26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Su altında uzay Işınlıpırıldayan hayvancıklar sadece olağanüstü güzellikleriyle değil, son derece ilginç iskelet yapılarıyla da su dünyasına ayrı bir estetik katarlar. Planktonun en az miktarda malzemeyle olujturduğu iskelet yapısı, derin sulardaki buyuk basınçlara karşı da dirençlidir. Aynı ilkeden yola çıkan mühendisler, çan kuleleri ve dev sinema perdeleri gibi yapılar ureterek, doğanın teknik için ne gibi modeller sunduğunu ve insanoğlunun bunlardan nasıl yararlanabileceğini de göstermiş oldular. Bu konu biyonikle ilgilidir. Bu alanın öncülerinden hayvanbilımci Werner Nachtigall (Saarland Üniversitesi) ve yaytncı Kurt G. Blüchel, bu konuyla ilgili büyüleyici bir kitap yayımladılar. Kitap, aynı zamanda doğal evrim stratejilerine de bir goz atma ve insanın bu teknikten nasıl öğrenebileceği konusunda bir fırsat veriyor. ("Der Crosse Buch Der Bionik", Deutschen Verlaganstalt, Stuttgart/ München 2000, 400 sayfa, 78 DM) Yeni güneşleı doğmaya hazır Gaz ve tozlardan olusan molekül bulutları belli bir zaman sonra birleşmeye başlar. Yoğunlaşmış çekirdekler öylesine kızgınlaşırlar ki sonunda atom çekirdekleri de birbirleriyle kaynaşarak yeni yıldızları oluştururlar. Ve bu yıldızlardan artık gezegenler biçimlenebilir. Yıldız ve gezegenlerin nasıl doğduklan en azından ana hatlanyla biliniyorsa da bu sürecin başlangıç evresi henüz yeterince araştırılamamıştı. Çünkü geride kalan yıldız ıjınları, karanlık molekül bulutları tarafından yutulduklarından, yoğunlukları henüz bulunamadı. Oysa bu bilgi bu tür yapıların daha iyi anlaşılması için gerekliydi. Bir grup astronom Şili'deki "Very Large" teleskopu sayesinde Barnard 68 bulutsusunun durumunu izleme şansına kavuştu. Eski bilgilere göre Barnard 68 molekül bulutunun ısısı 16 Kelvin, basıncı ise 0,0025 Nanopascal olarak hesaplanmıştı. Yeni ölçümlere göreyse bulutsuda 3700 yıldızın barındığı ortaya çıktı. Astronomlar yıldızların renklerine göre bulutsudaki yoğunluk dağılımını saptadılar. Bu sonuca göre Barnard bulutsusunda bir süre sonra güneşe benzer yıldızların oluşması mümkün. Yılan robotu Yılan robotunun diğer gezegenlerin araştırılmasında veya uzaydaki montaj çalışmalarında ne denli yararlı olabileceği şu sıralar NASA'daki Ames Araştırma Merkezi'nde denenmekte. Robot tıpkı yılan veya tırtıl gibi hareket ederken, "vücudunun" bir kısmını da hafifçe kaldırabiliyor. Robotun her parçasında ayrı bir motor bulunmakta. Bunlar elektrikli bir kumanda merkeziyle robotun beynine bağlı. Bundan sonraki modeller kıskaçlı kollarla donatılacak. Ayrıca özel bir komut sistemi sayesinde bağımsız olarak da hareket edebilecekler. Nasa, yılan robotunu beş yıl içinde uzaydaki montaj i}lerinde kullanmayı hedeflemekte. 729/24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle