası Nükleer Onkoloji ve 17. Ulusal Nükleer Tıp Kongresi 15 Mayıs tarıhleri arasında Çeşme'de yapıldı. Nükleer tıp ve onkoloji konusu tüm detayları ile ele alınarak değerlendirildi. Tüm yurttan 400'ün ustünde hekim ve teknik elemanın katıldığı kongrede hem ulusal hemde uluslararası nükleer onkoloji konusunda çalışmaları ile tanınan pek çok akademisyen sunumlarda bulundu, sorunlar tartışıldı. Kongre Başkanı Prof. Dr. Hatice Durak, Kongre Sekreteri Prof. Dr. Zeynep Burak, ve Kongre Danışmanı Prof. Dr. Mustafa Ünlü Nükleer Tıp hakkında alanlarının kullanımını, sorunlarını ve uygulamalarını anlatarak bilgi verdiler. Kongrede oturumlar 3 konu üzerinde yoğunlaştı. 1 Pozitron emisyon toınografi tekniği, nükleer onkolojideki yeri, değişik tümör türlerinde kullanımı 2 Troid kanseri, tanı, tedavi ve izlemi 3 Noroendokrin kökenli tümörlerin ve lenfomaların tanı ve tedavisi N PET YENİ BİR TIBBİ GÖRÛNTÜLEME YÖNTEMİ Pozitron bir antidektrondur. Bazı özel radyoizotopların bozunması sırasında salınır. Örneğin Flor 18, pozitron ayan radyoaktif bir flor izotopudur. Pozitron yayan bir radyoizatopla işaretlenmis bir ılaç. hastanm vucuduna çoğunlukla damar yoluyla verılır. Bu ilaç, goruntülemek istedığiniz doku veya fonksiyona ozgü olmalıdır. Yayılan pozitronlar, vücutta serbest elekronlarla karşılaşırlar. Bir madde ile anti madde karşılaştığında. çarpışma sonucunda ikı parçacık da yok olarak aynı miktar enerjiye sahip bırbirine zıt yönde hareket eden 2 adet gamma ışını oluşur. Bu gamma ışınları, hastanın vücudunda ışık yayar ve elde edılen bu bilgiler bilgisayarda görüntüye dönüşerek, ılgıli dokunun veya görüntülenen fonksiyonun vücut haritasını oluşturur. 895/8 15 Mayıs 2004 PET aslında 19681972 yılları arasında geliştirilmiş olmasına rağmen bugüııku kullanım kolaylığına son yıllarda erişmiş. Cihaz. kurulmasındaki zorluk, ekipmanın karmaşık olması, geniş alanlar ve özel eğitim almış personel gerektirisi, ayrıca görüntü oluşturmak için kullanılan pozitron yayan radyoaktif maddelerin üretilememesi nedeniyle hastanelere kolaylıkla girememekteydi. Yıllar içinde PET ve hızlandırıcının boyutları küçülmüş, sistem bir bilgisayardan yönetilir hale gelmiş ve en çok kullanılan radyoaktif maddelerin temini kolaylaşmıştır. PET özellikle kanser ve kalp hastalıklarında tedaviyi yönlendiren çok etkili bir teknik. Biyopsi gereksimini azaltarak, hastanın canmı yakmadan tanı ve ölçütnü gerçekleştiriyor. Onkoloji alanında PET, birçok tümörün saptanması. tümör derecesinin ve evresinin tayin edilmesi, tedaviye yanıtın değerlendirilnıesi, mevcut kitlenin iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunuıı tespiti ve erken tanı ve tedavinin erken başlamasını sağlıyor. Kardiyoloji alanında PET, kalp kasının canlılığını, kan akımını, anjiyo, baypas ve nakil sonrasında tedavi başarısının izlenmesinde kullanılır. Nöropsikiyatri alanında ıse; bunama ayrıcı tanısında, özellikle Parkinson hastalığı başta olmak üzere hareket bozukluklarının tanısında, epilepsi odağı tespitinde ve Alzheimer hastalıklarında başarı ile kullanılmakta. Kamu sektörü bazında Gazi Üniversitesi'nde bir adet, özel sektörde 3, İstanbul ve İzmir'de birer tane PET/CT cihazı günde 1015 hasta taramasıyla kapasitesinin üstünde bir çalışmayla hizmet vermekte. Tüles Hasdemir