24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Evrim ve Ekoloji de, balığın yüzgeci, sürüngenin ayakları üzerinden tavşanın ayağına dönüşmüştür. Benzer biçimde görme zorunluluğu, yine milyarlarca yıl sürmüş bir evrim süreci sonunda, ışığa duyarlı yaprağın tavşan gözüne dönüşümünü sağlayabilmiştir. Bizimkiler de dahil, ayağı ya da gözü var eden dinamik içsel değil dışsal, keyfi değil zorunlu, sonuç değil nedendir. İçsel değil dışsaldır çünkü değişim ve dönüşüm dıştan gelen uyaranlara göre biçimlenmektedir. Arkasından saatte 90 km hızla kovalayan çitu olmadan antilobun bu perfonnansı ycliştirebilmesi olası değildir. Keyfi değil zorunludur çünkü, av da avcı da aynı performansı göstermek zorundadır. Aksi durumda neslin devamı tehlikeye girer. Sonuç değil nedendir, çünkü antilo ba 90 km/saat hız yaptıran çita, çitaya 90 km/saat hız yaptıran ise antiloptur. Hem çita hem de antilop birbirlerine göre dışsal olduklarından birlikte evrimleşirler. tır. Tarım toplumuna geçiş kurak dönemlerin nesli tehdit eden baskısını azaltıp yaşam güvenliğini pekiştirerek bir tür nüfus pallamasma yol açmış (Maya uygarlığının yok olmasına kuraklığın neden olduğunu hatırlayınız), kinin ya da DDT'nin bulunuşu sıtmanın yarattığı ciddi tehdidin bertaraf edilmesini sağlamıştır. Bu arada, beyin hacımlerinin büyüklüğüne karşın, bazı (Homo habilis, H. Erctus gibi) Homo türlerinin nesil tükenişj ile tanışmış olmaları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu açıdan bakıldığında, uzay teknolojisi de dahil, insan beyninin ürettiği tüm teknolojiler, özünde insan neslinin sürdürülebilirliği ile doğrudan ilişkilidir ve bu bağlamda insan ile aynı amaca yönelik teknolojiler üreten diğer canlılar arasında bir ayrım yapabilmek olası gibi görünmemektedir. A1DS virüsüyle baş edebilmek için laboratuvarlarda bilgisayar destekli araştırmalar yürüten uzmanlar ile, tırtıl saldırısına uğramış mısır bitkisinin tırtıl düşmanı yaban arılarını cezbeden gazlı bir karışım sentezleyip üreterek arıları yardıma çağırması ve onları asker gibi kullanması arasındaki nesnel benzerliği yadsığinde kendi dışlarındaki tüm değişimlere uyum sağlamaya çalışırlar. Sağlayabilenler yollarına devam ederlerken sağlayamayanların yeri başkaları, çoğunlukla da yeniler tarafından doldurulur. Bu katı kural, kendi ürettiği beyııi karşısma alıp satranç oynayabilen (üstelik berabere kalan) insan içinde geçerlidir. AKLIN TEMEL İŞLEVİ Öz olarak, aklın temel işlevi neslin sürdürülebilmesidir ve ekolojik anlamda aklın ölçüsü ya da tanımı "neslin sürdürülebilme uzunluğu" olarak ifade edilebilir. Örneğin, 280 milyon yıldan beri neslini sürdürme başarısı göstermiş olan bir ağaç türü, Ginkgo biloba, bu (ekolojik) anlamda dinozorlardan çok daha akıllıdır. Çünkü, Ginkgo biloba bu uzun süre içinde yaşanmış tüm değişimlere, kıtaların ayrılması, buzul dönemleri, meteor çarpmaları, vb. başarılı uyum özellikleri geliştirerek yanıt verebilmişken, daha geç sahne almış olmalarına (185 milyon yıl önce) ve büyükçe sayılabilecek bir beyne sahip olmalarına karşın dinozorların hiçbiri bu başarıyı gösterememiş ve 65 milyon yıl önce, bir çok başka tür ile birlikte sahneden inmek zorunda kalmışlardır. Ginkgo biloba'nm dinozorlara karşı sergilediği bu üslünlükte olgunlaşmış meyvelerinin etli kısmının kusmuk kokusuna benzer berbat bir koku yaymasının da payı olduğu ileri sürülmektedir. Bu berbat kokuyla neslinin devamının tek aracı olan tohumlarını dinozorlara yem İNSANIN FARKLILAŞMASI İnsanın atalarından farklılaşmaya başlamasının kökeninde de dışsal etkiler önemli rol oynamıştır. Büyük Yarık (rift) Vadisi'nin oluşumu Afrika'nın kesintisiz tropik ormanlarını kuzeygüney yönünde ikiye ayırmış ve yükselti arttıkça doğuda kalan böliimün daha az yağış alması sonucu bitki örtüsü değişmeye başlamıştır. Tropik orman yavaş yavaş açılarak boylu otlarla kaplı savan bitki örtüsü tipine dönüşmüştür. Yaşama ortamları (habitat) değişen atalarımız ağaçtan inmek ve Aklın temel işlevi neslin sürdürülebilmesidir ve ekolojik anlamda aklın ö'lçüsü ya da tanımı "neslin sürdürülebilme uzunluğu" olarak ifade edilebilir. Örneğin, 280 milyon yıldan beri neslini sürdürme başansı göstermiş olan bir ağaç tiirü, Ginkgo biloba, bu (ekolojik) anlamda dinozorlardan çok daha akıllıdır. sürdürülebilme uzunluğu mak güçtür. Tıpkı hedefini şaşırmayan akıllı füzeler ile her yıl binlerce kilometre uzaktan aynı yuvaya konuşlanan (nokta atışı) leylekler arasındaki koşutluğu görmemezlikten gelebilmenin güçlüğü gibi. uzun otlarla kaplı alanlarda yaşamlarını sürdürebilmek için ayağa kalmak zorunda kalmışlardır. Ayağa kalkma temel duyu organının burundan (koku alma) göze (görme) geçişine olduğu kadar, ellerin ulaşım aracı işlevini inceleme ve işleme işlevine bırakmasına da yol açmıştır. Avladığı hayvanlar kadar büyük ve çevik olamama insanı alet üretimine, düşünmeye ve planlamaya yöneltmiş, hatta zorlamış olmalıdır. Sonuçta bu değişim ve baskılar insanın fizyolojik eksiklik ya da yetersizliklerini dengeleyebilecek bir araç olarak, doğal seçilimin rehberliğinde, beynin büyümesine yol açmıştır. Bir başka anlatımla, düşünme ya da akıl beyin büyüklüğünün bir ürünü, sonucu değildir. Düşünmek zorunda olmak beynin büyümesini ya da aklın evrimini gerekli kılmıştır. GENLERDEKİ DERİN KAYITLAR Birinci örnekte mısır bitkisinin bir beyninin olmaması, aklı salt beynin bir ürünü ve ona bağımlı bir olgu olarak algılama alışkanlığımızı da sorgulamamızı gerekli kılmaktadır. Neslin sürdürülmesi bağlamında amaca yönelik ve sonucu itibarıyla başarılı bu davranışı ya da teknolojiyi, arkasında, bizim tanımladığımız anlamda, bir beyin yok diye görmemezlikten gelme, ya da küçük görme hakkımız olabilir mi? İkinci örnekte, ön beyni olmayan leyleğin bu çok ince yön bulma teknolojisini yüz binlerce yıldır kullanıyor olmasına karşın, evrenin tek akıllı varlığı olduğunu ileri sürdüğümüz, ortalama olarak 1.5 litrelik büyük bir beyne sahip insanın bu noktaya ancak 2530 yıl önce gelebilmiş olması, üzerinde durulması gereken ilginç bir noktadır. Örnekler çoğaltılabilir. İnsanın kendi değerleri temelinde tek yanlı olarak tanımladığı akıl ve onun türevlerinin temel işlevi, neslin devamını sağlamakla ilgilidir. Neslin devamı tüm canlıların genlerine kazılmış derin bir genetik kayıttır. Bu kaydın gereğini yerine getirebilmek için tüm canlılar, kendi ekolojik nişleri içinde, doğal seçilim önderli olmaktan koruyabilme becerisini, buna teknolojisini demekte hiçbir sakmca yoktur, geliştirememiş olma durunıunda Ginkgo biloba'nm da nesli tükenen bitki türleri listesinde bir satıra dönüşmesi önlenemeye bilir ve onlar hakkında da Jurasik Park benzeri bir film yapılmış olabilirdi. Ekolojik anlamda daha akıllı olduklarını kanıtlamış Ginkgo biloba'lar bugün parkları süslerlerken, dinozor fosilleri müze vitrinlerinde sergilenmektedir. İnsanın Ginkgo biloba'dan daha akıllı olup olmadığı konusunda bir karar verebilmek için vakit henüz çok erken. Şunun şurasında, dünya sahnesinde taş çatlasa 2 milyon yıldan beri varız ve bu, 280 milyon yıla oranla çok kısa sayılabilecek bir süre. Gerçekten sandığımız kadar akıllı mıyız? (*) Prof. Dr. Akdeniz Üniv. Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi tuncay neyisci tneyisci&hoLmail.com Yararlanılan kaynaklar Hoimar Von Ditfurth. Dinozorların Sessiz Cecesi, 16 ciltler Riclıarü lıakey. İnsanın Kökeni Stephen J. Could. Darvin ve Sonrası İLK TEKNOLOJİK ALET İlk basit el aletlerinin üretilebilmiş olması insan neslinin sürdürülebilirliğini güvence altına alan ilk teknoloji olarak kabul edilebilir. Ateşin evcilleştirilmesi, yani istendiği zaman ve istenen yerde bir ateş yaratabilme, bu güvenceyi arttırmış ve ekolojik nişin genişlemesine yol açmış Ekolojik anhmda daha akıllı olduklarını kanıtlamış olar Ginkgo biloba'lar bugün parkları süslerken, dinozor (osilleri müzelerde sergllenmekte. 927/19 25 Aralık 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle