Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Rekorlann sının bulunabilir mi? Bugüne dek atletizm evreninde, insan performansmın //mitlerini belirleyebilecek bir Einstein çıkmadı. Örneğin 100 metrenin kuramsal olarak en az ne kadar sürede koşulabileceğini belirlemek sanıldığmdan çok daha zor bir iş. uçte bınru belirledıgını soyluyor. eçen yıl Amerikalı kısa mesafe koşucusu MaAma dogru antrenman ıle bu uçte nrice Greene, bir gazeteciye dunya rekorlanybırhk genetik katkıdan daha etkin la ilgilı goruşunu şoyle cüle getırdi: "Onları hryararlanılabüecegini öne süruyor. mayı denemezsin" "Elinden gelen en ıyı şekılde hazırlaYessis'e gore ABD'lı koşucular asnırsın ve rekorlar gelir" Greene, bu demeçten birkaç lında buyuk olçude geneüklen hafta sonra Atına' da 100 metreyi "9.79"da koşarak yeni sayesinde böyle koşabüıyor. Dabir dunya rekoru kırdı. Eskı rekoru sanıyenin beş yuzde ha fazla büımsel yöntem uygulanbiri oranmda gelisürdi. Bunun yalnızca goz açıp kapama dıkça onlann daha hızlı koşacaksuresı kadar oldugunu duşunebilirsıniz. Ama otuz yüdır lanna inanıyor. Bu yöntemlerin hıç kımse tek bir 100 metre yanşında rekor suresini bu içinde koşuculann kapasitelerini oranda aşagı çekemedi. ikı katına çıkaran mukavemet antAtletler yanşmalara hazırlanma yontemlerıru ıyileşrenmanınm yanı sıra eskı Sovyettirdikçe, koşuda ya da herhangi başka bir apor dalında ler Birligi'nde uygulanan "pliyosureklı dunya rekorlan kmlacak mı? Insan performansımetri" adlı bir teknik de var. Birnın belirli sınırlar ıçinde oldugu da apaçık ortada Hiçbir çok alışürma, atletlenn mukaveinsanın hızlanmakta olan bir lokomotiften daha hızh koşmet gucünu ve dayanıklüıgını gelistrrmek uzere tasarlanması ya da yuksek bir binanın üzerinden sıçraması bekmışken, pliyometn atletin gucunu artırmaya odaklanıyor. lenemez. Ne var h, bugune dek atletizm evreninde bir Yesıs, bir atlet koşarken (yansı yere iniş için yansı havaEinstein çıkıp da insan performansınm limıtlerira behrl&lanmak ıçın olmak uzere) ayagının saniyenin onda birinin yemedi. bir az altında sureyle yerle temas halinde oldugunu açıkYırmınci yüzyüın başlanndan Amator Atletizm Felıyor Pliyometri alışürmalan, atletlerin bu kısa zaman araderasyonu, yanşma kayıtlannı tutmaya başladıgındanlıgını en iyı şekılde değerlendirmelerine yardımcı oluyor. beri atletlerin koşu surelennde, atlama yuksekliklerinde; Beslenme ise antrenorlenn yeterince başanlı olaher türlu agır nesneyi urlatma mesafelennde duzenlı bir madıklan başka bir alan Yessıs birçok atletin en dogru artış oldugu görüluyor. Güç sporlannda (100 metre koşu şekilde beslenmedigine parmak basıyor. Her spor etkınya da uzun atlama gibı gorece kısa süreli bir enerji patlaliginin aslında kendine özgü bir beslenme biçimi var. Yalması gerektiren sporlarda) sureler ve mesafeler yüzde 10 ile 20 arasında artış göstermiş. Dayafavier Sotomafor (Küba) 2.45 (27.07.1993) nıklılık gerektiren YÜKSEK ATLAMA sporlarda ise sonuçlar CÜLLE Randy Barnen (ABD) 23.12 (20. 05 1990) çok daha çarpıcı. 1600 METRE KOŞU Hlcham El Cuerouf (fas) 3.43.13 (07.07. 1999) 1908 olimpıyat oyunlannda ABD takımınnızca az sayıda çalıştincı bazı mineral eksüdikJerinin dan John Haye> maraton parkurunu "2: 55: 18" de koşönemli sakatlıklara yol açtigının bılıncınde. tu. Geçtigimiz yü Faslı sporcu Halit Hannaçi ise Hayes1 Cklakh antrenman yeni rekorlann kınlmasına da ten neredeyse yuzde 30 daha hızlı koşarak bu süreyi "2: onculük edecek Yessis, "Eger Rus antrenman yöntemle05. 42" olarak gelıştirdi. rini ülkemizdeki sıradışı koşuculara uygulayabilirsek, bir sürü yeni rekor kırabilırler" ıddıasında bulunuyor ve ekliEn önemli etken genetik yor: "Rekorlann lımıtlerinı soylemek çok zor. Aşın derePerformanstaki bu tur artşlan hiçbir kuram tek bacede bir sıçrayış olmayacak belki ama rekorlar saniyenin şına açıklayamıyor. Ancak belki de en onemli etken geyüzde biri oranında gelişecek Ve bu artış çahşma yönnetik. Indıana Unrversitesi'nden sporbilimd Jesut Dapttemlerimiz gelıştikçe surecek" na, "Bir atlet kendı ebeveynlennı çok dikkatlı seçmeli" G diyor. Geçtigimiz yuzyıl boyunca ınsan gen havuzunda çok fazla degişiklik olmadı. Ama atletizme dunyanın dort bir yanından birçok atletin kaulması (ve miktan artan ödullerin atletizmi daha cazıp küması) sayesinde, atletik performansta hangi gen gruplanrun etkm oldugunu belirleme şansımızarttı. Dapena, "1920üyıllardaMichacl Johnson gıbi bir kısa mesafe koşucusu var mıydı?" diye soruyor ve yarati kendi veriyor: "Eminim ki vardı ama, büyük olasüıkla daglarda marangozluk yapıyordu". Blyomekanik: Nevvton sporculara da yardım ediyor Geçtigimiz yırmi otuz yılda, spor antrenmanlannda uygulanan en önemli yeni metodolojilerden biri de biyomekanik. Bır biyomekanikçı önce hareket halinde olan atleti filme ahyor. Daha sonra, her ekleminin ve uzvunun hareketini uç boyutlu olarak kaydediyor; onun performasını dijitalize ediyor. Biyomekanikçiler kaydettikleri bu hareketlere Nevvton yasalannı uygulayarak, performasını artırması için atlete neler yapması gerektigini ya da ona neyin engel oldugunu soyleyebilryor. Bu yörrtemlf'i yuksek aüamacüara yardıma olmak için kullanan Dapena, "Atletin yeten kadar hızlı koşmadıgını; ömegin sıçrarken kollannı yetennce kuvvetli kullanmadıgmı söyleyebiliyoruz" diyor. Ne var ki biyomekanik, bugüne dek atletlere yalnızca tekniklerinin ince ayannı yapmak konusunda yar Rusların tekniği Amerikalı koşuculara uygulansa... Genetik açıdan yetenekli olan bıreylen saptamak dünya klasmanında atletler yaratmak için aulacak yalnızca ilk adım. Fullerton'daki Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nden emekli sporbilim profesöru ve halen birçok olimpik ve profesyonel takıma danışmanhk yapan Mick1 Yessls, genetik yapının bir atletin kapasitesinm yalnızca 729/4 dıma oldu Uysa devrım yaratan duşunceler hâlâ atletlerden gelmeye devam ediyor. Dapena, "Normalde, atletler deneme yanılma yontemiyle çügın bir duşunce geliştiriyorlar" diyor. Ornegın 1968 Mexıco Olimpiyat Oyunlannda adı sanı pek duyulmamış bir yuksek atlamacı olan Dick Foabnry, çıtanın üzerinden geleneksel tüm atlayış tekniklerinin aksıne sırtüsfu atlayarak alun madalya kazandı (Bugun tüm yuksek atlamacılarca kullanılan teknik "Fosbury flop atlama" olarak bılınıyor). Fosbury Portland'da yetişirken üpkı her çocuga ögretildigi gibı çıtauıın üzerinden makas teknigiyle (çıtanın üzerinden sırü yere gelecek şekilde) atlamayı ögrendi. Kolejdeki antrenöru onun atlama tekniginı "dogru" olan uluslararası tarza (çıtanın üzerinden yuz yere dönuk, çıtaya paralel geçiş) çevirmeye çahşti Ama Fosbury bunu çok zor buldugu için antrenöru ona bır karşılaşmada eski teknıgıni kullanmasına izin verdi. H atiayışında 1 metk re 60 santimetre gibi pek de etkileyıcı olmayan bir derece yapti. Sorun sırtının çıtaya temas etmesiydi Daha sonra teknigıni kendi deyişiyle "ternbel makas" adını verdigi bir teknıkle degıştirdi. Çıtanın yüksekligi artırüınca Fosbury sırtını düz konuma getirmeye başladıgını fark etti: '' 1 metre 80 santimi aşmıştım ve kımse ne yaptıgımı anlamıyordu". Aslında Fosbury'nin kendi de ne yaptigını bilmiyordu. Bilim adamlan, Fosbury'nin bu tuhaf sıçrayışından önce de, bir yuksek atlamacı sıçradıgı zaman agırlık merkezinin kaslannca üretüen enerji ile belirlenen bir yükseklige kadar çıktıgını uzun süredir biliyorlardı. Ayakta dururken, otururken ya da koşarken agırlık merkezimiz çogu zaman bedenimiz sınırlan ıçinde kalır. Fosbury tesadüfen de olsa bu kuralın her zaman geçerli olmadıgını keşfettı: Insan bedeni geriye dogru bır yay biçimini aldıgında, agırlık merkezi de sırtin (bedenin) biraz dışına çıkanlabilir. Bu konumda, agırlık merkezi sırhn hemen altinda oldugundan yuksek atlamacının bedeni çıtadan sıynlabilir. "Fosbury flop atlama" teknigini kullanan bir aüet ldasik atlayış teknigiyle aynı miktarda enerji harcayarak daha yuksek çıtalan asabilir. Fosbury'nin keşfi, atletlerin performanslarında onemli rol oynayan atletizm malzemelerinin de değiştirilmesini gerektirdi. Fosbury sayesinde yuksek atlamacılann üzerine düştülderi minderler degiştirüdı. Yuksek atlamacüar daha önce ıçı talaşla dolu minderlere duşüyorlardı. Ama Fosbury'nin kolejde oldugu donemde bunlar içı yumuşak köpukle dolu minderlere dönüşmeye başladı