24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GenetikEvrim parçaları değiş tokuş 8 milyon yıl önce de bir küİMye kabamalC Kromozomlar DNA değiş edilir. Oysa Alu, birbimeleşme yaşandı. 0 tarihte tokuşu yaparken ortaya çıkan hataların sonucunda rine benzeyen DNA de insan soyu büyük mayekstra gen kopyaları oluştu uzantılarını primat gemunlardan yolunu ayırmıştı Normal olarak kroKromozom 1 nomuna yaydığı için (Bknz. Şekil 1). mozomlar. DNA dizilimlerine uyarsa kromozomların aynı Eichler kopyalama eysıraya gırer hizada sıraya girmeme leminin zamanlamasıyla, Kromozom 1 olasılığı artar. büyük maymun ile insanan evriminin tetiklendiği döKopyalama çok nemlerin arasında çok büönemli bir işlemdir. yük bir koşutluk olduğunu Etikisi çığ gibidir. DaKromozomlar uyıımileri sürüyor. Leipzig'deki ha fazla kopyalama lu DNA parçalarını Max Planc Enstitüsü'ndeki yanlış eşleşme olasılıdeğiş tokuş eder Svante Paabo'nun laboratuğının artması anlamına varında yürüttüğü araştırgelir. Bu eğilim, Eichmalar da bu fıkri destekler ler'e göre insan genonitelikte. munda başka bir değişikliğe yol açar. HayPaabo'nun ekibi, invanların pek çoğunda Eğer kromozomlar sanların şempanzelerden çok sayıda tetrarDNA'nın kopyalanmış yolunu ayırmasından bu yalayan dızıhmler uzantıları ana genin na, insan beynindeki gen faıçeriyorsa doğru yakınlarında bulunur. aliyetinin, şempanze beyolarak dizılmezler Ancak insan genomunnindekilere göre tam 4 misda kopyalanmış parçali daha hızlı değiştiğini keşlar, kromozomların fetti. Buna karşın karaciğerTek bir kromozom üzerindeki "toplayıcı deki gen ifadesi, iki türde üzerındekı kopya bölgeler" olarak bilide aynı hızda değişim geçirgende değiş tokuş nen noktalarda toplamişti. Bu kendi içinde olgerçekleşır. Dığer nır. Bunun nedenini dukça ilginç bir keşif olkromozomdake gen sılınır kimse bilmiyor. "Bu makla birlikte, insan beybölgeler mıknatıs gibininde faaliyetini değiştiren Şekıl 2 dir. Kopyaları kendilegenlerin kopyalanmış şekrine doğru çekip tek bir yerde yığarlar" diye liyle bulunmuş olması daha da şaşırtıcı bir kekonuşan Eichler, "Kopyalann tek bir yerde şifti. toplanması yanlış eşleşme olasılığını biraz daha Bu bağlantı henüz çok kesin değil. Detroartırır" dıyor. it'teki Wayne State Universiry'den Morris Goodman ve ekibinin gerçekleştirdıği benzer bir çalışmadan da benzer sonuçlar alındı. Ancak ekip ellerindeki verileri, tek tek genler yerine, biyokimyasal yollar açısından yeniden ıncediklen zarnan şempanze ve insanlarda aynı miktarda değişikliğin meydana geldığinı gördüler. Kaliforniya'da bulunan Celera Diagnostics şirketinden Michele Cargill, insan ile şempanzede bulunan 7645 genin dizilimlerini karşılaştırdıkları zaman aynı belirsizlikle karşılaştılar. Ekip, en son evrimin izlerinin kaç gende bulunduğunu ortaya çıkartmaya çalıştı. Cargill'in incelediği genlerde kopyalanmış genlerin, evrimin izlerını göstermesi açısından kopyalanmamış genlerden bir farkı olmadığı anlaşıldı. ZümriittenAkisler Uluslararası önemli bir başarı kazanan sinema sanatçısı Sibel Kekilli Hanımefendi hakkında Türk ve Alman basınında çıkan haber ve yorumlan dehşet ve tiksintiyle izliyorum. Tabif,< hissettiğim dehşetin nedeni ve tiksintimin hedefi Sibel Hanım değil, basın ve basının haber yaptığı, Kekilli'nin anne ve babası da dahil, Kekilli düşmanlan. Sibel Hanım ne yapmıştır? Sibel Hanım herşeyden önce bütün dunyaya çok yetenekli bir aktris olduğunu isbat etmiştir. Daha önce de bu yeteneğini porno lilmlehnde göstermiştir. Porno nedir? Kamera önünde cinsel ilişkiye girmektir. Bunu ilk kez Sibel Hanım yapmamaktadır. Bunu yapanlarm hepsi de mesleklerini porno filmleri çekerek icra etmemektedirler. örneğin, meşhur Barbara Streisand, Nick Nolte ile kamera önünde 'sahnenin gerçeği hassas bir şekilde yansıtması için' orgazma girdiğini ima ettiği zaman ne ailesi kendisini reddetmiş, ne de basın kendisini fahişe ilân etmişti! Geri kalmış toplumlarda erkek önüne gelenle cinsel ilişkiye girebilir de kadın bunu yaparsa iş onun katline kadar gider. Bu asimetrik davranışın sebebi ise tamamen biyolojiktir. Bilindiği gibi, her lür, içgüdüsel olarak kendini sürdürmek ister. Bunun en kolay yolu çok miktarda döl almaktır. Bunun için hayvaniar âleminde pek çok türün erkeği çiftleşme dönemlerinde pek çok dişiyle cinsel ilişkiye girer ve onları hamile bırakır. Canlı yaşamını yöneten evrimin cilveleri sonucu tabiî ki bu davranışın kuşlardan memelilere kadar istisnaları görülmüştür. insanlar aynen şempanzeler gibi aile grupları (klanlar) halinde yaşıyorlardı. Her klanın bir alta erkeği (egemen erkek) vardı. Dişiler ve onlardan elde edilen döller klanın, dolayısıyla bu alfa erkeğinin "malı" oluyordu. Alfa erkeğinin görevi klanı bir arada tutmak ve onu her türlü tehlikeye karşı korumaktı. Bu koruma şemsiyesinin altına tabii ki klanın dişileri ve onların dölleri de giriyordu. Klanda büyüyen ve gelişen erkek bireyler, klan içinde çiltleşecek dişinin az olması durumunda (ki bu genellikle böyledir) başka klanların dişilerini "elde ederek" onları döllemek ve klanlarına katmak veya yeni klanlar kurmak yoluna giderlerdi. Dişiyi kimin döllediği bu nedenle ailenin ve klanın sürekliliği ve emniyeti için büyük b'nem arzediyordu. "Kadının namusu" denilen fikrin temelindeyatan işte bu basit biyolojik nedendir. Kadın namusu pek çok ilkel yasada yerini almış, dinlerin de hemen hepsınde kutsal ilin edilmiştir. Günümüzde ıse durum değişiktir. Türün sürdürülmesı artık sorun olmadığı gibi bir alfa erkeğinin egemenliğindeki klan yapısı da uygar toplumlarda kalmamıştır. Her cinsel ilişkinin, bir çocuğun doğmasıne neden olmaması için modern tıp envâi çeşit tedbir bulmuştur. Cinsel ilişki, evrimin bizlere sunduğu hoş birhediye olarak zevklidir, dolayısıyla bunu sağlığı yerinde olan herkes ister. Bunun tersi düzü de yoktur. Cinsel ilişkiye giren çiftin ne hoşuna gidiyorsa onu yapmakta serbesitir, zira maksat nihayet hoşça vakit geçirmektir. Türün sürdürülmesı için cinsel ilişkinin beraberinde getirdiği aile ve klan kavramlarına bugünkü cinsel ilişki kültürunde yer kalmamıştır. Aile artık cinsel ilişkiden bağımsız bir kavramdır. Gelgelelim, biyolojik evrim ne yazık ki kültürel evrim kadar hızlı çalışmıyor. Kültürel olarak cinsel ilişkiyi iki kişi arasında hoşça vakit geçirme şekline getirebilen uygarlık, ne yazık ki insanın içindeki içgüduleri yok edememiştir. Geneleve giden erkeğin içinde hâlâ Doğu Afrika 'da 7 ile 3 milyon yıl önce ilk kez ayağa kalkan atalarının içgüduleri mevcuttur. Genelevde ı^kiye girdiği lahişeye "sahip olmağa" kalkan erkekler pek çok roman ve filme konu olmuştur ("Pazar Günleri Asla'yı hatırlayın). Bunlardan biri fahişe Teodora'yı imparatoriçesiyapan Bizans imparatoru Jüstinyen'dir! Sibel Hanım işte bu ilkel içgüdüye karşı bir iş yaptığı için saldırılara maruz kalmıştır. Ne var ki Sibel Hanım kendine saldıranlardan çok daha uygarca davranmıştır. Cinsel ilişkinin "utanılacak" bir şey olmadığını haykırmıştır. Herhalde kendisini reddeden babası, Sibel Hanım) annesinin yüzüne üfleyerek peydahlamamıştır. Sibel Hanım'ın dunyaya gelebilmesi için yapılması gereken iş bellidir. Bunun gizli veya alenî yapılması arasındaki fark da yukarda saydığım biyolojik ve onun doğurduğu kültürel nedenlerledir. Bu nedenlere biz gelenekler veya töreler diyoruz. Uygar toplumun en önemli görevlerinden biri gelenek ve töreleri, gelişen bilim ve teknoloji ışığında zaman zaman eleştirel bir süzgeçten geçirerek zamanın gerçekleriyle çelişenlerini ortadan kaldırmaktır. Bunu yapamayan toplumlara "geri kalmış toplumlar" diyoruz. Yapanlar ise temeli eleştirel akılcı düşünce olan bilimi yaratıp özümsemiş olan uygar toplumlardır. İlkel damgasım alınlarına yemek isteyenler Sibel Hanım'a saldırmağa veya kardeşlerini hastane odalarında katletmeğe devam edebilirler. T Sibel Kekili ve bilimsel düşünebilen toplum olmak Evrimin hoş hediyesi KONUILGINÇ, AMA... Herhangi bir gırışimci gibi, insanların yaratıcı genomu hata yapmayı göze alır. Yanlış eşleşme silinmeleri gündeme getirir. (Bknz.Şekil 2) Bunun yanısıra genetik hastalıklar da çeşitli zeka gerilikleri gibi bu şekilde ortaya çıkar. Diğer bir belirgin hata da Tre2 genidir. İnsanlara özgü olan bu gen rekombinasyon hatasından oluşmuş olabilir. Tre2'nin bilinen tek işlevi idrar kesesı kanseri eğilimini artırmasıdır. Yine de Eıchler bu hataların birbirını dengelediğini düşünüyor. Çünkü insan genomu yaratcılığının bedelini bir şekilde ödeyecektir. İnsan genomunun yoğun bir kopyalama işlemine yeşil ışık yakması, bu işlemin zarardan çok varar sağladıgı anlamına gelir. Diğer genetikçilere göre Eichler'in fikirlerı biraz akıl karıştırıcı. "Eichler çok ilginç bir konuya parmak basıyor" dıye konuşan Coodman, "Kopyalama bazı durumlarda evrım için uygun ortam sağlasa da insan evrimi için çok önemli olduğu konusunda herhangi bir kanıt söz konusu değil" diyor. Lahn ıse bu bağlamda şu soruyu soruyor:"Yedek parçalar insanın biyolojik evrimine katkıda bulunmuş mudur? Bulunduysa ne kadardır?" Eichler bile kopyalamanın her şeyi açıklamadığını kabul ediyor. "Kopyalama insanların maymunlarıdan ayrılmasından önce de, sonra da vardı" diyen Eichler, "Dolayısıyla ne kadar kopyalama yapıldığı değil, hangi genin kopyalandığı önemli" diye konuşuyor. Ozet olarak kopyalama, genetik piyangoda maymunların daha fazla sayıda piyango biletine sahip olmasına yol açtı. Büyük ikramiyeyi ise atalarımız kazandı. Reyhan Oksay SIÇRAYAN GENLER Bu arada çok önemli bir soru yanıtsız kalıyor. Soru şu: İnsan genomu kopyalanma yeteneğinı nereden alıyor? Bu sorunun yanıtmın bir kısmı "Alu" denilen genetik parazitte yatıyor. Alu bir "transpozon", yani "sıçrayan gen"dir. Bu genin temel işlevi, kendi kopyalarını çıkartmak ve bu kopyaları genom içinde dağıtmaktır. Yaklaşık 55 milyon yıl once Alu, atalarımızı oluşturan primatların genomunda sıçramaya başladı. Böylece genlerin kendilerini kopyalamalarını sağladı. Alu'lar şöyle çalışır: Bütün primatlarda kromozomlar çifttir. Biri anneden, diğeri babadan gelir. Yumurta ve spermlerin üretim aşamasında her kromozom kendi çifti ile sıra oluşturur ve DNA parçalarını değiş tokuş eder. Bu işleme rekombinasyon denir. Doğru bir rekombinasyonun ön koşulu, DNA dizilimlerinin kromozom çiftinin tam arasında sıraya girmesidir. Bu şekilde kromozomların yalnızca uyumlu Törelere eleştirel bakış Kaynak: 21 Şubat 2004 New Scientist 887/5 20 Mart 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle