Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ToplumKültür GönüldenBilime Felsefe Kuşu Bağımlılığa kesin darbe Şiddetli isteği azaltan yeni bir ilaç Ahmetlnam S outh Caroline Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Peter Kalivas, geçen hafta Avustralya'nın Melbourne kentinde gerçekleştirilen Sinirbilim Birliği toplantısında bağımlılarda uyuşturucuya karşı şiddetli isteği azaltan yeni bır ılacın, başarılı hayvan deneylerinden soııra, insanlarda da denenmeye başlandığı duyurdu. Bağımlılık konusunda sürdürülen çalışmaların pek çoğu beyindeki "zevk merkezi" üzerine odaklanır. Bu merkezdeki faaliyetlerin sonucunda insanların uyuşturucuya bağımlı haline geldiğine inanılır. Oysa son yapılan deneylerde beyin görüntülerinden alınan sonuçlara göre frontal korteksten zevk merkezine uzanan yolun bu arzuları tetiklediğini gösteriyor. Kalivas bu konuda şöyle konuşuyor:"Aşırı ısteğın ızledığı yol uzerine odaklandığınız zaman, bağımlıların spesifık bir uyuşturucuya karşı duyduğu aşırı arzuyu seçici olarak engelleyebilirsiniz." Kokaine bağımlı hale getirilen sıçanlara tek bir doz verildiğı zaman, bunların uyuşturucuya olan ılgisi normal olarak yeniden canlanır. Ancak sıçanlara "Nasetilsisten" adı vcrilen bir madde enjekte edildiğinde, uyuşturucuya karşı istekleri yeniden uyanmıyor, çünkü bu madde arzuların izlediği yolun üzerinde bulunan bir nörotransmiterin salgılanmasını önlüyor. Diğer taraftan, aynı yol üzerindeki AGS3 denilen proteininin üretimini bloke ederek duyu korelten bir diğer ilacın da sıçanlardaki uyuşturucu isteğini baskıladığı görüldü. Kalivas, şimdi, South Carolina'da lyileşme sürecindeki 20 kokain bağımlısına Nasetilsisten hapları vererek insanlarda da bu yöntemin yararlı olup olmadığını araştırıyor. Eğer yararlı olduğu kanıtlanırsa, bu yolu etkileyen başka ılaçların da etkili olabileceği anlaşılacak. Ulkemizde (elsefeye olan ilgi, inanılmaz boyutlarda artmakta. Hiç değilse, görünürde, gençlerimizde büyük bir merak var. Eskiler, yaşı ellileri aşmış olanlar, geri kalmışlığımızın nedenlerinden biri olarak felsefe eksikliğini gösteriyorlar: üselerde felsefe okutulmadığı için bu hale düşmüşüz. Hele bir de üniversitelere felsefe dersi konulsaymış, işimiz tamammış. Tekrar tekrar söyleyip durduğum bir tavır bu: Felsefeden kuş çıkarma tavn! Bizim pragmatik bakışlı kültürümüz felsefeyi böyle anlıyor. Düşünemiyoruz. imdat felsefe! Kurtar bizi! Felsefe baba, bizi düşündür! Mutsuzuz, öyleyse felsefe bilmiyoruz. Felsefe bizi kurtar! Yunus'dan esinlenerek şöyle diyelim: Felsefe gelince cümle eksiklikler biter! Bilmez başlar! Felsefeyi yüzyıllarca böyle yorumlayanlar olmuştur. Bir mehdidir, bir mesihtir. Gelince düşünme öğrenilir. Ahlaklı olma gerçekleştirilir. Estetik beğeni artar. Erken doğanda doğru tedavj yöntemlerinin seçimi doğurtulan 22 babunun (ağzı köpeğinkıne benzeyen, kısa kuyruklu bir maymun turü) beynini inceleyerek, ameliyat yönteminin bebeklerin beynini nasıl etkilediğini ortaya çıkartmaya çalıştı. Doğumdan hemen sonra prematüre maymun bebeklerı solunum cıhazına yerleştırıldıler. 5 gun sonra bazılarına "ductus arteriosus" denilen kan damarının kapatılması amacıyla bir ameliyat yapıldı. Bu damar, fetüs anne karnındayken kanın akcığerlere uğramadaıı geçmesini sağlıyor. Bu operasyondan 9 gün sonra bebek babunların beyinlerindeki yüksek düzey bılışsel işlevlerden sorumlu bolgenın daha fazla zarar gorduğu anlaşıldı. Ductus arteriosus damarının kapatılması, erken doğan bebeklerin yeterli oksijen alınaları ve solunum cihazından çıkmaları açısından yaşamsal bır önem taşır. Bebeklerin uzun süre solunum cihazlarında kalması akciğer ve beyin sağlıkları açısından uygun değildir. Damarın kapatılması için ameliyattan başka yöntemlerın denenmesı bebeğe ibuprofen verilmesi gibi daha büyük yeni doğanlarda yarar sağlarken, daha küçük yeni doğanlarda yarar sağlamaz. Kaynak:New Scıentist. 14 Şubat 2004 885/9 6 Mart 2004 Felsefeyi böyle yorumlama, gerçekten de bizdeki köklü bir felsefe eksikliğini gösteriyor. Eksikliğimizin anlamını anlayamıyor, yorumlayamıyoruz. Yüzlerce kitap çevriliyor, çalışkan, yorulmak bilmez, sevgili hocam Ahmet Cevizci ansiklopediler hazırlıyor. Dergiler çıkıyor. İnternette sayfalar oluşuyor. Sürekli felsefe övgü'sü yapılıyor. Meslekten felsefeci arkadaşlar bu kuş çıkarma çabasına yazık ki katkıda bulunuyor. Toplantılarda arada bir konuşmalanna rastlıyorum: Halkımız felsefe bilmediği için sürünüyormuş. Halkın önüne çıkıp, bır türlü kurtulamadıkları akademik söz dağarcığı ile felseft fiyaka satıyorlar. Felsefe, ilahi bir güç. Gelin öğrenir. Öğrenin de Türkiye kurtulsun! Elbette felsefe öğrenilmesin, felsefe yaygınlaştırılmasın, akademik fildişi kulelerde kalsın. Felsefe yalnızca malumattan ibaret değildir. Birtakım felsefe terimlerini filozof görüşlerini bellemekle anlaşılamaz. Felsefe ilahi güç mü? öncelikle bakış biçimi * Felsefe her şeyden önce bir bakış biçimidir gerçekliğe, düşüncelere. Birtavırdır. Bir yaşam biçimidir. Birduyuş, algılayış, kavrayış, düşünme tarzı. Bu tavır anlaşılmadan öğrenmeye çalıştığınız felsefe tarihinin, felsefe yanıtlarının biranlamı olmaz. öğretmenliğim sırasında benden reçete, şema, kitap adı, formül isteyen öğrencilere rastlamışımdır. entelektüel olmak, felsefe bilmekle olanaklıdır diye düşünüyorlar. 0 halde felsefe öğrenmeliyiz. "Belli başlı felsefe okullarını, tarihi içinde anlarsak, işimiz tamam." Her aydının kütüphanesinde bir felsefe kitabı olmalı. Sonra bize demezler mi: 'Ne biçim hekimsin, kütüphanende bir tane bile felsefe kitabı yok!" Felsefeye ilgi beni sevindiriyor, sevindirmesine. Bu ilginin, biraz da nüfus patlamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Sahici bir ilgi, belki yeterince başlamadı daha! Bana internetten küfür yollayan insanlar var! Felsefe elden gidiyormuş, bizler de uyuyormuşuz! Türkiye'de felsefe olup bitiyor1 Elden gitmiyor! Onca yanlış anlaşılmalara, hatalı beklentilere karşın, biraz edebîgörünüşle, biraz siyasal, sosyoloji renkle felsefe cereyan ediyor Türkiye'de. Kuş çıkarmayı çalışanlara rağmen! Felsefecilerin akademilerde sayıları artıyor. Yüksek lisans doktora yapanların sayısı çoğalıyor. Bu kalabalıktan ileriye yönelik, özgün düşünürlerimiz çıkacaktır. Felsefe yolu çetin bir yol. Zaman istiyor. Felsefe, bizim kültürümüz içinde, farklı arayışlann düşünürlerini ortaya çıkaracak, bir harman yeri olma yolundadır. Kendi düşünürlerimiz çıktıkça, aydınlarımız olma yolundadır. Kendi düşünürlerimiz çıktıkça, aydınlarımızın "kuş çıkarma" beklentisi de azalacaktır, sanıyorum. Düşünme, ince işçilikler ister. Ayrıntıların hakkını vermeyi göze alan yavuz insanlar ister. Düşünmek sabır işidir. Bir kişiyi, bırkaç kişiyi değil, kuşakları ister. Ancak yüksek tepeleri nice çile, nice sıkıntıyla tırmanmayı başarmış olanlarda düşünce kanatları oluşabilir. Uçmayı hak edenler onlardır. Yerçekimini anlamayanların uçuşu hayaldir. Düşünce ince işçilik ister Bebeklerin uzun süre solunum cihazlarında kalması akciğer ve beyine zararlı ayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda, erken doğan bebeklerin daha fazla oksijen alabılmesı için yapılan bir ameliyatın beyinde hasarlara yol açtığı ortaya çıktı. Bu sonuçlar erken doğanların tedavisinde nasıl bir yöntem uygulanması konusundaki tartışmaları yeniden alevlendırecek. Avustralya'da Melbourne Üniversitesi'nden H Sandra Rees ve Terrie Inder yönetiminde bilim adamlarından oluşan bir ekip, sezaryan ile erken