22 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylak Bilgi Tahir M. Ceylan Kuyu kazıcılar "Onmaz bir aşka tutulup, bir tan vakti kendini kuyuya attı, ölüsünü bir hafta sonra çıkardılar" diye başlayan az masalsı gerçek dinlememişimdir köy kahvelerindei Suyuyla, köye kasabaya hayat veren onca kuyunun kör dramı, günün birinde, bir ölümün de mekanı olmaktan ibaret değildiri Asıl trajedi, kuyu kazılırken bir yük hayvanı gibi dökülen onca ter ve kil gibi eriyip giden nice ömürde gizlidir. Çocuk yaşımın eskllerinde kalan, kuyu kazıcılanyla ikjili büyülü, bulanık düşüncelerimi size hangi sıra içinde anlatmalı?. Kuyu en az iki kişi ile kazılır. Kazı için ideal bir yer belirlenir. Bu da genellikle, bir derenin menderesler çizerek aktığı bölgedir. Böylece göllene, dinlene akarken, aşağıya suyunu bırakmif derenin toprak altındaki haznelerine ulaşabilmek umulur. Şerit metrelerk, arazi kanş kanş ölçülür; toprak, kumlusuyla kireçlisiyle yerin altına doğru zihinden haritalanır. Cün gelip kararlar çatılıp el sıkışıldığmda, kadınlann uzaktan bakışı, adamlann yakından merakı altında, güneşin tozunu sıyırıp, toprağı ısıttığı bir bahar sabahı ilk çapa vurulur. Kuyu kazıalannınki, insanın bu hayatta tanıyabileceği en zoriu yaşamlardan birisidir. Kazının ilk günlerindeki, meraklı ve coşkulu kalabalığın uğultusu, günler ilerleyip dibe inildikçe, kazıalann kahırlı iniltilerinin yanında git gide cılızlaşır. İki metreyi bile bulmayan bir çapın içinde, yerin dibine doğru yüksekliği on metreyi bulan silindir biçimli bir çukur açılır. Başlangıçta çapa kolay kazar, toprak dışarıya kolay atılır. Kuyu derinleştikçe, bir yeraltı hücresi gibi duvarlardan su sızmaya ve sızan su dipte toplanmaya başlar. Islanan toprak ağırlaşır. İki metrelik bir açıklıkta, balçık içindeki ayaklar ve kederii ellerle, dipten onca ağır toprağı yukanya kürekle savurmak tam bir ölüm kalım işi olur. Onun için her iki metrede bir, dipten yukanya doğru, çaprazına tahta iskeleler kurulur ve kurşun gibi ağır toprak, iskeleden iskeleye Matılarak yeryüzüne ulaştınlır. Inanılmaz tüketici bir iştir, adama günde dört öğün yemek yedirir. Bir kuyu kazıasının, iki kiloluk helva üstüne, bir o kadar da pekmezi boca ederek yemesi asla gözü dönmüş bir görgüsüzlük sayılmamalıdır. Bu durum, olsa olsa çelik pazulara, doğrudan zerkedilecek glikozun, eriyik hale getirilmesinin ilk kademesidirl. Kazıcılar genellikle ırak köylerden geldikleri için, geçici bir yurtsuzluklan vardır. Genellikle kuyunun başında konaklarlar. İki ya da üç mevsimi kaplayan bötün kazı süresince, daima tütün sarar, kadın arzular, çamaşır yıkar, bir ölü gibi uyur, zamana ve gelebilecek her türiü felakete bağışık olarak sabredeıier. Bazen, kazı sırasında ucu bucağı bulunamayan bir taşa raslanır. Demir mıhlarla, iri kök çapalarla kmlamayacak kadar granit bir kayadır o. Ne kazı ilerleyebilir, ne umut o sıra. Işte o vakit, ağlamaklı bir akşamüstü, kazılan onca toprak, çukura geri doldurulur ve on metre ileride yeni bir kuyu için yeni bir çapa vurulur. 0 zaman, içlerinde hangi umutlar gömülür, hangi öfkeye yılgın düşülür hiç bilinemez. Bilinebilecek tek şey, gömülen toprakla beraber bir hüzün döneminin bittiği, ancak boyun eğerek dayanılabilecek yeni ve daha koyu bir hüzün döneminin başladığıdır. Gördüğüm en dilsiz kazıcı, bir katildi. Kimi, nerede, nasıl ve niçin vurduğu tamamen meçhuldü. Konu hakkında bilgi sahibi olan iki kişi vardıysa da, onlar da, tehlikeli bir sessizliğin olduğu konuda, konuşmamak gibi garip fakat doğru bir önsezi sahibiydiler. Herkes adamın, aldığı canın bedeli olarak, kuyuda hergün azar azar can verdiğini, hiçde görünmez olmayan bir kazayla da, kendi canına kıyarak hesabı tümden kapatmak nryetinde olduğunu bilir gibiydi. Gizli ve mutlak bir irade, kuyu diplerinde, bir ibrişim örgüyü tamamlar gibi, usul usul olmadık adalet döngüleri kuruyordu. Sonra işte o adam için, gizlice planladığı bir oyunun son çivisini çakar gibi; bir dağ dibinde, yağmur sonu, kazdığı bir kuyuya indiği ve kabaran toprağın heyelanınm altında kaldığı rivayet edildi. Denilir ki, göçüğü gören köylüler, alttan gelen iniltiye hiç mi hiç kulak vermemiş ve onun kendi kendine pişirdiği aşın son ateşini söndürmemişler. Yağmur sonu kuyu göçükleri pek beklenir. Kuyu yan beline kadar su dolunca duvarlar hamur gibi yumuşar. 0 sırada kuyudaki suyun, tez elden boşaltılması ve duvarlann aşağıdan yukanya çepeçevre taş bariyerlerle örülmesi gerekir. Bu basit bir duvar işçiliğinden farklıdır. Bir taşın tumseği, öbür taşın gediğine uydurularak ve duvardan sızan suların geçmesine izin verecek şekilde taşlar aralık bırakılarak, bir heykel titizliğiyle duvar sessiz sedasız yükseltilir. Ne sessiz bir işçiliktir o! Yoksa balçık olmuş o duvar, artık bir insan öksürüğünden mi olur, yoksa hızlı geçen bir arabanın azametinden mi bilinmez, direğigöçmüş çadırgibi, yığılıverir aşağıdakiierin uzerine. Bunca ölüm görmelerinden midir nedir, bütün kuyu işçilerinin başında tuhaf bir titreme vardır, sağnak sağnak bir sallanma dolanır kafalannda daima. Dudaklarındaysa, hiç ellerine almadıkları sarma bir sigara yuvarlanır, içildiği mi, çiğnendiği mi pek belli olmayan bir dolma sigara... !v Ayaklarda ortaya çıkan şeker Prof. Dr. Muzaffer Altıntaf* iyabet nedir? Dıyabetes mellitus, pankreasın yeterince insulin uretemedıği veya vucudun, ureülmış, insuhnı etküi bir şekilde kullanamadığı durumlarda oluşan 'kronık bir hastalıktır'. Bu durumda, kan şeker düzeyi artar (hiperglisemı), başta kan damarlan ve sinirler olmak uzere hemen tum sıstemler cıddı şekilde zarar gorur. Tablo1: Diyabetin komphkasyonlan I Tıkayıcı damar hastahğı (Anjiopati) II Sinirlerin tahnban (Nöropati) III Bobrek fonksiyon bozukluğu (Nefropati) IV Gorme bozukluğu (Retinopati) Diyabetin anjiopati, noropaü, nefropati ve retinopaü gıbi tum komphkasyonlan uzun surede ortaya çıkar ve yavaş bir seyir izler (Tablo 1). Oysa ayak yaralan ara olarak gorülür, hızla ilerler ve bir anda ayağı ve hayatı tehdit eder boyuta ulaşır. Hasta ve ailesine kıyamet gânti korkusu ve telaşı yaşatır, Nöropati ve anjıopatı sonucu hastalann ayaklannda kolayca yaralar açılabilir. Bu yaralara ılave olan enfeksiyon dokularda hızla ilerleyerek, buyuk çapta doku olumlerme (nekroz) yol açabüir. Kısa surede gelişen gangren, çogu zaman hastanın ayagını ve hasta yaşamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bırakabi lir. Diyabette, ayak yarası ani olarak görülür hızla ilerler ve hayatı tehdit eder noropaü, genellikle sinsıce gelışır. Birçok hastanın nöropatiyle ilgili ciddı bir yakınması yoktur. Hafîf derecede uyuşukluk, sızlama, yanma, parmak ve tum ayakta sogukluk ve uşümeden şikâyet ederler. Derleyen dönemlerde hastalar, ayagının hıçbir şey hissetmez ve sanki havada yurüyormuş gibi duyarsız olduğunu bildirirler. Eğer agn mevcutsa, hissetmez ve sanki havada yurüyormuş gibi duyarsız olduğunu bildirirler. Eğer ağn mevcutsa, yanıcı, baücı bir agndan söz ederler. Ayak dokunmaya hassas olabilir. Hasta en hauf bir dokunmayla dahı katlanamayacak duruma gelebilir. Bu agn istirahat sırasında daha da artabilir, yurumeyle ise kısmı bir rahatlama gorulebüir. Motor noropaü ayak kaslannda zayıflama ve erimelere yol açar Bunun sonucu dmng* bonüdn^n gelişir. Ayagın kuçuk kaslanndaki atroü ve zayıflık eklemlerde de zedelenmeye neden olur Motor nöropati sonucu, hastanın ayak parmaklan hvnlır ve pençe ayak deformıtesı ortaya çıkar, Baş parmak dışa doğru doner, metatarso falengeal eklem başlan ayak tabanında daha çıkmülı hale gelır. Sonuç olarak bazı bolgeler agırlık nedenıyle basınca daha çok maruz kalırlar. Motor ve duyusal noropatinin beraber oluşturduğu etki, diyabetik ulserlerın oluşumunda onemlı yer tutar. Normal duyarlılığa sahip insanlarda anatomik bozukluğun neden olduğu zararlar kişınin koruyucu duruş değışıklikleri ile azaltılmaya çalışılrr Dıyabetlilerin ayağı için konıyucu bu tur adaptasyonlar yoktur. Otonom noropaü sonucu ıse terleme azalır, ayak kurur, deri ıncelir, kolay çatlar, nasrrlar oluşur. Damar duvarlanndaki otonom sinirlenn zedelenmesı sonucu kan akımı olumsuz etkilenir. Kan artenovenoz şantlar yoluyla kısa yoluyla kısa yoldan gerı doner ve dokulann beslenmesı bozulur. Bu şekilde ayak dokulannın beslenmesı bozulur, ayak dokulan daha az oksijen ve besleyıcı madde alır Nöropati bir kez ortaya çıktıktan sonra en iyi tedavi ayak b u ı n u ve hastanın e^itimidir. Uzmanlar her muayenede hastanın ayağını ve gıydığı ayakkabıyı, terliğı dikkatle ıncelemelidır. Eğer doktor ve hemşıreler buna dikkat etmezler ıse hastalar bu konuya hiç onem vermezler Sigara ıçımı yasaklanmalıdır Deri bakımı ve duzenli pomad kullanımı mıkroskobık çatlaklan ve bakten gınş yollannın ortaya çıkmasını engellemektedır D Diyabetik ayak lezyonlarının oluşumu (Patogenez) Diyabeun komphkasyonu olarak ortaya çıkan sinir tahrıbaü ve tıkayıcı damar hastalığının bırlikte en çok eüaledigi organ, hastanın alk ekstremitesidir Noropaü dıyabebk ayak lezyonunun başlamasında onde gelen nedendır. Hastaneye yaünlan hastalann çoCfunda, çarpma, vurma, batma, yanma vs. gibi hastalann farkına varmadıklan bir uziksel etkenın yarayı başlatngı anlaşılmışnr Hastalar genellikle duyu kaybı nedenıyle yaralanmayı erken donemde fark edemez ve ayakta kalmaya, yurumeye devam ederler. Bu da ılerleyıci doku hasanna yol açar Anjıopatinın ıse ayak yaralannın meydana gelmesınde sorumlulugu çok daha azdır. Hastalann ayak kan akunında azalma oldugundan besleyıcı madde, oksijen ve anübiyotıklenn yaralı bolgeye ulaşması kısıtlanmıştır. Yaralanmış, ulsere olmuş bolgede ıyıleşme zorlaşır. Damar Hastalığı Ayak yaralannın oluşumunda bugun kuçuk damar hastalığından daha çok buyuk damaı hastalığmın sorumlu olduğu kabul edilmıştir. Geçmışte bu yaralann kuçuk damarlardakı tıkanıklık sonucu ortaya çıknğı sanıhrdı. Bugiın ise bu yaralann ortaya çıkmasına kesinlikle hıssızlığın neden olduğu anlaşılmıştır. Bir ayakta buyuk damarlann açık olduğu halde kronık bir ulserın varlığı kuçuk damarlann hasta olduğunu duşundurmemelidir Dıyabetlıde, buyuk damar hastalığı çok hızlı bir seyır gosterir. Dız altı damarlannda hastalığa yakalanma çok sık gorulür. Parmaklann ıskernı ve gangrenınden; 1 Trombuse yol açan artenosklerosıs, Nöropati ve Diyabet Nöropati penferik ve otonom smırlenn tahrıbi (de/enerasyonu) sonucu ortaya çıkan durumdur. Noropatının agırhgı diyabetin suresı ve kan şeker regulasyonu ile yakından ılgilıdır Yani diyabetin suresınin uzadıgı ve kan şeker sevıyesının uzun sure yuksek kaldığı durumlarda daha cıddı olarak karşımıza çıkar. Alkol alan dıyabetlilerde nöropati daha da agırdır ve çok daha erken ortaya çıkar, ınsulin kullanımının noropaüyı geciktirdigı ileri surulmustur (1) Duyu ve motor sinirlenn dejenerasyonu sonucu hastanın ayağı duyusuz ve deforme hale gelır. Duyusal http://ruhhastaliklari.cjb.net http://aylakbilgi.cjb.net 726/10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle